Uykusuzluk

Uykusuzluktan yakınanlar bu sorunla­rın kaynağını aşağıda sayılan nedenler arasında arayıp çözümü kendileri bula­bilir:

• Yatak odası - Işık, ısı, havalandırma, nem, gürültü gibi değişkenler, özellikle kentlerde uykusuzluk nedeni olabilir. Yatak odasında dışarıdan gelen gürültü­ye karşı kulak tıkaçları kullanılabilir ya da pencereler daha iyi yalıtılabilir. Uçak ya da tren gürültüsü gibi seslereuyum sağlanabilirse de elektroensefa- logram (EEG) incelemeleri gürültülü bir ortamda uyumanın sessiz bir ortam­da uyumak kadar iyi sonuç vermediğini göstermektedir.

Bunun gibi, fazla ay­dınlık, aşırı sıcak ya da soğuk, aşın nemli yatak odaları da uykusuzluk ne­deni olabilir. İdeal yatak odasında ısı 20 derece, nem oranı yüzde 60 dolayında olmalıdır. Yatak odası yalnız uyku ve cinsel yaşam için kullanılmalıdır; odada aynı zamanda iş ve başka etkinlikler ya­pılıyorsa uykuyu olumsuz etkileyebilir.

• Yatak - Bir yatağın dar ya da geniş, yumuşak ya da sert oluşu kişinin beğe­nisine göre değişirse de, alışılmadık bir yatakta yatılması uykuyu kaçırabilir. Aynca bazı rahatsızlıkları olanlar ya­takla ilgili olumsuz özelliklerden etkile­nip uykusuzluk çekebilir. Örneğin, kalp yetmezliği olanlar ya da midesindeki asit salgısı fazla olanlar, birkaç yastık birden kullanırsa daha rahat eder. Bel ağrısı gibi sorunları olanlar için sert ya­taklar daha uygundur.

• Uyku zamanı - Uyku için yatağa gi­rilen zamanın değişmesi önemli bir uy­kusuzluk nedenidir. Çalışma saatlerinin değişmesi nedeniyle erken yatmak zo­runda kalanlar yeni duruma uyum sağ- layıncaya değin uykusuzluk çekebilir. Hafta içi ve hafta sonundaki yatma za­manlarının farklı olması bile uyku çev­rimini ve iş verimini etkileyebilir. Uyku zamanını sinir sistemi ve belirli hor­monlar tarafından programlanan bir sis­tem denetler. Hafif uykusuzlukların te­davisinde ilk adım hafta boyunca dü­zenli saatlerde yatmaktır.

• Çalar saat - Uyanmak için çalar saa­te gereksinim duyan kişinin yeterince uyuyamadığı söylenebilir. Yeterli uyu­yan kişi kendiliğinden uyanabilmelidir. Çalar saat yalnızca uyandıktan sonra yatakta gereğinden fazla kalmamak içinkullanılmalıdır. Normal olarak kişi, kendini belirli bir saatte uyanmak üzere önceden programlayabilir. Çalar saatle uyanmanın bedeli, güne yeterince din­lenmeden başlamaktır.

• Alkol ve kafein - Alkol, çay ve kah­ve uykuyu kaçırdığından, uykusuzluk çekenler gece geç saatlerde alkol ve kahveden kaçınmalıdır.

• Akşam yemeği - Özellikle baharatlı besinler uykusuzluğa neden olabilir. Ayrıca akşam yemeğinde çok yenmesi ve yemekten hemen sonra yatılması da uykuyu kaçırabilir.

• Egzersiz - Öğleden sonra ya da ak­şam erken saatlerde yapılan egzersiz uy­kuyu olumlu yönde etkiler. Buna karşı­lık, gece geç saatlerde spor ve egzersiz yapılması vücudun normal ritmini bozar ve uykuyu kaçırır. Sabah yapılan egzer­sizler ise öğleden sonra uykuyu getirir­ken gece uykusunu çok az etkiler.

• Cinsellik - Uyuyan kişilerin EEG'leri incelendiğinde, tek başına yatanların daha iyi uyuduğu görülmüştür. Aynca, yatakta düzenli olarak aynı eşin bulun­ması uykuyu bozmamaktadır. Cinsellik uykuya karmaşık bir boyut ekler. Kadın ve erkek farklı saatlerde uyarıldıkların­da, eşlerin cinsel isteklerinin farklı za­manlarda ortaya çıkması uykusuzluğa neden olabilir. Cinsellik ve aynı yatağın paylaşılması uyku açısından sürekli so­run yaratıyorsa, eşler bu konuyu açıkça tartışmalıdır.

• Uyku ilaçları - Uyku ilacı alan kişi normalden ortalama 20 dakika önce uy­kuya dalar ve yaklaşık 30 dakika daha fazla uyur. Ne var ki, uyku ilaçlarının tam etkili olduğu süre birkaç günü geç­mez; birkaç hafta sürekli kullanılırsa et­kisini yitirir, kişi ilaç kullanmaya başla­madan önceki uyku düzenine döner. Kullanım süresi boyunca bir bağımlılık oluştuğundan artık uyumak için bu ilaç­ların sürekli alınması gerekir. Bunun sonucunda kişi ilaçlara başlamadan ön­ce kendine yetmeyen uykuyu elde et­mek için ilaç kullanmak zorunda kalır.Bütün uyku ilaçlan hafif bir zihinsel bulanıklık yaratır.

Bu etki, ertesi gün ki­şinin etkinliklerinde azalmaya yol açar. Kuşkusuz, uyku ilaçlarının yararlı oldu­ğu durumlar da vardır. Belirli bir nede­ne bağlı ağır gerginlik ve bunaltı (anksi- yete) durumlarında bir süre uyku ilacı kullanılması bu dönemin rahat atlatıl­masına yardımcı olur. Bazı durumlarda ise uyku ilaçlan kesinlikle kullanılma­malıdır; gebelerin, emziren annelerin, bazı kalp, akciğer ve böbrek hastaları­nın uyku ilacı kullanması tehlikelidir. İleri yaşlarda uyku ilaçlan daha az etkili ve daha tehlikelidir. Alkol, uyku için başvurulan maddelerin en az etkili ola­nıdır; hiçbir zaman uyumak için alkol alınması önerilmemelidir. Aynca alkol ve uyku ilaçlannın birlikte kullanılması çok tehlikelidir.

Uyku ilacına bağlı ser­semliğin etkisi, günlük yaşamı uykusuz bir geceden daha fazla etkileyebildiğin­den ertesi gün zinde olmak isteyenlerin de uyku ilacı almamalan önerilir.Günümüzde en çok kullanılan uyku ilaçlan benzodiyazepin türevleridir; bu ilaçlann kısa ve uzun etkili olanlan var­dır. Uykuya dalmakta güçlük çekenler için kısa etkili olanlar, sabah erken uya­nanlar için ise uzun etkili olanlar öneri­lir. Benzodiyazepinlerle ölümcül aşın doz olasılığı daha düşük olduğundan, aynca bağımlılık yapıcı etkileri daha az olduğundan eskiden sık kullanılan bar- bitürat türevlerine göre daha güvenilir­dir. Bunlann yanı sıra, bazı antihistami- nikler de uyku ilacı olarak kullanılmak­tadır. Son yıllarda beyindeki normal mekanizmalarla uykuyu başlatan bir aminoasit olan L-triptofan ilgi çekmek­tedir. L-triptofan beyindeki serotonin miktannı artırarak hafif uykusuzluklar­da etkili olmaktadır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp