Stres Dengesi Nedir?

Stres Dengesi Nedir? : Genellikle stresi, çok fazla baskı altında kalmakla bağdaştırırız. Örnek: çok baskı yaratan bir iş, verilecek birçok karann olması, çocuk yetiştirmek, aile geçindirmek ve çeşidi sağlık sorunlan olmak bilinen belli başlı stres kaynaklarıdır.Diğer taraftan öyle anlar vardır ki, üzerimizde yeterince talep ve baskı bulunmaz, buna karşın hayat anlamsızlaşır ve değişik bir biçimde stresli olur.Taleplerin aşırılık noktası kişiden kişiye değişir.

Fazla talep stres yaratır

Eğer talepler, bunlara cevap verme, onları karşılama yeteneğinizden fazlaysa, stresin olumsuz etkileri altında kalacaksınız demektir. Örneğin, iş değiştirdiğinizde, ya da evlendiğinizde karşılaşacağınız taleplerin baskısını göğüslemek zor olacaktır.

Çok az talep de stres yaratır

Talepler belirli bir seviyenin altına düşüp, buna karşın talep karşılama kapasitenizde bir artma yoksa, stresin sıkıntı ya da güvensizlik gibi olumsuz etkileri altında kalabilirsiniz. Örneğin, normal yaşamınıza geri dönemediğiniz için, bir hastalık sonrası iyileşme sırasında stres ortaya çıkar. Emeklilik de bir stres kaynağı olarak görülebilir, işinizin gündelik hayatınızda önemli bir uyarı kaynağı olduğu durumda, işlevinizdeki ani bir azalmanın stres yaratması muhakkaktır.Sıkıcı ve tekdüze bir görev de strese neden olur ve önemli oranda umutsuzluk ve endişeye yol açar.

Stres dengesi

Üzerinizdeki talepler, onları karşılama kapasitenize eşitse, hayatınızdaki stresi etkili bir biçimde yönetecek ve strese karşı koymayı, onunla mücadele etmeyi becereceksiniz.

Örnek incelemesi

John ve Jean üç çocuk sahibi, otuz yaşlarında bir çifttir. John büyük bir fabrikada orta düzey yönetici olarak çalışmakadır. Aile bütçesine katkı için Jean akşamları çalışabileceği bir iş bulmuş, böylece evin düzeni önemli bir değişikliğe uğramıştır.John artık saat 1 8.00’de evde olmak, çocuklarının akşam yemeği, dersleri, banyoları ve yatmalarıyla ilgilenmek zorundadır ve programını buna göre düzenlemektedir. Bir toplantı çok uzun sürdüğünde, gerginliği gözle görülür biçimde artmaktadır. Onun her zaman geç saatlere kadar çalışmasına alışık olan iş arkadaşları, akşam iş bittiğinde derhal eve dönmesi karşısında şaşırmaktadır. John işten ayrılırken patronuyla karşılaştığı zaman sıkılmaktadır.

Otobüsün gecikmesi gibi aksaklıklara karşı John, yolun yarısını yürüyerek genellikle saat 1 8.00’de eve varmakta, böylelikle Jean’in zamanında işine gitmesi için evden çıkmasına olanak tanımaktadır. John o akşam TV’de bir futbol maçı seyretmeye kararlıdır ve bütün günün programını maça göre ayarlamıştır.2 yaşındaki kızı banyo yapmış, ama uyumak istememektedir. 10 yaşındaki kızı da ev ödevlerini tamamlamamıştır. Ödevi bitince,5 yaşındaki kardeşini yıkamayı önerir. John hızla bulaşıkları yıkar. Maçı izlemek için yeterli vakti olduğunu sanmaktadır. Bu arada gözüne sabun kaçan 5 yaşındaki oğlu ağlamayabaşlar. John sinirlenir ve her iki çocuğu azarlar.

En büyükleri odasının kapısını çarpınca, 2 yaşındaki bebek ağlayarak uyanır. Bütün çocukları yatırdıktan sonra John bulaşığı yıkamak için beş dakikası kaldığını görür. Sonunda, saat 21.30’da televizyonun karşısına oturur, on dakika geçmeden koltuğunda uyuyakalır. Saat 22.00’de işten dönen Jean kocasını uyandırır ve gününün nasıl geçtiğini sorar. John kendini yorgun, kızgın ve doyumsuz hissetmesine rağmen karısına iyi bir gün geçirdiğini söyler.

John ne yapabilirdi?

Sorunlarını halletmek için kaynaklarını arttırabilir; bir bulaşık makinası ya da video alabilirdi. Esnek çalışmaya geçerek, çalışma saatlerini değiştirebilirdi. Günlük uygulamaları koşullara göre değiştirmek de mümkündü: bütün çocuklar hergün yıkanıyor mu.' Evin içinde koşuşturmak, çocukların gerginliğini arttırır: John biraz daha rahat davranmayı öğrenemez miydi.7 Her şeyi saat dokuzda bitirmek için acele etmek, ailenin üzerinde gereksiz baskı oluşturmuştur.Gereksiz ve gerçekçi olmayan hedeflerden kaçınmalıdır. Karısıyla konuşurken duygularını ve sorunlarını onunla paylaşmak, içinde bulunduğu problemleri daha kolay göğüslemesini sağlayacaktır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp