Hayvanlarla Cinsel İlişki

Hayvanlarla Cinsel İlişki : Birçok kültürün mitleri ve halk öyküleri; insanlarla ayı, kurt, yılan ve timsah gibi hayvan türleri arasında cinsel ilişkiye başvurulduğunu an.atır. Bu hayvanlar çok sık olarak insanın birdenbire beliren tutkularının araçları olur, ancak eski Yunan ve Romalı yazarlar, bazı durumlarda hayvanların önceliği (inisiyatifi) ele aldığını anlatırlar.


Örneğin, Aelian’ın ünlü bir öyküsünde, bir yunusbalığı güzel bir çocuğa âşık olur ve yoğun kur yapmalardan sonra onu âşığı yapmayı başarır. Yunanlılar en büyük Tanrıları Zeus'un erişilemez bir kadının yanına yaklaşmak için arasıra bir hayvan kılığına girdiğine inanırlardı. Tanrı Zeus, Eurupa'ya bir boğa kılığında, Leda'ya da bir kuğu kılığıyla ulaşmıştır. Grek mitolojisi, Girit kraliçesi Pasiphoen'in bir boğayla ilişki kurduğunu ve bu ilişki sonucunda bir boğa başlı insan olan Minotaur'u doğurduğunu da anlatır. Buna benzer öyküler Asya, Afrika ve Amerika’daki çeşitli ilkel topluluklarda da anlatılırdı.


Örneğin, belirli bir Eskimo kabilesi, beyaz insan ırkının bir kadınla bir köpek arasındaki cinsel ilişki sonucu meydana geldiğine inanırdı.İnsanların hayvanlarla cinsel ilişkisi, tarihten günümüze değin ressam ve heykeitraşların da büyük ilgisini çekmiştir. Gerçekten de bu sanatçıların tarihte en büyük başyapıtları bu konuya ayrılmıştır. Öte yandan, birçok sanatçının, bir hayvanla olan ilişkiyi çizerken kadınları seçmesi de oldukça ilginçtir. Dişi hayvanlarla erkeğin artistik temsilleri ise son derece az sayıdadır.

Aynı durum, bazı ülkelerde görülen yaşamın aşamalarını gösteren yapıtlar için de söz konusudur. Bu yapıtlar, çoğunlukla köpekler, domuzlar ya da eşekler ve atlarla cinsel ilişki kuran kadınları gösterirler. Erkekle ilgili açık yapıtlar ise bilinmiyor.


Bu tür yapıtların belirli erkek fantezilerini tatmin etmek için yaratıldığı ve herhangi bir gerçek dişi gereksinimine yanıt vermediği anlaşılıyor.Hıristiyan - Yahudi kültürünün de ceza yasaları hayvanlar ve insanlar arasındaki ilişkiyle yakından ilgilendi. Kutsal Kitap'ta görüldüğü gibi, eski Yahudiler (İbraniler) böyle bir etkinliği kesin olarak ölüm cezasıyla yasakladılar (Leviticus 20).


Hatta Talmud’dan dul bir kadına korunmak amacıyla köpek verilmesine izin verilmiyor ve bu kararın köpeğin kadın tarafından başka amaçlarla kullanılmasıtehlikesini önlemek için alındığını açıklıyordu (Abodah Zarah. 22b. Baba Metziah 71 a). Bu olumsuz Yahudi tutumu sırasıyla Hıristiyan kilisesi ve çoğu Batı toplumunca benimsendi.


Yasaların birçoğunda güçlü etkiler bıraktı. Gerçekte derin bir ironik tarihsel dönüşle bu yasalar bizzat Yahudilerin kendilerine karşı kullanıldı. Bazı ortaçağ dinbilimcileri ise bir Hıristiyanın bir Yahudi ya da Müslümanlarla cinsel ilişki, yasalara göre böyle bir kişiyi göz önünde bulundurarak bir hayvanla cinsel ilişki kurma gibi anormal ahlaksallıkla eşdeğer tutuluyor ve kutsal inanca göre de onun hayvandan hiçbir farkı kalmıyordu. Bu, çok ciddi bir suç olarak kabul ediliyordu.


Ortaçağ boyunca ve hatta modern çağlarda hayvanlarla cinsel ilişki kuran erkek ve kadınlar diri diri gömüldü. Kızgın demirle dağlandılar ya da asıldılar. Bazı durumlarda hayvanlar da aynı cezalara çarptırıldılar.Bugün bile çok az insanın böyle bir cezaya çarptırılması uygun görülüyor. Bu arada birkaç on yıl içinde ABD’nin bazı eya.etleri ve birkaç Avrupa ülkesinde hayvanlarla cinsel ilişkiye getirilen yasal kısıtlamaların tümüyle kaldırıldığı görülmektedir.


Ancak ABD’nin çoğu eyaletinde hâlâ bu ilişkiyi şiddetle cezalandırma yoluna gidilebiliyor. (Bazı eyaletlerde olası en yüksek ceza, ömür boyu hapisle noktalanıyor.)Bu dinsel ve resmi gelenek, uzun zaman Batı tıp düşüncesine de yansımıştır. Bunun sonucunda, din adamlarınca ve hukuk çevrelerince günahkâr ve suçlu kabul edilen davranışlar, psikiyatrist- ler tarafından kolayca hastalık olarak ilan ediliverdi.


Sayısız psikiyatrik metinler bir bozukluk belirtisi olarak etiketlenen hayvanlarla cinsel ilişkiye (anormallik, sapkınlık ya da sapınç) küçümsenmeyecek denli önemli bir yer ayırdılar.Kilise ve üstyapının «sodomy», cinsel sapık «doğaya karşı suç» olarak adlandırdıklarını psikiyatri «zoofili» ya da vahşilik (bes- tiality) olarak mahkûm etmeyi hızlandırdı. Kısacası, sonuçta böyle davranışlar gösteren insanlar akıl hastası olarak kabul edildi.


Bugün insanın hayvanlarla cinsel ilişkisi üzerine sık istatiksel ayrıntılı çalışmalardan sonra bu çalışmalara birazcık olsun kulak kabartmamış olan ve birazcık canı sıkılması gereken seçkin dinsel, resmi ve psikiyatrik çevreler, gerçekten garip bir görünüm içindeler. Biz bu türde cinsel etkinliğin pek yaygın olmadığını biliyoruz. Bu, erkekler arasında oldukça seyrek, hatta kadınlarda çok seyrek görülen bir durum. Kısacası, bunun gerçek bir toplumsal anlamı yoktur.

Bu yüzden onun güçlü toplumsal mahkûmiyetinin temelde yalnızca belirli simgesel dinsel amaçlara hizmet edeceğini varsaymamız gerekir. Çağdaş Batı ülkelerinde hayvanlarla cinsel ilişki, daha çok kırsal kesimlerde görülür. Örneğin, çiftliklerde yetişen çocuklar bir sığırın doğumunu gözleyebilir ve böylece bazı cinsel deneyimler kurmak için ayartılmış olurlar.


Bu çocuklar bu gözlemlerini danalar, domuzlar, midilli, köpek ve hatta ördek ya da tavuk üzerinde deneyebilirler.Bir çocuğun bir süre için öze! bir hayvanla düzenli bir cinsel ilişki kurması gibi istisnalar olmakla birlikte, çok kere bu girişimler birkaç kereden fazla yinelenmez. Kuşkusuz hayvanlarla cinsel ilişkinin tek biçimi birleşme değildir.


Bazı çocuklar kolayca hayvanlarla mastürbasyon yaparlar (yapay dölleme için meni elde etmek isteyen çiftçiler gibi) ya da hayvanların penislerini ya da anüslerini yalamasına izin verirler. Kadınlar ve kızlar bu tür ilişkilerde erkeklerden daha az olmakla birlikte, yine de benzeri yöntemlerle hayvanlarla ilişki kurabilirler.İnsanla hayvan arasındaki cinsel ilişki oldukça az rastlanan bir olayken, farklı türden hayvanlar arasındaki cinsel ilişki hiç de öyle az değildir.


Bazı durumlarda, (atlar ve eşekler ya da aslan ve kaplan) böyle iç çiftleşmeler sonucu hayvanlar gebe kalarak doğum bile yapabilirler (katırlar, ligerler). insanın öteki memelilerle arasında gerçekten nispi bir yakınlık bile olamaz.Böyle bir ilişkinin asla ne bir insan ne de bir hayvan gebeliğine yol açmayacağı açıktır.Toplumumuzda, gelecekte olasıdır ki resmi ve tıbbi yetkililer, hayvanlar ve insanlar arasındaki cinsel ilişkiyle çok daha az ilgilenecektir.

Gerçekte, hayvanlar yaralanmadıkça ya da başka olumsuz sonuçlara neden olmadıkça toplumsal bir karışıklığın doğması için hiçbir neden yok. Aynı zamanda böyle ilişkiler psikiyatristlern soyutlanmış girişim gibi etiketler takmasının da akia sığar hiçbir yanı yoktur.

Ancak, İnsanla İlişki yerine her zaman hayvanla ilişki kurmayı yeğleyen erkek ve kadınların cinsel yönden uyumsuz oldukları kabul edilebilir. Bu durumda öbür özel ve zorlayıcı davranışların bütününde olduğu gibi bir uzmanın yardım etmesi pekâlâ salık verilebilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp