Kuduz Kedi

Kuduz Kedi : Virüslerin yol açtığı, sıklıkla hayvanlardan insana bulaşan, beyni ve omuriliği (merkezi sinir sistemi) etkilediği için ölümle sonuçlanan bir hastalıktır. Kuduza neden olan virüs, memelilerin ve kuşların (sıcakkanlı hayvanlar) hücrelerinde yaşayabilir.

Kuduz bir hayvanın insanı ısırmasıyla bulaşır. Kurt, tilki, yarasa, tavşan gibi hayvanlarda kuduz virüsü oldukça yaygındır. Bu yabani hayvanlarda yaygın bir şekilde bulunmasına rağmen, virüsün insanlara bulaşmasına neden olan hayvanlar sıklıkla kedi ve köpek gibi evcil hayvanlardır.

Bu hayvanların salyasında bulunan kuduz virüsü, hayvanın ısırmış olduğu yerdeki yaradan içeriye girer. Daha sonra yavaş yavaş ilerler ve beyne ulaşır. Bu yüzden hastalığın kuluçka süresi 10 gün ile 6-8 ay arasında değişir. Hayvanın ısırdığı yer, kafaya ne kadar yakın olursa kuluçka süresi de o kadar kısa olur.

KUDUZ TEDAVİSİ


Hastalığın ancak kuluçka döneminde uygulanan koruyucu tedavi oldukça başarılı sonuçlar verir. Bu yüzden kuduz artık eskisi gibi korkutucu hastalıklar arasında değildir. Hastalığın bulaşmış olduğu düşünülen kişilere, vakit kaybetmeden aşı ya da bağışık serum uygulanır. Koruyucu tedavinin amacı budur. Etkisi zayıflatılmış kuduz virüslerinin hayvanlara aşılanmasıyla ve hayvanların kan serumunun insanlara şırınga edilmesiyle hayvanın kanında bulunan antikorlar kuluçka döneminde virüsleri öldürerek insanları ölümden kurtarır.

1885 yılında Fransız bilimci Louis Pasteur ilk olarak bu serumu uygulamıştır. Fakat virüs vücuda girdikten sonraki 24 saat içinde etkilidir. Bu yüzden kazanılan bağışıklık geçicidir. Bu sebeple, kuduz olduğu şüphelenilen bir hayvan ısırdığında 1 günü geçmeden koruyucu tedaviye başlamak gerekir. Kuşkulanılan her vakada aşı ya da serum uygulanmalıdır. Çünkü aşı da serum gibi geçici bağışıklık kazandırır.

Doğrudan etkisiz hale getirilmiş virüslerle yapılan kuduz aşısı önceleri kuduz hayvanların beyninden elde ediliyordu. Yaranın ağırlığına ve kafaya yakınlığına göre 2-3 hafta süreyle uygulanıyordu. Artık, laboratuvarlarda üretilen yeni kuduz aşısı (HDCV) ile koruyucu tedavi daha güvenli ve oldukça kolaydır. Kola şırınga edilerek yapılan bu aşı, ağır yan etkilere neden olmaz ve en kötü yaralarda bile bir kaç gün aralıklarla en çok 4 kez uygulanması yeterlidir.

KUDUZUN BELİRTİLERİ


Kuduza neden olan virüs beyne ve omuriliğe yerleştikten sonra kuduzun ilk belirtileri ortaya çıkar. Bundan sonra hayvanın, kuduz olup olmadığını anlamak çok kolaydır. Hayvan; huzursuz, tedirgin ve hırçındır. Çünkü virüsün yerleşmesiyle merkezi sinir sistemi uyarılmıştır. Hayvan daha sonra saldırgan bir hal alır ve diğer hayvanları ve insanları ısırmaya başlar. Bu döneme kudurma evresi denir. Bu süre içinde hayvanda felç belirtileri ortaya çıkar.

Dolayısıyla su içmek istemez, tükürüğünü yutamaz ve ağzından salyalar akmaya başlar. Havlaması, boğazında bir şey varmış gibi boğuktur ve ışıktan rahatsız olur. Bu belirtiler ortaya çıktıktan sonra 4-5 gün içinde hayvan ölür. Bazı vakalarda saldırma ve kudurma belirtileri görülmez ve hayvan ağır bir felç geçirerek ölür.

İnsanda ortaya çıkan belirtiler de hemen hemen aynıdır. İlk dönemde çırpınma, huzursuzluk görülür. Bunu takiben kaslar ağrılı bir şekilde kasılmaya başlar ve felç gelişir. Şiddetli boğaz kası kasılmaları oldukça acı vericidir. Bu yüzden hasta kişi suyu içmekten ve görmekten çok korkar. Eğer hastalık belirtileri ortaya çıkarsa, merkezi sinir sistemindeki yutkunma ve nefes alıp verme refleksleri durur. Bu yüzden belirtiler başlayınca tedavi imkanı yoktur.

Kuduz, Rabies ya da Lyssa. Merkezi sinir sistemini ağır şekilde tutan viral bir zoonoz (insanlara hayvanlardan geçen hastalık).

Bugün bile insanlarda ölüme sebep olmaktadır. Etkeni, Rhabdoviruslar grubundan RNA'lı Lyssavirus genusundan bir rhabdovirus'tur. Kuduz hayvanlarının salyasında bulunur ve genellikle ısırma suretiyle bulaşır. Tabii konakçısı olan yarasanın, yağ dokusu ve tükürük bezinde bulunur. Bütün memelilerde koruyucu tedbirler alınmazsa hemen daima öldürücüdür.

Bugüne kadar belirtiler ortaya çıktıktan sonra kurtulan sadece altı vaka bildirilmiştir. Kurtulan hastanın bilinci kapatılmış ve 6 gün komada tutulmuştur. Tedavinin 10. gününde hasta gözlerini açmış, annesini tanımış, fakat konuşma ve yürüme gibi faaliyetleri bile yeniden öğrenmek zorunda kalmıştır. [1]Daha sonraki hastalara da aynı tedavi yöntemi uygulanmış, fakat başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Kuduz hastalığında ölüm özellikle solunum felci ile olur. Kuşlar veya böceklerde kuduz virüsüne rastlanmaz.

Kuduz, şarbon ve tavuk kolerası gibi hastalıklar için aşıyı bulup tatbik eden kişi Pasteur'dür. 1882 senesinde ise mikroskopla dahi görülemeyen kuduz virüsünü keşfetti. Daha sonra kuduz virüsü verilen tavşanın omuriliğinin kurutulmasından elde edilen maddeyi, kuduz aşısı olarak kullandı. Birçok aşı çeşidi vardır. Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği bulaşma sonrası aşılama şemasına göre aşı 0., 3., 7., 14., ve 28. günlerde 5 doz olmak üzere uygulanmaktadır. Bulaşma öncesi aşılama uygulaması için ise D.S.Ö'nün tavsiye ettiği aşılama şemasına göre 0, 7, 28. günlerde toplam üç doz aşı uygulanması yeterlidir.

Hastalığın kuluçka süresi sekiz günden iki yıla kadar değişebilir. Ortalama kırk gündür. Bu devrede kuduz aşısı veya anti serumu yapılırsa hastalık belirti vermeden önlenebilir. Aşının gayesi vücutta çabuk ve yüksek seviyede antikor hasıl edip virüsün nötralize edilmesidir. Klinik belirtiler çıktıktan sonra aşıdan fayda beklenemez.

İnsanlara hastalığın bulaşmasında başlıca aracı olan köpekte ilk belirtiler, hayvan evcilse fark edilen huy değişmeleridir. Hayvan alışılmış hareketlerini yapmaz, garip davranışlar içine girer. Ot, tahta, kumaş vb. şeyleri yemeye çalışır, huysuz ve huzursuzdur, ışıktan uzak ve sessiz yerlere gider, çeşitli hayallere dalar ve çevresine saldırır, devamlı koşar, ağzından salyası akar ve dört-beş gün içinde felçler geçirerek ölür.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp