Ekstra Kiloların Sağlığa Potansiyel Faydaları

Ekstra Kiloların Sağlığa Potansiyel Faydaları : Bize kilonun o kadar önemi olmadığını gösteren, mevcutta önerilen kiloların biraz üzerinde ağırlığa sahip olmanın aslında ömrümüzü ve yaşam kalitemizi etkileyen birçok hastalık ve dengesizliği azaltarak sağlığa faydası olduğunu anlatan, oldukça fazla sayıda araştırma bulunmaktadır. Bu hastalıklara kadınlar ve erkeklerde birincil kanser ölüm nedeni olan akciğer kanseri, menopoz öncesi göğüs kanseri ve kemik erimesi de dahildir. Aşırı uçları saymadığımızda mevcutta şişman ya da obez sınıfında yer alan kiloların bile avantajları olduğu gözlemlenmiştir.

Kendi adıma son 30 yılda en az 35-40 araştırmada kilolu insanlarda kanser riskinin ve kanser nedeniyle ölüm riskinin azaldığını gözlemledim. Akciğer kanseri bu faydaların özellikle gözlemlendiği hastalıklardan biridir. Yukarıda sözü edilen Yedi Ülke Araştırması'nın yanı sıra Ulusal Kanser Enstitüsünün sponsor olduğu, 20-80 yaş aralığında 3.607 akciğer kanseri hastasının 9.681 kişilik bir kontrol grubuyla karşılaştırılarak incelendiği araştırma sonuçları son derece etkileyicidir.

En etkileyici bulgular kadın denekleri ilgilendirmektedir: Hiç sigara kullanmamış olanlar arasında BMI değerleri 22-24,9 aralığında olanların BMI değeri 28 olan kadınlara göre akciğer kanserine yakalanma riskleri % 140 daha fazladır. Başka bir deyişle önerilen ağırlık aralıklarında olmaktansa şişman ya da obez olmak daha iyidir. İnce kadınlar (BMI değeri 22’nin altında olanlar) BMI 28 ya da fazlası değere sahip olanlara göre % 190 daha yüksek oranla en büyük riske sahiptir.Her biri iyi tasarlanmış, sigara kullanan ve kullanmayanları ayrı ayrı incelemiş ve araştırmanın ilk yıllarında gerçekleşen ölümleri istatistiklerin dışında bırakmış, böylece teşhis edilememiş hastalıklara bağlı vefatları (zayıflıkla ilintili hastalıklardan olan vefatlar da dahilolmak üzere) araştırma dışında tutmuş çok sayıda araştırma, benzer sonuçları ortaya çıkarmaktadır.

Ulusal Kanser Enstitüsü sponsorluğundaki araştırmanın yazarları Dr. Geoffrey Kabat ve Ernst Wynder konuyla ilgili tüm bilgileri değerlendirmiş ve “Raporlanan araştırmalarda vücut ağırlığı ve akciğer kanseri arasındaki ters ilişkinin genel tutarlılığı etkileyicidir. Hiçbir araştırmanın ters bir eğilim göstermediğini belirtmek önemlidir" beyanında bulunmuşlardır (buradaki italik bana aittir).Fazla kiloların avantaj sağladığı bir başka hastalık da menopoz öncesi kadınlarda göğüs kanseridir. 337.819 kadını ele alan 7 farklı araştırmanın birleşik analizlerinde -dördü, Hemşirelerin Sağlık Araştırması da dahil olmak üzere Amerika Birleşik Devletlerine ve diğerleri Kanada, İsveç ve Hollanda’ya ait- araştırmacılar BMI arttıkça menopoz öncesi göğüs kanseri riskinin azaldığını bulmuşlardır. BMI değeri 31 ve üzerinde olan kadınlar BMI değeri 21 ve altında olan kadınlara göre % 46 daha düşük göğüs kanseri riskine sahiptir. 570.000 kadının incelendiği Norveç’teki bir araştırma da dahil olmak üzere birkaç başka geniş kapsamlı araştırmada da benzer bulgular bildirilmiştir. Yüksek BMI değerinin faydasına ek olarak gençlikten orta yaşa kadar kazanılan kilolar da menopoz öncesi göğüs kanseri riskinin azalmasıyla ilişkili görünmektedir.

Örneğin, Hemşirelerin Sağlık Araştırması 18 yaşından itibaren 20’nin üzerinde kilo alan kadınların göğüs kanserine yakalanma olasılığının 3’ün altında kilo alan ya da veren kadınlara göre % 40 daha düşük olduğunu bulgulamıştır. Bu sonuçlar Hemşirelerin Sağlık Araştırmasının kalp ve damar hastalıkları verilerinin yargılanmasındaki telaş nedeniyle unutulmuş görünmektedir.Menopoz sonrası kadınlar için araştırmaların göğüs kanseri ile BMI değerleri ilişkisini menopoz öncesi ilişkinin aksi şekilde ortaya koyduğunu belirtmek gerekir. Yine de menopoz sonrası kadınlarda yüksek BMI değerleriyle artan risk (genelde % 20-30'un üzerine çıkmaz) menopoz öncesi kadınlarda ince olmanın neden olduğu riskten (genellikle % 40-50 arası) daha azdır. Bu nedenle çoğu menopoz sonrası ortaya çıkan göğüs kanseri yaşamsal riski BMI değerlerindenhatırı sayılır derecede etkilenmeyebilir. “Risk Etkenleri Analizlerine Göre 70 Yaşına Kadar Kümülatif Göğüs Kanseri Riski” 2000 yılı raporunda Hemşirelerin Sağlık Araştırması araştırmacıları kadınları karşılaştırdıklarında göğüs kanserinin kümülatif yaşam boyu isabetinde yaşla birlikte kilo alan kadınlarla (18 -50 yaş arasında 8 kilo alan) kiloları değişmeyen ve yetişkinlikte istikrarlı şekilde ince ya da obez kalan kadınlara göre çok az risk farkı bulmuşlardır.

Bu konuda daha yüksek risk grubuna girenler yetişkinliklerinde önemli ölçüde kilo alan (27 kilo ve fazlası) kadınlar olmuştur.Yüksek BMI değerleri ve menopoz sonrası göğüs kanseri arasındaki ilişki egzersiz ve hormon yenileme terapileri de dahil olmak üzere birçok faktörle sapmıştır. Hemşirelerin Sağlık Araştırması’nda da olduğu gibi, menopoz sonrası hormon yenileme terapisi genellikle artan göğüs kanseri riski ile ilişkilendirilmektedir. ilginç şekilde bu araştırmada yüksek BMI değerinin göğüs kanseri riski yalnızca menopoz sonrası hormon yenileme terapisi kullanmayan kadınlarda ilişki- lendirilmiştir. Hormon yenileme terapisi kullanan şişman ya da obez menopoz sonrası kadınlar aslında daha düşük göğüs kanseri riskine sahip çıkmıştır. Bu da menopoz öncesi kadınların riskine benzerlik göstermektedir. Hormon yenileme terapisinin neden yalnızca BMI değerleri yüksek kadınları göğüs kanserine karşı “koruduğunu” belirlemek için bu konuda araştırma yapılması gerekmektedir.Menopoz sonrası göğüs kanseri riskini azaltmada egzersizin de önemi vurgulanmıştır.

NHANES 1 epidemiyolojik izleme araştırmasının son dönem raporlarından birinde düzenli olarak yüksek derecede hareketli aktivitelerin göğüs kanseri riskini % 67 oranında azalttığı gözlemlenmiştir. Bu da ılımlı şekilde artan menopoz sonrası göğüs kanseri riskinin yüksek BMI değerleriyle ilişkisinin fiziksel olarak daha az aktif yaşam tarzı nedeniyle oluşabileceğini göstermektedir.Yüksek BMI değerleriyle bazı kanser türleri arasındaki düşük risk ilişkisinin nedeni henüz net değildir. Yine de öne çıkan birkaç olasılık bulunmaktadır. 1971-1974 Amerika Birleşik Devletlerinde Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması (NHANES 1) ve AmerikanMerkezi Beslenme Araştırması verilerine göre kanser oranlarında ki- lolu kadın ve erkeklerin daha fazla antikanserojen beta karoten tii- ketmelerinin bir etkisi olabileceği belirtilmiştir. 25.994 FinlandiyalI erkek ile gerçekleştirilen bir araştırmada sebzelerin ve antioksidanla- rın tüketiminin yüksek BMI değerlerine sahip erkeklerde daha yüksek olduğu görülmüştür ki bu erkeklerin akciğer kanser oranları da en düşüktür.

İyileşme oranlarına bakıldığında ise bazı kanser hastalıklarında kilolu hastaları daha iyi iyileşme oranlarına sahip olduğunu belirleyen istatistiklere göre bunun nedeni kilolu insanların özellikle kemoterapi gibi talepkar tedavilerde daha fazla enerji stoklarına (vücut yağı) sahip olmaları olabilir.Şişman olmanın gerçekten avantajlı olduğu bir başka önemli rahatsızlık da kemik erimesidir. Kemik erimesi 20 ila 25 milyon Amerikalıyı ve özellikle 45 yaş üzeri kadınları etkileyen bir rahatsızlıktır. Ancak kemik erimesi yalnızca bu yaş grubuna ait bir rahatsızlık değildir ve kalça kırığı oranlarının 40-44 yaş aralığında önemli ölçüde artması nedeniyle -35-39 yaş aralığında hastalık oranı 100.000’de 3 iken 40-44 yaş aralığında bu oran 100.000'de 22’dir- özellikle bu yaş grubunu etkilediği bilinmektedir. Kemiğin mineral yoğunluğunda bozulma olarak tanımlanan kemik erimesi, kemik kırılmaları riskini büyük ölçüde artırır. Her yıl 1,5 milyon kişinin omur ve kalça kırıkları kemik erimesi rahatsızlığı ile ilişkilendirilmektedir.

Bu tür kırılmalar son derece tehlikeli olabilir ve kırıklar nedeniyle ortaya çıkan komplikasyonlar 65 yaş üzerinde ölüm riskini % 50 artırmaktadır. Kalça kırığı yaşayanların yarısından azı tamamen iyileşebilir. Aslında kalça kırığı Kuzey Amerikalı kadınlarda en büyük bedensel engel nedenidir ve iki kat narin olan ince kadınlar da aynı sorunu yaşamaktadır. İngiltere’de Kemik Erimesi Topluluğu kemik erimesi nedeniyle kalça kırığından kadın ölüm oranlarının rahim, göğüs ve serviks kanserinde birleşik ölüm oranlarının üzerinde olduğunu raporlamtşttr.Kilonuz arttıkça kemik erimesinden acı çekme olasılığınız azalır. Bunun nedeni henüz bir spekülasyon konusudur ancak hormonal, mekanik ve beslenme etkenlerinin rolü olabilir. Kilolu kadınlarınkanlarında daha yüksek östrojen bulunması kemik kaybına karşı koruma sağlar ve menopoz sonrasında dahi yağ dokularında az da olsa östrojen üretimi devam edebilir. Aynı zamanda kilolu kadınlar incelere göre daha fazla besin tüketirler ve bu da optimal kemik sağlığı için daha fazla besin sağlıyor olabilir. Mekanik bakış açısında “Kilonun kemiğin mineral yoğunluğuna güçlü etkisi her iki cinsiyet için de kilolara dayanan kemiklere bağlıdır” görüşü vardır.

Bu bulgu göreceli olarak yüksek vücut ağırlıklarının ve yıllar boyu alınan kiloların kesin avantajları bulunduğunu bildiren Framingham araştırmasının henüz yayınlanmamış raporlarında yer almaktadır. Mayo Klinik, Tufts ve Fransa’daki bir araştırma dahil olmak üzere birçok araştırma kemik erimesi konusunda benzer sonuçlara ulaşmıştır. Fransız araştırmacıların vardıkları netice gibi “Ilımlı bir obezite dahi menopoz sonrası kemik erimesine karşı koruyucu bir rol oynamaktadır.”Bu bulgulardan hiçbiri kemik erimesi rahatsızlığı riskini azaltmak için kilo alımı önerisi olarak görülmemelidir, amaç kilonun kötü olduğuna dair temel varsayımların hatalı olduğunu ortaya çıkarmaktır. Aynı zamanda rejim yapmak kemik yoğunluğunun da kaybedilmesi ihtimalini artırdığı için bu bulgular sağlıklı olmak için kilo verilmesinin rastgele önerilmesinin de sorgulanmasını hedefler.

Taptığımız incelik ve bunu başarmak için sürdürdüğümüz rejimlerin zayıflatan ve potansiyel olarak hayatımızı tehlikeye atan hastalıklara neden olabileceğini fark etmek gerekir.Kilolu olmanın avantaj görülebileceği diğer hastalıklar (yakalanma veya iyileşme sürecinde) tüberküloz gibi mikrobik ya da amfizem, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve bronşit gibi solunum ile ilgili hastalıkları içermektedir. Yüksek tansiyona sahip kilolu kadın ve erkeklerin ince rakiplerine göre iyileşme oranları daha yüksektir ki bu belki de 3. bölümde açıklandığı gibi farklı kalp ve damar dinamikleri nedeniyledir. Tip 2 diyabetler arasında BMI değerleri “şişman” sınıfında yer alanlar BMI değerleri ortalama ya da altında olanlara göre oldukça düşük ölüm oranlarına sahiptir.Olası avantajlar listesi uzundur. Yine de dikkatli bir okuyucu kiloluolmakla ilgili bu sağlık faydalarının kiloya mı yoksa vücut yağına mı yoksa kilonun sadece rastlantısal ilişkisi olduğu farklı etkenlere mi bağlı olduğunu bilmek isteyecektir.

Neticede kanser ve kemik erime- sine dair avantajlarla ilgili önerilen açıklamalar henüz spekülatiftir ve yoruma açıktır.Tıpkı benim düşük vücut ağırlığının belirli hastalıklar ve dengesizliklerin riskini azaltmak için anahtar değişken olduğuna dair araştırmaları eleştirmem gibi ilişki ne kadar yakın olursa olsun, kilolu vücutların yukarıda bahsedilen durumlarda risk azaltma ve ölüm oranlarını düşürmede anahtar etken olarak ele alınmasına da ihtiyatlı yaklaşmalıyım. Günümüzde çok az araştırma kiloya odaklanırken sağlık üzerine diğer olası etkenleri dışarda bırakmayı başaracak kadar dikkatli bir çalışma hazırlamıştır. Kilo -fazla ya da eksik- ve çeşitli hastalıklar arasındaki olası nedensel ilişkiyi inceleyen araştırmalarda kendisi önemli bir etken olmayıp başka henüz görülmemiş ya da öl- çülemeyen değişkenler de vücut ağırlığını etkiliyor olabilir.

Bana göre günümüzde kilonun sağlıkla bağlantısını ele alan hiçbir hipotezin kesin kanıtı bulunmamaktadır. Varsayımlar genel olarak hayat sigorta kurumlan tarafından yürütülmüş araştırmalara dayanır ve aksini savunan bulgular daha iyi kurgulanmış, kontrol edilmiş ve uzun süreli araştırmalara aittir. Ancak tıbbi ve bilimsel kuruluşlarda değişim çok yavaş olur. Sigorta istatistiksel verilerin kabulü neredeyse yarım yüzyıl almıştır ve artık kabul edildiklerine göre ne kadar süre inançlarımızın temelini oluşturmayı sürdüreceklerini kim bilebilir ki? Günümüzde “ince olmak daha sağlıklı olmaktır” popüler bir inançtır; diğer her şey sapkınlık sayılır.Bu yüzden halihazırdaki boy-kilo tablolarına inanmayı sürdürmekteyiz. Yine de bu tablolara dikkatlice baktığımızda birçok sorun ortaya çıkmaktadır. Yalnızca temel aldıkları sigorta istatistik verileri hatalı olmayıp, tabloların da kendi hataları bulunur, haksız varsayımlara dayanırlar ve kendilerine özgü yoruma sahiptirler.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp