kötü kolesterolün belirtileri

Kolit Ülser Hakkında Genel Bilgiler

Ülser ,Deri ya da Mukoza Üzerinde Gelişerek Altındaki Dokularıda Etkileyen Açık Yaralara Denir.Ülser Hastalığı,Kolit Ülser,Ülser Hastalığının Tedavisi,Ülserin Sebepleri,Ülserin Teşhisi Gibi Ülser Hastalığı İle İlgili Merak Ettiğiniz Herşeyi Bulacağınız Yazımızı Okumanızı Tavsiye Ederiz..

Gıdaların, ağızdan sonra vücudumuz içindeki seyri sindirim kanalında olur. İltihabi bağırsak hastalığı, sindirim kanalında görülen, sıklıkla kronik seyirli (uzun süreli) inflamasyondur (iltihap). Bağırsak duvarında ülser, şişme, yaralanma, kanama ve zedelenme ile seyreder. Ana hatları ile iltihabi bağırsak hastalığının, Ülseratif Kolit ve Crohn Hastalığı olmak üzere iki farklı tipi bulunur. Buna ek olarak iltihabi bağırsak hastalığının tam olarak Ülseratif Kolit veya Crohn Hastalığına benzemeyen, arada kalan tipi yani tam belirlenemeyen şekli vardır.

Bazen iltihabi bağırsak hastalığı ile aynı anlama gelen ve hastalığın etkilediği bağırsak bölümünü ifade eden kolit (kalın bağırsak tutulumu), enterit (ince bağırsak tutulumu), ileit (ince bağırsağın son bölümü ileum segmentinin tutulumu) veya proktit (kalın bağırsağın son bölümü olan rektum tutulumu) gibi isimler de verilir. Hastanın şikayetleri bu tipler arasında değişmektedir.

ÜLSERATİF KOLİT NEDİR?

Ülseratif kolit, kalın bağırsağın içini örten tabakanın (mukoza-submukoza) iltihabıdır. İltihabi değişikliğin olduğu bölgede bağırsağın iç yüzünü döşeyen örtü tabakası olan mukozada ülserler oluşur. Bu nedenle hastalığa, ülserlerle karakterli hastalık anlamına gelen ülseratif kolit denir. Kalın bağırsak içinde en sık rektum ve sol kolon (kalın bağırsağın son bölümü) etkilenir. Bağırsak kanalının diğer bölümleri (örneğin: mide, ince bağırsak) bu hastalıktan etkilenmez.

ÜLSERATİF KOLİT NASIL GELİŞİR ?

Crohn Hastalığı gibi bunun da kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak son dönemde immünolojik (bağışıklık sistemi hastalığı) olduğuna dair teoriler ortaya atılmıştır. Bulaşıcı değildir. Genetik (kalıtsal / ırsiyet) geçiş gösterebilir. Bazı teorilerde ise bir virüs veya bakterinin (mikrobik) bağırsak duvarındaki immunolojik (bağışıklık sistemi ile ilgili) olayları başlattığı ileri sürülmektedir. Bu olaylar sonucu, bağırsağı örten tabakada iltihabi hasar oluştuğu gösterilmiştir.

Bağışıklık sisteminde olan bu bozukluğun, bir etkenin sonunda mı yoksa doğrudan başlangıç olarak mı meydan geldiği henüz aydınlatılmamıştır. Hastalığın ruhsal stres veya mutsuz geçen bir çocukluk çağı sonucu geliştiği inancı kabul edilmemektedir. Herhangi bir gıda türü ile meydana gelmez. Bulaşıcı değildir.

KİMLER ETKİLENİR?

Her yaş grubunu tutabilmesine rağmen sıklıkla 16-40 yaş arasında görülür. Kuzey bölge ikliminde yaşayanlarda sık görülür. Hastalığın kadınlar ve erkeklerde rastlanma sıklığı eşit orandadır. Ailesel yatkınlık olabilir.

ÜLSERATİF KOLİT BELİRTİ ve BULGULARI NELERDİR?

Kalın bağırsağın en önemli görevi bağırsak içindeki suyun kana geri emilimidir. Ülseratif kolit hastalığında suyun geri emilmesini sağlayan tabakada inflamasyon (iltihap) olması nedeni ile bu işlev gerçekleşemez. Böylece hastalığın en önemli bulgusu ishal gelişir. Bu mukozal örtü tabakasındaki inflamasyon (iltihap), doku zedelenmesine dolayısıyla ülserlere ve kanamaya neden olur. İshal, bağırsak hareketlerinde artışa ve karın ağrısına neden olur. Böylece hastalarda kanlı dışkılama, rektal kanama (makattan kan gelmesi), dışkılama sırasında ağrı, acil dışkılama ihtiyacı, devam eden ishal, karın ağrısı (çoğu zaman kramplar tarzında), kilo kaybı ve ateş gibi belirtiler meydana gelir.Hastalık, zaman zaman alevlenmeler ve sakin dönemler gösterir. Ömür boyu devam eden bir hastalık olmakla birlikte tedavi ile normal aktif yaşam mümkündür.Ülseratif kolit sıklıkla Crohn Hastalığı ile karışır. Ülseratif kolit hastalığında, sadece kalın bağırsağın (kolon ve rektum) içini örten yüzeyel tabaka (mukoza ve submukoza) hasta iken, Crohn Hastalığında ise, ağızdan anüse (makata) kadar sindirim kanalının herhangi bir yerinde olabilir. Ülseratif kolitin aksine Crohn Hastalığında, hastalığın görüldüğü bağırsak kısmında, bağırsak duvarının sadece yüzeyel tabakası değil tüm tabakaları hastadır.

TANI

Hastanın şikayetleri, bulgu ve belirtileri dikkatli bir fizik muayene ile değerlendirilir. Kan örnekleri ile hastalığın vücutta yaptığı değişiklikler araştırılır. Hastadaki belirtiler ülseratif koliti düşündürüyorsa kalın bağırsağın içini örten tabakanın (mukoza) incelenmesi gerekir. Anüsten (makattan) yerleştirilen özel bir cihaz ile [fleksibıl tüp (kolonoskopi, endoskopik inceleme)] doktor, kalın bağırsağı ve rektumun içini örten tabakayı direkt olarak görebilir ve bu sırada, mikroskop altında incelemek üzere hastalığın olduğu bölgeden örnek alabilir (biyopsi). Bu inceleme ile iltihabi barsak hastalığı ile benzer belirti ve bulguları olan diğer etkenler saptanabilir.Ayrıca kalın bağırsağın ilaçlı filmi (çift kontrastlı kolon grafisi, baryumlu lavman) çekilerek hastalığın tipi ve yayılımı hakkında fikir edinilebilir. Bunun haricinde büyük abdestte kan sayımı ve amip incelemesi yapılarak benzer belirtilere yol açan diğer hastalıkların ayırıcı tanısı yapılabilir.

İLTİHABİ BAĞIRSAK HASTALIĞI KALITSAL MIDIR?

Gerek ülseratif kolit gerek Crohn Hastalığı bazı ailelerde sıkça görülür. Hastaların %20 kadarında birinci derece akrabaları da hastalıktan etkilenir. Buna karşın günümüze kadar belirlenmiş genetik bir geçiş yoktur.

ÜLSERATİF KOLİT ve KANSER RİSKİ

Uzun yıllar ülseratif kolit hastalığı olanlar, Kalın Bağırsak Kanseri yönünden risk altındadırlar. Aktif hastalığı, 8 yıl ve üzerinde olanlarda kanser gelişme riski yüksektir. On yılın üzerinde kanser gelişme riski, her yıl %1 oranında artmaktadır.

ÜLSERATİF KOLİT HASTALIĞININ KOMPLİKASYONLARI NELERDİR ?

Komplikasyonlar bağırsak kanalını ilgilendiriyorsa lokal (bölgesel); bağırsak kanalı dışında diğer organları veya tüm vücudu ilgilendiriyorsa sistemik (ekstraintestinal) denir.

Lokal komplikasyonlar:

Derin ülserlerden meydana gelen ciddi kanamalar, bağırsak delinmesi, bağırsağın genişlemesi (toksik megakolon, toksik dilatasyon) gerek ülseratif kolit gerekse Crohn Hastalığında görülen en belirgin lokal komplikasyonlardır.

Bu lokal komplikasyonlardan en ciddi olanı toksik megakolondur. Karında, ani olarak gelişen ileri derecede şişme, ateş, Kabızlık, ve genel durum bozukluğu bu komplikasyonun habercisidir. İnflamasyonun tüm kalın bağırsak duvarını tutması sonucu, kalın bağırsak incelir ve genişler. Her an delinebilir. Bu nedenle acil cerrahi girişim gerekebilir.

Sistemik (ekstraintestinal) komplikasyonlar:

Bağırsaklarda gelişen inflamatuvar olaylar sonucu salgınanan maddeler uzak organları da etkiler. Ateş, kilo kaybı, güçsüzlük ve iştah azalması bunların başında gelir. Düşük oranda olsa bazı hastalarda da eklem, deri, göz ve karaciğer rahatsızlıkları gözlenir.

Eklem bulgular:

Sıklıkla distal (uç) eklemlerde inflamasyona (eklem iltihabına) neden olur. Parmaklardaki küçük eklemler, el, ayak, bilek ve dizler en fazla etkilenir. Bazı hastalarda omurganın alt bölümü ve leğen kemiği eklemleri (sakroiliak eklem) etkilenir. Omurgadaki eklem aralıklarını etkileyen ve daha şiddetli seyreden şekline ankilozan spondilit denir. Eklemlerdeki değişiklikler, Romatoid artiritte olduğu gibi çok fazla değildir. Ankilozan spondilit dışındaki eklem bulguları, bağırsaktaki inflamasyon düzelince iyileşirler.

Deri bulguları:

Eritema nodosum, kırmızı renkte hassas nodüllerdir. Sıklıkla ayak bileklerinde veya diz altında yerleşir. Diğer bir deri bulgusu, piyoderma gangrenosumdur. Derin ülserlerle karakterli, cerahatli deri yaralarıdır. Bu da aynı bölgelerde yerleşir. Üçüncü deri bulgusu, ağızda yerleşen, aftöz stomatit denilen, ağrılı yüzeyel ülserlerdir. Sıklıkla alt dudak ve diş etleri arasında, dilin her iki yanında ve dil kökünde yerleşir. Her üç deri bulgusu, bağırsaktaki hastalık iyileşince düzelir.

Göz bulguları:

Hastaların bir kısmı, gözde görülen ağrılı bir inflamasyon (iltihab) olan uveitten şikayetçidir. Bağırsak bulguları düzelince bu da düzelir.

Karaciğer bulguları:

Karaciğer ve safra yollarına iltihabi değişiklikler (inflamasyon) gelişebilir. Bunlardan karaciğerde gözlenen inflamasyon, bağırsak inflamasyonu ile birlikte düzelirken, safra yollarını etkileyen sklerozan kolanjit düzelmez. Nadiren safra yolları kanseri gelişebilir.

SPASTİK KOLİT İLE İLTİHABİ BAĞIRSAK HASTALIĞI ARASINDA İLİŞKİ VAR MIDIR?

Spastik kolit hastalığı, aslında irritabıl bağırsak hastalığı yerine kullanılan yanlış bir deyimdir. Ülseratif kolit ve Crohn Hastalığının irritabıl bağırsak hastalığı ile benzer bir tarafı yoktur. Her ne kadar irritabıl bağırsak hastalığında da ishal ve karın ağrıları gözlense de, inflamasyon yoktur.

HASTALIĞIN KONTROLÜNDE DİYET ÖNEMLİ MİDİR?

Hastalığın önlenmesinde yada tedavisinde özel bir diyet yoktur. Bazı hastalar süt, baharatlı yiyecekler, alkol ve posalı gıdalar ile rahatsızlıklarının arttığından bahsederler. Ancak bu durum bütün hastalar için geçerli değildir. Şikayetleri arttıran yiyeceklerden uzak durmak belirtileri azaltmak için faydalı olabilir. Yüksek miktarlarda alınan vitaminlerin de bir faydası yoktur hatta zararlı bile olabilir.

Steroid (tedavide kullanılan bir ilaç) kullanan hastalarda vücuttaki su tutulumu artacağı için tuzdan kaçınılması gerekir. Yine iltihabi barsak hastalığında süt şekerine (laktoz intoleransı) intolerans (tahammülsüzlük) olduğu için sütlü ürünlerden kaçınmak gerekebilir. Aşırı inflamasyon (iltihap) sonucu, daralmış bağırsak segmentlerindeki ilerlemeyi zorlaştıracağı için yüksek lifli gıdaların tüketilmesi sakıncalı olabilir.Gelişme çağında olan çocuklar için beslenmeyi kuvvetlendirici özel formüllerden yararlanılabilir. Bu amaçla doktorun önerisine gerek vardır.

ÇOCUKLARDA VE ERGENLİK ÇAĞINDA ÜLSERATİF KOLİT HASTALIĞI

İnflamatuvar (iltihabi) barsak hastalığı, çocuklarda ve ergenlik döneminde büyümeyi engelleyebilir. Ergenliğe geçiş dönemi gecikebilir. Bu durum bağırsaktaki inflamasyonun tedavi edilmesi ile düzelir.Çocukluk ve ergenlik çağında, hastalığın sistemik (ekstraintestinal) bulguları bağırsak bulgularından daha ön planda olabilir. Bu nedenle çocukluk döneminde gelişme geriliği olan kişilerdeki yorgunluk, halsizlik, güçsüzlük, iştahsızlık, ateş, kilo alamama şikayetleri akla, iltihabi bağırsak hastalığını getirir.İltihabi bağırsak hastalığı olan çocukların anne ve babaları, çocuklarının hasta olmasında kendilerini hatalı görürler. Anne-babaya ait hiçbir davranış ve psikososyal sorun çocuklarında bu hastalığın gelişimine neden olmaz. Anne-baba açısından en önemli nokta çocuğun gelişme geriliğinin, erken dönemde fark edilmesi, doktora başvurarak, buna bağlı önlemlerin alınmasıdır.Diğer önemli bir nokta, hastalık hakkında çocuğun bilgilendirilmesidir. Ona, hastalığın tüm seyri ve tüm komplikasyonları detayları ile anlatılmadan, hastalık hakkında bilgi aktarılabilir. Çocuğun hastalık hakkında soru sorması desteklenmeli ve aklındaki belirsizlikler giderilmelidir. Okul eğitimi ve çevresindeki sorunlar, çocuğun istediği şekilde giderilmelidir. Hastalık hakkında okul çevresine bilgi verme kararı da çocuğa bırakılmalıdır.

NASIL TEDAVİ EDİLİR ?

Tedavinin amacı:

1- iltihabi hasarı kontrol altına almak

2- beslenme bozukluğunu düzeltmek

3- karın ağrısı, ishal ve kanama şikayetlerini azaltmak

Bu nedenle besin maddelerinden zengin diyet, ilaç tedavisi, ameliyat veya bunların kombinasyonu ülseratif kolit hastalığının tedavisinde kullanılır.

İLAÇ TEDAVİSİ

İlaçlar ile hastalığın bulguları kontrol altına alınabilir veya azaltılabilir. Fakat ilaçlar, hastalığı tam olarak tedavi edemez.

Tedavide, kalın bağırsak mukozasındaki inflamasyonu baskılayan ilaçlar kullanılır. Hastalığın şiddetine göre tek veya bir çok ilaç bir arada tercih edilebilir. Bu ilaçların kullanımı uzun süre gerekebilir. Sulfasalazin, 5-aminosalasilik asit bunlardan bazılarıdır. Genellikle hafif yada orta dereceli vakalarda hastalar sulfasalazin ile tedavi edilir. Bu ilacın uzun süreli kullanımı da gerekebilir veya diğer ilaçlarla beraber kullanılabilir. Bulantı, kusma, kilo kaybı, ishal gibi yan etkileri görülebilir. Sulfasalazinin yan etkileri görüldüğü vakalarda, sulfasalazinin benzeri olan 5-aminosalasilik asit tercih edilebilir.Hastalığın şiddetlendiği dönemlerde, steroid (prednizolon) tedavisinden yararlanılır. Yan etkileri nedeni ile çok dikkatli kullanılmalıdır. Hastalığın alevlenme dönemlerinde ilaçların dozu artırılır.

Üçüncü grup ilaç immun sisteme (bağışıklık sistemi) etkili ilaçlardır. İmmunosupresif veya immunmodülatörler de denilen ilaçlar, bağışıklık sistemini baskılayarak, hastalığı kontrol altına alır. Azotiyopirin, 6- mercaptopurine, siklosporin ve methotreksat bu grup ilaçlardır. Bağışıklık sistemini kuvvetli baskıladıkları için ciddi yan etkilere neden olabilirler. Bunlarla tedaviye başlarken dikkatli karar vermek gerekir.Bazı durumlarda antibiyotiklerin eklenmesi, örneğin Metronidazol türevleri yararlı olabilir.Şiddetli vakalarda ilaç tedavisine ek olarak bağırsakları istirahate almak gerekir. Bu tip vakalarda tedavi, hastanede yatarken planlanmalıdır. Hastalara elemental (lifsiz, kolay sindirilen) diyet veya damardan besin maddeleri verilir.

İLAÇ TEDAVİSİNİN YAN ETKİLERİ NELERDİR ?

Kullanılan tüm ilaçların belli oranlarda yan etkileri vardır.

Sülfasalazin, ender olarak bulantı, baş ağrısı, kansızlık, deri döküntüleri ve ishale neden olur. Yan etkileri azaltmak için başlangıçta küçük dozlar verilmelidir. Doktor, yan etkilerin şiddetine göre doz ayarlaması veya ilaç değişikliği yapabilir.

Tedavide sıkça kullanılan diğer bir ilaç steroidlerdir. Steroid kullanımı ile yüzde genişleme (ay dede yüzü), sivilce gelişimi, iştah artması, kilo artışı, gözlenebilir. Kemiklerden kalsiyum kaybı sonucunda kemik dokuda zayıflamaya neden olur. Hastalarda şeker hastalığı gelişimi ve kan basıncında yükselme olabilir. Bu nedenle dikkatli takip edilmelidir. Uzun süreli streoid kullananlarda, düzenli göz kontrolleri yapılmalı, katarakt (perde inmesi) ve glokom (göz tansiyonu) gelişimi açısından takip edilmelidir. Steroidler hastanın infeksiyonlara (mikrobik hastalıklar) karşı duyarlılığını da arttırır. Yine uzun süreli kullanımlar, hastanın psikolojik dengesini de bozabilir. Tüm bu yan etkiler, steroidlerin kesilmesi ile geçer.

Steroidler uzun süre kullanılması ile böbrek üstü bezleri (adrenal bez) baskılanır. Bu nedenle vücutta normalde salgılanan, hayati öneme sahip olan steroidler, gerekli durumlarda, ihtiyaç duyulan miktarlarda salgılananmayabilir. Bu nedenle steroidleri ilaç olarak kullanmaya başlarken ve ilacı keserken çok dikkatli olunmalıdır. Steroidler doktor kontrolünde, zaman içinde doz azaltılarak kesilmelidir.

Bağışıklık sistemini baskılayan immunmodülatörlerin (Azotiyopirin, 6- mercaptopurine, siklosporin ve methotreksat) ciddi yan etkileri vardır. Bunlar arasında kan hücrelerinde baskılanma, pankreas (pankreatit), karaciğer (hepatit) iltihabı, böbrek hasarı, sinir hücrelerinde iletim bozukluğu sayılabilir.

ALIŞKANLIKLARIN DEĞİŞTİRİLMESİ

Bazı gıdalar, şikayetleri artırabilir. Bu tip gıdalardan sakınmak gerekebilir. Az oranda da olsa stres, şikayetleri artırabilir.

CERRAHİ (AMELİYAT İLE) TEDAVİ

Ülseratif kolit, hastalığı sadece kalın bağırsağı etkilediği için cerrahi tedavi, hastalığı tam olarak (küratif amaçla) iyileştirebilir.Ülseratif kolit tanısı ile takip edilen hastaların % 30-45 kadarı hayatlarının bir döneminde aşırı kanama, şiddetli hastalık, kalın bağırsağın delinmesi, kanser gelişimi, ilaç tedavisine yanıtsızlık nedenleri ile kalın bağırsağın ameliyatla çıkarılması gerekir.

CERRAHİ NE ZAMAN GEREKİR ?

Acil Durumlar:

Ülseratif kolit hastalarının %10-15 kadarı, acil olarak cerrahi tedaviye ihtiyaç duyarlar. Hastalığın çok şiddetli alevlenme ile başlayan (toksik kolit, toksik megakolon) ve yüksek doz ilaç tedavisine yanıt vermeyen durumunda, acil olarak cerrahi tedavi gerekir. Buna ek olarak ciddi kanama, bağırsak delinmesi veya karın iç zarı iltihabı (peritonit) gibi hayatı tehdit eden komplikasyonlar geliştiği zaman da acil cerrahi tedavi gerekir.

Kanser Şüphesi:

Uzun süren ülseratif kolit hastalarında, kanserleşme belirtileri görüldüğü zaman veya kanser gelişme riski olan olgularda, ameliyat ile kalın bağırsağın çıkarılması gerekir.

İlaç Tedavi Sorunları:

İlaç tedavisine cevapsız hastalarda, yan etkiler nedeni ile ilaç kullanamayan hastalarda, ilaç bağımlılığı gelişenlerde (şikayetleri baskılamak için devamlı ilaç kullananlar) ve çok sayıda ilacı her gün almak istemeyenlerde de cerrahi tedavi gereklidir.

Yaşam Kalitesi:

Ülseratif kolit hastalığı, ömür boyu süren, zaman zaman alevlenme gösteren bir rahatsızlıktır. Bu nedenle hastalar, şikayetlerini baskılamak için çok sayıda ilaç almak zorundadır. Gerek hastalık belirtileri, gerekse her gün alınması gereken ve yan etkileri olan ilaç tedavisi, yaşam kalitesini bozmaktadır. Bu nedenle ülseratif kolit hastalığının sadece kalın bağırsağı tutan ve ameliyat ile tamamen ortadan kaldırılabilen bir hastalık olduğu unutulmamalıdır.

HANGİ AMELİYATLAR YAPILABİLİR ?

Eskiden ülseratif kolit için standart ameliyat, kalın bağırsağın, rektumun (kalın bağırsağın son bölümü) ve anüs (makat) tamamen çıkartılması idi. Bu ameliyat proktokolektomi olarak adlandılır ve tek yada birden fazla aşamada yapılabilir. Hastalığı tümüyle iyileştirir ve kanserleşme riskini tamamen ortadan kaldırır. Ancak kalıcı olarak ileostomi (ince bağırsağın karın ön duvarına ağızlaştırılması) açılmasını gerektirir. Bu ameliyatı tercih eden hastaların karın ön duvarında torba taşıması gerekir.

Bazı hastalar, rektum (kalın bağırsağın son bölümü) ve anüs (makat) korunarak geri kalan kalın bağırsak çıkartılarak tedavi edilebilir. Bu durumda ince bağırsak ile rektum arasında devamlılık sağlanır. Bu ameliyata, ileorektal anastomoz denir. Bu ameliyat şeklinde ileostomiye gerek olmaz. Ancak artmış dışkılama sayısı, geride kalan rektumda ülseratif kolit hastalığının aktivasyon ve kanser gelişimi olasılıkları gibi riskleri vardır.

Başka cerrahi alternatifler var mıdır?

İleoanal prosedür, ülseratif kolit tedavisinde yeni bir alternatiftir. Bunda kalın bağırsak ve rektum çıkartılır fakat anal kanal (makat) korunur. İnce bağırsaklardan küçük bir rezervuar (poş) oluşturularak makata bağlanır. Bu poş, rektumun depolama görevini üstlenir. Bu ameliyatta yapılan rezervuarı ve bağırsak devamlılığını korumak için geçici süre kullanılmak üzere bir ileostomi açılır. Birkaç ay sonra rezervuar ve dikiş hattı iyileşince bu koruyucu ileostomi kapatılır. Poş, dışkı sayısını azaltmak için bir rezervuar olarak görev yapar. Bu ameliyat, ülseratif kolit tekrarlama riskini ortadan kaldırır ve normal yolla dışkılamayı sağlar.

EN İYİ ALTERNATİF HANGİSİDİR ?

Şu bilinmeli ki her alternatifin kendine özgü avantajları ve dezavantajları vardır. Ameliyat öncesi, bunlar hastaya anlatılarak, uygun yöntem seçilmelidir.

ÜLSERATİF KOLİT VE YAŞAM

Tedavi ile bulguları kontrol altına alınan hastalar, yaşamlarına eskiden olduğu gibi devam ederler. Hastalar, uzun süren tedavi ve hastanede yatmalarına karşın genelde işlerine devam eder, evlenir, yaşam kurar ve aile hayatlarına başarı ile sürdürebilirler.

Ender olarak bazı hastalar, uzun süren, devamlı tedavi ve doktor kontrolü gerektiren iltihabi bağırsak hastalığı nedeni ile ruhsal problemler gösterebilir. Bu ruhsal problemler hastalığın bir nedeni değil, sonucunda geliştiği unutulmamalıdır. Çocuk hastalarda bu ruhsal problemler ve huzursuzluk (anksiyete) daha belirgin olabilir. Bu nedenle psikolojik destek alınabilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp