Yaşlılık Ve İslam

Yaşlılık Ve İslam : Batı toplumlann- da % 15 oranına yükselen ve gittikçe de anmakta olan 65 yaşın üstündeki nüfusun, ciddi bir mesele haline geldiğini belirtmiştik. Bu yazımızda ise bunalımlar içindeki yaşlıların, İslâmî yaşayış ile asgari problem içinde olabileceklerini izah etmek istiyoruz.

Madde madde yazarsak:

—Müslüman, ihtiyarlığın hayat macerasının tabii ve mecburî sonu olduğunu bilir. İhtiyarlık fikrinden paniğe kapılmaz. İhtiyarlığı da gençlik kadar hayatın normal bir devri olarak görür.

—Müslüman yaşlı, hastalığın ve güçsüzlüğün Allah’tan geldiğini ve geçici olduğunu düşünerek, bunların verdiği ız- dırabı daha hafif olarak hisseder

.—İslâmî topluluklarda insan doğumundan itibaren çocuk, genç, yaşlı, ihtiyar olarak kati sınırlarla ayrılmamıştır. Toplumun temeli olan aile, bunların mevcut olduğu şahıslardan meydana gelmiştir. Gerek camide, gerekse başka toplanma yerlerinde genç-yaşlı ayrımı (tefriki) yoktur. Hepsi omuz omuzadır. Zamanımızdakigibi genç-yaşlı tartışmaları ve terslikleri mevcut değildir.

—Yine Islâma bağlı ailelerde, yaşlı anne ve babayı dışarda bırakmak son derece ayıp ve uygun olmayan bir durumdur. Evlâtlar bilirler ki, kendilerinin de sonu yaşlanmaktır ve aynı şeyler başlan- na gelecektir. Annenin ve babanın hakkı hiçbir zaman ödenemez ve onlara “of’ bile demek doğru değildir. Yaşlı kimseler, güçsüz hale geldiğinde ve hastalandıklarında kendilerine samimiyetle bakacak evlâtların, pervane olacak kimselerin varlığının verdiği huzur ile mutlu olurlar.

—Zaten evin hanımı için yaşlılık meselesi daha hafif geçiştirilir. Evin yine mevcut olan meşgalesi ve torunlan onu avutur. Aynca yanında erkeğinin bulunması ona güç ve güven verir.

—Müslüman yaşlı, vücudunu gençliğinde içki ve kumar düşkünlüğü, çapkınlık gibi kötü alışkanlıklar ile zaten yormadığının yanısıra şimdi de yemek oburluğu, ihtiras ve benzeri huylan olmadığından diğerlerinin düştüğü hastalık ve ruhî bozukluklara düçar olmayacaktır.

Müslüman ailelerde, Peygamberimiz (s.a.v.) “Ümmetimin çokluğu ile iftihar ederim.” hadîs-i şerifine uygun olarak, çocuk sayısı da az değildir. Aileler kalabalık, neşeli ve teselli vericidir.

—Yine yaşlılann azalan ve hatta yok olan cinsî iktidarlan da onlan üzmez. Çünkü müslümanlar, materyalist sapıklar gibi seksi, hayatın birinci gayesi olarak almazlar ve küçük bir parçası olarak görürler.

—Diğer yaşlılan endişeye ve korkuya sevk eden ölüm düşüncesi, müslüman için, ibâdet aşkını tutuşturan alevden başka bir şey değildir.Ölmenin doğmak gibi tabii ve mukadder bir hadise olduğunu, ölümle yok olmayacağını bilir. Ölümden sonra ebedî hayatın kendisini beklediğini düşünür. Hz. Ali’nin (r.a.) “Tek kişinin Cennete gireceğini duysam, benim diye ümid ederim” sözünü hatırlayarak ümidle mutlu olur. Yine Hz. Ali’nin (r.a.) “Tek kişinin Cehenneme gireceğini duysam, benim diye korkarım” dediğini de aklına getirerek ibâdet arzusu ile dolar.

—Yaşlılıkta görülen buhran sebeplerinden biri de boşluk ve gayesizliktir. Emekli olma ile gaye hissi ortadan kalkar. Ümid yok olur. Halbuki müslüman bir kişinin kendine ve cemiyete karşı birçok vazifeleri vardır ve ölene kadar bitmez. Beş vakit namaz, oruç, hac ve diğer ibâdetler yanında müslüman kardeşlerine faydalı olma isteği, hayır ve hasenat bütün vaktini doldurur.

—Müslüman yaşlı, kadere inanır ve âhiret ümidi ile doludur. Bu yüzden kendini hiçbir zaman boşvermişliğe bırakmaz. İmtihanda olduğunun şuurundadır. Yine müslüman cemiyetlerde yaşlılar tecrit edilmez. Aksine daha çok sözleri dinlenir. Beyin hücrelerinde, gençliklerine göre sayıca azalma olsa da, tecrübe ve edinilmiş bilgiler ile daha doğru düşünebilirler. Bu yüzden itibarlarını muhafaza ederler.

—Kişilerarası münasebetlerden kop- mamışlardır. Beş vakit toplanılan camiler,hayır toplulukları insanlararası münasebeti arttıran faktörlerden birkaçıdır.

—Yüksek bir görevde iken yaşlanma ile ayrılarak çöküntüye düşme de görülmez. Çünkü müslüman yaşlı bilir ki, elindeki görevi sadece bir emanettir ve baki değildir.

—Sahipsiz yaşlılar mı? Kuşların beslenmesi için bile dünya hârikası vakıf sistemlerini tesis eden müslümanlar elbette onları sahipsiz bırakmaz. Bakımları için, hastalıklan için çeşitli vakıflar mevcuttur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp