Siroz

Siroz, Batı ülkelerinde başta gelen 10 ölüm nedeninden biridir. Büyük ölçüde alkol alışkanlığının bir sonucu olarak ortaya çıkan bu hastalığın diğer nedenleri arasında, kronik hepatit, safra yolu hastalıkları ve demir yüklenmesi sayılabilir. Siroz; fibrozis ve normal karaciğer yapısının, yapısal olarak anormal nodüllere dönüştüğü diffüz bir proses olarak tanımlanır. Kronik karaciğer hastalığının bu son dönemi üç karakteristik özellik ile tanımlanabilir:

• İnce bandlar şeklinde ya da lobullerin yerini alan geniş skor dokusu şeklinde köprüleşen fibroz septumlar. Her ne kadar fibrozisin regresyonu bazı vakalarda bildirilmiş olsa da uzun süreli fibrozis genellikle geri dönüşsüzdür,

• Fibrotik bandlar tarafından çevrelenmiş hepatositlerin rejenerasyonundan kaynaklanan çok küçük ( 3 mm çaplı mikro nodüller) ya da büyük (birkaç cm çaplı makronodüller) parenkim al nodüller. Nodüller genellikle proliferasyon halinde hepatositler içerirler, ancak siroz tanısı için rejenerasyon varlığı mutlaka gerekli değildir.

• Tüm karaciğerin genel yapısının bozulması. parenkim al hücre hasarı ve sonucunda oluşan fibrozis diffüz olup, tüm karaciğer boyunca yaygın olarak gözlenir. Skor oluşumu ile sonuçlanan fokal hasar siroza neden olmaz. Altta yatan nedenin tanımlanması dışında, sirozun tatmin edici bir sınıflaması yoktur. Sirozun en sık sebepleri kronik alkolizm, kronik hepatit B ve hepatit C, safra yolu hastalıksan ve hemokromatozistir. Tüm olası sebepler ekarte edildikten sonra geriye kalan %10 oranındaki hastada siroz kriptojenik siroz olarak adlandırılır. "Çöp kutusu" niteliğindeki bu tanının genişliği, siroz tanısını koyduktan sonra etiyolojiyi belirlemedeki güçlükleri göstermektedir.

Patogenez

Sirozun meydana gelmesinde rolü olan üç ana patolojik mekanizma, hepatosellüler ölüm, rejenerasyon ve progresif fibrozis ve vasküler değişikliklerdir. Bu bölümün farklı yerlerinde hepatosellüler harabiyetin birçok nedeni anlatılmaktadır, Bunlar en sık olarak toksinler ve virüslerdir.

Siroz gelişimi için uzun süre boyunca hücre ölümü olmalı ve buna fibrozis eşlik etmelidir. Daha önce de belirtildiği gibi rejenerasyon hücre ölümüne karşı verilen bir cevaptır. Fibrozis ise, bir yara iyileşmesi reaksiyonudur ve hasar sadece parenkimi değil destek bağ dokusunu da etkilediğinde kar oluşumu meydana gelir. ormal karaciğerde. Inter tisyel kollajenleri (fibrin oluşturan tip L III. ve LX) içeren ekstrasellüler matris (ECM) edece karaciğer kapsülünde, postal bölgelerde ve santral veriler çevre inde bulunur. Karaciğerde gerçek bir bazal membran yoktur. Onun yerine, sinüzoidal endotel hücreleri ve hepato itler arasındaki boşlukta (Dişse aralığı) tip IV Kollajen ve diğer proteinlerden oluşan ince bir çatı vardır. Sirozda ise, Dişse aralığında tip i ve III Kollajen Ye diğer ECM komponentleri birikir (Şekil 162). İleri derecede fibrozis ve siroz geliştiğinde tüm karaciğerde fibroz bandlar hepato sit gruplana nodüllere ayım. sinüzoidal endotelyal hücrelerin aralarındaki boşlukları kaybetmeleri ve postal venhepatik Van ve hepatik arterportal Van arasında vasküler şaftların oluşması karaciğer fonksiyonlarını etkileyen vasküler değişikliklerdir. Plazma ve hepatositler arasında serbest madde geçişini sağlayan delikli endotelyal hücreler ile döşeli sinüzoidal boşluklar, Kollajen birikimi nedeniyle madde alışverişine izin vermeyen ve hızlı akım içeren vasküler kanallara dönüşürler.

Özellikle, hepatositler ve plazma arasındaki protein (örneğin, albümin, pıhtılaşma faktörleri, lipoproteinler) hareketleri belirgin şekilde bozulmuştur. Bu fonksiyonel değişiklikler, hepato sit yüzeyindeki mikro villusların kaybı ile hücrenin transport kapasitesinin düşmesi sonucu daha da kötüye gider. Sirozdaki artan kollajenin başlıca kaynağı, Dişse aralığında bulunan peri sinüzoidal yıldızsı hücredir. Bu hücre daha önceleri oto hücresi ya da yağ depolayan hücre olarak bilinmekteydi. Normalde, A vitamini ve yağ depolamak ile görevli olan bu hücreler, fibrozis gelişimi sırasında aktive olarak myofibroblast benzeri hücrelere transforme olurlar ve düz kas vaktini ve glial fibrinler asidik protein eksprese etmeye başlarlar. Yıldızsı hücrelerin aktivasyonunu ve Kollajen sentezini başlatan uyarıların reaktif oksijen radikalleri (ROS), büyüme faktörleri ve sitokinler (örn; tümör nekrozu faktörü (TNF), interlökinI (ILI) ve lenfotksinler) olduğu düşünülmektedir.

Bunlar hasra görmüş hepatositler ya da uyarılmış Kupffer hücreleri ve endotel hücreleri tarafından sentezlenirler. Aktive yıldızsı hücreler büyüme faktörleri, sitokinler ve kemokinler salgılarlar. Bu maddeler, bu hücrelerin daha fazla prolifere olmasına ve Kollajen sentezine yol açarlar. Transforming büyüme faktörü yıldızsı hücreler için başlıca fibrojenik ajandır. En azından ilk aşamalarda, fibrozis, ECM komponentlerinin sentezi ve birikimini, metalloproteazların ve metalloproteazların doku inhibitörlerinin aktivasyonunu kapsayan dinamik bir olaydır.

Klinik Özellikler

Sirozun tüm tipleri, klinik olarak sessiz gidebilir. Semptomatik olduklarında ise, anoreksi, kilo kaybı, halsizlik ve ileri evrelerde ağır derecede güçsüzlük gibi nonspesifik belirtiler verirler. Sirozun progresyonu ya da ilerlemesi büyük ölçüde sirozdan sorumlu olan olayın aktifliği ile ilişkilidir. Başlangıç halinde ya da gizli karaciğer yetmezliği de gelişebilir. Bunlar genelde sistemik enfeksiyon ya da gastrointestinal kanamada olduğu gibi karaciğer üzerine ek bir metabolik yük getiren durumlar tarafından tetiklenir: Sirozlu birçok hastada ölüm şu mekanizmalar ile meydana gelir: (1) progresif karaciğer yetmezliği, (2) postal hipertansiyon ile ilişkili komplikasyonlar, (3) hepatosellüler karsinom gelişimi.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp