Paragonımus Westermanı Nedir?

Paragonımus Westermanı Nedir? : Eş adlar : Distoma westermani, Distoma ringeri, Distoma pulmonum, Paragonimus ringeri, Paragonimus kellicotti.İnsanın akciğerinde yerleşerek hastalık etkeni olan bu helminte genellikle Uzak Doğuda rastlanmakta, Güney Amerikada ve Batı Afrika- da da bulunmaktadır.

Morfoloji ve evrim

Ortalama 1 cm boyunda ve 0,5 cm eninde olan ve çok .defa ikişer ikişer bulunan Paragonimus westermani, oval şekilde, ortadan kesilmiş bir fasulya ya da kahve tanesine benzeyen oldukça kalın ve kırmızımsı kahverengidir; saklandığında rengi griye döner. Vücut yüzeyi dikenli bir örtü ile kaplıdır. Büyüklükleri aynı olan ağız ve karın çekmenleri vardır. Genişçe olan yutaktan sonra kısa bir yemek borusu ve sağda, solda arka uca kadar barsaklar devam eder. Arka uca yakın, ortada çıkartı kesesi ve bunun iki yanında iki testis vardır. Karın çekmenine yakın olmak üzere orta hattın solunda yumurtalık, sağında da kıvrıntılı boru şeklinde uterus yer alır.

Paragonimus westermani yumurtası, ortalama 80x50/x büyüklükte olabilir; oval, kalın kabuklu ve sarımsı esmer renklidir. Pek belirli olmayan düz bir kapağı vardır. Kapağa yakın kısmı daha geniştir. Yu- murtlandığı zaman içinde embriyon yoktur. Bu yumurtaları sabah balgamındaki kırmızı ya da kahverengi tanecikler içinde, bazen dışkıda bulmak olasıdır.Yumurtalar ya öksürük esnasında balgamla ya da yutulduktan sonra dışkı ile vücuttan çıkarlar.

Embriyonun gelişmesi için yumurtanın enaz iki, en çok yedi hafta suda bulunması gerekir. Yumurtadan ayrılarak suda yüzen mirasidyum, tatlı sularda yaşayan Melania türünden belirli yumuşakçaların vücuduna girerek önce deri altı dokusunda sporosist, sonra redya, yavru redya ve sonunda serkarya haline geçer. Büyük bir ağız çekmeni, çok ufak kuyruğu bulunan serkarya yumuşakçayı terke- der ve tatlı su İstakozu veya pavurya gibi kabukluların vücuduna girerek bacak kasları ve eklemlerde, bazen karaciğerde kist oluşmasıyla me- taserkarya halini alır.

Bu kabuklularda bulunan metaserkarya bir ay kadar sonra hastalığı bulaştıracak duruma geçer. Böyle bulaştirıcı kurtçuk şekillerini taşıyan pavurya veya İstakozu çiğ ya da az pişmiş yiyen insanlarda duodenumda kistten ayrılan kurtçuk barsak duvarından geçerek karın boşluğuna ve buradan diyafragma, plevra boşluğu yoluyla akciğerlere erişir ve akciğerde gelişerek altı hafta içinde erişkin helminti meydana getirir.

Patogenez ve klinik belirtiler

Akciğerde yerleşen erişkin helmint 1 cm kadar çapında fibröz bir kapsülle sarılmıştır. Bunun içinde kan, cerahat bulunabilir. Bazen bu kapsüller ikincil olarak infekte olabilir, ülserleşebilir. İlerlemiş vakalarda akciğerde yumurtalar etrafında abseler belirir ve fibröz doku oluşur.Paragonimiasis birdenbire başlayan fakat kronik seyreden bir hastalıktır. Bazen başlangıç şikâyetleri olarak hafif ateş, titreme, halsizlik olabilir. Pnömoniyi andıran belirtiler gözlenebilir. Çok defa sabahlan öksürük, yapışkan, kanlı balgam ve göğüste ağrı vardır.

Eozinofili saptanır. Balgamın içinde yumurta kümelerinin yaptığı sarı tanecikler görülür. Amfizem, dispne meydana gelebilir. Helmint ölecek olursa kapsülü dekalsifiye olur, belirtiler kaybolur. Röntgen muayenesinde yaygın, koyu lekeler veya nodüler gölgeler, plevrada kalınlaşma görülebilir. Hastalığın komplikasyonları olarak bronşektazi, abse oluşabilir; bazen tüberküloz yerleşir.Tipik akciğer şekli dışında, paragonimiasisde kurtçuğun yerleşene kadar göçü sırasında dolaştığı organ veya dokulara ait bazı belirtiler de ön plana geçebilir, örneğin, helmintin karın organlarında bulunduğu vakalarda karın ağrısı, ishal bulunabilir. Bazen lenf düğümlerinde abse, yüksek ateş olur.

Daha az rastlanan şekillerde lezyonlar deride, gözde, böbrekte bulunabilir veya merkez sinir sistemi tutulabilir.Ender olarak akciğerde büyük damarlarda yıkım olan ağır vakalarda vücut direnci düşük hastalar kısa zamanda ölebilir. Az görülen helmintin beyinde yerleştiği hastalık şekli, oturma yerine göre belirtiler verirve ölümle son bulur. Bunlar dışında hastalık uzun yıllar kronik seyreder ve tedavi sonucunda çok defa şifa ile sonlanır.

Tanı

Hastanın balgamında kan ve kahverengi tanecikler, akciğer radyografisinde gölgeler bulunuşu, eozinofili kuşku uyandırır. Fakat hastalık klinik olarak diğer akciğer hastalıklarından ayırdedilemez. Kesin tanı için, balgam, dışkı ya da deri lezyonlarında yumurtaların görülmesi gerekir. % 3 NaOH ile santrifüjde çevirerek balgamda yumurtaların bulunması kolaylaştırılır. Bazı özel durumlarda deriden biyopsi ile erişkin helmint çıkartılabilir.Ender olan, merkez sinir sisteminin yahut karın organlarının tutulduğu vakalarda, erişkin helmintten hazırlanan antijenle kompleman birleşmesi ya da presipitasyon deneyi veya allerjik deney uygulanır. Yalnız bunlar duyarlı olmadıkları gibi, sonuçları sadece paragonimiasise özgül değildir.

Tedavi

Bitionol (bithionol), 15 gün süreyle, gün aşırı olmak üzere vücut ağırlığının kg’ı başına 5 mg üç defada verildiğinde, başarılı sonuçlar alındığı bildirilmiştir. İkincil bakteri infeksiyonlarına karşı kullanılan antibiyotiklerle ya da sulfonamitlerle birlikte emetin denenebilir. Akciğerin bir tek lobunda yerleşmiş lezyonlar cerrahî olarak tedavi edilebilir.

Epidemiyoloji

Paragonimiasis (paragonimyaz) esas olarak Uzak Doğuda bulunur. Afrika ve Güney Amerikadan da vakalar bildirilmiştir. İnsana hastalık, ara konak olan kabukluların yenmesiyle, bazen kabukluların vücudundan ayrılmış bulunan metaserkaryaların bulunduğu suların içilmesiyle bulaşır. İnsandan başka kedi, köpek, tilki, kurt, kaplan ve domuz gibi hayvanlar da son konak olabilirler.

Korunma

İstakoz ve pavuryaları pişirmeden yememelidir; 53°Cde beş dakika ısıtma yeterlidir. Dışkının sulara karışması önlenmelidir. Kuşku duyulansular kaynatılmadan içilmemelidir. Adı geçen kabukluları pişirmek üzere hazırlayanların da bulaşma tehlikesinden kaçınmaları gerekir. Toplum paragonimiasis tehlikesi ve bulaşma yolları hakkında uyarılmalıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp