Stres Ve Kalp

Stres ve Kalp

Stres ve Kalp hakkında bilgiler;

Kalp krizi vakalarının ani ölüm sebepleri arasında kişilerin gerilimli dönemler yaşadığı, depresfi anlamda bunalımda olduklarına rastlanmıştır. Stres ve kalp bağlantılı sorunlar hakkında tüm merak ettiklerinize bu makalemizden ulaşabilirsiniz. Konunun detayları hakkında fazladan bilgilere bu sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

Stres kaynaklı kalp sorunları:

Stres damar daralmaları ile kalp dokusunda kanlanmada azalmalara, enfarktüslere, kalp yetmezlikleri, kalp atımlarında düzensizliklere, yüksek tansiyon, düşük tansiyon, kalp kapak hastalıkları ve beyin-damar hastalıklarına yol açmaktadır. Kalp-damar hastalıklarının oluşumunda ruhsal sorunların önemli bir yeri vardır. Biz bu çerçevede stresin kroner kalp hastalıkları ile ilişkisinden bahsetmek istiyoruz.

Stresle birlikte sempatik sinir sistemi çalışmasında artış olmakta , böbreküstü bezinden fazla miktarda adrenalin salgılanmaktadır. Bunun salgılanması da kan basıncı, kalp atım ve solunum sayısını arttırmakta, kan seker düzeyini yükseltmektedir.


1959 yılında önerilen bir modele göre "A tipi" kişiliğe sahip bireylerde (hırslı, sabırsız, saldırgan, rekabetçi tavırları olan,sürekli zaman darlığı yasayan) koroner damar hastalığının daha yoğun görüldüğü belirtilmiştir. Son çalışmalara göre ise bu tur tutumların , davranış özelliklerinin psikolojik tedavi sonucu değiştirilmesi ile hastalıkta yinelemeler ve olum hızı azaltılmıştır. Enfarktüs geçirip hastanede yatmış kişilerde majör depresyonun varlığı , 6 aylık bir izlen döneminde olum riskini arttırmıştır.



Ani ölümlerle , rahatsız edici ani çevresel olayların arasında belirgin ilişki gözlenmiştir. Kalp ritim bozuklukları nedeniyle tedaviye alınan kişilerin % 21 inde , bu bozukluğun başlangıcında duygusal olaylara rastlanmıştır. Sosyal destek eksikliğinin de korner hastalık riskini arttırdığı belirlenmiştir

Hastalarda mevcut yakınmalar nedeniyle, kalbi besleyen korner damarlarda darlık ya da tıkanma varlığını araştırmak amaliyle yapılan anjiografilerde , kişilerin % 10-30 unda korner arterlerde bir sorun olmadığı gözlenmiştir. Bu bulguya rağmen kişilerde göğüs ağrısı ve mesleki-sosyal sorunlar psikolojik durum nedeniyle devam etmektedir. Bu kişilerin % 40-50 sinin panik bozukluk hastalığı olduğu belirlenmiştir. Başka bir çalışmada ise bu kişilerin % 35 inde majör depresyona rastlanmıştır.

Göğüs ağrısı olan panik bozukluk hastalarında , korner hastalıklı kişilere göre daha çok belirtiye rastlanmıştır. Bu kişiler sonuçta, kalabalık, toplu tasım ve lokantalarda yemek yeme vs. gibi durumlara karsı kaçınma davranışları geliştirmekte ve eve bağımlı hale gelebilmektedirler.

Bazı kişilerde de hem panik bozukluğu, hem de kalp hastalığı bulunmaktadır. Bu durumda bir panik atağı ile birlikte kişide kan basıncı ve kalp atışlarında artış olmaktadır. Bu kalp kaslarında kullanılacak oksijeni bitirmekte, kalp kaslarına giden kani azaltmaktadır. Sonuçta kalp spazmı da denen "angına" şikayetlerine yol açmaktadır. Bu durum da bir kısır döngü seklinde kaygı turu yakınmaları arttırmaktadır. Birlikte bulunan panik bozukluğu olum riskini arttırmaktadır.



Korner damar hastalığı gelişiminde etkili risk faktörleri arasında sigara, kanda yüksek kolesterol düzeyleri ve yüksek tansiyon gelmektedir. Uzun suredir varolan depresyon bu etkenlerin her birinin gelişiminde etkilidir. Depresyonlularda görülebilen yoğun kilo alim ya da kayıpları da korner damarlara zararlı olmaktadır. Sigara içimi de çoğunlukla psikolojik hastalıklarda görülen bir durumdur.


Orta ya da yüksek düzeyde ümitsizlik düzeyleri olanlarda kalp-damar hastalıklarından olum riski 1,5- 2,5 kat daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca çevresel desteğin yetersiz oluşu, düşük gelir düzeyi, eş aile kaybı da ölüm riskini arttırmaktadır. Daha önce enfarktüs (kalp krizi) geçirip, yalnız yasayanlarda da olum riski yüksektir. Toplumdan uzak bir yasam ve günlük yoğun stres enfarktüsten ölüm riskini arttırmaktadır.



Bir duygu-durum bozukluğu olan 55 yaş ve üzeri yaş grubundakilerde 4 kat daha çok doğal ölüme rastlanmıştır. Enfarktüs geçiren ve majör depresyon gelişen kişilerde, bu durumun gelişmediği kişilere göre 5 kat daha çok oranda altı ay içinde ölüme rastlanmıştır. Psikolojik streslerin kanda pıhtılaşmayı sağlayan trombositlerin de işlevlerinde artışa yol açıp, korner damarlarda tıkanma ve ölümlere neden olduğu saptanmıştır. Enfarktüsü izleyen iki ay içinde, kalp atim düzensizliği olan ve yüksek oranda depresif yakınmaları bulunanlarda bir yıl içinde ölüm riskinin daha yüksek olduğu görülmüştür.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp