Reflü İlaç

Reflü İlaç

Çeşitli basit önlemlerin hastanın sorununu çözemediği olgularda bu önlemlere ek olarak bazı ilaçları önermek için çok beklememek lazımdır. Ciddi sıkıntısı olan hastalara diyet, sosyal yaşam önerileri ile birlikte derhal ilaç da verilmelidir. Kullanılan ilaçları üç başlık altında toplayabiliriz;

Mide asidini baskılayıcı tedavi

Prokinetik ajanlar

Alginik asit içeren ilaçlar

1- Mide asidini baskılayıcı tedavi

Reflü hastalığının ilaç tedavisinde tedavinin bel kemiğini oluşturur mide asiditesini azaltma yöntemleri. Bu başlık altında aslında iki değişik ilaç gurubu bulunmaktadır. Bunlardan birincisi H2 reseptör baskılayıcıları (HRB), ve ikincisi ise; proton pompası baskılayıcılarıdır (PPB). Her iki guruptaki ilaçlar da midenin asit üretme yeteneğini „farklı mekanizmalarla da olsa „ baskılamaktadırlar.

Ülser ve gastrit gibi mide asidinin göreceli fazlalığı neticesinde oluşagelen hastalıklarda da kullanılmakta olan bu ilaçlar reflü hastalarında da şikayetleri ortadan kaldırmada son derece etkin olabilmektedirler. Burada unutulmaması gereken önemli bir husus; bu ilaçların reflü nün kendisine bir etki oluşturmadığının bilinmesidir. Yani aslında bir mekanik ya da anatomik bozukluk sonucunda mideden yukarı yutma borusuna doğru olan sıvı kaçağını bu ilaçlar azaltmazlar.

Basit anlatım ile yukarı kaçak bu ilaçlar alınırken de sürer gider. Ancak kaçan içeriğin asiditesi azalmış olacağından tahriş edici-yakıcı özelliği de azalmış olacaktır ve yutma borusu ya da genizdeki hasar da dolaylı olarak azalacak ve hastanın şikayetleri ortadan kalkabilecektir. Dolayısı ile bu ilaçların kesilmesi durumunda tüm şikayetlerin geri gelmesi çoğunlukla kaçınılmazdır ve reflü şikayetlerini devamlı kontrol altında tutabilmek için ömür boyu kullanılmalıdır bu ilaçlar.

H2 reseptör baskılayıcıları (HRB):

Simetidin, ranitidin, famotidin ve nizatidin gibi ilaçlar bu guruptandır. Bunlar reflü hastalığı tedavisinde proton pompası baskılayıcıları yaygınlaştığından beri giderek daha az kullanılmaktadırlar. Zamanımızda kullanımları başlanıç safhasında ve çok yeni reflüsü olan ve diğer önlemlerin işe yaradığı hastalarla sınırlıdır diyebiliriz . Ayrıca uzun süreli kullanımlarının kan tablosu bozukluklarına, erkeklerde meme büyümelerine ve karaciğer fonksiyon bozukluklarına yol açabildiği bilinmektedir.

Proton pompası baskılayıcıları (PPB):

Özellikle ülser hastalığının tedavisinde bir çığır açmıştır bu guruptaki ilaçlar ve bunu mide asit üretimini neredeyse tamamen ortadan kaldırabilmeleri sağlamıştır. Omeprazol, pantoprazol, rabeprazol, esomeprazol ve lansoprazol bu guruptaki ilaçlardır. Reflü hastalığı tanısı konulup ilaç tedavisi başlanacaksa zamanımızda ilk kullanılan ilaçlar bu guruptandır diyebiliriz.

Bazen de yeni tanı konulduğunda öncelikle bir H2 reseptör baskılayıcısı kullanılmakta, ancak 8 hafta sonunda gereken iyilik sağlanamazsa bir proton pompası baskılayıcısına geçilmektedir. Her iki guruptaki ilaçlar çok nadiren de olsa birlikte kullanılabilmektedirler.

Yeni çalışmalarda PPB' nın reflü tedavisinde bariz olarak HRB'ne üstün olduğu kanıtlanmıştır.

PPB tedavisine yanıt veren reflü hastalarının büyük bölümünde ilaçlar kesildiğinde şikayetlerin geri geleceğinden hasta haberdar olmalıdır.

İşin özeti; PPB nın reflünün kendisine engel olmadığının ve yanlızca mide asiditesini azaltarak etki edebildiklerinin bilinmesidir. Dolayısı ile 8 - 12 haftalık yüksek dozlu bir tedavi başlangıcının ardından; ya düşük dozla (şikayetleri kontrol altında tutabilen en az doz) idame tedavisine geçilmelidir, ya da eğer tedavi kesilirse; şikayetler başlandığında yeniden ilaçlara başlanmalıdır.

Uzun süreli PPB kullanımının başlıca yan etkileri; diare, baş ağrısı ve midede bazı iyi huylu polip gelişimleridir. Bir de B12 vitamini düşüklüğüne ve birtakım kan tablosu değişikliklerine yol açabilmektedirler. Ayrıca nadiren de olsa libido (cinsel istek) kaybı yapabilmektedirler.

Bu ilaçların 15 yıldan daha uzun süreli kullanımlarının yol açabileceği komplikasyonlar ise bilinmemektedir. Çünkü henüz keşif olunmalarından bu yana 15 yıl geçmiştir.

Dolayısı ile hastaların ilaç tedavisinin ömür boyu sürmesi gerektiğinden ve kendilerini bu duruma uygun görmüyorlarsa daha etkili bir alternatif olarak anti-reflü cerrahisi yönteminden yarar görebileceklerinden mutlak surette haberdar edilmeleri gerekmektedir.

Zamanımızda tüm PPB arasında en etkin olanı Esomeprazol olup (örneğin: Nexium) en sık kullanılanı da budur.

2 - Prokinetik ajanlar

Sindirim sistemindeki ileri doğru hareketliliği arttıran metoclopramid (örn: Metpamid) gibi ajanların reflü hastalığının tedavisindeki rolleri sınırlıdır. Ayrıca santral sinir sistemine ait yan etkileri nedeni ile bu ilaçlar uzun süre kullanılamazlar. Kimi zaman PPB'na ek olarak , ancak kısa süre ile ilaç tedavilerine eklenebilmektedir bu ilaçlar.

3 - Alginik asit içeren ilaçlar

Bunlardan en iyi bilineni kuşkusuz Gaviscon dur. Bu ilaç yemeklerden sonra alınarak mide içeriğinin üstünde adeta bir filim tabakası gibi kalarak mide içeriğinin yukarıya kaçmasına engel olmaya çalışır. Genellikle bir PPB ilacı ile birlikte kullanılır.

Sosyal yaşam ve dietle ilgili önlemlerin yetersiz kalıp ilaç uygulamasının kaçınılmaz olduğu hastalarda ilaçlar genellikle iki değişik yaklaşımla uygulanmaya başlanabilmektedir:

Yukarı çıkma yaklaşımı (Step-up therapy): Öncelikle daha hafif etkili (örneğin Famotidin gibi) bir HRB ilacı ile düşük doz tedaviye başlanır. Sonra etki yeterli değilse bunun dozu arttırılır. Halen istenilen etki oluşmuyorsa daha etkili olan (örneğin Nexium gibi) bir PPB' ye geçilir.

Aşağı inme yaklaşımı (Step-down therapy): Direkt olarak çok etkin bir PPB ile tedaviye başlanır ve hasta iki ay süre ile şikayetsiz kaldığında doz yarıya indirilir. Bundan sonra ya ilaç kesilerek bir daha şikayetler oluşuncaya dek verilmez ya da çok düşük doz idame tedavisine geçilir.

Her iki ilaçla tedavi yaklaşımı sonuçsuz kaldığında ise anti-reflü cerrahi yöntemleri kaçınılmaz olarak gerekecektir. Zira ilaçlara rağmen rahatlayamayan ya da ilaçlar kesildiğinde şikayetleri nüks eden hastalarda ya da artık tüm önlemlerden ve ilaçlardan sıkılmış genç hastalarda cerrahi tedavi en geçerli ve yüz güldürücü seçenektir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp