Psikolojik etkenler ve Kanser

Psikolojik Etkenler ve Kanser

Çevresel ve beslenmeyle ilgili etkenlerin kanser hastalıklarınınoluşumunda önemli payları olduğu kuşku götürmez bir gerçektir; ama duygusal yaşamın da bu oluşumdaki rolü kesinlikle göz ardı edilmemelidir. İnsanın bütünselliği açısından bakıldığında, hastalığın oluşumunda, psikolojik ve bedensel boyutların dengesinde oluşan uyumsuzlukların önemli katkıları olduğu görülebilir. Duygusal stresin hastalıkların oluşmasına iki şekilde katkı sağladığı, gitgide daha da açıklıkla görülebilmektedir: Birincisi, bağışıklık sisteminin baskı altına alınması, ikincisi ise hormon dengesinde olagelen bozukluklardır ve bedende gelişen bu olağandışı durum, zararlı hücrelerin çoğalabilmesi için gereken başlıca şartları içermektedir. Daha önce de değinmiş olduğumuz gibi, bedenimizde sürekli olarak kötü karakterli hücreler üretilir ve normal şartlarda bunlar, bedenin savunma güçlerini içeren bağışıklık sistemi tarafından yakalanarak yok edilirler. Yani, bağışıklık sistemi doğru işlemediğinde kötü karakterli hücrelerin gelişimi de hızlanır ve bu olay ancak bedenin bu hücreleri yok edecek güce sahip olmadığı zamanlarda gerçekleşebilir!

Kanser hastaları üzerinde önemli etkisi olan duygusal ve ruhsal etkiler hakkında yapılan bilimsel araştırmalarda ulaşılan bulgular hep aynı sonuca varmaktadır. Genelde hep, kişiliklerle veya sosyal yaşamdaki rollerle ilgili, içinden çıkılamaz problemlerin yol açtığı duygusal stresler yaşanmıştır. Bu tür durumlar genelde, çaresizlik, karamsarlık ve umutsuzluk gibi duyguların oluşumuna yol açar. Bu çaresizlik bazen öylesine derinleşebilir ki, kişi çaresizliğini ve kızgınlığını herhangi bir yakınına açıklayamaz hale gelir. İşte böyle bir durumda, ağır bir hastalık ve hatta ölüm bile olası bir çözüm olarak kabul edilebilir veya özlenebilir. Tabii ki bilinçli değildir bu tür duygular, ama yine de güçlü bir düşünce örneği olarak bilinçaltında gelişebilirler.

Psikolojik ve bedensel durumların göz önüne alındığı, yardımcı bir kanser tedavisinin belki de en etkili örneği aşağıda açıklandığı gibi olabilir: Tedavinin ilk ve yönlendirici adımı, hastalığın gelişiminde etken olmuş olabilecek ruhsal ve sosyal etkenlerin araştırılarak, hastalığı ile olan önemli ilişkisi hakkında hastanın aydınlanmasına yardımcı olunmasıdır. Bu süreçte, hastada suçluluk duygularının oluşmamasına özen gösterilmeli, bu tür ruhsal etkilerin bedene yansımasının önüne geçilmelidir. Bu hedefe ulaşabilmenin ve olumlu bir değimimi başlatabilmenin en önemli unsuru ise, hasta ile konuşmak ve psikolojik tedaviyi sürdürmektir. Yaşanmış olan yoğun stresler nedeniyle oluşmuş durağanlık ve çekimserlik hallerinin sona erdirilebilmesi, ancak, yaşama bakış açısının temelden değiştirilebilmesiyle mümkün olabilir. Uygulanan bu tür bir psikoterapide, yaşama bakış açısı ve dünya görüşü sürekli olarak denetlenmelidir. Psikolojik yardım sürecinde oluşan olumlu yaklaşımlar, hastalığın tedavisine olumlu katkılarsağlayabiliyor. Hastanın hastalığını algılayış biçimindeki bu yapıcıdeğişim,' stres etkisini andıran bedensel bir tepki oluşturuyor; ama bu tepkinin etkisi ters yönlüdür. Başka bir deyimle, bu durumlarda bağışıklık sistemi güçleniyor!

Kanser hastalıklarının tıbbi tedavisinin şifalı bitkilerle de desteklenmesinin önemine örnek oluşturan bir mektup: 28.Aralık.2000Doktora boğaz iltihabı şikayetiyle gittiğim de otuz iki yaşındaydım. Yapılan tetkikler sonucunda lenfoma yani diğer korkunç ismiyle lenf kanseri olduğum belirlenmişti. Yüzüme bir tokat gibi çarpan sonuç kısa bir şaşkınlık süreci yaşamamı gerektirse de, hayata bir an önce kuvvetle sarılmam gerektiğini biliyordum. Bilime, doktorlarıma ve doğaya inancı m sonsuzdu.

Doğaya olan aşırı sevgim her zaman için kendimi onun bir parçası olarak görmeme, en sıkıntılı anlarımın tesellisini çoğu zaman onda bulmama neden oluyordu. Bu birliktelik benim ve eşimin bir takım kaynak arayışlarına yönelmemize sebep oldu. Bitkisel tedavilerle ilgili bir takım yayınların olduğunu önceden beri biliyorduk, fakat hangisine gerçek anlamda güvenebileceğimiz sorusu bizi bu noktada düşündürüyordu. Çünkü kemoterapinin yan etkisiyle zayıflayan bağışıklık sistemim her türlü olumsuz etkiye açık durumdaydı .

Bir gün tesadüfen, alışveriş yaptığımız bir MMM Migros marketinin şifalı bitkilerle ilgili bölümünde, Niyazi Eröztürk'ün Türkçeye çevirdiği ve yazdığı kitapları gördük. Alıp incelediğimizde bize çok daha güvenli, açık ve gerçek geldiğini anladık. Ama yine de yüz yüze konuşabileceğimiz, sorduğumuz sorulara ikna edici yanıtlar alabileceğimiz birisine ihtiyacımız vardı. Bu bizi, kitapların çevirmenini ve yazarını bulmaya yöneltti. Telefon rehberinden bulunan numara ve adres, bizi yeni bir dostluk ilişkisine götürecek olan yolun başlangıcıydı. 1998 Yılından beri Niyazi Bey 'i tanıyorum. Onunla ilk karşılaştığımızda, her konudaki titizliği, Üretkenliği, sevecenliği ve konusundaki bilgi birikimi beni hem çok etkilemiş, hem de rahatlatmıştı. Ona güvenebileceğime inanmıştım. Evinin içinde oluşturmuş olduğu çalışma mekanı son derece titiz ve düzenliydi.

Kendi elleriyle mevsimine göre topladığı, büyük bir itinayla kesipkuruttuğu otların istifi bile o kadar resimsel bir anlatımdaydı ki, şaşırıp imrenmemek, onu tebrik etmemek elde değildi. İşte o günden beri Niyazi Bey'in bana önerdiği bitki karışımlarından günde en az iki kere olmak koşuluyla, genelde çay ve damla, bazılarını ise merhem şeklinde kullanıyorum. Sabah kalktığımda güne bir fincan bitki çayıyla başlamanın, başka bir deyişle doğayı içinizde hissetmenin keyfine doyum olmuyor. Bu size gerçekten müthiş bir moral, dolayısıyla da sağlık veriyor.

Aynısafa, Yapışkanotu, lsırgan otu, Civanperçemi, Atkuyruğu, Anason, Rezene, Frenk kimyon u, Echinaciea, İsveç Şurubu ... Bunlar benim Niyazi Bey aracılığı ile edindiğim dostlarım; hepsi birbirinden güzel, hepsi birbirinden yararlı. Onları çok seviyorum ve dostluklarımızın ömür boyu devam edeceğine inanıyorum. Ağır kemoterapilerle gördüğüm bilimsel tedaviye bu dostlarımın da büyük katkısı olduğuna inanmak bana daha büyük bir güç veriyor.

Şu anda çok iyiyim ve yaşamı bize sunulan her türlü güzelliğin farkına vararak, bunu hissederek soluyorum. Bunun için, sizlerin de doğaya ve onun sunduğu armağanlara kucak açmanızı diliyorum. Çok teşekkürler!

Başak S. / İstanbul"

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp