Sinüsleriniz Nasıl Çalışır?

Sinüsleriniz Nasıl Çalışır? :

Sinüslerinizle ilgili ters gidebilecek şeyleri nasıl tedavi edeceğinizi öğrenmeden önce, sinüslerin ne olduğunu ve sağlıklı sinüslerin nasıl çalıştığını bilmeniz gerekir. 1960'lardaki Fantastic Voyage adlı filmdekine biraz benzeyen bir yolculuğa çıkmak üzereyiz, ancak minyatür bir yolcu olarak bu kez rotanız beyin değil burun kanalları ve üzgünüm ama, Raquel Welch de ortalıkta görünmüyor.v Nazal Evinize Giriş: Bir Antre Olarak Burnunuz

Sinüsleri bir ev içinde gibi düşünmekten hoşlarım buna Nazal

Ev diyelim. Evin iki büyük kapısı var burun delikleriniz-ve bu kapılar her zaman açıktır.

Pek çok ev gibi dış kapılar bir antreye açılır. Nazal Evde bu antre burnunuzdur. Burnunuzun içine bir bakalım.

Burnunuz büyük oranda kıkırdaktan (sert, elastik doku) ve kemikten meydana gelir. Ucu (parmaklarınızca sıktığınızda oynatabildiğiniz kısım) kıkırdaktan yapılmıştır ve köprü (gözlüklerin dayandığı kısım) kemiktendir.

Burnunuz septum adı verilen ince bir bölümle aşağı yukarı birbirine eşit iki kısma ayrılmıştır. Önde esnek kıkırdak, arkada da kemikten oluşan septurn genelde 7,5 ila on santim uzunluğundadır.

18. Bölümde eğik bir septuma (septumda deviasyon) sahip olmanın sonuçlarını ve bu sorunun nasıl düzeltileceğini ele alacağım.

Nazal Boşluk: iklim Kontrol Sistemine Sahip Bir Giriş Holü

Turumuzun sonraki durağında arı trenin arkasının uzun, dar bir hole-nazal boşluğa-açıldığını görürsünüz. Bu holün yarısında her biri farklı odalara açılan bir dizi kapı görürsünüz. Bu odalar sinüslerdir ve dört çift vardır.

Solunuzda ve sağınızda göreceğiniz ilk kapılar maksiller sünüslerdir, yanaklarınızda yer alırlar. Biraz daha ötede gözlerinizin arasında yer alan ethmoid sinüslerin kapılarına ulaşırsınız. Sonra tıpkı çatı katına açılır gibi yukarı açılan iki kapı görürsünüz. Bunlar alnınızdaki frontal sinüslere açılan kapılardır. Rolün en dibinde gördüğünüz son çift kapı da burnunuzun arkasındaki sfenoid sinüslere açılır sinüslerin yerlerini gösteriyor.

Mukus ile Muköz Arasındaki Fark Nedir?

Bu, gramerle ilgili bir konudur aynı şeye karşılık gelirler, ama mukus isim, muköz sıfattır.

O halde mukus burnunuzun ve sinüslerinizin içindeki kaygan maddedir. ismini ana bileşeni olan bir molekül olan muin‘den alır.

Diğer taraftan muköz mukusla bağlantılı bir dizi şeyi tarif etmek için kullanılan bir kelimedir. En önemlisi muköz membrandır. Mukus salgılayan bezlerden yana zengin ince bir zardır bu. Muköz membran (kısaca mukoza da denir) sadece burun ve sinüsleri kaplamaz, solunum ve sindirim sistemlerinin büyük kısmını da kaplar.

Çoğu gerçek evden farklı olarak Nazal Evin kapıları büyük ve dikdörtgen değildir. Aksine Yüzüklerin Efendisi'nde gördüğünüz gibi yuvarlak ve çok miniktir yaklaşık iğne deliği kadar.

Bunlara ostia (ağız, açılış) adı verilir. Sağlıklı bir insanda ostia genelde açıktır, havanın içeriye ve dışarıya kolayca girip çıkmasına ve mukusun sinüslerden akıtılmasına izin verir (bak. "Mukus ile Muköz Arasındaki Fark Nedir?" başlıklı kutucuk).

Ancak sorun varsa enfeksiyon ya da alerji kaynaklı ödem gibi ostia kapanır ve odaların içi de bozulmaya meyilli ve tıkalı.

Bildiğiniz gibi burnunuz havanın akciğerlerinize girip çıkılası için bir patika görevi görür. Oksijen solur, (nitrojen ve diğer gazlarla birlikte) karbon dioksit atarsınız. Bunu tamamen ağzınızı kullanarak da yapabilirsiniz, ama böyle yaptığınızda problemler oluşur: Ağzınız kurur ve havada uçuşan minik toz partiküllerini de yutarsınız ve bu da çok öksürmenize neden.

Nazal Evdeki şaşırtıcı iç iklim kontrol sistemi bu problemlerden sakınmanızı sağlar, İklim kontrolünün anahtarı Nazal Evdeki radyatör görevi gören geniş kemikler, yani konmalardır. Holden aşağı doğru ilerlediğinizde nazal kavitenin duvarları boyunca üç çift bu radyatör benzeri yapıdan görürsünüz:

Tabana yakın geni bir çift (alt konkalar), onların üzerinde daha ufak bir çift (orta konkalar) ve tavandan sarkan daha da küçük bir çift (üst konkalar). Şekil 2.2 konkaları gösteriyor.

Alt konmalar genelde yedi buçuk santim uzunluğundadır, orta konmalar bunun yarısı uzunluğunda ve üst konmalar daha da kısadır Bir ayna önünde fenerle burun deliklerinizden içeri bakarsanız alt konmaların uçlarını görebilirsiniz. Burnunuzun iki yanında pembe, parlak tümsekler gibi gözükürler.

Konmalar havayı akciğerleriniz için hazırlamakta üç önemli rol oynarlar: ısıtırlar, nem verirler ve filtre ederler. Bu üçlü iklim kontrol sistemi nasıl çalışır?

• ısıtma: Konmalar evlerdeki sıcak suyla çalışan radyatör sistemleri gibi işlev görür, bir farkla ki su yerine dolaşırında kan vardır. Her konma, içinde kanın sürekli aktığı süngerimsi bir zarla kaplıdır.

Böylece ılık kan gelen havayı ısıtır. İlginç bir şekilde her altı saatte bir bu süngerimsi katman genişleyip daraldıkça kan akımı burnun bir yanında artar ve diğer yanında azalır (bak. "Nazal Döngü" başlıklı kutucuk).

• Nemlendinse: Solunan hava her bir konkenin zarı üzerinden geçer. Konma zarı sadece ı1ık değil aynı zamanda nemlidir de.

Mikroskobik sıvı damlaları ve mukus sürekli bir şekilde konka zarından havaya verilir. Nazal Evin bu kısmında dolaşacak olsanız, muhtemelen size sauna gibi gelirdi. Burun içindeki havada ne kadar nem olduğu hakkında bir fikir edinmek için burun deliklerinizin altına bir ayna tutup soluk verirken nasıl hızla buharlandığını görmeniz yeter.

• Filtre etme. Zarın, ince mukus katmanından kaynaklanan kendinden yapışkanlığı soluduğumuz partikülleri tutmasına ve akciğerlerinize gitmesine engel olmasına olanak verir.

Bu üç fonksiyon da konkalann yüzeyini büyük oranda büyüten kıvrık şekillerinden ötürü güçlenil.

Nazal Çevrim

Muhtemelen bazen burnunuzun tek tarafından nefes aldığınızı ve bu arada diğer tarafın tıkalı olduğunu fark etmişsinizdir. Bunun bir sorun olduğunu düşünmüş olabilirsiniz, ama bu nazal çevrim aslında çok normaldir. Uykuda ve uyanıkken nefes alıp vermenin baskın olarak yapıldığı taraf günde yaklaşık dört kez değişir.

Nazal çevrimin nedeni burundaki muköz membrana giden kanın artıp azalmasıdır. Yaklaşık her altı saatte bir kan akışı burnun bir tarafında artar diğer tarafında azalır. Kan akışının arttığı taraf şişer ve havayı biraz daha fazla ısıtır. Bu arada kan akışının azaldığı taraf açılır ve bu taraftan daha fazla nefes alınır.

Bütün olarak ele alındığında Nazal Evin iklim kontrol sistemi bir randıman modelidir. Nazal boşluğun bayat havayla dolu bir hal olarak kalmamasım tenlin eder; burası, havanın kusursuz bir işlemden geçirilip akciğerler için en iyi duruma getirildiği bir holdür.

OMC: Kritik Bir Geçit

Nazal Ev anatomisinde henüz bahsetmediğim son bir kritik bölüm daha vardır-halde, sinüs kapılarına ulaşmadan geçmeniz gereken dar bir turnike. Bu turnike sinüslere giriş çıkışın ortak noktasıdır. Ancak engel olarak da durabilir.

Turnike tıkanırsa hiçbir şey sinüslere girip çıkamaz-hava da mukus da. Bu turnikenin bir adı var: Ostiomeatal kompleks ya da kısaca OMC. Ostio her sinüsteki minik kapılara yani ostia'ya karşılık gelir, meetsl ise ise orta meatus'a orta meatus, orta konkaya bitişiktir ve OMC burada bulunur. Nazal Evde üç meatus vardır alt, orta ve üst-her biri aynı adı taşıyan konkaya bitişiktir. Şekil 2.3'te OMC gösteriliyor.

Teknik gözükebilir ama hatırlamakta yarar vardır, çünkü OMC sağlıklı sinüs işlevlerinde kritik bir roloynar. Pek çok sinüs probleminin kökeni OMC‘ deki tıkanıklıkta olabilir ve ilerleyen bölümlerde OMC'yi daha çok okuyacaksınız.

Sekiz Odalı Bir Ev: Dört Çift Sinüsünüz

Artık nazal boşluktaki başlıca anatomik yapıları tanıyorsunuz. Şimdi de dört çift sinüsün içine bakalım.

Ethmoid

Gözlerinizin arasında burun köprünüzün arkasında yer alan ethmoid sinüslerle başlayacağız, çünkü pek çok açıdan en önemlisi bunlardır. Ethmoid sinüsleri Nazal Evin muhafızı olarak düşünebilirsiniz. Bunun nedeni frontal ve maksiler sinüslerdeki mukusun buruna ulaşmadan önce ethmoid sinüslerden akıtılmasıdır. Bu nedenle ethmoid sinüsleriniz düzgün süzme işlevi görmüyorsa, o zaman muhtemelen diğer sinüsleriniz de tıkanacaktır.

Ethmoid sinüsler rnaksiller, frontal ve sfenoid sinüslerden önemli bir noktada ayrılır: Tek, geniş odalar değildir bunlar. He ethmoid sinüs birbirinden ince duvarlarla ayrılan ve yüzeyleri muköz membranla kaplı beş ila on odacıktan oluşur.

Bu odacıkların her birinin nazal boşluğa açılan kendi ayrı ufak drenaj kanalları vardır. Bu kadar odacıkla bile ethmoid sinüsler genelde en küçük sinüslerdir. Yaklaşık bir kibrit kutusu boyutlarında ve şeklindedir.

Maksiller

Maksiller sinüsler yanak sinüsleridir. Elmacık kemiklerinizin ardında yer alırlar ve gözlerinizin hemen altından üst dişlerinizin hemen yukarısına uzarıırlar. Aslında üst çenedeki dişlerin kökleri genelde maksiler sinüslerin tabanına doğru çıkıntı yapar, bu nedenle sinüs enfeksiyonu olan pek çok kişide diş ağrısı da olur.

Maksilice sinüsler genelde rahimde gelişen ilk sinüslerdir (bak. "Sinüslerle mi Doğarız" başlıklı kutucuk). Bunlar genelde üçgen şeklindedir ve yaklaşık iri bir ceviz büyüklüğündedir.

Frontal

Frorıtal sinüsler alındaki sinüslerdir. Alnıruzdaki frorıtal kemiğin içindedir. Frorıtal sinüslerin arka duvarı beynin üzerini kaplayan kemiği oluşturur. Frontal sinüslerin boyutları bir kişiden diğerine büyük oranda değişebilir. Geniş frontal sinüsü olanların genelde alınları geniştir. İlginç bir şekilde nüfusun yaklaşık yüzde 10'unda frontal sirıüs gelişmemiştir.

Bunun nedeni konusunda bir bilgimiz yok, ama frantal sinüsü olmayanlar eksikliğini duyuyor gibi gözükmüyor.

Sfenoid

Sfenoid sinüsler derin sinüsler olarak düşünülebilir. Burunun arka kısmında kafatasının derinlerinde, gözlerle beynin birleştiği kritik yerde yer alırlar. Her sfenoid sinüs yaklaşık iri bir üzüm büyüklüğündedir. Beyine kan taşıyan önemli bir atardamar olan karatid arter sfenoid sinüslerin dış duvarlarından geçer. Aslında sfenoid sinüslerinizin içine bakan bir cerrah sinüsün üzerini kaplayan kemik inceyse karatid arterin attığını görebilir.

Sinüslerin içi: Mukus, Silya ve iç salgı Bezleri

Şimdi sıra kapıdan girip doğruca sinüslere gittiğimiz yolculuğumuzun son safhasında. Nahoş bir manzara.

Bir sinüsün içine girdiğinizde duvarlarda hemen tuhaf, dokulu bir duvar kâğıdı görürsünüz. Dokunulduğunda kaba ve yapış-kandır. Yüzeyindeki yüzlerce minik çıkıntı kurabiyenin içinden çıkan çikolata parçacıklarına benzer. Yakından baktığınızda duvar kâğıdı gibi alanın yüzeyini tamamen kaplayan, ince iplikler gibi gözüken binlerce minik tüy görürsünüz.

Bu çıkıntılar mukus salgılayan bezlerdir ve tam olarak isimlerinin anlattığını yaparlar. Bu bezler tarafından üretilen mukus, sinüsün tüm iç yüzeyini kaplar ve bakterileri ve diğer yabancı parçacıkları yakalayan yapışkan bir battaniye oluşturur. Yakından bakarsanız bu mukus battaniyesinin aslında hareket ettiğini görürsünüz.

Hareketin nedeni silya adı verilen minik tüylerdir. Çok hızlı titreşirler, saniyede yaklaşık altı kez. Mukusu ve yakalanan parçacıkları ostia kanalıyla buruna süpürmek için tasarlanmış halde genetik olarak önceden belirlenmiş bir yönde hareket ederler. Silya normalde etkin bir süpürgedir (bak. "Süpüren Silya" başlıklı kuçucuk). Aslında silya o kadar etkindir ki yer çekiminin aşağı doğ yiyecekleri yiyip hangi yiyeceklerden uzak durmalar konusunda daha akıllıca tercihler yapmasına olanak vermiş olabilir.

4. Sinüsler gözlerinizi ve beyninizi korur. Sinüsler kafatasınızın içinde, başa doğru gelen darbelerin etkisini azaltıp böylelikle gözlere ve beyne yönelik potansiyel hasarı azaltan bir kapak mekanizması görevi görür. Bunun yakın zamanda bir örneği 2000 yılı beysbol sezonunda görüldü. Boston Red SOX'Ull atıcısı Bryce Florie beyzbol sopasıyla vurulan topun çarpmasıyla gözüne darbe aldı. Gözünün çevresindeki kemikler kırılmış olmasına rağmen Florie görme yeteneğini kaybetmedi.

Maksiller sinüsün tepesindeki ince kemik, baskının göz yuvan yerine sinüse transferine olanak verdi. Bir sonraki sezon oyuna geri döndü. Evrimsel bakış açısından bu fonksiyonun elinde sopa sallandıran bir düşmanla karşılaştığında mağara adamına nasıl yararlı olmuş olabileceğini görebilirsiniz.

5. Sinüsler sesinize yardım eder. Çocukların burnunu tutarak konuşurken öğrendiği gibi sinüsleri tıkadığıruzda insan sesi farklı-ve pek hoş olmayan bir şekilde-çıkar. Sinüslere sahip olmak sesinize hem muhteşem bir rezonans verir, hem de komcunuzunkinden farklı özel bir sesiniz olmasını sağlar (buna ses imzası diyebilirsiniz). Bu gelişen ses kalitesi ilk insanların konuşma gücü kazandıkça daha iyi iletişim kurmalarına yardım etmiş olabilir.

6. Sinüsler iklimlendirmeye yardımcıdır. Gördüğümüz gibi konkalar, akciğerlere gitmek üzere burundan geçen hava için muamele merkezi olarak hareket eder. Ürettikleri mukus istenmeyen parçacıkları süzer ve geniş yüzeyleri soğuk ve kuru havayı ısıtıp nemlendirmeye yardım eder. Sinüsler büyük miktarda ilave ılık, nemli muköz membran sağladığındarı, rolleri hava iklimlendirme işlevini geliştirmek olabilir.

7. Sinüsler etkin yüz gelişimini sağlar. Sirıüsler doğumdan ergenliğe yüz iskeletimizin gelişiminde önemli bir rol oynayabilir.

Yüzdeki kemikler, beyin ve beyin boşluğu genişlerken kafatasıyla orantılı büyümelidir. İçi boş sinüslerin yaratılmasının bedenin sırf kemikten bir yüz iskeleti geliştirmesine kıyasla daha az enerji ve kalori harcamasına olanak verdiğini düşünmek zor değil. Bu nedenle sinüslerin gelişimi daha hızlı ve etkin bir yüz gelişimine olanak verir.

Neandertal Sinüsler

Kafatası incelemeleri yaklaşık üç milyon yıl önce yaşayan ve soyları tükenen Nearıdertallerin çok büyük frontal sinüslere sahip olduğunu ortaya koyuyor. Daha doğrudan atalarımız olan CroMagnonların daha küçük frontal sinüsleri vardı. Evrimsel bakış açısından daha küçük frontal sinüsler büyüyen beyin için daha fazla alan bırakmış olabilir.

Muhtemelen bu teorilerin muhtelif yönleri birlikte neden sinüslere sahip olduğumuzu açıklıyor. Benim görüşürne göre son teori, etkin yüz gelişimi üzerine olan en makul açıklamalardan biri.

Sıradaki

Artık Nazal Ev turumuzu tamamladık. Tüm bu tuhaf görüntülerden sonra muhtemelen daha rahat bir evde yaşadığınız için rahatladınız. Ancak umuyorum artık sinüslerinizin nerede olduğuna ve nasıl çalıştıklarına ilişkin sağlam bir kavrayışa sahipsinizdir.

Buraya kadar daha çok her şey düzgün çalışırken neler olduğu konusuna odaklandım. Bir sonraki bölümde sinüslerin kötü çalıştığı muhtelif örneklere bakacağız.

Key: Sağlam bir kavrayış, Kafatası incelemeleri, Yüzdeki kemikler, Beyin ve beyin boşluğu, Neandertal Sinüsler. Sağlıklı Sinüsler Tıkandığında Sinüs anatomisi bir eve benzetilebilir, ama sinüs fonksiyonu daha çok araba gibidir. Otomobil söz konusu olduğunda kaportanın altında birçok şey olup bittiğini bilirsiniz; ama araba çalıştığı sürece sorun yoktur, bunun üzerinde düşünmezsiniz.

Sonra sorunsuz geçen aylar ya da yılların ardından tuhaf sesler duymaya başlarsınız. Geçeceğini umarsınız, ama anayolda motor bozulur ve sizi işinize gitmekten alıkoyar.

Benzer bir şekilde sinüsleriniz sağlıklı olduğunda kolaylıkla nefes alıp verirsiniz ve burun boşluğunuzda meydana gelen tüm o mukus üretimini ve hava iklimlendirmeyi hiç düşünmezsiniz.

Sonra burnunuzun tıkandığını fark edersiniz ve günler ya da haftalar sonra yüzünüzde ya da alnınızda sinüs baskısını hissedersiniz. Geçmesini umarsıruz, ama aksine sonunda bir de bakarsınız bumunuz tamamen tıkanmış ya da öyle çok ağrınız var ki doktorunuzu aramanız gerekir.

Arabanızı nasıl yolda rutacağıruzı söyleyemern, ama sinüzite yol açan olaylar zincirini anlamanıza yardım edebilirim. Bu bölümde sinüzitin nedenlerine ve neden olduğu semptomlara bakacağız.

Direkt Neden: OMC

Sinüzitin kökenlerinde pek çok neden olsa da bunların hepsi üç genel kategoriden birine girer: Anatomik, genetik ve çevresel ilerleyen bölümlerde bu nedenlerin her birini ele alacağız.

Şimdilik kritik olgu, neden ne olursa olsun, çoğu durumda ortak tetikleyici unsura yol açmasıdır: Ostiomeatal kompleks tıkanır.

2. Bölümden OMC'yi hatırlıyor musunuz? Bu, "turnikedir" mukusun sinüslerden buruna akıtıldığı orta meatustaki dar alandır. OMC ukandığında, hemen mukus birikir ve sinüslerden açılan kapılar (ostia) da tıkanır.

Silya etkin bir şekilde titreşmeyi keser ve sinüslerden gelen akıntı da kesilir ya da aşırı derecede azalır. işte burada gerçek sorun başlar. Sinüslerin içindeki salgı bezleri mukus üretmeye devam eder, ama bu mukus süzülemez. Kısa zamanda tıkalı sinüs mukusla dolar.

Tıkalı sinüsün ılık, nemli ortamı biyologların mükemmel kültür ortamı olarak adlandırdığı bir ortamdır. Sağlıklı olduğunuzda bile burmunuzda ve sinüslerinizde ufak miktarda bakteri bulunur (bak.

"Burnumdaki Bakteriler" başlıklı kutucuk.

Ancak tıkalı mukustaki bakteriler hızla çoğalır, böylece sinüsteki birkaç yüz gezgin bakterinin yerinde kısa zamanda birkaç bin, birkaç yüz bin ve nihayet milyonlarca bakteri olur. Çok sayıda bakteri enfeksiyon oluşturur.

Anatomik Genetik çevresel

Eğri septum Nazal kırık Nazal polipler:

Yaralı doku, Tümörler Sistik fibrosis, Bağışıklık bozuklukları

Primer siliyer diskinezya Triad astım Hava kirleticiler/kimyasallar

Alerjiler Sigara dumanı Soğuk Havayı kurutan ısıtma sistemleri Mikroorganizmalar (bakteri, mantar) Hasta bina sendromu.

Sinüslerimizde enfeksiyon olduğunda işler hızla kötüden daha kötüye gider. Bedeniniz bağışıklık tepkisi olarak bilinen sistemle enfeksiyona karşı savaşmak için harekete geçer. Ne yazık ki bu normalde faydalı süreç nihayetinde sizi berbat durumda bırakır.

Burundaki Bakteriler

Sağlıklı olduğunuzda bile burnunuzda ve sinüslerinizde bakteriler yaşar. Örneğin, yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 30'unun burunlarında staphylococcus aureus adı verilen özel bir bakteri kolonizasyonu vardır.

Aynı bakteri akciğerlerinize ya da deri altınıza geçerse önemli hastalıklara neden olur, ama burnunuzda ya da sinüslerinizde olması mukus akıntısı olduğu sürece bir probleme yol açmaz. Ancak düzgün drenaj olmadığında problem olabilir.

("Tıkanmanın Tehlikeleri" başlıklı kutucuğun açıkladığı gibi enfeksiyon ve bağışıklık sistemi tepkisi bedenin pek çok yerinde meydana gelebilir.)

Bakterilerle savaşmak için mukus salgılayan bezleriniz hızlı vitese geçer, normalden daha fazla mukus üretir. Yine aynı derecede önemli, sinüslerinizi kaplayan mukus zarı da, bakterilerle savaş için hazırlık olarak kan damarlarının şişmesiyle şişer.

Tıkanmanın Tehlikeler

Bariz olmasa da sinüzite yol açan süreç bedenin hemen her yerinde olan şeyle benzer: Tıkanıklık enfeksiyona yol açar.

Bunu bir düşünün. Bedeninizde düzenli olarak sıvıları atan muhtelif beden boşlukları vardır. ister mesane, ister kulak, ister kalın bağırsak ya da minik bir ter bezi olsun, eğer bir şey sıvının atılmasını engelliyorsa, bakterilerin çoğalması ve enfeksiyon gelişmesi için zemin hazırlanmış demektir. Örneğin, bir taş ya da büyümüş prostat nedeniyle mesane engellediğinde genellikle sonuç idrar yolları enfeksiyonu olur.

Tıkanmış bir kolon kolite neden olur, tıkanmış östaki borusu orta kulak enfeksiyonunu (otitis media) tetikler ve tıkanmış cilt bezeleri akne üretir.

Sonra bu zarda akan kan içindeki beyaz kan hücreleri bakterikrc saldırmak, onları yutmak ve parçalamak üzere göreve çağrılır.

Bu çatışma büyüdükçe beyaz kan hücreleri ve bakteriler enflamasyon sürecini daha da uyaran muhtelif maddeler salgılarlar. Bu tet iklcyiciler arasında önemli bir temel protein olan interlökin ve lökotrienler bulunur.

Mukusa beyaz kan hücreleri ve bakterilerin de eklenmesi mukusun normalden daha kalın olmasına ve genellikle de sarı ya da yeşil renkte olmasına neden olur (bak. "Enfekte Olmuş Mukus Niçin Yeşildir?" başlıklı kutucuk). Bu koyu kıvamlı maddeye ya da cerahatli mukus denir.

Sinüsteki irinin bir kısmı OMC kanalıyla ostiadan atılıp nazal boşluğun arka kısmına gönderilebilir. Genizde birikme eğilimi gösterir, imitasyona neden olur ya da sıkıntı veren geniz akıntısı şeklinde aşağı doğru akar.

Tam gelişmiş bir sinüzit iyileşmeden önce muhtemelen daha da kötüleşecektir. Enfeksiyonla savaşmak için sinüslerdeki enflamasyon artar. Bu daha fazla şişmeye, daha fazla şişme daha fazla tıkanıklığa yol açar ve daha fazla tıkanıklık da daha çok bakterinin ürcmcsine olanak verir."Sinüs çevrininiz" başlamıştır. Bu kısırdöngü ancak bakteriler bağışıklık sistemi, ilaçlar ya da nadiren ameliyatla tasfiye edildiğinde kırılır.

Böylece enflamasyon ve tıkanıklık azalır ve sinüsler tekrar normal salgı akışına başlar.

Enfekte Mukus Neden Yeşil Olur?

Şaşırtıcı ve az bilinen bir olgu-beyaz kan hücrelerinin aslında yeşil olduğu muhtemelen irine yeşilimsi sarı rengini veriyor.

Aslında kloroma adı verilen bir beyaz hücre öbeğinin kelime anlamı Yunanca "yeşil tümördür." Biz onlara beyaz kan hücresi diyoruz, çünkü mikroskop altında onları çevreleyen kırmızı kan hücrelerinden daha beyaz görünürler. çürüyen bakterilerin yan ürünlerinin de enfekte olmuş mukusun rengi bozulmuş görüntüsüne katkıda bulunduğu düşünülmektedir.

Mukusunuzda beyaz kan hücrelerinin artmasının pek çok nedeni vardır. Bu nedenler arasında alerji atakları ve soğuk algınlığı da yer alır. O halde sırf mukusunuzun renginin yeşile dönmesi sinüzitiniz olduğu anlamına gelmez.

Sinüzit Semptomları: En Büyük Üç Semptom

Sinüs enfeksiyonu sırasında bir dizi semptom meydana gelebilir.

Pek çok kişinin yaşayabileceği ilk üçüyle başlayalım: Ağrı ve baskı, nefes almada zorluk ve tıkanıklık ve geniz akıntısı.

Ağrı ve Baskı

Sinüzitin damgası olan sevimsiz, zonklatan bir ağrı ya da baskı iltihaplanan dokunun sinüslerinizin yüzeyindeki sinir uçlarına baskı yapmasından kaynaklanır. Bu ağrının yeri genelde iltihaplanansinüse göredir:

• Frontal sinüzit alında ağrıya ya da baş ağrısına neden olur.

• Maksiller sinüzit avurtta ağrıya neden olur, bu ağrı üst çenedeki dişlere de yayılabilir.

• Ethrnoid sinüzit gözler arasında ya da burun köprüsünde ağrıya neden olur.

• Sfcnoid sinüzit gözlerin arkasında, kafa derisinin üzerinde ya da başın arkasında ağrıya neden olur.

OMC'nin ne tarafının tıkandığına bağlı olarak bir enfeksiyon sinüslerinizin herhangi biri ya da hepsi iltihaplanabilir.

Örneğin sadece bir maksiller ya da frontal sinüsünüz tıkandıysa, semptomlarınız yanağınızın sadece bir tarafında ya da başın bir yanında lokalize olabilir. Eğer dört çift sinüs de iltihaplanmadıysa (pansinüzit olarak bilinir) hissettiğiniz ağrı ve baskılar da yayılmış durumdadır ve tüm yüzü ya da başı kaplayabilir.

Nefes Almada Zorluk ve Tıkanıklık

Şişmiş nazal zar ve aşırı mukus bir arada burnunuzdan nefes almaVi zorlaştırır ya da imkansız kılar. Bu tıkanıklık burnun bir ya da iki yanını etkileyebilir.

2. Bölümde ele alınan nazal döngü nedeIliyle burun tıkanıklığının burnun her iki tarafında dönüşümlü olması nadir görülen bir şey değildir.

Sinüzit olanların bazıları için tıkanıklık burundan nefes almanın engellenmesine değil, yüzde özellikle de yanaklarda bir dolgunluk ya da tıkanıklık hissine karşılık gelir.

Bu hisse sinüslerin kendisindeki tıkanıklık neden olur. Ostia şişip kapandığında sinüslerdeki muköz membran oksijeni emer, negatifbir baskı (ya da bir vakum) oluşturur. Bu da, yüzdeki söz konusu tıkanıklığa ve hatta ağrıya neden olabilir.

Geniz Akıntısı

Daha önce ele aldığımız gibi sinüslerdeki mukus normalde yutulmaları önce minik miktarlarda buruna ve genze akar.

Enfeksiyon sırasında burnun ve sinüslerin artan salgı akışı daha büyük miktarda rnukus olmasına yol açar ve bu mukus da genelde koyu kıvamlı ve sarı ya da yeşildir. Büyük miktarda bakteri ve beyaz kan hücresi içerebilen bu mukus burnun arkasına ve boğaza akar. Bazı kişiler burunlarının önünden de büyük miktarda mukus sümkürürler.

Diğer Sinüzit Semptomları

Bu üç büyük semptomun yanı sıra diğer semptomlar arasında aşağıda sıralananlardan herhangi birisi görülebilir:

• Koku duyusu yitimi. Nazal boşluğun çatısı koku epitelyumu adı verilen özel bir dokuyla kaplıdır. Bu doku soluduğunu koku moleküllerinin uyardığı özel koku reseptörleri içerir. Bunın içindeki zarın şişmesi bu moleküllerin minik reseptörlere ulaşmasını engelleyebilir ve daha az koku duyarsınız.

• Tat duyusunun kaybı. Normal tat duygusu özellikle de farklı tatları alabilme yeteneği koku duyusunun bozulmamış olması-na bağlıdır. Sinüzit nedeniyle koku hisleri tamamen ya da kısmen kaybolan kişiler buna bağlı tat duygulannda da azalma olduğunu anlatırlar.

• Ağız kokusu. iltihaplanmış sinüslerden akan rengi dönmüş mukus kötü koku yayan bakteri ve atık içerir. Sonuç olarak genzinize akan koyu kıvamlı mukus bu kokular dışarı verildiğinde ağız kokusuna (halitosis) neden olur. Sinüzit sırasında kötü ağız kokunuz ağızdaki bakterilerin neden olduğu sıradan nefes kokusundan daha kuvvetli olabilir. Gargara muhtemelen geçici bir çözüm olabilir.

• Öksürük, Mukus genzinize aktığında ses tellerinize değebilir ve öksürük tepkisini tetikleyebilir. Öksürünce genelde sabah kalkıldığında en kötü seviyededir, çünkü burun ve sinüslerden akan mukus gece genizde birikir. Eğer bu mukus ses telleri arasından soluk borusuna akarsa bu akıntıyı temizlemek ve akciğerleri korumak için çok şiddetli öksürük gerekebilir.

• Boğaz ağrısı. Sinüs enfeksiyonu sırasında akan koyu kıvamlı mukus normal sulu mukustan daha asitlidir, bu nedenle boğazınızı saran zarı tahriş edebilir.

• Yorgunluk. Bedeniniz bağışıklık tepkisi ortaya koymak için fazladan enerji kullanır. Kalori rezervlerinin normal günlük faaliyetlerden enfeksiyon la savaşıma aktarılması yorgunluk hissetmenize neden olabilir. Ayrıca burundan doğru düzgün nefes alamamak ve gece sık sık öksürmek de uykunun kalitesiz olmasına ve sonuç olarak da gün içinde daha az enerjiniz olmasına neden olabilir.

• Kulakta doluluk. Sinüzitten kaynaklanan mukus akıntısı ve enflamasyon kulaklarınızı burnunuzun arkasına bağlayan östaki tüplerini tıkayabilir. Bu tüpler açık olduğunda ve düzgün işlev gördüğünde kulakların içi (orta kulak alanı olarak bilinir) ve dış atmosfer arasındaki basıncı eşitler.

Tıkanırlarsa kulaklarınızda, yüksek irtifadan alçalan bir uçakta duyduğunuza benzer rahatsızlık veren bir doluluk ya da baskı hissi duyabilirsiniz.

Ateş. Bazen, sinüs enfeksiyonu sırasında beden enflamasyon ya da büyük miktarda bakteri karşısında ateş başlatabilir.

Sıradaki

Tıpkı bozulmuş bir arabanın sizi oto tamircisini ziyaret etmeye it-ıucsi gibi burun geçişlerinin işlevlerinin bozulması da doktora gitme zamanının geldiği anlamına gelir.

Bir motoru inceleyen bir tamirci gibi doktor da problemi tespit etmek ve tedavi önermek için kendi mesleğine has aletler kullanır. Bir sonraki bölümde sinüziti ilişkili hastalıklardan ayırt eden unsurlara ve doktora gittiğinizde ne bekleyebileceğinize bakacağız.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp