Tolere Edilebilen En Yüksek Karbonhidrat Miktarı

Tolere Edilebilen En Yüksek Karbonhidrat Miktarı : En yüksek oranda glikozdan yararlanma 4 mg./kg./dk. civarındadır, bu da günde 400 gr. (günde 1500 kcal.l'dır. Glikoz fazla verilirse hiperglisemiyle (yüksek şeker) sonuçlanabilir. Bu durum sırayla osmotik diüren, fazla serbest su kaybı, dehidrasyon ve hatta ölüme yol açabilir. Glikoz ¡nfüzyonlarım veya parenteral beslenme (TPN)'yi almak önemlidir. Geçmiş yıllarda sıklıkla yapıldığı gibi, günde %25 glikozun 2 litresinin verilmesinin (aminoasitler katılarak) günde 500 gr. bir glikoz yükü ile sonuçlanacağına dikkat çekilmelidir. Glikoz toleransı doku yıpranması, stres ve sepsisden dolayı azalır. Kortizolve katekolaminler gibi sirküle eden hormonlar glikoz için toleransı düşünür.

Böylece, 4 mg./kg./dk. sınırı tavan olarak görülmelidir ve çalışmaların amacı bu sınırın yakınında kalabilmek olmalıdır. Artan enerji ihtiyacına göre glikoz miktarları verilirse fazla karbonhidrat yağa dönüşür. Bu sürece lipojen denir. Bu süreç karbondioksidin bırakılmasıyla sonuçlanır ve solunum oranını 1,0'ın üstünde bir miktara yükseltir. Bu da sonuçta hastada solunum yetmezliği ile birlikte artan bir stres yaratabilir. Karmaşık karbonhidratlar basit karbonhidratlardan daha hızlı sindirilirler. Eğer intestinal amilazın kolay girişine izin veren bir şekilde nişasta sunulursa, ince bağırsağın proksimal kısmında nişasta sindirimi çok çabuk gerçekleşir. Nedense bazı yiyecekler hızlı ve tam sindirimini önleyecek nişasta bulundururlar.

Örneğin makarna yemeğinde nişasta daha yavaş sindirildiğine ve bu sindirimin ince bağırsak geçişindetamamlanmadığına dair iyi tespitler vardır. Böylece, sindirilmemiş makarna nişastası rektuma varır, ki burada anerobik bakteriyel fermentasyon için substrat gibi hizmet verir. Son zamanlardaki bir çalışma göstermiştir ki, kahvaltıdan kısa bir zaman sonra nefesteki hızlı artış makarna yenmesinden 12 saat sonra gerçekleşmektedir. Bu durum tahminen göstermektedir ki, sindirilmemiş nişastanın fermantasyonu ileyumu boşaltmak için rekal bakterilere devredilmektedir.

Amitoz ve amilopektin nişastada bulunan glikoz polimerinin iki tipidir. Nişasta sindiriminin başlangıç adımı, amiloz ve amilopektine bağlanma sırasında, alfa-1,4- üzerinde tükürük ve pankreatik amitoz etkinliğini içerir. Amiloz, amilaz tarafından kolayca parçalanır ama amilopektin çok dallıdır ve dallanma noktalarında alfa-1,6 bağlamı amilaza dirençlidir. Amilopektin üzerinde amilaz etkinliği dektrinleri üretir ki bunlar 5-10 glikoz molekülü içeren oligosakaritlerdir. Dekstrinler sonra ince bağırsakta, fırçamsı kenar enzimleri tarafından hidrolize edilirler.

Karbonhidratların enerji kaynağı olmaları dışındaki diğer fonksiyonları

1- Karbonhidratların en büyük rolü özellikle basit şekerin, yiyeceğe tat vermesidir.

2- Nişasta, yapısal polisakaritler ve çeşitli oligosakaritlerin daha fazla görevler de üstlenirler. Örnek olarak, polidekstroz reolojik özelliklerinden dolayı bazı yiyeceklerde yağ tekstürü sağlayabilen bir malzemedir. Pudingler, donmuş yiyecekler, donmuş tatlılar gibi bazı yiyecek cinslerine tekstür katar ve böylece tat alma duyusundan ve damak tadından mahrum etmeden yağ- içeriğini azaltmasına izin verir.

3- Karbonhidratlar higroskopisiteyi, örtme yeteneğini, tat kapsülü oluşturabilmeyi sağlar ve kristalleşmeyi önler. Polisakaritler kalınlaştırıcı, emüsifiye edici, jellendirici ve dengeleyici olarak kullanılabilirler.

4- Besin endüstrisi, bu amaçlar doğrultusunda hazır gıdada karbonhidratların kullanımında çok bilgilenmiştir.

Karbonhidratlar nasıl sindirilir?

Karbonhidratların sindiriminin 3 süreci vardır. Ağızda, tükürük amilazı nişastanın dekstrine ve sonra maltoza ve basit şekere hidrolizini başlatır. Bu süreç mide yeni bir şeye katılmazsa midede devam eder, ince bağırsakta, pankreatik amilaz, nişastanın hidrolizine devam eder. Bağırsakta, bağırsak mukoza hücrelerinin fırçamsı kenarlarına yerleşmiş olan disakaridaz belli disakaritleri adi şekere dönüştürür. Sükraz, glikoz ve fruktoza bölünür. Laktaz laktozu glikoza ve galaktoza böler, laktoza yatkın olmayan bireyde yetersiz olan bu enzimdir. Başka yerlerde de söz edildiği gibi, bu yetmezlik dünyanın birçok yerinde görülmektedir.

Maltaz, maltozu iki glikoz molekülüne dönüştürür. Basit intestinal mukoza hücrelerinde sodium-potasyum pompasına sıkıca bağlı olan aktif bir süreçle emilirler. Sodyumu da taşıyan bir taşıyıcıyla nakledilen glikoz, intestinal lumeneve hücrenin iç bölgesine büyük sodyum gradyeni tarafından sürülür. Bunun sonucunda düşük sodyum seviyesini sağlamak için hücre içi sodyumu hücre dışı potasyumla değiştiren Na+, K+ATP tarafından gradyen sağlanır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp