Prekürsör B Ve T Hücreli Lenfohlastik Lösemi lenfoma

Prekürsör B Ve T Hücreli Lenfohlastik Lösemi lenfoma :

İmmatür lenfositlerden (lenfoblastlar) oluşan bu saldırgan tümörler daha çok çocuklarda ve genç erişkinlerde görülürler. Çeşitli lenfoblastik tümörler morfolojik olarak birbirlerinden ayırd edilemezler ve sıklıkla benzer bulgulara ve semptomlara neden olurlar. Bu ortak özellikleri nedeniyle, burada prekürsör B ve T hücreli neoplazileri bir arada ele alacağız. B hücre prekürsörleri normalde kemik iliğinden köken aldıklarından, pre- B lenfoblastik tümörler karakteristik olarak yaygın kemik iliği ve periferik kan tutulumu ile birlikte lösemi şeklinde prezante olurlar. Benzer şekilde, preT lenfoblastik tümörler de genellikle, normalde erken T hücre diferansiasyon bölgesi olan timusu tutan mediasten kitleleri şeklinde prezante olurlar. Bununla birlikte, mediasten kitlesi ile prezante olan pre- T hücreli "lenfomalar"ın çoğu hızla ilerleyerek lösemiye dönüşürken. diğerleri sadece kemik iliği tutulumu ile kalırlar.

Sonuçta, hem pre-B hem de pre-T lenfoblastik tümörler hastalığın herhangi bir aşamasında sıklıkla akut lenfoblastik lösemi (ALL) klinik tablosuna neden olurlar. ALL çocukluk çağı tümörlerinin % 80'ini oluşturur. İnsidansın en yüksek olduğu yaş 4'tür. Vakaların çoğu pre-B genotipine sahiptir. PreT hücreli tümörler adolesan erkeklerde daha sık olup, insidansın en yüksek olduğu dönem 15-20 yaşlardır. ALL'nin patofizyolojisi, laboratuvar bulguları ve klinik özellikleri, akut löseminin diğer majör tipi olan akut myeloblastik lösemi (AML) ile benzerlikler gösterir. Bu benzerlikler nedeniyle, ALL'ye spesifik olan özellikleri anlatmadan önce akut lösemilerin ortak özelliklerine değineceğiz

Akut Lösemilerin Patofizyolojisi

Akut lösemiler hızlı büyüyen tümörlerdir. Normal kemik iliği öncülleri normalden daha hızlı prolifere olurlar. Akut lösemilerdeki asıl patojenik problem diferansiasyonda duraklamadır. Bu durum blastların birikmesine neden olur. Blastlar, kemik iliğinde birikirken, hem fizikselolarak normal hematopoietik hücrelerin yerlerini aldıkları için, hem de tam olarak anlaşılamamış diğer mekanizmalar ile bu hücreleri baskılarlar. Sonuçta, akut löseminin klinik sonuçlarından sorumlu olan kemik iliği yetmezliği meydana gelir. Bu hastalığın tedavisinde amaç, lösemik klonu azaltarak normal hematopoiezin gerçekleşmesini sağlamaktır.

Akut Lösemilerin Klinik Özellikleri

Aşağıdakiler akut lösemilerin karakteristik özellikleridir:

• Ani ve şiddetli bir başlangıç. Hastaların çoğu semptomların ortaya çıkışından sonra ilk 3 ay içinde kliniğe başvurur.

• Normal kemik iliği fonksiyonlarının bozulmasından ileri gelen semptomlar. Bunlar arasında, özellikle yorgunluk (anemi nedeniyle ortaya çıkar), yüksek ateş (matür lökositlerin yokluğu nedeniyle görülen infeksiyonlara bağlı olarak) ve trombositopeniye sekonder kanama (peteşiler, ekimozlar, epistaksis, dişeti kanaması) sayılabilir.

• Kemiklerde ağrı ve hassasiyet. Bunun nedeni, kemik iliğinin genişleyerek subperiostiumu infiltre etmesidir.

• Jeneralize lenfadenopati, splenomegali ve hepatomegali. Bunlar lösemik hücrelerin yayılırının birer sonucudur, tüm akut lösemilerde görülürler, fakat ALL'de AML'den daha belirgindirler.

• Santral sinir sistemi belirtileri. Bunlar arasında meningial yayılımdan kaynaklanan baş ağrısı, kusma ve sinir felçleri vardır. Bunlar çocuklarda yetişkinlerden daha fazla görülürler ve ALL'de AML'den daha sıktırlar.

Akut Lösemilerin Laboratuvar Bulguları

Akut lösemi değişkendir. Bazen mikrolitrede 100.000hücreden fazla olabilir. Ancak, hastaların yaklaşık %SO'sinde hücre sayısı mikrolitrede 10.000'den azdır. Anemi hemen her zaman mevcuttur. Trombosit sayısı genellikle mikrolitrede 100.000'den daha azdır. Nötropeni de periferik kanda sık görülen bir bulgudur. adiren, kanda çok az blastın bulunduğu bir pansitopeni (alösemik lösemi) görülebilir, fakat kemik iliğinin blastlarla dolu olması apıastik anemiyi ekarte ettirir.

Morfoloji

Tedaviye verdikleri cevabın tamaman farklı olması nedeniyle, ALL ile AML arasındaki ayırıcı tanı büyük bir pratik öneme sahiptir. ALL 'de blastalr kemik iliği hücrelerinin en az %25'ini oluştururlar. Wright-Giemsa boyalı preparatlarda lenfoblastların nükleuslarında kromatin hafif kaba ve kümelenmiş olarak gözlenir ve bir ya da iki nükleolus izlenir (Şekil 12-14A). Myeloblastlar, daha ince kromatine ve daha geniş bazen granüller içeren sitoplâzmaya sahiptirler. Genellikle, lenfoblastların sitoplazmaları periodik asit-schiff (PAS) pozitif bir materyalden oluşan büyük agregatlar içerir. Myeloblastlar ise genellikle peroksidiz-pozitiftir. Akut lösemiler hakkındaki bu "kısa kurs"tan sonra, lenfoblastik löserelflenfomaya geri dönebiliriz. AML'den daha sonra bahsedeceğiz.

İmmunfenotipleme


Lenfoblastik tümörlerin alt tiplemesinde ve AML'den ayranında immunfenotiplemenin büyük önemi vardır. Özellikle pre-B ve pre-T hücrelerinde bulunan terminal deoksitransferaz enzimi vakaların %95 'inden fazlasında pozitiftir. Al. Eleri pre- B ve pre- T olarak tiplere ayırmak için hücreleri, CD19 (B hücreleri) ve CD2 (T hücreleri) gibi hücre serilerine spesifik işaretleyiciler ile boyamak gerekir. Her ne kadar immunfenotiplemenin klinik gidişi tahmin etmede yararı olduğu bilinmede, aslında tümör karyotipti bu konuda daha kesin ve spesifik bilgiler sağlar.

Karyotipik Değişimle

Lenfoblastik lösemillenfomalı hastaların yaklaşık % 90'ında gelişigüzel olmayan Karyotipik değişimler görülür. Bunlardan en sık olanı, erken preB hücreli tümörlerde görülen hiperdiploididir (>50 kromozamlhücre). Bu, TELI veAMLI genlerini etkileyen kriptik (12;21) bir kromozamal translokasyon ile ilişkilidir. Bu kromozama1 anomalilerin varlığı iyi prognoz habercisidir. Pre-B hücreli tümörlerde kromozam llq23'teki MLL geninde translokasyon olması ya da Philadelphia (Ph) kromozamunun varlığı kötü prognozu göstermektedir. Pre- T hücreli tümörlerde, pre-B hücrelilerdekinden tamamen farklı kromozoma1 yeni düzenlemeler vardır. Ancak bunların hiçbiri prognozu belirlemede yararlı değildir.

NOTCH1' deki Aktive Edici Mutasyonlar

NOTCR], normal T hücre gelişiminde gerekli olan bir transmembran reseptörüdür. NOTCHl sinyalleri pre-T hücrelerinin proliferasyonunda ve hayatta kalırnında etkindir. Kök hücrelerin timus dışında Pre- T hücrelerine diferansiye olmalarını sağlar. Pre-T hücreli tümörlerin %55-60'ında NOTCRl'de aktive edici noktasal mutasyonlar mevcuttur. Bu bulgu, NOTCR] sinyal yolağının birçok pre-T hücreli ALL'nin gelişiminde etkin olduğunu göstermektedir. NOTCRl'in timus dışında T hücre gelişimin hızlandırması pre- T hücreli tümörü olan bazı hastaların neden timus tutulumu olmadan kemik iliği hastalığı olduğunu açıklamaktadır.

Prognoz

Çocukluk dönemindeki lenfoblastik tümörlerin tedavisi onkolojinin büyük başanlarından biridir. Pre-B hücreli tümörü olan 2- LOyaşlar arası çocuklar en iyi prognoza sahip hasta grubundadır ve bunlarda çoğunlukla tam tedavi sağlama. Ancak diğer grup hastalardaki durum o kadar iyi değildir. Kötü prognoz işareti olan faktörler, erkek cinsiyet, yaşın 2'den küçük ve lü'dan büyük olması ve tam sırasında lökosit sayısımn yüksekliğidir. Çeşitli karyotipik anomalilerdeki yaşa bağlı farklar, prognoz ile yaş arasındaki ilişkiyi kısmen açıklamaktadır. MLL'de değişimleri olan ya da Ph kromozomuna sahip (her ikisi de kötü prognoz işaretidir) tümörler en sık olarak sırasıyla 2 yaşından küçük çocuklarda ve erişkinlerde görülür. "İyi prognoz" işareti olan kromozom anomaWeri ve hiperdiploidi) 2- 10 yaşlar arası grupta daha sıktır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp