Safra Kesesi Taşlarının Bitkisel Tedavisi

Safra Kesesi Taşlarının Bitkisel Tedavisi :

Safra taşı formasyonu biliyer sistemin en yaygın hastalığıdır.

Safra taşı kolaylıkla kolesterol veya pigment taşları olarak sınıflandırılır. Kolesterol taşları gelişmiş ülkelerde çok yaygındır ancak pigment taşları gelişmekte olan ülkelerde daha sıktır. Safra taşları radyo- opak olan kalsiyum bilirubinat, karbonat , fosfat ve palmitat içeren kalsiyum tuzlarını değişen miktarlarda içerirler.

Safra taşları yaygındır ve 18-65 yaş arasındaki erkeklerin % 7‘sinde kadınların % 15‘inde görülür. 40 yaşın altındakilerde, kadınlar3-1 oranında öndedirler ancak yaşlılarda bu cinsiyet oranı hemen hemen eşitlenir. Safra taşları Kuzey Amerika , Avrupa ve Avustralya‘da yaygındır, Hindistan , Uzak Doğu ve Afrika‘da seyrektir. Gelişmiş ülkelerde semptomik safra taşlarının sıklığı artar ve daha erken yaşlarda ortaya çıkar.

Safra çamuru terimi sayısız kalsiyum bilirubinat partikülleri ve kolesterol kristalleri içeren jel formundaki safrayı ifade eder. Sıklıkla normal şartlar altında oluşurlar fakat ya kendiliğiden kaybolurlar ya da vakaların yaklaşık %15 ‘inde olduğu gibi kolesterol taşı formasyonunu oluştururlar. Diet , parenteral beslenme ve gebelik de safra çamuru formasyonuyla ilişki olabilir.

Safra taşlarının büyük bir çoğunlu asemptomatiktir. Safra taşı bulunanların sadece % 10‘unda safra taşı hastalığının klinik delilleri vardır.

Semptomatik safra taşları hem biliyer ağrı hem de kolesistit tabloları olarak görülebilirler. Eğer bir safra taşı sistik kanalı tıkarsa şiddetli ağrıya neden olur. Biliyer kolik terimi yanlıştır çünkü barsak ve böbrek hastalığındaki kolik ağrılar gibi ağrının şiddetinde ritmik olarak bir artış veya azalış olmaz. Bunun yerine ağrının aniden başlaması tipiktir ve yaklaşık iki saat devam eder; 6 saatten fazla devam etmesi ilerlemiş kolesistit veya pankreatit gibi komplikasyonları akla getiri. Ağrı epigastriuma (hastaların % 70‘i) veya sağ üst kadranda (hastarın %20‘si) olur ve interskapular bölgeye veya sağ scapula ucuna yayılır fakat diğer alanlar sol üst kadran, epigastrium ve daha göğüs alt kısmında da tarif edilebilir ve intratorasik hastalık , özefajit, miyokard infarktüsü veya disekan anevrizma ile karıştırılabilir.

Diğer nedenlerle yağlı yiyecek tahammülsüzlük ,dispepsi ve gaz şikayetleri olan hastalarda safra taşı dispepsisi akla gelmelidir. Şimdi bu semptomlara safra taşlarının neden olduğu düşünülmemektedir ve non-ülser dispepsi olarak tanımlanmaktadırlar.

Safra kesesi taşlarında ilaçla tedavi başlangıçta olumlu sonuç verse de hastaların yarısında 4 yıl içinde taşlar yeniden oluşuyor.

Safra kesesi karaciğerin alt yüzeyinde, ona yapışık 50 ml hacmi olan armut biçimde bir organ. Safranın depolanmasını ve konsantre edilmesini sağlıyor Karaciğerin ürettiği safra, kanallar yoluyla bu kesede birikerek, yemek sonrası özellikle yağlı gıdaların sindirimi amacıyla bağırsağa dökülüyor. Her 10 erişkinden birinde olan safra taşı özellikle 30 yaşından sonra kadınlarda daha sık görülüyor. 60 yaşından sonra erkeklerin yüzde 10-15‘inde kadınların yüzde 30-40‘ında safra taşı oluşuyor.

“Safra taşları safra içindeki katıların çökelmesi ile oluşur. Taşların büyük kısmı kolesterol içeriklidir. Safra kesesinde tek taş olabileceği gibi sayının binlere ulaştığı durumlar da vardır. Sarışın bayanlarda, şişmanlarda, çok hızlı kilo verenlerde, uzun süre damar yolundan beslenenlerde, midesinin bir kısmı ameliyatla çıkarılmış olanlarda safra taşı sık görülür. Hastalığın kalıtsal yanı olduğunu gösteren deliller vardır. Kafeinli içeceklerin ve alkolün safra taşlarını azalttığına dair yayınlar mevcuttur. Safra taşları kesenin kanalını tıkayarak içeriğinin boşalamamasına, böylece kolesistit adını verdiğimiz iltihaplanmaya yol açabilir. Taşlar ana safra kanalını tıkayarak safranın kana karışması yani sarılığa, pankreas kanalını tıkayarak pankreas bezi iltihabına (pankareatite) neden olabilir. Safra taşı olan hastaları yüzde 60‘ında herhangi bir şikayet yoktur. Safra kesesi rahatsızlığına bağlı hastane başvurularının yüzde 20‘si, ani gelişen taşın kanalı tıkaması sonucu oluşan kese iltihabı yani ‘akut kolesistit‘tir. Bu hastaların yüzde 10‘unda sarılık, kolanjit (dış safra yolları iltihabı), pankreatit gibi ağır komplikasyonlar görülür.”

Safra kesesi taşı nedir?

Safra kesesi içinde normalde eriyik halde bulunan, kolesterol veya pigmentlerin çökelek oluşturması sonucu ortaya çıkan yapılardır.

Safra kesesi nedir, ne iş yapar?

Safra kesesi karaciğerin alt yüzüne yapışık kese şeklinde bir organdır. Görevi, karaciğerin ürettiği sarı-yeşil bir sıvı olan safrayı depolamaktır. Genellikle açlık halinde safra kesesinde biriken safra, burada konsantre edilerek depolanır. Sindirim sırasında ise, safra kesesi kasılarak içindeki safrayı bağırsağa boşaltır. Safranın görevi ise yağların emilimini sağlamaktır.

Safra taşları neden oluşur?

Safra içerisindeki maddeler belli bir oranda bulunur ve bu denge onların eriyik şeklinde kalmasını sağlar. Safra kesesi safrayı konsantre ederken bu oranların bozulması halinde, safra içinde çökelekler (kolesterol kristalleri, pigment birikintileri…) oluşur. Bunlar giderek büyürler ve saptadığımız taşları oluştururlar.

Tüm safra taşları aynı mıdır?

Hayır! İçeriğine göre değişik safra taşları vardır. Çapları da değişik olabilir. Küçük kristallerden birkaç cm çaplı taşlara kadar değişik taşlar oluşabilir. Safra taşlarının yaklaşık %90 ı kolesterol taşlarıdır. Kalanı ise pigment (bilirubin) taşlarıdır. Ayrıca taşlarda değişik oranlarda kalsiyum da bulunur. Normalde düz röntgen filmlerinde safra taşları görülmez. Safra taşlarının içerdiği kalsiyum miktarı ne kadar çok ise düz filmde görülme olasılığı artar.

Safra taşları kimlerde olur?

20 - 60 yaş kadınlarda safra taşı görülme sıklığı, erkeklere göre 3 misli fazladır.

Çok doğum yapmış kadınlarda daha sıktır.

Yaş ve şişmanlık görülme sıklığını artırır.

60 yaş üstü insanların yaklaşık %10-20 sinde safra taşı bulunur.

Safra taşına ait şikayetler nelerdir?

Safra taşı olanların büyük çoğunluğunda (%70-80) şikayet yoktur. Bunlar tesadüfen, başka tetkikler sırasında saptanırlar. Bunlara “sessiz taş” denir. Sebep oldukları en önemli şikayet ise karın sağ üst kısmında, sırta da vurabilen ağrıdır. Bazen değişik komplikasyonlara (istenmeyen yan etkiler) neden olabilirler. Küçük taşlar safra kanalına düşüp burada tıkanıklığa yol açarak sarılık meydana getirebilirler. Bazıları pankreas ile ilgili şikayetlere neden olabilir. Bazen şişkinlik, hazımsızlık , özellikle yağlı gıdalara tahammülsüzlük gibi şikayetlere neden olabilirler.

Safra taşı tanısı nasıl konur?

Safra taşı tanısı günümüzde en kolay ve zahmetsiz olarak ultrasonografi ile konur. Ya da tesadüfen başka tetkikler sırasında saptanır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp