Safra Kesesi Kanseri Nedir

Safra Kesesi Kanseri Nedir hakkında genel bilgiler;

Safra kesesi kanseri neden olur, safra kesesi kanseri belirtileri, safra kesesi tedavi yöntemleri nelerdir konu hakkında tüm merak ettikleriniz ve detaylı bilgiler bu makalemizde yer almaktadır...

Safra kesesi, kastan yapılmış armut biçiminde bir torbadır ve karaciğerin altında bulunur. Biri büyük diğeri küçük iki abdan meydana gelen karaciğerin yaptığı safra, her lofedan çıkan birer kanala dökülürler. Bu iki kanal daha sonra birleşirler ve tok kanal olarak aşağıya on iki parmak bağırsağa varmadan yan tarafa bir kol verir ve bu kol safra kesesine gider. Böylece az ve fakat devamlı olarak karaciğer tarafından yapılan safra bu kese veya torba içinde birikir. Yediğimiz yemekler mideden on iki parmak, bağırsağa geçerken sinirler safra kesesinin sıkışmasını sağlar. Safra kesesi sıkışınca içinde birikmiş safra on iki parmak bağırsaktan geçen yiyeceklerin üzerine akar.

Şu halde, safra kesesinin görevi, karaciğerin çıkardığı safrayı geçici olarak depolamaktır. Onsuz da yaşam normal sürebilir. Safra kesesi bazen iltihaplanır veya safra içinde bulunan tuzlar kümelenerek bir büyük veya bir kaç orta taşlar meydana getirirler. On iki parmak bağırsaktan gelerek yukarı keseye çıkan çeşitli mikroplar safra kesesinin iltihaplanmasına sebep olurlar. Safra kesesinin ilthaplanması veya içinde taşlar meydana geldiğinde bu kese ameliyatla çıkarılır.

Bu takdirde safra artık depolanamaz ve karaciğer tarafından yapıldıkça on iki parmak bağırsağa akar.

Belirtiler genellikle daha önce geçirilmiş bir safrakesesi hastalığına (safrakesesi taşı ya da iltihabı) bağlı olarak ortaya çıkar. Hastalığın başlangıç evresinde aldatıcı bir gidiş görülebilir (iştahsızlık, bulantı, kusma, kilo kaybı). Karnın sağ üst bölgesinde, arkaya doğru yayılan ve geceleri artan ağrı oldukça tipik bir belirtdir. Hastalığın gidişi süresince şiddetim artırır. Olguların yüzde 60'ında giderek ilerleyen ve inatçı bir sarılık ortaya çıkar; bunun yanı sıra hemen her zaman kaşıntı görülür. Sabit bir bulgu olmamasına karşın karaciğer büyümesine oldukça sık rastlanır (yüzde 20-70). Tabii bu belirtilerin derecesi hastalığın ne zaman başlamış ve ne kadar yayılmış olmasına bağlıdır.

Safra kesesi kanserinin ilk ve en sık görülen belirtisi sarılıktır. Burada bir hususu belirtmek gerekir ki her görülen sarılık kötü bir hastalığın başladığı anlamına gelmez.

Zira, sarılık aslında bir hastalık olmayıp bir belirtidir. Aynen baş ağrısı gibi.

SAFRA KESESİ KANSERİ TEŞHİSİ ;


Teşhis‘ te en önemli yeri röntgen alır. Sonra kan ve idrar tahlilleri gelir. Safra kesesi kanserinden korunmak için Safra kesesinin iltihaplanması veya röntgen de taş görülmesi halinde herhangi bir komplikasyon ve sonunda kötü bir ortama dönüşmeden, safra kesesi ameliyatla alınmalıdır .Genellikle hastalık (yani kanser) belirtilerini gösterip kanser teşhisi konduğu vakit çok zaman kayıp edilmiş olur. Diğer açıdan, safra kesesinin bir komplikasyon meydana getirmeden zamanında çıkarılması, hastanın yaşantısını fazla etkilemez.

SAFRA KESESİ KANSERİ EVRELERİ Ve KLASİK TIPTA TEDAVİ YÖNTEMLERİ :

Tanı aşamasında olguların yüzde 65'in den çoğunda karaciğere doğrudan bir yayılma görülür.

Safra kesesi kanserinin Erken evresinde yayılma ana safra kanalına, mideye, onikiparmak bağırsağına, ince bağırsağa ve kalın bağırsağa doğru bir yol izleyebilir. Tümör lenf dolaşımıyla onikiparmak bağırsağına ve karın zarı arkasındaki lenf düğümlerine sıçrar. Akciğer, kemik, böbreküstü bezi gibi uzak bölgelere yayılma karaciğer ve kapı toplardamarlarından kan aracılığıyla olur.

En sık görülen komplikasyonlar safrakesesinin suyla dolması, akut kesesinin irinle dolması, safrakesesi içine kanamalar, safrakesesi ile mide ya da onikiparmakbağırsağı arasında oluşan fistüller, kalınbağırsakta metastazlardır. Beklenen Gidişi (Prognoz)

Safrakesesi kanseri genellikle kötü ve umutsuz bir gidiş izler.

Tedavisi cerrahidir. Cerrahinin şeklide hastalığın evresine göre belirlenir. Basit kolesistektimiden, karaciğerin segmentlerini, pankreası, duodenumu da içine alan radikal veya genişletilmiş kolesistektomi kadar uzanan bir cerrahi işleme tabi olunur.

Kemoterapi ve radyoterapiye cevap vermez. Son evresinde yakalanmış ise; artık bu noktada cerrahinin de bir anlamı yoktur. Sadece palyatif tedavi uygulanır. Ağrılarını dindirmek, safrada birikmiş safrayı drene etmek gibi…

Köklü bir ameliyatın uygulandığı olgularda beş yıl yaşam süresi yüzde 5'i geçmez. İyileşme çok seyrek görülür.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp