Selülit Nedenleri

Selülit Nedenleri : ilk neden hormon dengesindeki değişim ya da yumurtalıklardan aşırı miktarda folikülin salgılanmasıdır. Bu durum dört ana belirtiye yol açar. Bu belirtiler aynı zamanda ortaya çıkmayabilirse de, selüliti olan kadınlarda sık görülür ve selülitin kadınlık hormonuyla doğrudan bağlantılı olduğunu düşündürür. Bu belirtiler şunlardır:

• Adet kanamasından önceki dönemde aşırı duyarlılık ve rahatsızlık. Hormon dengesi değişen kadınlar âdet kanamasından önceki günlerde kötüleşir. Karın ve memeler şişer ve kanla dolar, sıklıkla yüz ve eller de şişer. Şişkinlik su tutulmasına bağlıdır; bu, âdet kanamasından önceki dönemde hormon fazlalığından kaynaklanır.

• Kadınsı özelliklerin belirginleşmesi. Kadınlık hormonunun fazlalığı kalça ve göğüslerin aşın gelişmesine ve sesin incelmesine yol açar, selülit vücudun alt bölümünü yuvarlaklaştırır. Kişilik de değişir, kadınsı özellikler daha belirginleşir. Kadın kaygı eğilimi ile birlikte abartılı biçimde duyarlı ve alıngan olur.

• Adet çevriminde düzensizlik. Özellikle gebeliği düşündüren gecikmeler görülür. Emin olmak için gecikmenin 13. gününden sonra gebelik testi yapılması yeterlidir.

• Cinsel organlarda kist oluşma eğilimi. Memedeki kistler dokunmayla farkedilebilir; özellikle âdet döneminde gelişen küçük yumrular ortaya çıkar. Yumurtalık kistleri daha duyarlıdır ve tanınması daha zordur. Hemen her zaman hekime başvurulması gerekir.Bu belirtilerden biri fark edilince hormon testi yaptırılmalıdır. Folikülin hormonundaki artış genellikle hastalığın nedenlerinden birini oluşturmaz, ama bu hormonla, karşıt işlevli proges- teron arasındaki dengenin bozulması selülit gelişiminde belirleyici bir rol oynar.Folikülin miktarı normal, progeste- ron miktarı düşükse vücut foliküline uyum gösteremez. Folikülin artışı selülit oluşumunda belirleyici bir etkendir; selülit tedavisinde kalıcı çözümler bekleniyorsa bu durum göz önüne alınmalıdır.

Önemli bir selülit nedeni de psikolojik yapıdaki değişikliklerdir. Selüliti olan kadın her zaman farklı biçimlerde ortaya çıkan sinirsel bozukluklardan yakınır.Genellikle en küçük bir dış uyarana tepki veren sıkıntılı, bunaltılı ve aşın alıngan bir kişiliği vardır. Bazen ruhsal çöküntü nöbetlerine yakalanır. Bu tabloya genellikle aile çatışmalan, eş ve çocuklarla geçimsizlik gibi dış etkenler de eklenir. Bir düş kırıklığı da selülite neden olabilir. Bu durumdaki kadın sıklıkla cinsel açıdan da engellenmiştir.Hafif ya da ağır sinirsel bozukluklar kadınlarda selülit oluşumuna eşlik edebilir. Sinirsel-duygusal bozukluklann selülit oluşumunu nasıl etkilediğini anlamak için duygusal merkezlerin beynin alt bölümünde bulunduğu hatırlanmalıdır; alt beyin iç salgı, dolaşım ve deri ile ilgili merkezleri içerir.

Bu merkez bir sinirsel dengesizlik ya da duygusal şok sonucunda etkilenirse yakındaki merkezlerin de işlevleri bozulur. Bu nedenle, selülit oluşturan başlıca nedenler aralarında sıkıca bağlantılıdır.Zaman zaman birincil nedenlere eşlik ederek önceden var olan selüliti ağırlaştıran ikincil nedenler de vardır. Bunların en önemlileri sindirim bozuklukları, su ve tuz metabolizması bozukluk! andır.Kötü beslenme, düzensizlik ve zayıflama amacıyla müshillerin kullanımına bağlı kabızlık da selülit nedeni olabilir.Vücuttan çok yavaş ya da yetersiz atılan toksik maddeler bölgesel olarak dokulan örseler ve selüliti ağırlaştım. Bunun gibi, karaciğerin işlev yetersizliği de zararlı etki yapar. Karaciğerin önemli bir işlevi vücuttaki zehirleri atmaktır; yetersiz kaldığında ya da kötü beslenme ve aşın alkol kullanımı gibi nedenlerle yavaş çalıştığında zehirli artıklar vücutta birikir.

Normal olarak karaciğer tarafından atılan maddelerden biri de folikülindir; bu hormonun selülit oluşumundaki büyük önemi yukanda belirtilmiştir. Bu nedenle, folikülin birikimine yol açabilecek karaciğer yetmezliklerinin tedavisi çok önemlidir.Sindirim bozukluklan da selüliti ağırlaştırabilen besin zehirlenmelerine yol açar. Selüliti olan bir kadın, genellikle uzun süreli sindirim bozukluklarından yakınır; hafif bir yemekten sonra bile uyuklama, şişkinlik, hava yutma ve midede asit fazlalığı görülür.Son olarak, su ve tuz metabolizması da önemli bir etkendir. Beslenmemizdeki bu temel maddeler sindirim kanalına öteki besinlerle birlikte gelir, daha sonra emilip dolaşıma geçer ve gerek duyulan dokulara ulaşır.

Fazlalık daha sonra böbrek ve böbreküstü bezi yardımıyla atılır. Su ve tuz vücutta birbirine sıkı sıkıya bağlıdır ve hep aynı oranlarda bulunur.Vücudun aşırı tuz almasma neden olan bir diyet aşırı su tutulmasına da neden olur; su, tuz fazlalığını eşitlemek için dokulara geçer.Bu durumda selülite yatkınlığı olan kişilerde folikülin fazlalığı çevre dokulara sürekli su çeker. Bunu engellemek için bol miktarda su içilmeli, tuz kısıtlanmasına gidilmelidir. Su, dokularda depolanan tuzu kendine çekerek kanı seyreltir.Folikülin fazlalığı, sinirsel dengesizlik ile sindirim ve su-tuz metabolizması bozukluklan selüliti belirleyen etkenlerdir.Hastalığın tek bir nedeni olmadığı unutulmamalıdır.

Gerçekten de vücut yapısı elverişli olsa da, selülit gelişimini ve yayılmasını kolaylaştıracak birçok nedenin birlikte bulunması gerekir. Zaman zaman yanlış beslenme, hareketsiz yaşam, alkol, tütün, uyancı maddeler (örneğin çay, kahve) ve ilaçlann kötü kullanımı, boşaltım sistemi (böbrekler, idrar kesesi vb) hastalıklan, karaciğer ve dalak yetmezliği, toplardamarlarda kan göllenmesi (basur, varis), âdet görme, hormon düzensizlikleri, duygusal çöküntüler, cinsel yaşamın belirli dönemleri (ergenlik, gebelik, menopoz), sporu bırakma, dış etkenlere duyarlılık kazanma (alerji) ve ağır hastalıklar da önem kazanabilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp