Tütünün Tarihi

TÜTÜNÜN TARİHİ

Tütün patlıeangiller familyasından bir bitki türüdür. Bir buçuk iki metre uzunluğunda gövdesi dik ve silindir şeklinde, yaprakları çap raz bir halde dizili, oldukça geniş ve serttir. Bu yapraklarda sellüloz. proteinler, reçineler, eter yağı, organik asitler ve bunların tuzları ile nikotin adı verilen alkoloid bulunur. Çiçekleri ise türüne göre beyaz, pembe, kırmızı ve mor renktedir. Amerikanın keşfinden yüzyıllar önce Kuzey Amerikada ya şayan yerlilerin tütünü bildikleri ve kullandıkları. yapılan arkeolojik kazı ve bulgulardan anlaşılmaktadır. Milattan önce i. asırda medeniyet döneminin başında olan Ma yaların ibadetlerinde tütün yapraklarını yakarak dumanını güneşe ve etrafa üfledikleri, Maya ve Asteklerin rahipleri tarafından ayinlerde yakılan tütün dumanının keyif vericiliğine alışmalarıyla dışarıda da kullanılarak yaygınlık kazanıldığı bildirilmektedir. Yontma kırmızı taştan pipolar içinde ve mısır yaprağına sarılmış olarak içildiği anla şılmaktadır. Amerikanın yerlileri haz, keyif ve hatta mutluluk verdiğini sanarak dumanını soludukları tütünün kutsalolduğuna, dumanını so lumanın tanrıların hoşuna gittiğine inanırlardı. Amerikada Yukatan adasında yaşayan Mayalara ait tarihi taşlar üstündeki resimlerde ve Kuzey Ohio bölgesi höyüklerindeki eserlerde tütün kullanma şekillerine ve pipo resimlerine oldukça sık rastlanılmaktadır. Orta Amerika da Meksika ve Antiller halkı arasında bu kcy i i verici duman yayınrken. o zamanın doktorları olan rahipler tütünden şi fa umarak taze yapraklarını yaralar üzerine koyarlar ve göğüs hasta lıklarına karşı dumanını koklatırlardı. Keza baş ağrısı tedavisinde kullanırlardı.

Tütünün Avrupaya girişi ise Christophe Colombun Arneri kayı keşfi ile başlar. Ancak insanoğlu ateşten yararlanmaya başladıgı tarihten itibaren ateşin yaydığı dumanın etkisi altında kalmıştır. Çeşitli maddelerin yakılmasıyla değişik kokular saçan göz alıcı renkli dumanların oluştuğu görülürice bunlar tapınaklarda kullanılma ya başlanmıştır. Milartan önce bir çok bitkilerin yakılmasından meydana gelen dumanlarm koklanması ve solunmasından haz ve keyif duyulduğu. bu amaçla bazı maddelerin yakıldığı bilinmektedir. Bazı Roma mezarlarında ve birçok Avrupa ülkelerinde pipoyu benzer kazı bulunmalarına rastlanması, tütünün tanınmasından çok daha evvel dumanın içiimiş olacağını düşündürmektedir. Heradotos (M.Ö. 490425) Hazer ve Baykal bölgesinde yaşa yan kavimlerden Massaget adını verdiği halkın ateşe attığı bir tür ye mişin yanmasından ortaya çıkan ve çevreye yayılan kokulu dumanı hazla soluduklarını ve bundan sarhoş olduklarını anlatır. Pline (M.S. 62 i i 4) ve Plutarkos (M.S. 50 i 25) çok eski çağ lardan beri, yakılınca hasıl olan dumanından keyif ve tatlı bir sarhoş luk veren maddelerin kullanıldığını bildirmişlerdir. Kokulu dumanların tarih boyunca her çağda dini törenlerde ve şölenlerde, büyücülerin gösterilerinde psikolojik yönden etkili c gi zemli bir araç olarak kullanıldığı günümüze kadar gelmiştir. Nitekim bu gün bile kokulu ve renkli dumanlar oluşturan bazı maddeler buhur danııkiarda yakılmaktadır. Konumuz olan tütüne gelince Yeni bir kıta keşfine giden hristophe Colomb ve arkadaşları 12 Ekim 1492de Amerikacia 13a hama Adasından Christophe Colomb un sonradan San Salvador adını verdiği Guanahana Adası mı çıkarlar. Fuisdc Turres ve Rodrigo Xerese adlı iki İspanyol sayfa, kara ya ayak basmanın scvuıcıyk gl,inirkcıı, ellerinde bitki yapraklarından yapılmış ve bir ucu yanmakta olan çomaklar bulunan kızılderililere rastlarlar, çomakların diğer ucundan dumanını ağızlarına çekmekte, sonra da ağız ve burunlarından üf1ediklerini ilk kez gören ıayfalar bu tuhaf olaya şaşinrlar. Bu tarihlerde Avrupada tütün henüz tanınrmyordu. Colornb kendisine hediye edilen kurutulmuş tütün yapraklarını önemscmcrnişıi.

Colomb yerlilerin tütün içtikleri saz borunun adı olan "Tobacco" adını tütün bitkisine vererek "Nicotina Tobaccum" adı doğmuştur. Christophe Colombun Portekize dönüşüyle 15 Mart 149rte tayfalardan R. Jerezin Agramut sokaklarında dumanlarını savurarak tütün içip dolaşması, görenleri şaşırtır ve ürkütür. Bu adamın içine şeytan girdi diyerek R. Jerez tutuklanır ve Engizisyon Mahkemesinin ölüm cezasından zor kurtulur. Daha sonra A. Vespüçi ı 499 ve 1500 yıllarında, MaceIJan 20 Eylül 1519da Cortez ve ekibi yerliler gibi tütün içmişler ve de tiryaki olmuşlardır. Amerikada İspanyol Genel Valisi olan Cortez 1528de dönüşünde imparator V. Charles Quinte bir çok hediyelerle birlikte tütün de sunmuştu. Ancak ilk tütün tohumunu ı 511 de bir gernici Tobago adası yerlilerinden alarak Avrupada Petrus Martin adında bir tüccara gön derir böylece İspanya ve Portekiz limanlarında tütün tanınmaya başlar. Keza Romano Pane adlı piskopos getirdiği tütün tohumlarını 1518de (Cortezden evvel) Kral V. Charles Quinte sunmuş ve bu tarihten itibaren de İspanya ve Portekizde tütün üretimine başlanmış tır. Avrupaya gelen tütün önceleri süs ve şifa bitkisi olarak kullanıl maktaydı. Fakat tütünün Avrupada yayılması, 1559da Toledulu

Fran cisco Hernandez Boncolonun tütün tohumlarını İspanyaya getirme siyle oluşur. Bir yıl sonra da ispanya ve Portekizde tütün ekimi ta mamen gelişir. 26 Nisan 1960da Fransanın Portekiz elçisi Jean Nicot, keyif ve derman verdiği, şifa sağladığı sanılan tütünü Fransız Kral içesi Catherine de Medicise hediye olarak sunmasıyla bütün Fransaya ya yılır Kraliçenin migrenini iyileştirdiğinden adına "Kraliçe Otu" ve Elçi Otuda denmeye başlar bu tarihten itibaren tütün bütün Avrupaya ve Asyaya yayılır. Fransız botanikçileri Delechamp (1586) Tourmefort (170 i) tütüne Herbe Nicotina adını vermişlerdir. İngiliz Amirali Walter ise 1854te Kuzey Amerikaya gönderdiği kişilerle, orada bir İngiliz kolo nisi kurdurup oraya İngiliz Kraliçesinin Virginia olan kızlık adını verır. Virginiadaki hayat şartlarına dayanamayıp iki yıl sonra dönen İngilizlerin ellerinde tütün çubukları, ağız ve burunlarından duman savurarak Plymouth Limanına çıkışlarını gören halk, onlara hayret ve merakla bakar. Amiral Walterin tiryaki oluşundan sonradır ki tütün kullanımı bütün ingilterede yaygınlaşır. Tütün tiryakiliği yayılınca fuzuli bir harcama ve sağlığa zararlı oluşu düşünülerek, çeşitli ülkelerde yasaklar oluşturulmuştur. 1575de İspanya ve Amerika kliselerinde kullanımı yasaklanmış, 1603 de İn gilterede Kral i. Jacgue tütün içimine karşı çıkmış, 1620de Japon yada tütün içme yasağı getirilmiş, 1652de AlmanyaBauyerada tü tün kullanımı yasaklanmıştır. 1653 de Saksonya ve Avusturya da tü tün aleyhine faaliyetlerde bulunulmuş, 1634de Rusyada 1657de İsviçrede tütüne yasaklar konulmuştur. Keza 1638de Çinde çıkarılan bir yasa ile tütün alıp satanlara idam cezası verilmiştir. Tütün kullanımına karşı konulan ölüm cezalarıyla çok kişinin ölümüne rağmen insanlar bunu kullanmaya devam etmişlerdir. Tütünün ilk kullanış şekli kurutulmuş yapraklarının ufalanarak bir boru ucundan yakılması ve borunun öteki ucundan çıkan dumanın içe çekilmesi şeklindeydi. Sonradan ilkel puro kullanımı başladı. keza ilkel lüle ve çubuklarla içim şekli yayıldı.

TÜTÜNÜN ÜLKEMizE GiRişi

Tütünün 1601 tarihinde İngiliz gemicileri tarafından İstanbul u gelişini ve göğüs hastalıklarına iyi geldiği rivayetiyle bütün Türkiyeye süratle yayıldığını Katip Çelebiden öğrenmekteyiz. Fakat daha o zaman Ccrrah Şeyhi İbrahim Efendi tütün içimine karşı mücadelede önderlik etmiştir. Bolulu olan ibrahim efendi lahsi lini istanbulda tamamlayıp Kasımpaşada Piyade Paşa Camiinde Vil izlik ederken tütün hakkında verdiği fetvalarla yetinmeyip bunları ay rıca cami duvarlarına asmıştır. Ne yazık ki Katip Çelebi bu durumu şöyle sonuçlandırıyor. "Çok himmet ve dikkat gösterip boşuna zahmetler çekti. O söyledikçe alem halkı daha çok içip direndi. gördü ki olmaz vazgeçti" Nihayet tütün tiryakileri çoğalınca bazı hoealar ve müftülcrce bunun kullanılmasına Kuranı Kerim hükümlerine aykırılığından Padi şah 1. Ahmet tütün içimini yasaklayan bir ferman çıkardı. Daha sonra ise Sultan Mustafa ve II. Osman devirlerinde impa ratorluğun dış ve iç kargaşaları dolayısıyla bu ferman işlemez oldu. LV. Murat döneminde İstanbulda tütün içilerı ve çoğu da yeni çeri zorbaları tarafından işletilen kahvehaneler vardı. O tarihlerde tü tün lüle ve çubukla içildiğinden İstanbulda Cibaliden başlayıp Saraçhanebaşı semtine kadar üç gün üç gece devam eden yangına. tütün içerken uyuyup kalan bir tiryakinin sebep oluşu Padişaha duyu rulması üzerine Müftü Hüseyin Efendiden alınan fetva ile tütün içen lerin idamı bildirildi. 16 Eylül 1633 tarihli bu fetva ile kahvehaneler kapatılmış. cv lerde bile tütün içilmesi yasaklanmıştır. Ancak daha sonraları tahttan indirilen İbrahimin yerine çocuk yaşta padişah olan V. Sultan Mehmet kendisi de tütün içtiğinden bu yasak l646da Şeyhulislam Bahri Efendinin Ietvasıyla kaldırıldı. Bu nun üzerine Osmanlı saraylarında tütün çubuklarına tütün koyan ve sönen çubukları yakan özel görevliler türemiştir. Ülkemizde tütün ta 111 m ının başlangıcının kesin tarihi bilinme mekle beraber Avrupaya gidip gelen tüccarlar tarafından ilk kez Ye nice ve İskeçede yapıldığı ileri sürülmektedir.

İstanbula dolayısıyla da Anadoluya buralardan ithal edilmiştir. 1687de tütün ithalatına gümrük resmi konulmuş ve tütün mamüllerinin alımına ve satımına ayrı ayrı vergiler konulmuştur. Bu vergiler Padişah ıı. Mustafa tarafından 1698de 55 yük akçe karşılı ğında ihale edildi. Gittikçe ilgi gören tütün üretimine, hazine gelirini arttırmak için, "Surutu Duharı" adlı nizanname hazırlandı. Ayrıca "Duhanı dö nüm resmi" adlı vergi konuldu. Yurdumuzda yetişen tütünler üstün kaliteli olduğundan 1 ıııp tütünlerinin yerini alarak ihracat dönemi başlar. Bundan dola, i Ch manlı sınırlarında 30 ayrı yerde tütün gümrüğü kurulur. İlkel pura, ilkel lüle ve çubuk döneminden sonra, kıyıimış ıil rünlerin kağıda sarılarak içilmesine ilk kez 18. Yüzyılda Güney Illll rikada başlanmıştır. Bu ilk sigaralar özellikle Brezilyada rağbet giiıl rek bunlara "Papalitos" adı verilmiştir. Avrupada ise ilk kez İspanyada başlamış, l844de Fransurl "Cigaret" adıyla imal edilmiş ve aynı yıl İtalyada purolar yapIII1W başlamıştır. 1856 Kırım Savaşı esnasında gazete kağıdına sarılarak içiten tütünler Türk, İngiliz, Fransız ve yerli ordulara mensup askerler (ını. sında büyük rağbet görmüş ve dönüşlerinde bu alışkanlıklara tb 111 etmeleri sigara sanayisinin temelini oluşturmuştur. Daha sonraları i 878de Amerikalı James A. Bonsackın paıcn tini aldığı, saatte 3600 sigara yapabilen ilk sigara makinesinin imal i) iv tütünde sigara sanayi gelişerek ön plana çıkmıştır. Bu makine tütünü kesintisiz kağıt şeritlere döküp otomatik olarak biçimlendirdikten sonra kağıdı yapıştırarak kapatıyor. Sonra dil döner bıçaklarla keserek sigaraları ayırıyar. i 883de İngiltere Bonsaek makinesini ithal etti. Daha S0I111 tI;1 bu makine bütün dünya ülkelerine yayıldı. Ülkemize ilk pakcılcnn makinesi (AMF)

1930da Maltepe sigara fabrikası henüz bitmcdiuın den Cibaliye yerleştirilmiştir. Türkiyede tiryakilerin çoğalmasıyla tütün ithali de mili 1861 de Osmanlı Hükümeti ile Fransa ve İngiltere arasında yapılan ticari anlaşmayla tütün ithali yasaklandı. Tütünün inhisar şeklindek ı idaresi 1862de yapılan bir nizamname ile daha evvelki uygulamalnr kaldırıldı. Osmanlı Hükümetinin borçlarını ödeyebilmesi için i 879d1 yapılan bir sözleşme ile "Öşür" adlı vergi hariç tutularak on sene maddelerle Galata Bankcrlerindcn bir guruba belirli para karşılığında tütün inhisarı devredildi. i R82deki bir nizarnname ile bu yetki verildi. Dış borçların ödenebilmesi için gelirlerin artırılması bakımın dan, 1883 teki bir sözleşme ile "Tütün İnhisarı"nın imtiyazı, otuz se neliğine "Mernaliki Osmaniye Duhanları Müşterek ül Menfaa Reji Şirketi" adıyla Fransızlar tarafından idare edilen ve dört milyon İngiliz lirası sermaye ile oluşan bir anonim şirkete verildi. Bu Reji idaresi Osmanlı tütünlerinin dahili tekelini 40 yıl sü reyle yöneterek sağladığı gelirlerin muayyen bir kısmını Duyanu U mumiyeye ve Hükümete verirdi. Reji idaresinin uyguladığı jandarma birlikleri (kolcu) ile yürüttüğü kaçakçılık mücadelesi, zamanla başarı sızlık ve hoşnutsuzluk yaratarak çözülmelere başladı. Kolcukaçakçı problemiyle çok kişi öldürüldü. Reji uygulamalarına tepki duyan bazı ekicilerin tütün üretimini bırakmaları ile üretimin düşmesine neden olduğu gibi, Osmanlı Hü kümeti nin bu şirkete destek vermemesi sonucu bir kaçakçı gru bunun gelişmesi problemi ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan Reji idaresi gelirlerini artırmak için, düşük fi yatla alması yüksek fiyatla satması sonucu tütün üreticisi daha da şika yetçi oldu. Bu olumsuzluklar karşısında 13 Haziran 192 ı de Osmanlı Hükümeti ile Reji idaresi arasında yapılan anlaşmayla, bu idarenin bütün alacak ve borçları devlete intikal etti. Nihayet 26.02.1923 tarih ve 558 sayılı yasa ile tütün satın a lınması, işletilmesi ve sigara imali satılması ve tütüne ait tüm işlemle rin hükümet tarafından yürütülmesi kabul edildi. 05.06. ı 930 tarih ve 1701 sayılı yasa ile de tütün tarımı. işlet mesi, mahali ticari ve fabrikasyon safhaları düzenlendi. 10.06.1938de ise 3437 sayılı "Tütün ve Tütün İnhisarı Kanu nu" kabul edilmiştir. Bu kanunun da yetersizliği karşısında 09.05.1969da bugün de büyük bir kısmı yürürlükte olan i i 77 sayılı "Tütün ve Tütün Tekeli Kanunu" çıkarılmıştır. Katma bütçeli, döner sermayeli bir devlet müessesi olarak faa liyet gösteren Tekel Genel Müdürlüğü, dünyadaki gelişmelere uyarak 11.04. i983 tarih ve 60 sayılı K.H.K. ve daha sonra da 19.10.1983 tarih ve 2929 sayılı kanunla "Tekel İşletmeleri Genel Müdürlüğü" adıyla kamu iktisadi kuruluşu haline getirilmiştir. Böylece 121 yıl süren (18621983) tütün ve tütün mamülleri ithalatının yasaklanmasına son verilmiştir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp