Savunmadaki İlk Hat: Korunmak

Savunmadaki İlk Hat: Korunmak :

Kamu sağlığı alanında, bir hastalıktan korunmak üçlü bir hamleyi gerektirir. Güvenlik sistemi olarak, birinci amaç hastalığı köşede tutmak -yani sağlıklı yaşamı idame ettirmektir. İlk hat başarısız olursa, hastalık büyük hasarlar yaratmadan önce saptanmalı ve müdahale edilmelidir. Eğer bu hat da başarısız olursa, morbidite denilen hastalık kaynaklı ölüm oranını ve istenmeyen etkilerini minimuma indirmek için en etkili ama en az hasar verici yöntemin bulunması gerekir.

HASTALIKTAN KORUNMA NEDİR?

Birincil korunma, insanlarda hastalığın yerleşmesini ve gelişmesini önleme kulamındadır. Gençleri bu kötü alışkanlıktan koruma için düzenlenen sigara karşıtı kampanyalar, akciğer kanserini, kalp hastalıklarını, ve akciğer ani Izemini saf dışı bırakmayı amaçlarlar. Böcek ilaçları iyme hastalığına neden ilan keneleri ya da Nil nehrinden virüs taşıyan sivri sinekleri öldürmek için kullanılırlar. Prezervatif HIV virüsünün tüm dünyaya yayılmasını önlemek için kullanılır.

Test tüplerinde, kobay farelerde yapılan birçok araştırmalarda, insanlarda da işe yarayacak birçok koruyucu stratejiler bulunmaktadır. Bir ilaç ya da tedavinin Amerikan İlaç ve Gıda Kurumu (FDA) tarafından onaylanması 7-15 yıllık çalışmalara dayanır. Bunun maliyeti milyon dolarları bulur. Prostat kan serinden korunmanın çaresinin halen bulunmaması şaşırtıcı değildir. Birçok araştırmacı bu konu Üzerinde çalışmaktadır.

Beslenme

Kalp sağlığını koruyucu beslenme şekli prostat sağlığında da yarar sağlar. Amerikan İlaç ve Gıda Kurumu (FDA) tarafından önerilen beslenme şekli, yetişkin erkeklerde Önde gelen ölüm nedeni olan kalp krizi riskinizi azaltacaktır. Bu tür bir beslenmenin prostat kanserine yakalanma riskinizi azaltacağı konusunda kesin verilerin olmamasına rağmen, tuz kullanımını, fazla kalori tüketimini, kolesterol düzeyini, doymuş yağ alınmasını azaltmak iyi bir fikirdir. Aynı zamanda taze sebze ve meyve, doymarnış yağlardan, yağ düzeyi düşük protein ve tahıllı yiyeceklerden yeterince tükettiğinizden emin olun. Son olarak alkol tüketiyorsanız bunu abartmayın, ölçülü alın.

Bazı kütük araştırmalar sebze tüketiminin prostat kanserinden korunmada etkili olduğunu öne Sürmektedir. Brokoli, lahana gibi sebzelerin korunma da en etkili olduğu düşünülür. Çeşitli sebzelere dayalı yiyeceklerin tüketilmesinin, sağlıklı beslenme tarzı için gerekli olduğu uzun süreden beri bilinmektedir.

5 Alfa- redüktaz İnhibitörleri

Finasterid, testosteronu daha güçlü şekli olan DHT'ye dönüştüren 5 alfa redüktaz enziminin üretimini engeller. Bu enzim eksikliğiyle doğan erkelerde BPH ya da prostat kanseri asla görülmez. Ulusal Kanser Enstitüsü tarafından desteklenen Prestar Kanserinden Korunma Çalışması 18.000 sağlıklı erkeği kayda almıştır ve onları neredeyse yedi yıldan beri izlemektedir. Bu çalışmada Finasterid'in Plasebo ile karşılaştırılan uzun süreli kullanımının, prostat kanseri insidansını %25 oranında azalttığı bulunmuştur.

Bu kutlama gerektiren, çığır açan bir haber olabilirdi. Fakat çalışma sonuçlarının birçok çarpıcı tuhaflıklan vardı. Kontrol grubundaki erkeklerin % 24.4'üne kanser tanısı konmuştur, oysa öngörülen sadece % 6'dır. Bundan önce çok küçük önemsiz malin hücre kümelerinin dahi saptandığı otopsi çalışmaları haricinde hiçbir çalışmada, rastgele seçilen erkeklerin %24'ünde prostat kanseri varlığı saptanmamıştır. Daha da tuhaf olan, bu erkeklerin en az risk taşıyanlar arasından seçilmesi gerekliliğiydi. Başlangıçta hepsinin elle yapılan rektal muayeneleri normal ve PSA düzeyleri 3'ün altındaydı! Finasterid'nin kullananlarda kanser riskini %18 azalttığı, toplamda bu azalmanın %25 olduğu doğrudur. Fakat bu araştırmaya alınan erkeklerde neden bu kadar yüksek oranda prostat kanseri oluşmuştur?"

Endişe verici bir konu ise, bu çalışmada Finasterid kullanan erkekler de yaşamı ve sağlığı ciddi ölçüde tehdit eden orta ve yüksek grade'li kanserlerin daha fazla sayıda ve rahatsız edici yüzde değerlerinde görülmesiydi. Bölüm 9, Biyopsi). Bu çalışmanın verilerinin son zamanlarda yapılan analizlerinde, bu sıkıntı verici etkilerin, çalışma sonuçlarının ilk değerlendirmesindeki sorunlardan kaynaklanabileceği bulunmuştur". Aslında Finasterid prostat kanserini önleyeceği kanıtlanabilecek ilk ilaç olmalıdır. Reçeteyle satılan bu ilacın bazı yan etkileri vardır; erkekler doktorlarıyla birlikte fayda ve zararlarını iyice analiz etmeden, prostat kanserinden korunmak için bu ilacı almaya başlamamalıdırlar. BPH semptomlarını azaltmak, saç dökülmesinin önlenmesi gibi bu ilacı almakta geçerli bir nedeni olan erkekler, ilacı kullanmaya tabii ki devam etmedirler. Fakat prostat kanseri şüphesiyle daha sık kontrol edilmeli ve düzenli ekzersiz yapmayı ihmal etmemelidirler.

NOT: Son zamanlarda onaylanan, 5 alfa redüktaz enzimi inhibitörü dutasterid, enzimin iki formunda da işlevlerini bloke eder. Prostat kanserini önlemede de etkili olup olmayacağı araştırılmaktadır.

Vitamin ve Diğer Katkılar

SELENYUM VE E VİTAMİNi. Vitamini. Antioksidanlar dokularda oksijenin zarar verici etkilerini ortadan kaldırırlar. Selenyum ve E vitamini antioksidandır. İkisi birlikte prostat kanserinin oluşmasını önlemede ve tümörlerin gelişmesini geciktirmede kullanılabilir. Günümüze kadar yapılan prostat kanserinden korunma çalışmalarının en geniş çaplı olanı SELECT, 32.000 erkeğin üzerinde yapılmıştır. Çalışma bu İki katkının prostat kanserine yakalanma ve bu hastalıktan ölüm riskini azaltıp azaltınadığını saptamaya yönelikti.

NOT: Prostat kanserinden korunma çalışmasına dahil olmak isterseniz, daha fazla bilgi için Amerika Birleşik Devletleri ve Puerto Rico'dan Ulusal Kanser Enstitüsü, Kanser Bilgi Servisi'nden İngilizceve ispanyolca bilgi alınabilir.Telefon numaraları 1 800 4 CANCER ve TIYC sağırlar için) 1 800 332 8615'dir. Kanada'da Kanada Kanser Merkezi'nin Kanser Bilgi Servisi'nden İngilizce ya da Fransızca bilgi alınabilir. Telefon numarası: 1 888 939 3333. İnternetten de bilgi bulabilirisiniz: ya da Selenyum az bulunan bir mineraldir. Vücudun sağlıklı kalması için çok az miktarda selenyuma ihtiyacı var demektir. Toprakta selenyum düzeyinin azlığı, besinlerde bu mineralden az bulunması sonucunu doğurur. Bazı araştırmalar bu durumun kanser ve diğer bazı hastalıkların artışıyla bağlantılı olduğunu bulmuştur. Şiddetli yağmurlar topraktaki selenyumu azaltır, yağmurun çok olduğu bölgelerde yaşayan insanların bu veriyi dikkate almaları gerekir.

Diğer kanser türleri üzerinde -özellikle melanomda- selenyumun etkilerini araştıran bazı çalışmalarda, prostat kanserinden ölüm vakalarında ciddi derecede azalmalar bulunmuştur. Selenyum takviyesi ilaçlarının etkisinin,selenyum yetersizliği olan erkeklerle sınırlı olduğu görülmektedir.

E vitamininin (tokoferol) laboratuar ortamlarında prostat kanseri hücrelerinin gelişmesini baskıladığı görülmüştür. Tümör hücrelerinin bulunduğu bir deneyortamına E vitamini eklendiğinde, hücrelerde dramatik etkiler oluşur. Finlandiya'lı sigara tiryakisi erkekler üzerinde yapılan geniş çaplı bir çalışmada, her gün az miktarda E vitamini alan erkeklerde prostat kanserine eğilim azalmış, bu hastalıktan kaynaklanan ölüm oranı düşmüştür. Bu basit bir tesadüf olsa, E vitamininin olumlu etkileri tam kesin olmasa bile,başlangıç bulguları ümit vericidir. E vitamini içeren yiyeceklerin genelde kilo kaynağı olmasından dolayı, ek tabletler şeklinde alınması daha iyi bir yol olabilir.

NOT: Doğal olduğu söylenen tüm vitamin tabletlerinin ve bitkisel ilaçların, özellikle çok miktarda tüketilmesi durumunda zarar verici yan etkiler taşıma riski vardır. Ephedra gibi yaygın şekilde benimsenip, kullanılan bu takviye tabletlerin çoğunlukla bitkisel özlü olduğu bilinir. İştah kapatıcı olduğu söylerıerek reklamı yapılır.

Bu takviye tabletlerinin ciddi riskler taşıdığı ortaya çıkmıştır. Her hangi bir takviye tableti kullanmaya başlamadan önce artı ve eksilerini doktorunuzIa konuşmalı, önerilen dozlarda kullanmaya özen göstermelisiniz. Ne kadar önemsiz görünürse görünsün, kullanma ya başlamadan önce doktorunuza danışın. Bazı katkı tabletleri, marketlerde satılan ilaçlar dahil tehlikeli ilaç zehirlenmelerine veetkileşimlerine sebep olabilir. BİTKİSEL ÖSTROJENLER CİZOFLA VONLAR, İZOFLA VONOİDLER). Modern "kanser önleyici" bitkisel östrojenler, keten tohumu, soya gibi bitkilerin öz lerinde doğalolarak bulunurlar. Japonya gibi beslenmesinde soyaya çok yer veren ülkelerde, göğüs ve prostat kanseri görülme oranı belirgin düzeyde düşüktür. (Iaponya'da, mide kanseri vakalarında hızlı bir artış olmuştur. Bunun nedeni henüz ispatlanmamış olsa da, beslenmedeki değişimler olabilir.

Öncü laboratuar çalışmaları, bitki özlü östrojenlerin, erkeklik hormonunun tümör üretme özelliğini ve düzeyini azalttığı, hatta prostat tümörlerinin büyümesi için gerekli olan kan akışını kesintiye uğrattığını ortaya çıkarmıştır. Henüz güvenilir bir şekilde kanıtlanmamış olsa da, soya, yonca, kırmızı yonca, yer elması, rezene tohumu gibi bitkisel östrojenler içeren gıda ve baharatlara günlük beslenmede yer verilmesi prostat kanseri riskini azaltmaya yardımcı olabilir.

Menopoz dönemindeki kadınların sıcak basmalarını hafifletmede soyanın etkili olduğu görülmüştür. Yapılmakta olan bir çalışmada, prostat kanseri için hormon tedavisi gören erkeklerde de aynı semptomatik rahatlamanın olup olmadığı araştırılmaktadır.

LİKOPEN. Domates ve diğer bazı meyvelerde bulunan bu güçlü antioksidanın prostat kanserini önlemedeki rolü araştırılmaktadır. Yağlar likopen emilimini etkilerler, bu nedenle tüketilme şeklinin de önemli olduğu düşünülmektedir. .Dolayısıyla, domates sosu ve pizza, teorik olarak domates suyundan daha etkilidir. Fakat şu da var ki, domates tüketen erkeklerin prostat kanserine yakalanma risklerinde azalma olduğunu gösteren bir çalışma henüz yapılmamıştır.

D VİTAMİNi. Bu antioksidanın azlığında prostat kanser riskinin arttığı, yüksek düzeyde bulunmasının ise kanserden korunmak için etkili olabileceğine inanılmaktadır. Laboratuar ortamında, D vitamininin, prostat kanseri hücrelerinin gelişmesini azalttığı tesaptanmıştır. Aynı durum hayvanlar üzerindeki çalışmalarda da gözlenmiştir. Fakat henüz insanlar üzerinde benzer etkisi olup olmadığı ispatlanmamıştır.

Dünyada prostat kanserinin en fazla görüldüğü koyu renk derili Afrika kökenli Amerikalıların vücutlan güneş ışınlarını daha az emmektedir. Bunedenle derileri açık renkli olanlara göre D vitamini düzeyleri daha azdır.

Güneş ışınlarının ve dolayısıyla D vitamin sentezinin az olduğu kuzey bölgelerde yaşayan tüm insanlarda, güneşli bölgelerde yaşayanlara göre kanser riski daha fazladır. Yaşlanmayla birlikte D vitamini sentezinde azalmalar yaşanır. Aynı şekilde yaşlanmayla birlikte prostat kanseri vakalarında artış olur. Yürütülen çalışmalarda bu korelasyona göre, D vitamininin prostat kanserini önlemede etkili olup olmadığı araştırılmaktadır. Eğer etkisi varsa, vitaminin besinlerle, katkı tabletleriyle alınmasının ya da güneşten sağlıklı şekilde faydalanmanın etkileri üzerinde durulmaktadır.

Ön bulgular D vitamininin ilerlemiş prostat kanserli hücrelerin gelişmesini yavaşlattığını göstermektedir. İronik bir şekilde, bunun nedeni D vitamininin kanser hücrelerinin normal, sağlıklı hücreler gibi hareket etmelerini sağlamasıdır.D vitamini takviyesi PSA düzeyini yükseltir. İlerlemiş kanser hücreleri o denli hızla gelişir ki, PSA üretme özelliklerini kaybederler ve PSA düzeyi düşer. D Vitamin takviyesi sonrasında oluşan PSA düzeyindeki bu ironik artış, anksiyete dalgalarını yatıştırır, fakat hastalığın ilerleyişini ve tedavinin etkilerini anlamayı güçleştirir.

A VİTAMİNi. Beta karoten, karotenoid denilen, en iyi bilinen sarı ve kırmızı pigmentler grubudur. Karaciğerde depolanırlar ve burada Avitaminine dönüştürülürler. Havuç gibi beta-karoten çeren besinler; kuru kayısı, ıspanak gibi A vitamininden zengin besinler bazı kanser türlerini önlemede doğrudan etkili olabilir. Bu etki belki de sadece daha fazla meyve, sebze tüketip, daha az hayvani yağ yemekten kaynaklanıyor olabilir. A vitamini ve beta karoten içeren katkı tabletlerinin prostat kanser riskini azalttığı hiç görülmemiştir. Aslında Finlandiya'da erkek sigara kullanıcıları üzerinde yapılan bir çalışmada, beta karoten katkı tabletlerinin prostat kanseri riskini ve bu hastalıktan ölüm oranını arttırdığı bulunmuştur.

SARIMSAK. Düzenli sarımsak tüketiminin prostat kanseri riskinde bir azalmayla bağlantılı olduğu son zamanlarda yapılan bir araştırmada ortaya çıkmıştır. Fakat kanıtlar yetersizdir. Sarımsak birçok yemek türünde kullanılmasına rağmen, sarımsak içeren katkı tabletlerinin alınması mide gazına ve mide rahatsızlıklarına neden olabilir. Prostat kanseri riskinizi azaltmak için sarımsak düşünüyorsanız, bunu doğal yoldan yapmakta fayda vardır.

PC-SPES. Sekiz Cin şifalı otunu içeren kapsüller şeklinde sunulan PC-SPES, güçlü östrojen benzeri etkiye sahiptir. Bu şifalı otların bileşkesi ve onun kimyasal benzerleri (PC-CALM, PC-CARE) düzenli kontrol edilmeden üretilmektedir. Bazılarında kanı sulandırıp ciddi sorunlara yol açabilen warfarin (kumadin), anksiyete ve panik atakların tedavisinde kullanılan prazolam (Xarıax) maddelerinin bulunduğu müfettişler tarafından tespit edilmiştir. Bu nedenlerle PC-SPES kısa süre önce marketlerden toplanmıştır.

PC-SPES ve güçlü etkileri olan benzer bitkisel içeriklerin ciddi hastalıklara neden olma riskleri vardır. Yaşamı tehdit eden kardiovasküler yan etkiler, tromboflebit, kalp krizi ve felçler bunlardan bazılarıdır.

NOT: Kanser önleyici ve ilerlemiş kanser vakalarında etkili, yararlı olduğu şeklinde reklamı yapılsa da, bu bitkisel karışımlar, kanser önlemede çok yetersizdirler ve tehlikeli durumlara yol açabilirler.

ÇAY. çay tüketiminin yüksek olduğu Asya ülkelerinde, prostat kanseri insi dansı düşüktür. İlk çalışmalar, çayların -özellikle yeşil çayın- içeriklerinin kanserli hücreleri kendi kendine yıkıma uğrattığını göstermektedir. Günlük alışkanlıklarınıza birkaç fincan çayeklemek iyi bir fikir olabilir.

SAW PALMETTO. Prostat büyümesinden korunmak için bu bitki faydalar sağlayabilir. Prostat kanserinden koruduğu yönünde yaygın şekilde reklamı yapılmaktadır. Fakat bunları kanıtlayan bulgular yoktur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp