Timüs Bezi Nedir

Timüs Bezi Nedir

Timüs bezi; göğüs kafesinin altında ve soluk borusunun önünde yaratılmıştır. Bu bez insanın bağışıklık sisteminin de merkezi olarak var edilmiştir. Yani bütün bağışıklık sistemi buradan yönetilir. Timüs bezinin çalışmasında ise hipofiz bezinden salınan ve büyüme hormonu da denilen GH (Growth Hormon) tesirli olmaktadır. Yapılan araştırmalarda GH eksikliğinde kemik iliği ve timüste antikor yapımının azaldığı bulunmuştur. GH dışarıdan vücuda verildiğinde ise timüsün tesirinin azaldığı görüşmüştür. Timüs bezinin yeterli çalışmadığı durumlarda ise bağışıklık sistemi zayıflar, en küçük bir hastalık bile haftalarca uzayabilir. Bağışıklık sistemi yeterince çalışmadığı için de bu tip çocuklar sık sık hastalıklara yenik düşer.
 
En ufak bir enfeksiyon bile yüksek ateşli hastalıklara sebebiyet verebilir. Bu sebeple, bağışıklık sistemi zayıf olan çocuklarda öncelikle timüs bezine bakılmalı, çalışması yeterli değilse çalışmaya sevk edecek tedbirler alınmalıdır.Timüs'ün ürettiği T hücreleri olarak adlandırılan T-Lenfositler, bedene zarar verebilecek zararlı hücreleri yok etmektedir.Timüs yaşla birlikte gerileyen bir organımızdır. Fazla heyecan, stres gibi durumlar sık görülürse timüs vazifesini yapamaz hale gelir ve bağışıklık sistemi zayıflar. Çocuklarda iri olan timüs, yaş ilerledikçe bir bezelye tanesi kadar küçülür, yaşlılıkta ise artık kullanılamaz hale gelir. Çinko eksikliğinde ise timüs bezi hafifler ve ürettiği hücrelerin aktivitesi azalır.

Timüs Bezi Kanseri

Timüs bezi, tiroid bezinin altında, göğüs boşluğunda ve soluk borusunun önünde bulunur. Bu bez, bağ dokusundan yapılmış ince bir kapsülle çevrilmiştir. Kapsül, diğer lenfoid organlarda olduğu gibi bezin içine girerek onu bölmelere ayırır. Timüs bezinin bölmelerinde; retiküler, çeşitli hücreler ve lenfositler bulunur. Bu salgılar, lenf damarlarını, kan damarlarını ve sinirleri vücudun her yerinde ince bir tabaka halinde sararak, hem korur, hem de aktivitelerini güçlendirir.

Timüs bezi, doğumdan önce ve doğumdan hemen sonra lenfosit meydana getirerek vücudu enfeksiyonlardan korur.

Timus; kortex ve medulladan oluşur; burada bulunan kortikal ve medullar epitel hücreler bir epitelyal ağ oluşturur. Kortekste ayrıca nurse hücreleri ve thymositler bulunur. Medullada ise olgun T lenfositler, dentritik medullar epitelyal hücre, makrofaj ve interdigitation dentritik hücreler yer alır.

Burada ayrıca Hassal Korpüskülleri denen ve ne görev yaptığı bilinmeyen keratinize yapılar bulunur. Korteks ve medulla arasında High Endotelyal Venol (HEV) denen bir bölge vardır, lenfosit trafiğinin oluştuğu bölge.
Kortekste bulunan thymositler medullaya doğru inerken olgunlaşır. Herhangi bir antijenik determinant içermeyen lenfosit, medullaya doğru antijenik yapı içermeye başlar.(Bir yandan da makrofajlar tarafından izlenir; içerdiği antijenik yapılar vücuda karşıysa apoptozla temizlenir.) Medullaya gelen lenfosit, artık olgun bir lenfosit haline geçer.

Timüs'ün ürettiği T hücreleri, sağlık üzerindeki önemli yararları olan hücrelerden biridir. T hücreleri olarak adlandırılan lenfositler, vücuda zarar verebilecek, zararlı hücreleri yok etmektedir. Savunmada kusur varsa daima T lenfositleri sorumludur. Timüs bezi, T hücrelerinin vücut hücreleriyle yabancı hücreleri ayırt etme yeteneği kazandıkları yani eğitildikleri, olgunlaştıkları yerdir.

Başka bir değişle, timüs bezi, tiroit bezinin salgıladığı T hücrelerini içine alarak, fermonte ederek güçlendirir ve antikor haline getiriler ve eğitir. Bağışık sisteminin mikroplarla nasıl savaşacağı konusunda eğitim ve aktivitesinden timüs salgıları sorumludur. Bağışıklık sistemini çökerten hastalıkların ölümcül olması, T hücrelerinin haberleşme hattını kesmelerinden kaynaklanmaktadır.

Timüs yaşla birlikte gerileyen bir organdır. Timüs bezi (kapsülü), çocukluk yıllarında fındık büyüklüğünde olup, ergenlik çağında ceviz büyüklüğüne(ergenlik oluşumunu hızlandırır) erişir, yaş ilerledikçe bezelye ve pirinç kadar küçülerek işlevi azalır. 20 yaşından sonra küçülmeye başlar. 60 yaşından sonra hemen hemen yok olur.

Doğum anında yaklaşık 15gr. ergenlikte ise 35 gr ağırlıktadır. Sonra ağırlığı düşer ve 20 yaşındaki bir erişkinde 25 gr. yaşlı bir insanda 6 gr. olur.

Timüs bezinin zamanla fonksiyonunu yitirmesi, bağışıklık sisteminin bozulmasına ve hastalıklara yol açmaktadır.

Araştırmalarda stresten uzak ve kaybetme korkusu olmayan bazı yaşlılarda timüs bezinin ceviz büyüklüğünde kendini muhafaza ederek işlevini sürdürdüğü görülmüştür. Ayrıca kortikosteroid hormonlarının uyarılarına açıktır. Fazla heyecan, stres gibi durumlar sık yaşanırsa timüs atrofiye uğrar ve görevini yapamaz hale gelir, immün cevap geriler. Timüs kapsülü yaşlılık döneminde küçülmesinin ana nedeni, yeterince testosteron ve ostrojen salgısının salgılanmıyor olmasıdır. Sonradan gelişen iki kapsülcüğün işlevini yitirerek küçülmesidir.

Ergenlik çağındaki kız ve erkeklerde ceviz büyüklüğüne ermesinin ana nedeni, kadınlarda ostrojen, erkeklerde testosteron salgısının artmasıdır. Çünkü ergenlik çağında testosteron ve östrojen timüs kapsülünde eğitilebilmesi için yeni iki kapsülcük oluşmaktadır. Bu da ana kapsülün hacmini ve işlevini büyütmektedir. Eğer bu kapsüller gelişemez ise, erkeklerde testosteron eğitimi tamamlanamadığı için erkek kısır olabilir. Hatta biseksüel olabilir. Kadında ise, östrojen eğitimi tamamlanamadığı için kadın kısır olabilir. Hatta lezbiyen olabilir. İleriki yaşlarda erkekler prostat ve testis kanseri olabilir. Kadınlar da ise, meme, rahim kanseri olabilir. Çünkü eğitilmeyen testosteron ve östrojen “DİHİDRO” denilen (işlevini yitirmiş) hücreye dönüşebilmektedir. Bu bozulmuş hücreler de kanserin baş tetikçisidir.

Timüs bezi, yaşam ve yaptıklarımızdan haz alma duygularının, konuşma ve gülümsemenin ana kaynağını oluşturur. Beyni uyararak konuşmayı ve gülümsemeyi aktivite eder. İlgili sinirleri, kasları ve hücreleri harekete geçirir.

Timüs bezi aktivitesini yitirmişse; aşırı asabiyet, ani davranış değişiklikleri, konuşmada tutukluk, yapılan esprilere duyarsızlık ve alınganlık olarak belirtiler görülür.
Timüs bezinin aktivitesini kontrol etmek için dilimizi üst damağımıza sürerek (vücudumuzda ürperti hissi oluşur) kontrol edebiliriz.

Bir diğer deneyde; Gülme anında boyun ile vücudun birleştiği yere, sağ elimizi koyup bastırıp beklediğimizde timüs bezindeki hararet, hareketliliği hissedebilirsiniz. Stresli ve gergin olduğunuzda da hiçbir faaliyetin olmadığını, yerini soğuk bir terin aldığını hissedersiniz. Aynaya baktığınızda o bölgenin kızardığını görebilirsiniz.

İki parmakla timüsün üzerine gelen noktaya vurularak uyarılması ve dilin, üst dişlerin arkasında damağa ve ağzın tavanına değdirilmesi timüsün uyarılmasını sağlamaktadır. Timus, uyarıldığında salgıladığı hormonlar kişide haz ve mutluluk duygusu yaratır. Çünkü timus aktive olduğunda, bedenin kimyasının değişimine neden olur. Bu değişiklik, sinir sistemini sakinleştirir ve beyin fonksiyonlarını hızlandırır. Bu da kişide rahatlama duygusu oluşturur.

Dr. John Diamond ve ekibi dilin bu pozisyona getirilmesi ile sol ve sağ beyin küresi arasında denge oluşmasını sağladığını tespit etmiş. Bu da insanin daha iyi düşünmesi ve kendini daha iyi hissetmesine yardımcı oluyor.

Timüs bezinin sağlıklı kalabilmesi ve görevini tam yapabilmesi için, Hipofiz bezinin yeterli Endorfin ve Serotonin salgılaması gerekmektedir. Endorfin ve Serotonin salgıları Tiroit, Timüs ve Kalbe akarak sükunet, huzur ve mutluluğu tetiklerler. Endorfin ve Serotonin salgıları Timüs bezinin ve kalbin kesintisiz enerji kaynağıdır.

Dr.John DİAMOND: “Timüs bezinin yaşam kaynağı, yönlendirici ve denetleyici olduğunu belirtmiştir. Yaşam kaynağının ve enerjisinin ana merkezidir.” demiştir.

"Kanser kuramının formülünü hazırlayan" Nobel ödüllü Avusturyalı Mc.Farlane BURUNER, Timüs bezinin işlevleri artırıldığında, bedenin her türlü kanserden kurtulmak ve korunmak için büyük bir yetenek kazandığını ortaya koymuştur. En önemlisi de kanser riskini ortadan kaldırdığını iddia ve ispatlamıştır.

İçten bir gülümseme ve hoş sohbet konuşmanın, Timüs bezi ile yakın bir ilgisi bulunmaktadır. Aynı zamanda içten bir gülümseme Timüs bezini güçlendirir ve çok etkili kılar, vesvese ve stres yaşandığında da ilk etkilenen organımız Timüs bezimizdir.
1993 yılında California Üniversitesinde Dr. Paul Ekman tarafından yapılan araştırmada, gülmenin timüsü ve beynin değişik haz bölgeleriyle bağlantısı olan kasları harekete geçirdiği ve insanda haz duygusu yarattığı kanıtlanmış.

Timüs kapsülünün üzerine Elmas veya Kuars türü kristaller takı olarak takılması durumunda siklon enerji girdabı oluşur. Siklon enerji bedenimize yönelik negatif enerjiyi bertaraf ederek, enerjinin geldiği yere katlanarak geri iade eder. Pozitif enerjiyi ise, kendisi neşreder. Aynı zamanda bedenimize yönelen pozitif enerjiyi katlanarak bedenimize çeker. Kısacası; pozitif enerjiyi çeker, negatif enerjiyi iade eder.

Timüs Bezi Hastalıkları

Aniden asabileşebiliyor,
Bağışıklık sistemimizi çevresel faktörlere bağlı çökertebiliyor,

Günümüzün vebası sayılan stres kökenli sayısız semptomlara tanık olabiliyoruz.

Belli başlı hastalıkların tedavisi için dev sektör, ilaç sanayi iş başında.
Oysa vücudu oluşturan organlarımıza hizmet eden çok küçük hacimleri olan sayısız bezlerimiz vardır.
Bu bezlerimizden oldukça fonksiyonel olanı timüs bezimizi tanır, anlar, önemini kavrar ve aktive edebilirsek; Kendimizle ve çevremizle ilişkilerimizde samimi olmayı başarabilir, dost olabilir, yaşamdan daha bir haz alabiliriz
Dr.John Diamond “ Timüs bezimiz yaşam kaynağının ve enerjisinin ana merkezidir” sözleriyle , yönlendirici ve denetleyici özelliklerine dikkat çekmektedir.

Timüs beziniz ne durumda olduğunu, son derece pratik yöntemlerle test edebiliriz

-Timüs bezinin işlevselliğini koruma aslında doğamızdan getirdiğimiz çok hoş bir özelliktir, küçük çocuklara bir dikkat edin lütfen! Oyuncak bebeklerini, yastıklarını timüsün olduğu bölgede taşırlar ve üstelik onlara sarılarak uyurlar
- Dilimizi üst damağımıza sürerek vücutta oluşan ürperti hissi ile
- Gülme anında boyun ile vücudun birleştiği yere, sağ elimizi koyup bastırıp beklediğimizde timüs bezinin hareketliliğini hissetme ile,
- Mutlu olma halinde vücutta oluşan ürpert hissi ile, hani “tüylerim diken diken oldu” derken, aslında bu duruma sebep olan timüsümüzdür

-Stresli anınızda çıplak gözle aynada baktığınızda o bölgenin kızarmış olduğunu ve soğuk bir terlemenin oluştuğunu, somut olarak da fark edebiliriz

Timüs bezi işlerliğini yitirmesi durumunda, bakın, neler oluyor?

-Aşırı asabiyet,
-Ani davranış değişiklikleri, "kendinize şaşırabilirsiniz”,
-Konuşma da tutukluk,
-Yapılan esprilere duyarsızlık ve alınganlık olarak, belirtiler görülür.

California Üniversitesi'nde Dr.Paul Ekman ve Dr. John Diamond " Dilin damak pozisyonuna getirilmesi, hafif dokunuşlar-vuruşlar ile sol ve sağ beyin küresi arasında denge oluşmasını sağlandığını" tespit etmişlerdir .

" Bu esnada salgılanan hormonlar beyin fonksiyonlarını hızlandırıyor, kişide motivasyon artıyor, kendini iyi hissediyor düşüncelerde de daha verimli üretkenlik ve netlik oluşabiliyor " .

Timüs bezinin sağlıklı kalabilmesi ve görevini tam yapabilmesi için gerekli koşullar ise,

- Hipofiz bezinin yeterli Endorfin ve Seretonin salgılaması.
- Endorfin ve Serotonin salgıları Tiroit, Timüs ve Kalbi besleyerek kişide sakin olma durumu , huzur ve mutluluğu tetikler.
Çünkü, "Endorfin ve Serotonin salgıları Kalbin sürekli tükenmeyen enerji kaynaklarıdır".

Nobel ödüllü Avusturyalı kanser kuramı formülünü hazırlayan, Mc.Farlane Buruner;
Timüs bezinin işlevlerinin çoğaltılması durumunda bedenin her türlü kanserden kurtulmak ve korunmak için büyük bir yetenek kazandığını belirtmiş ve en önemlisi de kanser riskini ortadan kaldırdığını ispatlamıştır.

Timüs bezinin işlerliğini yitirmemesi için ise,

- Davranışlarımızda içten olabilmek, içten ve samimi gülümsemek,
- Sosyal yaşamdan yenilikçi yaklaşımlardan kendini soyutlamamak, karamsarlıktan uzak sohbetler, timüs bezini oldukça güçlendirmektedir
Çünkü,stres ve gerginlik anlarında ilk etkilenen organ timüs bezidir, görevini yapamaz duruma gelmektedir. Dolayısıyla da bağışıklık sistemimiz de hasar görecektir.

California Üniversitesinde Dr. Paul Ekman yaşama olumlu neşeli yaklaşımların beynin haz bölgelerini harekete geçirdiğini, stresten uzak ve kaybetme korkusu olmayan bazı yaşlılarda timüs bezinin ceviz büyüklüğünü kaybetmeyerek işlevini sürdürdüğünü öne sürmüştür.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp