Konuşma Bozuklukları Tedavisi

Konuşma Bozuklukları Tedavisi, çocuk konuşmaya başladığında, bazı kelimelerde takıldığında veya söylemek de zorlandığında anneler-babalar paniklerler. “Eyvah çocuğum konuşma bozukluğu mu yaşayacak?” diye korkuya kapılırlar.

Beş yaşa kadar çocuklar isteyerek veya istemeyerek bazı kelimeleri söylemek de zorlanabilir, söylemek istemez ya da dikkat çekmek için farklı şekilde söyleyebilirler.

Konuşma Bozuklukları Tedavisi

KONUŞMA BOZUKLUKLARI TEDAVİ EDİLEBİLİR!


Konuşma bozuklukları küçük yaşlarda ortaya çıkıyor, tedavi edilmezse kişinin hayatında, iletişiminde, ilişkilerinde sıkıntılar yaşamasına neden oluyor. Bu konuda ebeveynlerin çok hassas ve dikkatli olması gerekiyor. Konuşma bozuklukları, nedenleri ve tedavi yöntemleri konusunda Son Umut Konuşma Bozuklukları ve Psikolojik Hizmetler Merkezi‘nden Psikolog- Hipnoterapist, Asım Eren ile görüştük.

Bir çocuğun konuşma bozukluğu yaşadığı nasıl anlaşılır?

Çocuk konuşmaya başladığında, bazı kelimelerde takıldığında veya söylemek de zorlandığında anneler-babalar paniklerler. “Eyvah çocuğum konuşma bozukluğu mu yaşayacak?” diye korkuya kapılırlar. Beş yaşa kadar çocuklar isteyerek veya istemeyerek bazı kelimeleri söylemek de zorlanabilir, söylemek istemez ya da dikkat çekmek için farklı şekilde söyleyebilirler. Çocuğun gösterdiği buna benzer olumsuzluklar konuşma bozukluğu değildir.

Bazı çocuklar erken, bazıları geç konuşur. Çocuk 5-6 yaşında hala bazı kelimeleri söyleyemiyor diye ebeveynler bize danışırlar. Bizim psikolog olarak ilk önce sorduğumuz şudur; “Anne, baba, su ve buna benzer günlük hayatta sıklıkla kullanılan kelimeleri söylüyor mu?”. Daha önce bir nöroloji, kulak burun boğaz uzmanı tarafından da kontrol edilip herhangi bir organik bozuklukla karşılaşılmamışsa korkmanız gereken bir sorun yoktur.

Çenenin, dişlerin deforme olmasından kırılmasından bükülmesinden kaynaklanan konuşma bozuklukları da vardır. Bunlar tıbbi bir tedavi gerektirirken, kekemelik ve pelteklik gibi konuşma bozuklukları psikolojik tedavi gerektirir.

Çocuğun düzgün bir dil gelişimi için anne-babalar ne yapmalıdır?

En önemli şey annenin babanın çocuğa iyi bir model olmasıdır. Çocuk kendini rahat bir ortamda hissetmelidir. Huzurlu bir ortamda yetişen çocuk çevresiyle çok rahat bir iletişim kurar. Son yıllarda yapılan araştırmalar, fazla televizyon karşısında oturan çocukların dil gelişiminin buna bağlı olarak gerilediğini ortaya koymuştur. Baskıcı, şiddete, küfür ve hakarete dayalı bir ortamda yetişen çocukların dil gelişimleri de özgüvenlerinin zayıf olmasına bağlı olarak zayıf kalır. Genelde içe kapanık, sessiz, kendi halinde insanlar olur.

Konuşma bozuklukları nelerdir?

Sıklıkla görülen konuşma bozuklukları, kekemelik, pelteklik, “R, S, Ş” gibi bazı harfleri söyleyememedir. Ülkemizde dört kekemeden üç tanesi erkektir.Yine dört kekemeden biri de kızlardan oluşmaktadır. Kekemelik erkek çocuklarında daha fazla görülür. Uzmanlar bu durumun kromozom yapısıyla ilgili olduğunu tahmin ediyor. Toplumumuzda konuşma bozukluğu oranı, %3, kekemelik oranı ise %1‘dir.

Kekemeliğin nedeni nedir?

Kekemelik genel itibariyle çocuk konuşmaya başladıktan sonra ortaya çıkar. 2-2,5 yaşları arasında ortaya çıkabilir. Kekemeliğin en önemli sebeplerinden bir tanesi korkudur. Yapılan araştırmalar şunu göstermiştir ki; kekemelerin yaklaşık yüzde doksanı korkarak kekeme olmaktadırlar. Geri kalan yüzde onluk kısmı, 4-5 yaşlarında küçük bir kardeşi olduğunda kardeş kıskançlığından dolayı ortaya çıkabilir. Kekeme birisini taklit ederek de bir çocuk kekeme olabilir.

Ayrıca ateşli bir hastalık geçiren bazı çocuklarda kekeme olabilmektedirler.Çocukların genelde kekeme olma yaşı iki buçuk yaşında başlayıp, 12-13 yaşına kadar devam edebiliyor. İlk etapta kekemelerin büyük bir kısmı 3-4 yaşına kadar normal konuşur. Ani bir korku, şok, travma çocuğun kekeme olmasına sebep olabilir. Her çocuk kekeme olmaz. Ergenlik döneminden sonra kekeme olma oranı düşmektedir.Genetik yapının da etkisi vardır. Kekemelerin ortalama yüzde yetmişinin ailesinde kekeme bir yakını vardır. Bir kişinin ailesinde kekeme varsa o insanın kendisinde, çocuklarında, torunlarında kekemelik riski artıyor.

Kekemeliğin temelinde üç tane sac ayağı vardır. Birincisi düşünce, ikincisi nefes, üçüncüsü hız ayağıdır.Düşünce ayağında: Yabancı bir ortamda, gergin olduğu zaman, kalabalık içinde tüm kekemeler hep şöyle düşünür; “ya takılırsam, ya bana gülerlerse, ya mahcup olursam”. İşte kekemenin düşüncesi neyse, davranışı da olur. Takılacağım diye düşünen bir kekeme takılır. Biz buna tedavide düşünce kontrolü diyoruz. Kekemenin, terapilerde ilk önce bu negatif düşüncesini ortadan kaldırıyoruz. Çünkü düşünce değişmeden, davranış değişmez.

İkinci kısım, nefes ayağıdır. Sakin olduğu zaman bir kekeme çok güzel konuşur, şarkıyı, türküyü çok güzel söyler. Ama yabancı bir ortamda gergin olduğu zaman takılıp kalır. Bu durum nefes kontrolüyle alakalıdır. Sakin olduğu zaman nefesini rahatça kontrol eder. Kontrol kendi elindedir. Hele şarkı türkü söylerken nefesini öylesine rahat kontrol eder ki, nefesini alır, sesini inceltir, kalınlaştırır. Ama yabancı bir ortamda, nefes ritmi anında değişir, bozulur ve takılır. Kekemelerin normal insanlara göre nefes alış verişleri, nefes ritimleri düzensizdir. Üçüncü ayak ise ;konuşma hızıdır.Kekemeler normal insanlara göre çok hızlı konuşur.Konuşma hızı ile düşünme hızı birbirine uyum sağlayamaz.konuşma hızı hep önde gider ve kekeme bir süre sonra ne söyleyeceğini bilemez ve takılır. İşte biz kekemelere yapmış olduğumuz terapilerde konuşma hızlarını da kontrol etmelerini sağlıyoruz.

Anne-baba kekeme çocuğa karşı nasıl bir davranış içinde olmalıdır?

İki buçuk üç yaşından itibaren kekeme olan çocuğun anne ve babasına,yakın akrabalarına çok büyük bir sorumluluk ve görevler düşüyor. Anne baba kesinlikle bu yaşlarda çocuğun konuşmasına müdahale etmemelidir. Çocuk korkutulmamalı, dayak, şiddet ve küfre maruz kalmamalı, çocuğun özgüvenini arttıracak konuşmalar yapılmalıdır. Çocuğun kekemeliği ile ilgili mümkün olduğu kadar çocuğun yanında konuşulmamalıdır.

Çocuk nasıl konuşursa konuşsun ne yaparsa yapsın başkaları yanında çocuğun kekemeliği öne çıkarılmamalıdır. Çünkü çocuğun dikkatini konuşması üzerine çekersiniz. Çocuk dikkat ettikçe panikler, panikledikçe, heyecanlanır, heyecanlandıkça takılır. Anne ve babalar çocukla konuşurken çocuğun gözünün içine bakmalıdır. Anne ve babanın ona acıyarak gözlerini kaçırmaları doğru değildir. Kelimeler, cümleler çocuğun ağzından alınmamalıdır. O zaman çocuğun kekemeliği zaman içersinde kendiliğinden kaybolur. Tedaviye dahi gerek kalmaz. Ancak bunun tersi yapılırsa, çocuğun kekemeliği artar. Ergenlik döneminde daha da artabilir. Çünkü o çağda kendini beğendirme, çevreye kabul ettirme duyguları çocukta ön plandadır. Güzel konuşamadığı zaman kendi içine kapanır, suçluluk duyar, kendini kötü hisseder.

Merkezinizde kekemelik konusunda nasıl bir yöntem izliyorsunuz?

Çocuğun terapiye alınabilmesi için bilinçli olması lazımdır. Bizim merkezimizde çocuklar dokuz yaşından itibaren seanslara alınıyor.Biz çocuğu günlük 4-5 saat psikoterapilere alıyoruz. İki saatlik bireysel, 2-3 saatlik grup terapilerimiz var. Bizim yapmış olduğumuz işin temelinde konuşmayı çocuğa yeniden öğretme var. Kekeme ile normal insan arasındaki fark şudur. Kekeme hangi harfi hangi kelimeyi, hangi sesi nerede nasıl çıkaracağını bilemeyebiliyor.

Nefesini kontrol edemeyebiliyor. İşte düşünce, nefes ve hız kontrolü ekseninde dokuz yaşından itibaren çocukları terapilere alıyoruz. Yaş sınırımız 9-80 yaş. Her yaşta kekemelik tedavi edilebilir. Yeter ki okuma yazma bilsin, zeka geriliği olmasın. Her kekeme insan çok rahat bir şekilde kesinlikle tedavi edilebilir. Çocuğun kekemelik tedavisini istiyor olması da önemlidir.

Pelteklik de psikolojiktir. “R” harfi bizim dilimizde zor söylenen bir kelimedir. Peltek insanlara, “R” harfinin nasıl söyleneceği şimdiye kadar öğretilmemiş, gösterilmemiştir. Harfi çıkartma tekniklerini gösterdiğimiz zaman çok rahat bir şekilde tedavi edilebiliyor.

Uyguladığımız yöntemlerle kekemeliğin sonradan tekrar ortaya çıkması çok zor. Ama bizler insanız. Normal insanlar bile anormal durumlarda takılabilirler. Çok heyecanlandığında, çok korktuğunda, ani bir şok yaşadığında normal insanların da kekelediğini görebilirsiniz. Bu bir konuşma bozukluğu değildir. Konuşmamız hayatımızın bir çok alanında bizi rahatsız ediyorsa, o zaman bir uzmana başvurmamız gerekir. Arada sırada takılmak normaldir.

Ayrıca kekemelik tedavisinin son yıllarda ticari amaçlarla yasal boşluktan faydalanarak suistimal edildiğini görüyoruz.Türkiye‘nin değişik illerinde lise mezunu kişilerin,işletme,iktisat mezunu,öğretmen kökenli kişilerin “ konuşma bozuklukları merkezleri “ açtıklarını görüyoruz.çocuğunuzu bir merkeze götürürken oradaki çalışan kişilerin uzmanlıklarına ve eğitimlerine bakınız.kekemelik tedavisini psikolog,psikiyatrist ve konuşma terapistlerinin dışında kimse yapamaz.Bu tür ehliyetsiz kişiler çocuğa faydadan çok zarar verirler.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp