Tiroid Belirtileri

Tiroid Belirtileri

Yeni teknolojileri değerlendirmeden önce tiroid cerrahisinin tarihçesine bakmak gerekir. İlk defa olarak bugünkü anlamda modern tiroid cerrahisi 1904 yılında Nobel Tıp ödülünü almış olan Dr.Theodor Kocher tarafından uygulanmıştır. O güne kadar kanama ve çeşitli nedenlerle kaybedilen hastaların oranını ameliyat mortalitesini (ameliyarta bağlı ölüm oranı) % 1 lere düşürmüş olan Dr.Kocher aynı zamanda tiroid bezinin fizyolojisi ve cerrahisi ile önemli katkılarda bulunmuştur. Uyguladığı cerrahinin ana prensipleri günümüzde bile geçeri idi r.Geleneksel tiroid cerrahisinin yanısıra bilindiği endoskopik ve laparoskopik cerrahinin ilk defa 1987 yılında safra kesesi ameliyatları için uygulanmasından sonra bu metod insan vücudundaki diğer organların cerrahi tedavisinde uygulanmaya başlanmıştır. Boyundan aynı batın ameliyatlarında olduğu gibi gaz verilerek 4 -5 adet 5 lik torkarlar -laparoskopik aletler- sokularak gerçekleştirilen tiroid ameliyatları endokrin cerrahları arasında pek tutulmamıştır. Aynı endoskopik işlemler koltuk altından yapılan 5-6 cm lik keşi ile aletler yerleştirilerek uygulanmıştır. 
 
Bazen meme üstünden veya göğüs ön duvarından yapılan ikinci kesiler ilave edilerek bu yöntemler modifiye edilmiştir. Boyundaki kesinin oluşturacağı izden kaçarken diğer bir ifadeyle yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak herhalde bu tür girişimler için söylenmiştir. Çünkü insan vücûdunda ilave olarak gereksiz kesilere yol açılmaktadır. Günümüz teknolojisinde cihazların ve aletlerin kullanılabilirliği şimdilik bu tip ameliyatların daha ufak kesilerden gerçekleşmesine olanak sağlamamaktadır.Yeni teknolojilerden bir diğeri ise klasik boyun keşişini küçülterek uygun vakalarda ortalama 1,5-2 cm lik kesilerden gaz vermeden doğrudan dokuları görerek veya endoskopinin yardımıile görüntüleyerek gerçekleştirilmektedir. Bu tip ameliyatlara video yardımlı tiroidektomi denmektedir. Ayrıca aynı cerrahi keşi yerinden her iki boyun yan ve orta bölge lenf bezlerine ulaşım mümkün olabilmektedir. Gerektiğinde uzun ve özel tasarlanmış doku ekartörleri yardımıyla boyun bölgesinin gerek santral gerekse de yan kısımlarına girilerek lenf bezlerinin çıkarılması mümkün olabilmektedir.İlk defa 1996 yılında Pisa da Dr. Paolo Miccoli tarafından gerçekleştirilen minimal invasif video yardımlı endoskopik tiroidektomi ameliyatı cerrahi girişimin kolay uygulanabilirliği ve alışık olan geleneksel cerrahi yoldan yapılması nedeniyle Dünyada endokrin cerrahisi ile uğraşan -kendiminde dâhil olduğu- cerrahların büyük çoğunluğu tarafından benimsenmiştir. 
 
Özellikle ses dalgalarıyla çalışan damarları mühürleyerek kesen ultrasicion (Harmo- nik skalpel) gibi cihazların cerrahi pratikte yaygın kullanılması bu tip minimal invasif cerrahi işlemlere olanak sağlamıştır. Ancak bu ameliyatlar tiroid volümü 35 cc nin üzerinde olursa, no- dül çapı 3.5 cm’yi geçmişse veya tiroid kanseri 2.5 cm üzerinde ise uygulanmamaktadır. Bunun dışındaki tüm vakalarda çok rahatlıkla gerçekleştirilmesi mümkündür.Sonuç olarak servikal keşi ile gerçekleştirilen minimal invazif videoendoskopik yardımlı tiroidektomi tekniği diğer endoskopik tekniklerle karşılaştırıldığında ameliyat süresi anlamlı olarak kısa olduğu gibi hastalara karın ameliyatlarında (örneğin safra kesesi ameliyatı gibi) CO, gazının verilmesi gerekmemektedir. Ayrıca bu yöntemle ameliyat sonrası 6. ayında boyun bölgesindeki yara izi açısından daha iyi kozmetik sonuçlar alınmaktadır. Diğer taraftan ameliyat ağrısının geleneksel tiroidektomilere göre daha az olduğu gösterilmiştir Ayrıca bu teknikle kriterlere uyan tiroidkanserlerinin geleneksel girişimlerde olduğu gibi radikal tedavisi de mümkün olabilmektedir.

  • Çocuklarda ergenlikten önce ya da yaşlılarda aniden nodül çıkması,
  • Ailede tiroid kanseri görülmesi,
  • Erkeklerde tek nodül görülmesi,
  • Ani olarak ses problemleri ve yutma güçlüğünün ortaya çıkması tiroid kanseri şüphesi uyandırır.

Tiroid Kanseri

Tiroid kanseri, tiroid bezinin hücrelerinden köken  alan bir kanserdir. Bu kanser, diğerlerine göre çok daha az görülür ve hastalığın seyri oldukça iyidir. Eğer doğru tanı ve tedavi uygulanırsa hastalık tamamen ortadan kaldırılabilir. Böylece kişi, uzun süre yaşayabilir. Toplumda görülme sıklığı %4.2’dir. Hayat boyunca kadınlarda tiroid kanseri riski yaklaşık %0.7, erkeklerde ise %025’tir. Bu yüzdelerden de anlaşılacağı gibi az rastlanan bir kanserdir. A.B.D’ de her yıl 12 bin yeni tiroid kanseri vakası ortaya çıkmaktadır.

Tiroid kanseri, tek tip değildir. Sıklık sırasına göre papiller kanser, folliküler kanser, medüller kanser ve anaplastik kanser olmak üzere 4 gruba ayrılır.

TİROİD KANSERİ TİPLERİ

Papiller kanser: Genellikle iyi seyreden bir kanserdir. Bütün tiroid kanserlerinin %80’ine yakını papiller kanserdir. Belirti vermeyebilir ve uzun yıllar tiroid bezinde kalabilir. Hastanın bu durumda hiçbir şikayeti olmayabilir. Her yaşta görülebilir ve gençlerde daha iyi seyreder. En sık 40’lı yaşlarda ortaya çıkar. Vücudun başka organlarına yayılabilir. Bu durumda hastalığın seyri daha kötüdür.

Folliküler kanser: Papiller kanserden sonra en sık görülen tiroid kanseridir. Fakat görülme sıklığı papillere göre oldukça azdır. Bu kanser de yayılabilir. Sıklıkla tiroid bezinin zarına ve damara yayılır. Eğer zara yayılma gösteriyorsa seyri damara yayılana göre daha iyidir. Bu kanser tipi en sık akciğer ve kemiğe yayılır. Ayrıca komşu yapılara, örneğin nefes borusuna yayılma ihtimali vardır. En sık 50 yaşından sonra ortaya çıkar. Folliküler kanser, daha hızlı seyreder, tekrar etme ihtimali fazladır.

Medüller kanser: Tiroid bezi kalsitonin hormonu salgılar. Bu olayı tiroid bezindeki C hücreleri gerçekleştirir. Bu yüzden bu hormonun salgısı kanser vakalarında artmıştır. Bu kanserde tiroid bezinin çıkarılması gerekir. Eğer lenf bezlerine de yayılım yapmışsa, bu bezler de ameliyatla çıkarılır. Yukarıdaki iki kanserden daha az sıklıkta görülür. Hastaların yaklaşık 1/4’ünde ailesel geçiş vardır. Yani ailesinde medüller tiroid kanseri olanlarda risk artmıştır.

Anaplastik kanser: En az görülen tiroid kanseri tipidir. Çok hızlı seyreder. Tiroiddeki kitle hızlı gelişir ve büyür. Solunumu güçleştirdiği durumlarda soluk borusunun çıkarılması gerekebilir. Radyoterapi ve kemoterapi uygulanır.

Tiroit bezi nedir?

Tiroit bezi boyunda, Adem’in elması denilen kıkırdağın altında yerleşmifltir. Vücudun enerjiyi kullanması ve depolamasıyla ilişkili olan ve triodotironin (T3) ve tiroksin (T4) denilen iki adet hormon üretmektedir. Bu vücudun enerjiyi kullanması ve depolaması işine ‘metabolizma’ da denilebilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp