Perinatal Hıv Teması Nedir?

Perinatal Hıv Teması Nedir? : Tüm bulaşmaların % 5-10’ unu içeren bu yolla, anneden bebeğine gebelik, doğum ya da emzirme sırasında bulaşabilmektedir. HIV' le enfekte kadınlardan doğan tüm bebeklerinyaklaşık % 30' unun gerçekten enfekte olduğu gözlenmektedir. Gebe annenin tedavisi ile bu oran % 1-7'ye düşmektedir. Örneğin, gebe kadına zidovudine verilen klinik çalışmalarını sonuçları, vertical bulaşma insidansında %68 azalma olduğunu göstermiştir(8'.Perinatal temasla bulaşmayı önlemenin tek kesin yolu gebelikten korunmadır. Ancak doğum yapmak isteyen HlV'le enfekte annelere, sütle geçme oranı fazla olmamakla birlikte, emzirme önerilmemektedirHIV bulaşmasından korunma kadar, psikososyal açıdan izolasyonu engelleme de bulaşmama yollarını bilmenin de önemi yadsınamaz. HIV enfekte bireyle temas, tokalaşma, kucaklaşma, öpüşme ve ortak tabak, bardak, çatal, kaşık kullanımı ya da onun yaşadığı çevredeki hava, su, yiyecekler ve böcek, sinek gibi vektörlerle bulaşma olduğuna ilişkin bir kanıt olmadığı bildirilmektedir. Ancak, kanamaya yol açacak sert öpüşmeler, ağızdaki yaralar, dişfırçalanması sırasında diş eti kanamalarının bulaşma nedeni olabile-ceği üzerindedurulmaktadır *1,2*.Sağlık çalışanları için küçük ancak gerçek mesleki risk söz konusudur.

Enfekte kanla ciddi temas, iğne batma yaralanması ya da ciddi cilt bütünlüğünün bozulduğu durumlarda vücut sıvıları ile perkütan temas, başlıca bulaşma yolu olarak gösterilmektedir. Çalışmalarda HlV'le bulaşma riskinin % 0.27-% 0.5'ini parenteral temasın oluşturduğu, göz ya da ağıza sıçrama gibi mukozal temasların çok daha az risk taşıdığı bildirilmektedir *1,6*.Sorunların erken tamlanması, tedavi/bakımın HIV enfeksiyonuna bağlı morbidité ve mortaliteyi azaltabileceği belirtilmektedir. Sağlık çalışanlarınca tam öykü ve sistemleri gözden geçirmenin sorunların erken dönemde tanımlanmasına yardımcı olacağı göz ardı edilmemelidir(9).HIV enfeksiyonu risk faktörlerinin davranışsal olduğu bir gerçektir. Bu nedenle, HlV'le infekte olduğu bilinmeyen bireylerde tanılamanın, bireyin HIV enfeksiyonu ve diğer cinsel yolla ya da kan yoluyla bulaşan hastalıklardaki riskli davranışlarını irdelemede odaklandırılması önerilmektedir. Riskleri tanılamada yardımcı olabilecek temel sorular arasında:

1 - Hiç kan transfüzyonu yaptırdınız mı ya da pıhtılaşma faktörü kullandınız mı?

2- Diğer bir kişiyle iğne ya da enjektör paylaştınız mı?

3- Farklı cinsel deneyimler yaşadınız mı? (Penis, vajina, rektum ya da ağzınıza diğer bir kişinin penis, vajina, rektum ya da ağzı ile temas etti mi?)

4- Cinsel yolla bulaşan bir hastalığınız oldu mu ? gibi veriyi sağlayabilecek sorular yer alabilir(3) .Bu soruların risk tanılamasını başlatmada gerekli ve yönlendirici olacağı düşünülebilir. Ancak, soruların, bireyin ve bulunduğu durumun gereksinimlerini karşılaması açısından bireye özgü düzenlenmesi üzerinde durulmaktadır. Bu soruların herhangi birine verilen pozitif bir yanıtın , tanımlanan riske özgü sorunların derinliğine araştırılmasını gerektireceği açıktır. Bireye HIV enfeksiyonu tanısı konulması durumunda ileri tanılama gereksinimi ortaya çıkabilecektir. Yeni tanı konmuş bir bireyin şok ya da inkar duygularını sergileyebileceği yanı sıra durumunu algılamada şaşkınlık yaşayabileceği ve doğrukarar almada yetersizliklerle karşı karşıya gelebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle sağlık çalışanının bir süre bilgiyi tekrar etme, açıklama yoluyla doğru algılandığını belirlemesi önerilmektedir.HIV enfekte bireyde tanılama sübjektif ve objektif veriler veriler doğrultusunda gerçekleştirilir.

Sübjektif veri olarak:
♦ Geçmiş sağlık öyküsü açısından enfeksiyon bulaşma yolu,4- Hepatit ya da diğer cinsel yolla bulaşan (CYB) hastalıklar,4 Tüberküloz ya da sık geçirilmiş viral, fungal ya da bakteriyel enfeksiyonlar,4 Uluslararası seyahat olup olmadığı sorulurken aldığı ilaç kontrolünde immunosüpresif ilaç kullanıp kullanmadığı kontrol edilmelidir(1).Bireyin hastalığı nasıl algıladığının irdelenmesinin yanı sıra alkol, B vitamini tüketme ya da hastanın yemek yemesini önleme yoluyla kötü beslenmesine ortamhazırlayacağından alkol tüketimi gün ışığına çıkarılmalıdırHlV'le enfekte bireylerde çeşitli faktörlerin kötü beslenme ve zayıflamaya katkıda bulunduğu bilinmektedir. HIV ve fırsatçı enfeksiyonlar metabolizmayı ve dolayısıyla enerji istemini yükseltirken , gastrointestinal sistemin çeşitli yerlerindeki emilimi negatif yönde etkileyebilirler *4'.Bireye HIV enfeksiyonu tanısı konulması durumunda ileri tanılama gereksinimi ortaya çıkabilecektir.Öykü almada , kötü beslenmeye katkıda bulunan ya da olası semptomlar ele alınmaktadır. Hasta sağlıklı görünüyor olsa bile daha sonra gözlenecek sorunlara erken dönemde belirleme adına ipuçlarını sergileyebilir. Bu konudaki duyarlılık tedavi bakımı olumlu etkileyebilir. Bireyin,

♦ Kilo kaybı, anoreksia,bulantı kusma,
♦ Çiğneme ve yutmada ağrı ya da rahatsızlık,
♦ Yemek yemeyi zorlaştırabilecek oral ya da özofageal lezyonlar,
♦ Kanama ,
♦ Dudak,ağız,dış etleri , dil ya da boğaz yaraları,
♦ Asitli,tuzlu ya da baharatlı yiyeceklere duyarlılık,
♦ Yutma güçlüğü,
♦ Abdominal kramplar,
♦ Ciltte kızarıklık, lezyon ya da renk değişiklikleri,
♦ İyileşmeyen yaralar olup olamadığı sorgulanmalıdır (1'3,5,10).

Boşaltıma ilişkin olarak, sürekli diyare, dışkı karakterinde değişiklik, idrar çıkmada ağrı olup olmadığı, yorgunluktan yakınıyorsa yemek yeme alışkanlıklarının etkilenip etkilenmediği sorgulanmalıdır.Nörolojik sorunlar açısından yürümede sıkıntısı ve yemek yerken sıklıkla boğulma duygusu olup olmadığı araştırılarakkaydedilmelidir. Öz bakım girişimleri arasında önemli, kendini beslemede unutkanlık ya da yetersizlik gibi bilişsel sorunların aranması önerilmektedir.Bulantı, kusma, diyare, şişkinlik ve gazın özel dikkat gerektirebileceği, tanılamada nedenlerin belirlenmesine yardımcı olabilecek bu semptomlara odaklanmış soruların sorulması gereği üzerinde durulmaktadır. Örneğin, hastaya ağrıyı nerede hissettiği sorusu, kalın bağırsak diyaresini ince bağırsak diyaresinden ayırt etmede önemlidir. Böylece farklı tedavi uygulamaları iyileşmeyi hızlandırabilir. (İnce bağırsaktan diyare peri- umblikal ağrıya neden olurken kalın bağırsaktan diyare aşağı abdominal ağrıya neden olmaktadır). Benzer şekilde, küçük hacimde diyare kalın bağırsak problemini işaret ederken çok fazla diyare ince bağırsak sorununu göstermektedir *4*.Diyare ve kötü beslenme , çeşitliÜmit Müfit Dinçaygastrointestinal patojenlere bağlı olarak gelişebileceği gibi hiçbir nedensel organizmanın bulunamadığı durumlarda da hastanın diyareye bağlı mukozal atrofi yaşadığı gözlenebilmekte, burada HIV enteropati tanısının düşünülebileceği belirtilmektedir *3,4’ .Aktivite ve egzersizle ilgili olarak,

Kronik yorgunluk, adale zayıflığı,
♦ Yürüme güçlüğü,
♦ Öksürme ve kısa aralarla nefes alma,
♦ Uykusuzluk ve gece terlemelerinin sorgulanması önerilmektedir.Bilişsel- algısal düzeyde:
♦ Başağrısı, ense sertliği,göğüs ağrısı, rektal ağrı, retrosternal ağrı,
♦ Bulanık görme, fotofobi, çift görme, görme kaybı,-
♦ İşitme bozukluğu,
♦ Konfüzyon, unutkanlık, dikkat eksikliği, hafıza kaybı, kişilik değişikliklerine ilişkin mental durumda gerilemeler,
♦ Parestezi, ayaklarda aşırı duyarlılık, kaşıntı araştırılmalıdır.Cinsellik ve üreme açısında da,
♦ Genital organlarda iç ya da dış lezyonlar,
♦ Vajinada kaşıntı ya da yanma, ağrılı cinsel ilişki,
♦ Menstruel değişiklikler, vajinal ya da peniste akıntı olup olmadığı sorgulanmalıdır(5).

Hastaların sağlık tanılamalarında, HIV enfeksiyonu için potansiyel risk faktörlerinin değerlendirilmesinde, geçmiş ve şimdiki cinsel aktivitelerini içeren tam, doğru bir cinsel davranış öyküsü elde edilmelidir. Bunun elde edilmesinin de becerili görüşme teknikleri ve güvene dayalı profesyonel bir ilişki gerektireceği açıktır(6,7).Gizliliği ön plana çıkaran cinsel aktivitelere ilişkin bilgiyi elde etmede, buna gereksinim olduğunu açıklamanın ve uygun ancak kapsamlı sözcüklerle soru sormada rahat olmanın önemi tartışılmaz. Cinsel sağlık öyküsü, olası HIV enfeksiyonu için riskte olan bireylerin tanımlanmasına ek olarak sağlıkeğitimi ve hastalıktan korunma açısından da bir fırsat yaratabilecektir

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp