Kroner Atardamar Spazmı

Kroner Atardamar Spazmı : Damar sertliğinin kalp hastalığında bi­ rinci derecede önem taşıdığı kesindir. Öte yandan geçtiğimiz 10 yılda birçok araştırma ve klinik bulgu kalp hastala­ rında görülen bütün ağrıların (anjina) koroner atardamarlardaki yerleşik tıkan­ maya bağlı olmadığım göstermiştir. Koroner atardamarların duvarında, kan akımının düzenlenmesine yardımcı olan ince bir düz kas katmam yer alır. İlk kez 1910'da Sir William Osler bu katman şiddetle kasıldığında koroner atardamarlarda ani bir daralma (spazm) olabileceğini öne sürmüştür. 1959'da Dr. Myron Prinzmetal fiziksel güç har­ carken değil, dinlenme sırasında ortaya çıkan bir anjina tipini (dinlenme anjina- sı) tanımlamış ve bu durumu elektrokar­ diyografiyle belirlemiştir.

1970'te Dr. Albert Kattus bir kalp ameliyatı sırasın­ da koroner atardamardaki spazmı sapta­ mıştır. Daha sonraları koroner atarda­ marlarının x-ışınlannı geçirmeyen mad­ deyle görüntülendiği anjiyografılerde de spazmlar gözlenmiştir. Bugün koroner atardamarlarda geçi­ ci bir spazmın, dinlenme anjinası nöbet­ lerinin yanı sıra, bedensel güç harcama­ ya bağlı anjinadan gerçek kalp krizine kadar koroner kalp hastalığının bütün belirtilerine yol açabileceği düşünül­ mektedir. Spazm koroner atardamarın hiç damar sertliği bulunmayan bir böl­ gesinde görülebileceği gibi damar sert­ liği nedeniyle yerleşik bir daralmanın oluştuğu bölgede de ortaya çıkarak da­ ralmayı artırabilmektedir. Bu durum koroner atardamarlarda ka­ lıcı ve yerleşik tıkanma olmadan ortaya çıkabilen birçok sorunu açıklamaktadır.

Ender de olsa genç kadınlarda görülen koroner atardamar hastalığında hiçbir be­ lirti olmadan ortaya çıkan koroner spaz­ mı araştırmacıların ilgisini çekmektedir. Koroner atardamarların spazmını başlatan olaylar kesin olarak aydınlatıl­ mış değildir. Ama son yıllarda aşağıda­ ki etkenlerin katkısı üzerinde durulmak­ tadır.

• Trombositler. Bir araya kümelenen trombositler güçlü damar büzücü etkisi olan ve damarları daraltan tromboksan A2 adlı maddeyi salgılar. Bu nedenle koroner kalp hastalığında trombositle- rin kümelenmesini önleyen aspirin ve pıhtılaşmayı önleyen başka ilaçlar kul­ lanılmaktadır.

• Sigara. Çeşitli araştırma sonuçlan si­ garayı bırakanlarda anjina nöbetlerinin önemli ölçüde azaldığını göstermekte­ dir. Bu azalma sigaranın koroner atar­ damar spazmındaki rolüne bağlanmak­ tadır.

• Gerginlik. Bazı kişilerde gerginlikle (stres) anjina arasında bir bağ olduğu uzun süredir bilinmektedir. Güncel araştırmalar gerginlikle anjina arasın­ daki bağlayıcı halkanın spazm olabile­ ceğini düşündürmektedir. Spazmı baş­ latan bütün etkenlerin ortak yanı, koro­ ner atardamarlardaki kas hücrelerinin içine kalsiyum girişini artırmaları ola­ bilir. Hücre içine kalsiyum akışının be­ sinlerle alınan kalsiyumla ve kandaki kalsiyum düzeyiyle hiçbir ilgisi yoktur. Bu süreç bütün düz kas hücrelerinde geçerli olan molekül düzeyindeki bir işlemin parçasıdır. Buna göre hücre içi­ ne kalsiyum akışını önleyen ilaçlar ko­ roner kalp hastalığı tedavisinde önem taşır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp