Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi ; Tarihçesi, Tanımı, Kavramları, İşlevleri, Ve İlkeleri

Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi ; Tarihçesi, Tanımı, Kavramları, İşlevleri, Ve İlkeleri :

KONSÜLTASYON . LiYEZON PSiKiYATRiSi; TARiHÇESi, TANıMı, KAVRAMLARı, iŞLEVLERi VE iLKELERi

Antik çağlarda fiziksel ve ruhsal hastalıklar arasında bir ayrım yapılmaz ve her ikisinin de tanrılar ya da şeytani ruhlarla ilişkili olduğuna inamlırdı. Hastalıkların-sebebi olduğuna inanılan kötü ruhların giderilmesine dönük hem spiritüel (şamanistik uygulamalar) hem de fiziksel girişimlere başvurulurdu (Lipowski, Destounis). Fizyoloji, psikoloji ve anatomiyi bütünleyen bir yaklaşımı ortaya koyan ilk hekim Hipokrat'dır (M.Ö.:460-370). Hipokrat hastalıkların doğa üstü güçlerle ilgili olmadığını ve vücut sıvıları (kan, sarı safra, kara safra, mukus) arasındaki dengesizlikten kaynaklandığını ifade etmiştir. Hastanın bedeni, ruhsal durumu ve çevresi arasındaki dengesizliklerin hastalıklara yolaçtığına işaret etmiştir. Galen (M.Ö.30-200) ruhun beyin işlevi olduğunu belirtmiştir. Orta çağlar boyunca ise, tüm hastalıkların etyolojisinde "günah'Tarın bulunduğu ve akıl hastalıklarının doğa üstü güçlerle ilişkili olduğu düşüncesi egemen oldu. 16. yüzyıldan başlayarak doğa bilimlerindeki gelişmeler insan bedeninin de gözlem ve deneyle araştırılmasını gündeme getirmiş ve bilimsel tıp başlamıştır. Descartes (1596- 1650), felsefi yaklaşımla ruh ve beden birlikteliğini gündeme getirmiştir. Ancak beden-beyin-ruh ilişkisini bilimsel inceleme ile değil, felsefi yaklaşımla irdelemiştir ve beden-ruh "dualizmini" aşamamıştır. Pinel, Kraepelin ve Freud'un olağanüstü bilimsel çabaları psikiyatri biliminin gelişmesine geniş katkı sağlamıştır. Psikoanalitik yaklaşımlar, bazı tıbbi hastalıkların kökeninde psikodinamik çatışmaların rolünü ortaya koymuş, "viseral nöroz" veya psikosomatik hastalıklar ile "histerik konversiyon" arasındaki farkı ortaya koyarak geniş katkı sağlamıştır. Alexander, psikosornatik hastalıklara ilişkin "özgül çatışmalar" kuramı ile katkı sağlamıştır. Böylece baskılanmış duygulanım ve özgül çözümlenrnerniş psikolojik çatışmaların, otonom sinir sistemini uyardığını ve örneğin duodenal ülserasyona yol açtığını göstermiştir. Ancak "psikosomatik" denen hastalıklarda dahi psikodinamik dışı, genetik yat-/unlık ya da diğer enfeksiyöz, travmatik unsurlar ve psikososyal etkileşimleriri hastalığın pa togenezinde roloynadığı gerçeği bir ölçüde ihmal edilmiştir. Araştırma bulgularının esas olarak, psikoanaliz sırasındaki bellek ve çağrışımlara dayanması, yöntem ve kavram sorunlarına yol açmıştır. Psikanalitik yöntemler, tüm fiziksel belirtileri sembolik psikolojik anl~mları içinde, psikolojik çatışmalar ile yorumlamaya yönelmiştir

(Lipowski). Cannon ve Wolf'un psikofizyolojik araştırmaları bu yaklaşımdaki tek yanlılığı aşmaya yardımcı olmuştur. Her şeyden önce deneysel araştırma ve yöntemleri klinik alana kazandırılmıştır. Psikolojik savunmaların, fizyolojik bileşiklerini ortaya koymuşlardır. Zorlanma karşısında "kaç ya da savaş tepkisine" ilişkin araştırmalar, Selye'nin "genel adaptasyon sendromu" kuramı, bu alanda ileri katkılar sağlamıştır. Weiner'in 1950'lerde, duodenal ülser gelişen askerlerde genetik olarak belirlenen serum pepsinojen düzeyi yüksekliğinin olduğunu ve bunun bir yapısal yatkınlık oluşturduğunu (özgül olmayan), zorlanma durumlarında ülse rasyonun geliştiğini göstermesi, Alexander'in kuramının bilimsel sınırlarını ortaya koymuştur. Hipertansiyon ve koroner hastalıkta da benzer yapısal yatkıntıkların ortaya konması psikosomatik kavramına hem bilimsellik kazandırmış, hem de sınırlarını çizmiştir. Öte yandan belirli tıbbi hastalıkların belirli davranış kalıplan veya alışkanlıklarla ilişkisinin saptanması, bu alanda yeni yaklaşımları gündeme getirmiştir. Friedman ve Rosenmar'ın "Koroner hastalığa yatkın A tipi kişilik" profili bu alanda yeni tartışmaları gündeme getirmiştir. Aynı şekilde kanser gelişimi ile belirli kişilik tipi arasında ilişki olduğu ifade edilmiştir. Ancak bu bir neden-sonuç ilişkisi mi, yoksa davranış tipi ile hastalığa yatkınlık. aynı genetik ya da edinilmiş yatkınlığın farklı yansımaları mı olduğu tartışılmaktadır. Klinik araştırmalar, depresif bireylerin, an gina pektoris öyküsü olmadan da, kalp enfarktüsü geliştirmeye daha yatkın olduklarını göstermektedir. Aynı kişilerde MI gelişince, prognoz daha kötü olmaktadır. Açık kalp ameliyatı uygulanan hastalarda yapılan araştırmalar, ameliyat öncesi depresif olanlarda, prognozun daha kötü olduğunu göstermektedir. Fiziksel hastalık öncesi psikolojik durum ile morbidite arasında bir ilişki vardır. Bu bir neden-sonuç ilişkisi olabileceği gibi, hem ruhsal hem fiziksel tablo, alttaki ortak sürecin yansımaları da olabilir (Pankreas başı karsinomu - depresyon pernisiyöz anemi - psikoz, SLE - psikoz örneklerindeki gibi). Özellikle 1960'11 yıllardan sonraki deneysel klinik ve epidemiyolojik araştırmalar, tıbbi hastalıkların ortaya çıkışı ile psikososyal zorlanmalar arasındaki ilişkiyi ortaya koymuştur. Kayıp ve yas reaksiyonlarından sonra, somatik hastalık gelişimi ya da mevcut hastalığın şiddetlenmesi, niteliğinin değişmesi, prognozun kötüleşmesi saptanmıştır. Holmes ve Rahe, aile, iş, sosyal ortam, ekonomik durum, çevre gibi her türden değişimin, organik hastalık gelişimini kolaylaştırdığı nı belirtmiştir. Zorlayıcı yaşam olayları içinde, 100 puan ile eş ölümünün en katastrofik etki yaptığını bildirmiştir. Kuşkusuz zorlanmanın kendisi kadar, bu dış uyaran ya da ortamın kişi tarafından nasıl algılandığı, kişinin algısal çerçevesi ve durumu yorumlaması değişkenlikler gösterir. Bu alan daki temel araştırmalardan birisi kuşkusuz, yatkınlık taşıyan bir bireyde dış ortamdan gelen zorlanmaların hastalık gelişimini kolaylaştırmada ki psikofizyolojik süreçlerin anlaşılmasıdır. Psikoimmunolojik araştırmalar, bu süreçlerin anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır. Psişik zorlanmanın immun sistemi baskıladığının gösterilmesi önemli bir adımdır.

Herhangi bir dış uyaran zorlanma olarak algılandığı ve yaşantılandığı zaman, "kaç ya da savaş" tepkisi gerçekleşmeyince, çatışma çözümlenememiş se, düşünsel-davranışsal olumlu savunmalar geliştirilmemişse, "stres" etkisi somatize olmaktadır. Lenfositlerde kimyasal ileticilere ait reseptörlerin belirlenmesi, anlamlı bir gelişmedir. Zorlanma etkisi ile beyinin, kimyasal ileticilerinin denge ve işlevi bozulmakta ve limbik hipotalamik-hipofiz eksenleri (başta kortizol salgılanımı) bozulmaktadır (hiperkortikolizm). Bu bozulma zamanla immun sistemi baskılamaktadır ya da doğrudan hipotalamik işlevler deki bozukluk (lenfosit reseptörleri-kimyasal ileticiler) immun sistemi bozmaktadır (İmre, Özkan). Öğrenme kuramları ve davranış bilimleri, viseral organların deneyimler ve öğrenmelerle koşullanabildiğini göstermiştir. Bu koşullanmalar, yeni öğrenmeler (ceza-ödül) ile yeniden yapılanabilmektedirler. Koşullanma ve yanlış tepki biçimlerinin duyarsızlaştırma ile giderilmesi, olumlu davranışların pekiştirilmesini, yeni tedavi yöntemlerini geliştirmiştir. Operan koşullandırrna yöntemlerinden (biofeedback) öte, kognitif-davranışçı psikoterapiler bu alan da çığır açmıştır. Kognitif psikoterapi, kronik ağrı serıdromlanndan, ameliyat sonrası kaygı bozukluklarına, kanserden, mastektomiye dek geniş bir yelpazede potansiyel hizmet sunmaktadır. Kültürel, aile, sosyal faktörleri, tutumları hastalığın algılanış şekli ve hastalık davranışının (Parsons) üzerinde etkili olduğuna ilişkin yeni gelişmelere yol açmıştır. Böylece "linear" nedensellik, tek boyutluluk. ya da etyolojik anlamında "psikosornatik hastalık" kavramından öte, sistem kuramına dayanan biyo-psikososyal etkileşimi esas alan bütüncül yaklaşım, psikiyatrik tıp anlayışının esası olmuştur. Genetik zemin, biyolojik süreçler, psikolojik mekanizmalar, psikososyal ortam, davranışsal koşullanmalar, kognitif süreçler arasındaki etkileşim esastır. Bireyin genetik yatkınhğı, erken öğrenmelerin yarattığı davranış koşullanrnalan, çoğul biyolojik ve psikososyal faktörler söz konusudur. Somatik işlevler ile davranışlar, birey ile çevre arasındaki etkileşim dinamik bir süreçtir. Konsültasyon-liyezon psikiyatrisi bilim dalının gelişmesinde psikosomatik hareket en geniş katkıyı sağlamıştır. Ancak bu alan sadece "psikosornatik" denen bir grup hastalıkla ilgili değildir. Konsültasyon-Liyezon psikiyatrisi disiplini, psikosomatik hekimlik anlayışının ve genel sistem kuramına uygun biyo-psikososyal yaklaşımın, tıbbi kliniklerdeki uygulamasıdır. Esasen tıp ile psikiyatri disiplinleri arasındaki işbirliğinde "psikosornatik hastalıklar" küçük bir gruptur. Psikosomatik terimi, beden-ruh ayrımını aşmaya dönük bir anlayışa dayanmakla birlikte, zamanla kavram yanlışlıklarına ve uygulama hatalarina yol açmıştır. Genelde tıbbi hastalıkları psikolojik mekanizmalarla yorumlama eğilimine yol açmıştır. Tıbbi hastalarda psikanalitik yaklaşımlar hastalıkların etyoloji sindeki genetik, edinilmiş biyolojik süreçleri, çevresel psikososyal ve sosyokültürel faktörleri yeterince dikkate almamıştır. Tüm tıbbi hastalıkların etyolojisinde psikolojik faktörlerin rol oynadığı görüşünün aşılarak psikosomatik tıp anlayışının tüm hastalara bütüncül yaklaşımla uygulanması, liyezon psikiyatrisi disiplini ile kurumsallaşmıştır. Günümüzde tıp disiplinlerinin psikiyatriye bakış açılarındaki ve beklentilerindeki yanlışlıklarda "psikosomatik" kavramının yanlış çağrışımlarının etkisi vardır. Birçok hekim psikiyatrik yardım ve işbirliğine "organik faktörler drşlandığı" "organik hastalık olmadığı anlaşıldığı" durumlarda, ya da "fonksiyonel olup olmadığına" dönük soru yaşadığı zaman başvurmaktadır. Bu yaklaşım hem psikiyatrinin katkısını ileri ölçüde sınırlamakta hem de tıp-psikiyatri ve dolayısıyla beden-ruh ayrımını arttırmaktadır. Psikiyatrinin genel hastanelere yerleşmesi ve tıbbi hastalara ruh sağlığı hizmetlerinin sunulmasına dönük düşünceler 20.yüzyıl başlarında, klinik anlamda gündeme gelmiştir. Psiko biyolojik kuramlar ve bu yaklaşımı benimseyen klinisyenler (Meyer, White, Henry, Dunbar, Biblings, Lipowski) bu alanda öncülük yapmışlardır. Tıpta biyo-psikososyal bütüncül yaklaşımın geçerli kılınmasına dönük sistematik klinik çalışmalar 1930'Iarda başlamıştır. A.Meyer, bu alanda kuramsal yaklaşımları ile öncü çalışmalar yapmış ve klinik muayene, gözlem ve öykü alınmasında bütüncül yaklaşıma ilişkin kapsamlı ve sistematik çözümleme ve öneriler getirmiştir. Meyer'in öğrencileri olan George W.Henry ve Helen F.Dunbar, genel hastanede konsültan psikiyatri uzmanı olarak çalışmışlar ve tıbbi-cerrahi hastalara ilişkin psikosomatik kapsamlı çalışmalar yapmışlardır. ABBE'de "Liyezon Psikiyatrisi" adı altında ilk klinik Colorado Hastanesinde 1939 yılında kurulmuştur.

"Liyezon Psikiyatrisi" deyimini klinik uygulama anlamında ilk tanımlayan ve (Colorado Hastanesinde) bu isimde bir klinik kuranın Edward G.Biblings olduğu kabul edilmiştir. Biblings, tıp ile psikiyatrinin genel hastanede bütünleşmesi ile tanı ve tedavi etkinliğinin ve kalitenin arttığını, hastanede yatış süresinin kısaldığını araştırmalarıyla ortaya koymuştur. İkinci Dünya Savaşından sonra ise ABD'de başta üniversiteler olmak üzere, genel hastanelerde konsültasyon-liyezon psikiyatrisi servisterinin hızla geliştiğini ve kurumsallaştığını görmekteyiz. Psikososyal tıp anlayışı, psiko somatik kavramlar, psikodinamik kuramlar, kriz kuramı, sosyal psikiyatri, genel sistem kuramı ve bu kurama dayanan hastalıklara ve tedaviye ilişkin biyo psiko sosyal kavramlar ve bu kuram ve kavramların klinik uygulamasına ilişkin yöntem ve sistemlerin gelişmesi ile, 1970'Ii yıllardan sonra bu alanda yeni potansiyel sıçramalar yapmıştır. i 970'Ii yıllarla birlikte konsültasyon-liyezon psikiyatrisi geniş bilgi birikimi, klinik yapılanması, muayene ve tedavi yöntemleri, uygulama ilkeleri, klinik, eğitim ve araştırma objektifleri ile bir uzmanlık alanı olarak gelişmiştir. Kuşkusuz tıptaki hızlı gelişmeler, yeni tanı ve tedavi yöntemlerine bağlı gelişen psikiyatrik komplikasyonlar ve psiko sosyal sorunların çözümlenmesi gereksinimi, yaşam kalitesinin öneminin artması, kronik hastalıkların artması, tedavi hizmetlerinin getirdiği ekonomik yükün azaltılması gereksinimi, koruyucu sağlık anlayışının ön plana çıkması, bu alandaki araştırma ve gelişmeleri hızlandırmıştır. Dünyada i920'Ierden bu yana genel hastanelerde bir sistem olarak uygulanan liyezon psikiyatrisi anlayışı, çağdaş tıptaki gelişmelere paralel olarak i 960'Iardan sonra bir bilimsel disiplin ve servis olarak gelişmiştir. Liyezon psikiyatrisinin bir sistem ve klinik olarak gelişmesindeki önemli yapı taşlarını şöyle özetleyebiliriz: 1- Psikiyatri kliniklerinin ve hastalarının genel tıp ve hastane içinde ele alınması gerek tiği anlayış ve uygulaması, 2- Psikosomatik tıp kuram, anlayış ve uygulaması, 3- Davranış bilimleri ve toplum psikiyatrisindeki gelişmeler, 4- Psikofarmakolojideki gelişmeler, 5- Nörolojik bilimlerdeki gelişmeler. Böylece bu yüzyılın başlarında uygulanmaya çalışılan bu klinik alanda, çağdaş tıp, psikosomatik tıp ve nörobiyolojik bilimlerde tı ve etkileşimi araştıran, klinik tıp alanında fiziksel hastalıklara eşlik eden psikiyatrik sendrom ve psikososyal sorunların tanı, tedavi, izlenmesi, araştırma etkinlikleri ve eğitimi- ile uğraşan psikiyatri disiplinidir. Genel tıp ve klinik uzmanlık alanları ile psikiyatri arasındaki bağlantı ve işbirliğini yürüten bölümdür.

Tıp bilimleri ile davranış bilimleri arasında köprü oluşturur, ruh sağlığı hizmetlerini genel sağlık sistemi içinde değerlendirir, sistem kuramı ile genel tıp ile psikiyatri arasındaki bağlantı ve işbirliğini sağlar. Fiziksel hastalıklara eşlik eden organik mental, psikofizyolojik, psikopatolojik, davranışsal, psikososyal tabloların tanı ve tedavisi ile uğraşır. Tıbbi psikiyatrik durumlar arasındaki etkileşim etyopatogenez (psikosomatik somatopsişik) ekseninde olabileceği gibi davranışsal boyut, tedavi süreci ve adaptif boyutta da olabilir. Psişik durum fiziksel hastalığa yatkınlık ve seyrinde rol oynadığı gibi, (herhangi) fiziksel hastalık da ruhsal durum üzerine etki yapar. Psişik, davranışsal, duygulanıma ilişkin faktörler biyolojik süreçlerle beraber, fiziksel hastalık oluşum ve ortaya çıkışında etkili olduğu gibi, genel olarak da (birçok) fiziksel hastalığın gidiş, seyir ve tedaviye cevabına etkilidir. Epidemiyolojik çalışmalar genel nüfusun % 18'inin ruh sağlığı desteği gerektirecek düzeyde emosyonel ve psişik bozukluk gösterdiğini ortaya koymaktadır. Öte yandan ruhsal hastalığı olanların % 60'1 primer sağlık hizmetlerine müracaat etmekte ve sadece % 20'si psikiyatriye başvurmaktadır, % 20'si ise tıbbi-psikiyatrik tedavi görmemektedir. Bu kapsamda primer sağlık hizmetlerine başvuranların % ı 5'inde esas sorunun mental ve emosyonel olduğu belirtilmektedir. Diğer yandan, tıbbi hastalığı olan kişilerin % 30-65'inde önemli ve müdahale gerektirecek psikiyatrik semptomatoloji olduğu anlaşılmaktadır. Genel olarak (yatan + poliklinikte izlenen), hastaneye müracaat eden tüm hastaların 1/3'ünde fiziksel hastalık yanında, psişik ve psikososyal rahatsızlık görülmektedir. Çeşitli kliniklere başvuran hastaların % 20-50'sinde fiziksel hastalık yanında, tedavi gerektirecek düzeyde psikiyatrik ve psikososyal rahatsızlık olduğu, tıbbi hastalardaki psikiyatrik ve psiko sosyal morbiditenin tanı, ayırıcı tanı, tedavi, izlenmesi, araştırma ve eğitim etkinliklerini yürüten liyezon psikiyatri ekip ve servislerinin olduğu genel hastanelerde, hasta bakım ve kalitesinin arttığı, mortalite, morbidite nin azaldığı, hastanede yatış süresi ve genel masrafların düştüğü, düzelme ve iyilik halinin daha çabuk sağlandığı bilinmektedir. Lipowski, bir psikiyatri üst disiplin ve uzmanlık alanr olarak değerlendirdiği kon sültasyon-liyezon psikiyatrisini şöyle tanımlamaktadır: 1- Fiziksel hastalıklarda ve fiziksel yakınması olan hastalarda (somatizasyon) psikiyatrik morbiditenin araştırılması, tanısı, tedavisi, izlenmesi ve engellenmesi, klinik tıp ortamlarında psikiyatrik tıp hizmetlerinin sağlanması. 2- Klinik ortamlarda (psikiyatri dışı) sağlık çalışanlarına, konsültasyon ve liyezon hizmetlerinin sunulması, psikiyatri dışı klinik elemanlara, hekim ve hemşirelere psiko sosyal tıp eğitimi verilmesi. 3- Tıp ile psikiyatrinin çakıştığı alanda, tıbbi hastalarda ya da fiziksel yakınma ile dış kliniklere başvuran hastalarda araştırmalar yapılması. Böylece temel işlevleri, psikiyatri dışı kliniklerdeki hastalara ruh sağlığı hizmetlerinin sağlanması (klinik), psikiyatrik-psiko sosyal tıp alanında eğitim, tıbbi hastalarda psikiyatrik-psikososyal araştırmalar olarak özetlenebilir. Tıbbi bölümlerde psikiyatrik morbiditeyi engellemek, tanımak, tedavi etmek, hastalıkların ortaya çıkmasında, seyrinde, tedavi ve bakımında psikososyal etkenleri inceleyerek, hizmetleri rasyonel ve bütüncü! kılmak temel amacıdır. Böylece tıp ile psikiyatri disiplinleri arasında kavramsal ve klinik köprü oluşturur. Bu alanın hizmetlerinin önemli kısmı, tıbbi-cerrahi kliniklerde yürütülür. Her kliniğin kendi özgün koşulları, değişik hastalıkların da özgün güçlükleri, sorunları ve özellikleri vardır. Hizmet verilen hastaların büyük çoğunluğunun fiziksel hastalığı olan insanlar olması ve eğitim sağlanan uzmanların psikiyatri dışı elemanlar oluşu, bu alanın önemli özelliklerin dendir. Lipowski, konsültasyon-Iiyezon psiki yatrisi uzmanlarının sundukları hastaların % 70-80'inin, tıbbi hastaların oluşturduğunu, geri kalanların da (% 20-30) psikiyatri dışı kliniklere başvuran somatoform bozukluk tanımlayan hastalar olduğunu belirtmiştir. Fiziksel hastalıkların bir çoğunda davranışsal. duygusal, kognitif ve insanlararası tepkiler gelişir. Gelişen psiko sosyal tepkiler, hastalık, hasta aile ve hekim için yeni güçlüklere yol açar. Fiziksel hastalığın kendisi beyin işlevlerini bozarak, ciddi ruhsal bozukluklara (aBS) yol aça bileceği gibi, hastalığın algılanması ve hastanın yaşam alanlarına etkisine bağlı olarak da ciddi ruhsal bozukluklar (depresyon, anksiyete bozukluğu ... ) gelişebilir. Psikopatolojik tepkiler; fiziksel hastalığın görünümünü, şiddetini. ortaya çıkışını, gidişini etkiler.

Tedavide kullanılan ilaçlar, ileri tanı ve tedavi yöntemlerinin (açık kalp ameliyatı, organ nakli, hemodiyaliz, kateter uygulamaları, yoğun bakım vb.) psikiyatrik yan etkileri ve komplikasyonları söz konusudur. Öte yandan fiziksel yakınmalarla tıbbi kliniklere başvuran, incelemelerde bir bozukluk saptanmamasına rağmen kendilerinde fiziksel hastalık olduğuna inanan ve çeşitli kliniklere başvuran hastalar, ciddi tanı, tedavi ve izleme sorunları yaratırlar ve sağlık sistemine maliyetleri yüksektir. Ruhsal ihtiyaç ve çatışmalarını somatik dille ifade eden bu hastaların, erken tanı ve doğru tedavisi kuşkusuz tıp ile psikiyatri arasındaki yakın işbirliği ile mümkündür. Konsültasyon-liyezon psikiyatrisinin işlevlerini; klinik hizmet, eğitim ve araştırma olarak 3 alt grupta kümeleyebiliriz. Klinik hizmet alanı; konsültasyon, liyezun ve tedavi olarak gruplandırılabilir. Ancak bu hizmetler bir yelpaze içinde bütün olarak düşünülmeli ve uygulanmalıdır. Konsültasyon hizmetleri, liyezon anlamında işbirliğinde en önemli adımdır. Liyezon bağlamında iş birliği, eğitim işlevini arttırır, konsültasyon hizmetlerinin ve tedavinin kalitesini geliştirir. Konsültasyon, psikiyatrik tıp hizmetlerinin ilk basamağıdır. Çoğunlukla hasta merkezlidir ve (psikiyatri dışı) ilgili hekimin tanı ya da baş etme güçlüğü çektiği bir hasta ile ilgili görüş alma talebidir. Hastalığın tanısı, hastanın yakınmaları, davranış biçimi, ruhsal uyumu ve tedavi öncelikleri ile ilgili bir sorun vardır, görüş ve yardım istenmektedir. Esas amaç hastanın değerlendirilmesi ve hastaya psikiyatrik yardım sunulmasıdır. Bir ihtiyaç olunca talep edilen bu işbirliği, ileri hizmet sunma için ön basamaktır. Lipowski, psikiyatrik konsültasyonları esas sorun, ya da amacın ne olduğuna göre,5 alt grupta tanımlamıştır: 1- Hasta merkezli konsültasyon. Tanı ya da izleme güçlüğünden dolayı görüş istenmiştir. Ayırıcı tanı ya ilişkin görüş bildirilmesi tedavi ve izlenmede güçlük yaratan sorunun belirlenmesi amaçlanır. 2- Kriz merkezli konsültasyon. Uyum ve baş etme güçlüğünün, sebebinin anlaşılması ve uygun terapötik müdahalenin yapılması amaçlanır. 3- (Konsültasyon isteyen) Hekim merkezli konsültasyon. Burada hekimin hasta ile iletişim ve etkileşiminde bir güçlük vardır ve doğrudan kendisi bunun aşılmasına dönük yardım istemektedir. 4- Durum merkezli konsültasyon. Hasta ile tedavi ekibi arasındaki çatışma ve güçlüklere dönük yardım istenmesidir. 5- Geniş merkezli konsültasyon. Hasta, tedavi ekibi ve aile üçgeninde bir sorun vardır ve öncelikli olarak bu sorunun çözümlenmesine dönük yardım istenmektedir. Kuşkusuz günlük uygulamada bunlar arasındaki sınır bu kadar kesin değildir. Hastanın, hastalığına, ilgili servisi n özelliklerine ve yar dım talebinin niteliğine göre tutum alınmalıdır. Liyezon modeli ise, bir klinik ile sürekli ve düzenli işbirliğini içerir. Tanı, tedavi hizmetlerinin yanında, eğitim, kriz müdahale ve koruyucu sağlık işlevi vardır. Bazı tıbbi birimlerde (yoğun bakım, hemodiyaliz, yanık merkezleri, organ nakli ve onkoloji servisleri, ağrı klinikleri vb) psikiyatrik sendrom ve psiko sosyal sorunlar daha sık ve acildir. Bu servislerde çalışan uzmanlar daha yaygın olarak psiko sosyal güçlükler yaşarlar. Tıbbi servislerde psikopatolojinin erken ve doğru tanınmasındaki ciddi güçlükler de dikkate alınınca, bu birimleri eliyezon anlamında işbirliği önem kazanır. Bu hizmet alanının, hasta bakımının psiko sosyal yönüne ilişkin eğitim değeri yüksektir. Koruyucu hekimlik alanında ileti bir adımdır. Bu uygulamada Liyezon Psikiyatrisi ekibi, tıbbi ekibin bir üyesi gibidir ve herhangi talep olmadan da hastaları değerlendirir ve psiko sosyal hizmet sunar .

Tıbbi tedavi ile psikiyatrik tedavi ve psiko sosyal bakımın birlikte sunulmasına yönelik, ileri bir adımdır. Bireysel hasta görülmesi ve psikiyatrik hizmet sunulmasından öte, hasta bakımının gerektirdiği alanlarda, ortamın terapötik kılınmasına katkı sağlar. Tıbbi ekip ile (Liyezon) psikiyatri ekibi arasında yakın, düzenli ve sürekli profesyonel işbirliği sağlanır. İster sadece konsültatif nitelikte talep olunca, ister liyezon anlayışına uygun sürekli, rutin ve düzenli olsun, her hasta değerlendirmesi, kapsamlı ve bütüncül biyopsikososyal muayene, ilgili hekim ve gerekirse tedavi ekibi ile görüşme, gerekli durumlarda aile ile görüşme, hastanın bütüncül tedavisine dönük izlemeyi içermektedir. Hastadan, hastalıktan ya da servisten kaynaklanan nedenlerle gerekli durumlarda psikiyatriye sevk ve ileri tedavi sağlanmalıdır. Klinik hizmet alanı, görüş bildirmenin yanında uygun görülen tedavilerin yürütülmesini içermelidir. Bu tedaviler; psikotrop ilaç uygu laması, kısa psikoterapi, kriz müdahalesi, davranış tedavisi, gevşeme yöntemleri, kognitif psikoterapi, aile tedavisi vb olabilir. Doğrudan hastaya dönük hizmetlerin yanında, hasta bakımının terapötik kılınması, hastaya uygun yaklaşımın sağlanması yönünde, ilgili hekim ve veya tedavi ekibine dönük psikolojik yardım gibi dolaylı da olabilir., Konsültasyon-liyezon psikiyatrisinin eğitim hizmetleri koruyucu sağlık, psikososyal tıp anlayışının yaygınlaştırılması ve tedavi-bakım hizmetlerinin niteliğinin arttırılmasında önemli değere sahiptir. Ruhsal bozukluğu olan insanların büyük çoğunluğunun psikiyatri dışı hekimlere başvurduğu dikkate alınınca, bunun değeri daha iyi anlaşılacaktır. Genel hastane içinde hasta başı klinik hizmet, psiko sosyal tıp eğitimi verilmelidir. Konsültasyon-liyezon psikiyatrisi disiplinin klinik ve kavramsal ileri katkılar sağlayan bir diğer işlevi, araştırmadır. Böylece tıp ile psikiyatri kavramsal boyutta kaynaşmaktadır. Aynı zamanda klinik hizmet potansiyelini arttırmakta ve ilen tedavi yöntemlerinin gelişmesini sağlamaktadır. 1970']j yıllardan sonra bu alandaki araştırmalarda olağanüstü gelişmeler sağlanmaktadır. Psikopatolojiye ilişkin araştırmalar ile nöro biyolojiye ilişkin araştırmaların birlikte sürdürülmesine olanak sağlayan bu alandaki araştırmalar, hem klinik tıp, hem de temel bilimler ve psikiyatriye katkı sağlamaktadır. Bu katkı, klinik hizmeti geliştirmenin ötesinde, ileri kavram ve kuramların geliştirilmesine yol açacak potansiyeldedir. Hastalık gelişimi ve mekanizmalarına ilişkin psikolojik, psikobiyolojik ve psikososyal araştırmalar yeni ve ileri tedavi yöntemlerini geliştirmektedir. Kişilik, duygu durumu, kognitif işlevlerin araştırıldığı psikolojik incelemeler, psiko fizyolojik, psikonöroendokrinolojik ve psikoimmunolojiye ilişkin psikobiyolojik araştırmalar, ailenin, toplumun, sosyokültürel etkenlerin rolüne ilişkin psiko sosyal araştırmalar bir bütün olarak, tıbbi hastalıkların psikiyatrik boyutlarının anlaşılmasını, psikosomatik hekimlik anlayışının gelişmesini ve tedavi hizmetlerinin kalitesini arttıracaktır. Hastalıkların ortaya çıkış ve seyrinde biyolojik, psikolojik ve sosyal etkenlerin birlikte ele alınması ve bunların arasındaki etkileşimin korunması ile mümkündür. Psikiyatrik tıbbın en önemli katkısı, gerek biyolojik, gerekse psikolojik tek boyutlu yaklaşımların aşılması gerektiği anlayışındadır. Psikiyatrinin tıp ile yakınlaşması, hem katkı potansiyelini arttırmış, hem de kendi bilimselliğini geliştirmiştir. Konsültasyon-liyezon Psikiyatrisinin işlevleri Konsültasyon-liyezon psikiyatrisi; tıbbi-fiziksel hastalardaki psikiyatrik hastalık ve psiko sosyal sorunların tanı ve tedavisi ile uğraşan, hasta bakım ve tedavisinde tıbbi tedaviler ile psikiyatrik tedavi ve psiko sosyal bakımı bütünleyen bir alandır. Uygulama alanı, tedavi yöntemleri, servis yapısı, protokolleri ve ortamı ile genel psikiyatriden farklı adaptasyonları gerektiren, kendine özgü bilgi, ustalık, ilke ve kuralları vardır. Her şey den önce hasta popülasyonu esas olarak, tıbbi hastalardır. Tıbbi hastalarda psikiyatrik-psikososyal değerlendirmenin, tanı ve ayırıcı tanının ve gerek psikofar makolojik, gerekse psikoterapötik yöntemlerin kendine özgü bilgi ve ilkeleri vardır. Konsültasyon-liyezon psikiyatrist, tıbbi hastalardaki akut-kronik psikiyatrik hastalıkların, tanı, ayırıcı tanı ve tedavisi, izlenmesi, tıbbi-cerrahi hastalardaki davranış sorunları, tedaviye uyum güçlükleri ile uğraşır, yatarak tedavi gören ya da ayaktan izlenen tıbbi hastalardaki bir dizi sorunların tedavi ve baş edilebilmesinde, hastaya ve diğer birimlerdeki tedavi ekiplerine yar dımcıdır. Liyezon Psikiyatri uygulaması, psikiyatri ile diğer klinikler arasındaki bağlantıyı sağlar ve multidisipliner ekip anlayışına dayanır. Uygulama ve ilişkide, "ruhsal", "bedensel" şeklinde polar yaklaşırnlara yönelmez, soma ile psişizmayı etkileşim içinde, bir bütün olarak görür.

Hasta takibinde de, hastanın tıbbi durumunu öncelikle dikkate alır, diğer kliniklerdeki tedavi ekibi ile yakın, karşılıklı bilgilendirme ve işbirliğini esas alır. Bu ekipte hasta değerlendirme ve takibinde; klinik tıbbi psikolog, liyezorı psikiyatrisi hemşiresi, sosyal hizmet uzmanı ve diğer elemanlar kendi uzmanlık alanı doğrultusunda katkı sağlar, rol alırlar. Konsültasyon-liyezon psikiyatrisinin işlevleri, genel hatlarıyla şu şekilde alt basamaklara ayrılabilir: tıbbi psikiyatrik durumlar arasındaki bağlantı ve etkileşime ilişkin tanıya yönelik uzman katkısı, - tıbbi hastalarda ortaya çıkan psikiyatrik morbiditenin engellenmesi, tedavisi ve bakımı, fıziksel hastalığı olanlarda, fiziksel hastalığın psişik boyutlarına ilişkin görüş bildirmek, bakıma katkı sağlamak, - fiziksel hastalığın psişik komplikasyonlarının tedavisi, fiziksel hastalığa karşı geliştirilen psikopatolojik reaksiyonların ve takip baş edebilme sorunlarının tanı ve tedavisi (Örneğin, MI gibi akut hastalıklarda görülen katastrofik re aksiyonlar ya da epilepsi veya romatoid artrit gibi kronik hastalıkların seyir ve tedavisini komplike hale getiren davranış sorunları). hastalığa karşı geliştirilen savunma düzeneklerinin olumlu hale getirilmesi, tedavide ve seyrinde ortaya çıkan bağımlılık, inkar, tedaviyi reddetme gibi sorunlarla uğraşma ve gerektiğinde çevre ve aile ilişkilerine yönelik düzenlemeler, hastane o~amının terapötik kılınmasına yönelik görüş bildirmek, hasta bakım ve tedavisinde hasta-aile tedavi ekibi üçgeninde ortaya çıkan ilişki ve iletişim sorunlarının çözümlenmesi, etyolojik formülasyonla tanıya yardımcı olur, semptomların ortaya çıkış ve hastalığın seyrini etkileyebilecek psişik ve davranışsal faktörleri belirler ve tedavisini işbirliği içinde sürdürür, tedavi ekibinin, hasta ve hastalığın psişik boyutunu anlamasına yardımcı olur, gerekli durumlarda ortak hasta başı vizite katılır, hastayı yatış süresince izler, gerekli durumlarda hastayı tıbbi-psikiyatrik servise nakleder, ya da hasta yatmaktayken tıbbi-psikiyatrik liyezon ayaktan tedavi biriminde izler. yatışı takiben ya da diğer kliniklerde ayaktan tedavi sürmekteyken, konsültasyon-liyezon psikiyatri polikliniğinde izler, hastadaki psikiyatrik morbidite, tıbbi psikiyatrik durumlar arasındaki etkileşime göre, hastada tıbbi duruma ve tedaviye ilişkin önerilerde bulunur, davranışsal veya fizyolojik araçlarla müdahale eder veya psiko biyolojik ve veya medikal psikoterapötik yöntemleri uygular, - vakaya göre tüm psikiyatrik bilgi ve becerilerini, tıbbi hastalara uygulama ilkeleri ışığında yürürlüğe koyar. Bu hizmetler, hastaya, hastalığın tıbbi ve veya psişik durumuna göre mahallinde, tıbbi ekibin bilgisi ve işbirliği içinde yürütülür, zaman zaman bazı vakalarda ileri tedaviler için (relaksasyon, davranış teknikleri gibi) liyezorı psikiyatri biriminde periyodik uygulamalar şeklinde yürütülür. Hasta değerlendirmesinde ve takibinde, ilgili hekimleri ile ilişkiyi esas alarak, klinik psikolog, yatak başı hemşiresi, sosyal hizmet uzmanı ve diğer elemanlarla kendi profesyonel alanları doğrultusunda multi disipliner yaklaşımı korur. Diğer kliniklerde ki hemşireler, hastanın klinik ve davranışsal gözlenmesi yönünde yardımcı olurken, o birimlerdeki psikolog ve sosyal hizmet uzmanları liyezon psikiyatrisi ekibinin yardımcısıdır. Liyezon psikiyatrisinin araştırma alanı, klinik tıp ile psikiyatrinin bağlantılı olduğu klinik durumlardır. Bu alanda yapılan araştırmalar tıp ile psikiyatriyi kavramsal, klinik ve eğitim alanında bütünleştirmektedir. Araştırma bulguları klinik tıbba katkılar sağlamanın ötesinde, psikiyatrinin kendi içindeki birçok araştırma odaklarına önemli katkılar sağlayacak potansiyeldedir. Örneğin, organik psikozlara ilişkin klinik, fizyo patolojik araştırmaların; diğer (fonksiyonel) psikozlara ilişkin araştırmalar ve psikopatolojik kavramlarla birlikte değerlendirilmesi önemli bulgular ortaya koymaktadır.

Öte yandan, fiziksel hastalığa eşlik eden depresyona ilişkin klinik araştırmalar; psiko patolojik araştırmalara da katkı sağlamaktadır. Medikal-psikiyatrik araştırmalar, klinik psikiyatrideki tanı, alt grupların belirlenmesi ve sınıflamaya yeni boyutlar kazandırmaktadır. Medikal psikiyatrik araştırmalar klinik gözlem, tanımlama, psikopatolojik kavramlar, nörobiyolojik bulgular ve tüm bu süreçlere ilişkin değişkenlerin izleme-tedavi boyutunda araştırılmasını içerir. Medikal psikiyatrik durumlara ilişkin araştırmalar bir bütünlük için de, klinik psikiyatrideki birçok kavram ve hipotezlerin bilimsel metodoloji ile incelenmesine katkı sağlamaktadır. Nörobiyolojik ve psikolojik bağlantı ve etkileşimlerin anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Konsülrasyon-Liyezorı Psikiyatrisi uygulama alanı tedavi yöntemleri, servis protokolleri, ortamı ile genel psikiyatriden farklı adaptasyonları gerektiren kendine özgü bilgi. Ustalık ilke ve kuralları olan. özel uzmanlık dalıdır. Her şey den önce hasta popülasyonu fiziksel hastalığı olan hastalardır. Tıbbi hastalarda psikiyatrik ve psikososyal değerlendirmenin, tanı ve ayırıcı tanının kendine özgü bilgi ve ilkeleri vardır. Örneğin herhangi bir kanser hastasında ortaya çıkan depresyonun değerlendirilmesi, tıbbi durum, alınan ilaçlar ve kişilik yapısı birlikte dikkate alınarak yapılmak zorundadır. Kemoterapötik ajanların, psikotrop yan etkilerini bilmeden, ortaya çıkan depresyonun organik mental mi psikolojik ve psikososyal mı değerlendirmesi yapılamaz. Tıbbi hastalarda, tıbbi durum anlaşılmadan ve değerlendirmeye alınmadan psikiyatrik muayene yapılamayacağı gibi, psikiyatrik muayene yapılmadan, psiko sosyal değerlendirme de yapılamaz. Hastaya yaklaşım, değerlendirme ve tedavi seçeneklerinde; önce fiziksel durum. takiben psikiyatrik, klinik psikolojik durum ve nihayet psik ososyal durum değerlendirilir. Öte yandan tıbbi hastalarda gerek psiko trop ilaç tedavisinin, gerekse psiko terapötik ya da psikososyal tedavilerin yine kendine özgü nitelik, yöntem, ilke ve kuralları vardır. Örneğin, anksiyeteye ilişkin relaksasyon. ya da depresyona ilişkin davranışçı-kognitif tedavilerin, tıbbi hastalarda ortaya çıkan anksiyete ve depresyonda endikasyon (veya kontrendikasyon) alanları, uygulama yöntemleri farklıdır. İntihar düşünceleri olan ya da terminal dönemdeki bir hastada, bu tür durumların tanı ve tedavisinde liyezon psikiyatristin hem hekim, hem ruh sağlığı uzmanı olarak sorumluluk alması, tıbbi, idari, mediko-Iegal sorunların ortaya çıkmasının engellenmesine ya da çözümlenmesine de potansiyel katkı sağlar. Liyezon psikiyatrisinin dayandığı tıbbi-bilimsel etik kuralların zorunlu kıldığı bir diğer ilke; tıbbi hasta takibinde hastanın tıbbi durumunu öncelikle değerlendirme, hasta takip ve tedavisinde, çeşitli birim ve kliniklerle ve ilgili (primer) hekimlerle işbirliği ve bağlantıyı esas almaktır. Primer tedavi ekibi ile yakın karşılıklı bilgilendirme ve işbirliği esastır. Bu alana ilişkin tıbbi-psikiyatrik. psikolojik ya da psikososyal araştırmalar da bilimsel metodolojiye uygun yürütülmek durumundadır. Örneğin, organ kaybına yönelik bir ameli yata (mastektomi gibi) ilişkin psikolojik bir araştırma yapılırken (vücut imajı bozukluğu), bunun (olası) depresyonla ilişkisi, psikiyatrik değerlendirme ile ayırdedilmelidir. Aynı hasta grubunda ailenin tutumuna ilişkin sosyal araştırmada bu tutumun ortaya çıkmasındaki dinamik, interaksiyonel, bilinçdışı gelişimsel faktörler dikkate alınmadan yapılamaz. Ya da örneğin, hipertansiyonlularta ilgili psikolojik sağlıklı bir araştırma yapabilmek için, bu hipertansiyonun tıbbi etyolojisi, tipi, süresi, kullanılan ilaçlar mutlaka dikkate alınmalıdır Tıbbi hastalarda yapılacak psikiyatrik araştırmalar, kuşkusuz doğrudan klinik psikiyatri ye katkı sağlayacaktır. Örneğin, Cushing sendromunda gelişen depresif tablonun araştırma bulguları, Cushing'dekine benzer nöroendokro nolojik bozukluk gösteren depresyon (ya da alt tipi) araştırma bulguları ile birlikte değerlendirilmelidir. Ya da tıbbi hastalarda ortaya çıkan "organik" psikoz araştırmaları, "fonksiyonel" psikozlardaki bulgularla çok yönlü karşılaştırılmalıdır. Bu kapsamda tıbbi hastalardaki psikiyatrik morbiditenin patogenez ve fenomen olojisinin araştırılması doğrudan. klinik psikiyatrik tanı ve kavramlara katkı sağlayacaktır.

Aynı şekilde örneğin, depresyonun kognitif psikoterapisine ilişkin yöntemlerin, fiziksel hastalığa eşlik eden depresyona adaptasyonu gereklidir. Tıbbi psikiyatrik araştırmalarda deskriptif, psikopatolojik, klinik ve nöro biyolojik bulgular birlikte değerlendirilmelidir Son yıllarda genel hastane psikiyatrisi alanında ki araştırmaların ülkemizde de artması sevindiricidir. Ancak bu araştırmalarda temel bilimsel metodolojiyi titizlikle korumamız ve bu araştırmaların yürütülmesinde hastanın tıbbi durumunu mutlaka dikkate almamız ve tıbbi birimlerdeki meslek daşlarımızla birlikte yürütmemiz gereklidir. Özetle, bu alanda yapılacak tıbbi-psikiyatrik, klinik psikolojik, ya da psik sosyal tüm araştırmalarda; gerek tanı ve araştırma gruplarının oluşturulmasında, gerekse bulguların yorumunda, fiziksel, psikiyatrik ve psiko sosyal boyutlar, bu öncelik sırası ile ve birbirleri ile etkileşimini ortaya koyacak şekilde yürütülmelidir. Medikal Psikiyatrik Araştırma Yöntemleri Gözlem - Tıbbi-psikiyatrik ilişkiyi tanımlama Deskriptif inceleme Bağımlı-bağımsız değişkenler Psikopatolojik araştırmalar METODOLOJİ - Ortak değerlendirme - Ölçüm, izleme - Tanı - Alt tipler - Gözlem - Laboratuvar - Klinik Analiz - Psikonöroerıdokrinolojik örokimyasal (eryo) patogeneze ilişkin nöro biyolojik mekanizmalar Manipülasyon Tanı-Tedavi değişkenleri izleme Medikal Psikiyatrik Araştırma Yöntemleri 1- Tıbbi hastalığa eşlik eden psikiyatrik morbiditenin natür, patogenez ve insidansı, 2- Medikal-psikiyatrik sendromların tanı ve nozoloji sorunları. Fiziksel hastalıklara eşlik eden psikiyatrik morbiditenin tanısında, tıbbi-pikiyatrik durumların etkileşimine ilişkinileri araştırmalar yapılmalıdır. Ayrıca, örneğin fiziksel hastalığa eşlik eden anksiyete, depresyon ve somatizasyonun semptom formasyonu ve gelişiminin özgün süreçleri vardır. 3- Medikal psikoterapi ilke ve yöntemleri. Fiziksel hastalığa eşlik eden psikiyatrik morbiditenin tedavisindeki medikal psikofarmakoloji, eğitsel ya da psikoterapötik ve davranışçı tedavilerin kendilerine özgü ilke ve yöntemleri olup, bunlar klasik psikiyatride uygulanandan farklı adaptasyonları gerektirir. Liyezon Psikiyatrisinin Eğitim Öğretim işlevleri Psikiyatri Uzmanlık Eğitimine Dönük Psikiyatrik Tıp Eğitimi ABD'de Psikiyatri Uzmanlık Konseyi "Accreditation Council" psikiyatri uzmanlık öğrencilerine, temel psikiyatri eğitiminden sonra 6-8 ay, liyezon psikiyatrisi rotasyonu ön görmektedir. Bu hem kuramsal, kavramsal açıdan, hem yöntem ve işbirliği yönünden eğitimi içerir. Bu eğitim sürecinde uzmanlık öğrencisi, hem tıbbi bilgilerini geliştirir, hem de psikiyatrist kimliğini pekiştirir. Psikosomatik tıp anlayışı ve konsültasyon-liyezon psikiyatrisi ile ilgili temel konular işlenir. Tıbbi hastalardaki psikiyatrik sendromlar, bu hastaların biyo psiko sosyal boyutları, hasta bakımının psikolojik yönleri, fiziksel hastalık ortaya çıkması, seyir ve gidişindeki psikiyatrik, psikososyal değişkenler işlenir. Tıbbi-psikiyatrik sendromlar, tıbbi hastalarda anksiyete, depresyon, davranış bozuklukları, kişilik sorunları, alkol-madde kullanım bozuklukları, psiko fizyolojik reaksiyonlara ilişkin bilgi ve ustalık kazanır. Tıbbi psikiyatrik işbirliğinde somatoform bozukluklar, tıbbi hastalar ve servislerde ECT, psikofar makoloji, kriz müdahale, davranış tedavi ilkeleri konusunda eğitilir. Tıbbi ilaç ve girişimlerin psikiyatrik komplikasyonlarını tanır. Tıp dışı uzmanların bakım ve tedavideki rolü ve katkıları, diğer hekimlerle profesyonel ilişkiler, konsültasyon süreci, verilerin nasıl toplanacağı, tıbbi hastalığa ilişkin mediko legal sorunlar konusunda ustalık kazanır. Bu rotasyon içinde tıbbi kimliği ile ruh ağlığı uzmanı kimliğini entegre eder, güven ve beceri kazanır. asıl bir cerrah "ben sadece cerrahırn" diyerek, hastanın emosyonel durumuna ilgisiz kalamaz ise bir psikiyatri uzmanı da "ben medikal değilim" diyemez. Liyezon psikiyatrisi uzmanı, uzmanlık öğrencisinin, diğer psikiyatri dışı hekimlerle, ilişkisinde model ve yol gösterici olur. Bu ilişkiler, disiplinlerarası bağlantıyı güçlendirir, bu da aslında hekimlerin geniş tıbbi bilgi ve tedaviler arasında, bütüncül yaklaşımı koruması ve klinik sorunları daha etkin çözmelerine katkı sağlar.

Psikiyatri Uzmanlık Eğitimi içinde Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi

Alanında Temel Konular genel olarak şu başlıklar içinde özetlenebilir. A. Konsültasyon süreci 1- Konsültan: Tıbbi hastalarda ya da tıbbi ortamlarda psikiyatrik konsülıasyonun amaçları, sorumlulukları. yetkileri ve sınırları. 2- Konsültasyon sürecinin bilgi ve iletişim yöntemleri, ilişkileri: korısültasyon süpervizyon ilişkisi, hasta başı ya da tıbbi-psikiyatrik servise nakil ilkeleri, 3- Psikoterapi süreçleri, konsültasyonun başlaması, sürecin. gidişi ve sonuçlarını etkile yen, belirleyen faktörler 4- Konsültasyon tipleri B. Tıbbi uygulamanın biyo psiko sosyal boyutları 1- Somatik hastalığa yatkınlık, ortaya Çıkış, seyir ve gidişini etkileyen psikolojik ve sosyal değişkenler 2- Hastalığa psişik, davranışsal ve sosyal uyum süreçleri 3- Hasta-tedavi ekibi ilişkisi, tedavi ve bakımı sağlayan uzmanların hastaya reaksiyonları 4- Hastalığın ve hastanın anlaşılmasında genel sistem kuramı ve yaklaşımı. C. Klinik Sendromlar 1- Tıbbi-psikiyatrik sendromlar a) Delirium-dernans ve diğer organik beyin sendromları b) Tıbbi uygulama ve tedavi yöntemlerine uyum güçlüğü c) Yas, terıninal hastalık, ölüm d) Tıbbi olgularda anksiyete, depresyon, somatizasyon e) Bakım ve tedaviyi etkileyen kişilik sorunları f) Tıbbi hastalarda suisid-homisid yönelimleri g) Obezite h) Tıbbi hastalarda uyku bozuklukları i) Kronik ağrı D. Tedaviler (endikasyonları, kontren dikasyonları) 2 - Tıbbi hastalarda organik psikiyatrik tedaviler a) Tıbbi-psikiyatrik sendromlar ve davranışsal sorunlarda psikotrop kullanma ilkeleri (anksiyolitik, anıidepresan, antipsikotik ilaçlar, lityum) b) Tıbbi hastalarda EKT 2- Nonorganik tedaviler a) Kriz müdahale b) Bireysel kısa psikoterapi c) Aile tedavisi d) Davranış tedavileri (kognitif-davranışçı tedavi, biofeedback, sistematik duyarsızlaştırma, davranış analizi ... ) e) Psikolog, hemşire, sosyal hizmet uzmanı, diyetisyen, fizyoterapist gibi çeşitli birimlerde çalışan nonpsikiyatrik tıbbi personelin ve eğitimi f) Gevşeme eğitimi, hipnoz gibi diğer tedaviler g) Hasta eğitimi Tıp Eğitiminde Liyezon Psikiyatrisinin Yeri Ruhsal tedavi, bakım gereksinimi içinde olan hastaların çok büyük çoğunluğu, psikiyatri dışı uzmanlara ya da doğrudan birincil sağlık hizmetlerine başvururlar. Tıp fakültesi içinde, hastanın bütüncül algılanması, hasta bakımın da entegre tutum, psişik-davranışsal durumun tıbbi durumu nasıl etkilediği, psikiyatrik morbi diteyi erken tanıma, hastalıkla baş etme yöntemleri, ölüm-yaş-karakter patolojisi ile nasıl baş edileceğine dönük eğitim daha geniş ölçüde verilmelidir. Pratisyen hekimlere başvuran hastaların % 15-50 'sinde psişik bozukluk vardır. Liyezon psikiyatrisi fiziksel hastalıklara eşlik eden psikiyatrik bozukluğu tanımaya, tıbbi ve psikiyatrik bakımı entegre etmeye dönük bir modeldir. Hekimler bunları tanımak, temel olarak baş etmek, hangisini sevk etmesi gerektiği konusunda eğitilmelidir.

Ayrıca bu eğitim de hastalık davranışı, hastalığın davranışsal psikososyal boyutları, hasta-hekim ilişkisinin terapötik boyutu işlenmelidir. Tıp öğrencileri, bir hastanın psikiyatrik durumunun, tüm tıbbi tanı, tedavi, ilişki biçimi, bakım ve prognozu nasıl etkilediği konusunda kavramsal ve klinik eğitim görmelidirler. Diğer hekim ve uzmanların eğitimine katkı Çeşitli klinik uzmanlık eğitimi içinde, medikal-psikiyatrik liyezon bölümünde eğitim, tıbbi hastalardaki potansiyel psikiyatrik sendromları tanımak, tedavi ve bakımın psişik boyutu, hastaların temel emosyonel ve kognitif durumunu, hastalığa davranışsal tepkileri tanıma. tıbbi hastalığın seyrini etkileyen psikiyatrik bozuklukları değerlendirmeye dönük potansiyel katkı sağlar. Bu işbirliği hastalarla, hastalığın emosyonel reaksiyonları hakkında konuşma gereksinimi ve bunun yöntemleri konusun da önemli katkı sağlayacaktır. Tıbbi-psikiyatrik sendromları erken tanıma ve hasta bakımının psikiyatrik boyutu tıbbi-cerrahi girişimlerin ve ilaçların psikiyatrik yan etkisi konusun da temel bilgiler sağlanır. Ülkemizde iç hastalıkları, onkoloji gibi alanlarda uzmanlık eğitimi gören hekimlerin tıbbi hastaların psikiyatrik-psikososyal boyutuna ilişkin uygulama alanı olan liyezon psikiyatride eğitim almaları klinik ve kavramsal potansiyel yarar sağlayacak, bu işbirliği bizlerin deneyim ve araştırma potansiyelimizi de geliştirecektir. Konsültasyon-liyezon Psiklyatrisi Bilim Dalının Kendine özgü Sorunları, Çağdaş ilkeleri; Gözlem ve Oneriler Liyezon psikiyatrisi uygulaması ve medikal psikoterapi yöntemleri, birçok yönden genel psikiyatriden farklı olup. kendine özgü nozo lojik ve terapötik ilke ve yöntemleri vardır. Bu farklılıklar şu başlıklar altında tanımlanabilir: Hasta popülasyonu farklıdır. Öncelikle fiziksel hastalığı olan ve veya fiziksel yakınmalar ile başvuran bireylerdir. Sıklıkla psikiyatrik değerlendirme ve yardım için kendi talepleri yoktur. Ortam farklıdır. Hastalar psikiyatri dışı tıbbi-cerrahi servislerdedir. Bu servislerin yapısı ve tedavi ekibi, fiziksel bakıma dönük yapılanmıştır, davranış bozukluğu gösteren hastalar kaygı ve sakınma yaratır. Tedavi yöntemleri farklıdır. Tıbbi hastalarda gerek psikofarmakoloji, gerekse psikoterapi, (medikal) psikoterapi ve davranış teknikleri kendine özgü ilke ve adaptasyonları gerektirir. Profesyonel ilişki biçimi özgündür. Kon ültasyonliyezon psikiyatrist, diğer tıbbi cerrahi servis uzmanları ile profesyonel iş birliği içindedir. ilgili servisin bilgilendirilmesi, karşılıklı işbirliği. tedavi ve girişimlerin bu çerçevede sürdürülmesi zorunludur. Rutin konsültasyondan öte, liyezon anlamında bağlantı ve işbirliği. psikopatoloji riski taşıyan bireylerin önceden ve erken tanınmasına önemli katkı sağlayacaktır. Hastanın tedavi ve izlenmesi liyezon psikiyatrisi biriminde yürütülmekteyse, izleme süresi içinde ve sonunda ilgili servisin bilgilendirilmesi gerekir.

Tıbbi-psikiyatrik liyezon hastalarının değerlendirilmesi şu aşamaları içerir: 1- Bilgi ve verilerin toplanması (tıbbi durum, tanılar, kullanılan ilaçlar, teknikler ve davranış gözlemleri), 2- Tıbbi-psikiyatrik muayene ve gözlem 3- Biyo psiko sosyal formülasyonun tıbbi psikiyatrik etkileşim etkenlerinin, tanı ve tedavi planının formülasyonu, 4- Tanı, tedavi programının net, açık, anlaşılır ve uygulanabilir şekilde hasta ve ilgili servise aktarılması. Bu aktarımda etik ve medi kolegal ilkeler korunur. 5- Hastanın ve tedavi basamaklarının izlenmesi ilgili servis hekimi ile bizzat görüşülmesi, servis hemşiresinin gözlemleri. varsa servis psikoloğunun görüşleri alınır. Yine varsa sosyal hizmet uzmanının sağladığı bilgiler öğrenilir. Tıbbi-fiziksel durumun anlaşılması ve ön klinik fizik muayene yapıldıktan sonra, psikiyatrik değerlendirme yapılır. Kuşkusuz herhangi bir hastada fizik muayene ve laboratuvar tetkikleri sonunda pozitif bulgu saptanmaması. psikiyatrik sendrom olduğu anlamına gelmez. Psikiyatrik tanının kendine özgü kriterleri vardır. Her hangi bir hastanın histriorik kişilik yapısında olması, fiziksel hastalığı olmadığı anlamına gelemeyeceği gibi, herhangi bir fiziksel yakınmanın, tıbbi hastalığa mı bağlı olduğu yoksa bir somatizasyon mu olduğu, tıbbi muayene yanında, psikiyatrik muayene gerektirir. Konsültasyon-liyezon psikiyatrist, verileri derledikten, fiziksel hastalığı tanıdıktan sonra, psikiyatrik muayeneyi yapar, tıbbi-biyolojik süreçler ile psikiyatrik-psikososyal bulguları, sistem kuramı anlayışı içinde, etkileşimleri içinde değerlendirir. Tıbbi-psikiyatrik değerlendirme içinde, fizik el durum, fiziksel hastalığa karşı geliştirilen psikolojik tepkileri anlamak, kişilik strüktürü, uyum ve baş edebilme mekanizmalarının anlaşılması, ego savunmaları, obje ilişkileri bir bütün olarak değerlendirilir. Sorun Alanları ve ilkeler Fiziksel hastalıklarda psikiyatrik ve psiko sosyal morbidite fazladır. Fiziksel hastalıklara eşlik eden psikiyatrik bozukluklar, hastanın uyumunu, yaşam kalitesini bozmakta, masraflar artmakta, hastalığın gidişi, tedaviye cevabı olumsuz etkilenmekte komplikasyonlar artmakta, seyir ve yaşam süresi etkilenmektedir. Liyezon psikiyatrisi ile erken iş birliğinin koruyucu hekimliğe katkısı büyüktür. Psikiyatrik işbirliğine ilişkin talep, daha erken olmalı ve bu talep formunda tıbbi tanı, durum, aldığı ilaçlar ve davranışsal gözlemler kaydedilmelidir. Konsültatif işlerden öte, özellikle bazı birimlerle (psikiyatrik morbidite insidansının yüksek olduğu onkoloji, yoğun bakım, hemo diyaliz, yanı k acil birimler ... gibi) Liyezon bağlamında ortak vizitler ve bilimsel yakın iş birliğinin yararı büyük olacaktır. Hekim ve sağlık elemanları olarak psi kiyatriye ilişkin stigmadan uzak, bilimsel tu tum içinde düşündükçe, hastanın tıbbi-psiki yatrik işbirliğine direnci azalacaktır. Tıbbi hastalarda gerek psikofarmakolojik, gerekse psikoterapötik yöntemlerin, genel psikiyatriden farklı ilke ve kuralları vardır. Bu hastalarda bu tedavilerin yürütülmesi, liyezorı psikiyatrisi ekibi ile işbirliği içinde uygulan malıdır. Liyezorı psikiyatrisi multidisipliner ekip anlayışına dayanır. Liyezon psikiyatrisi uzmanı bu ekibin koordinatörü, süpervizörü ve sorumlusudur. Liyezon psikiyatrisi hemşiresi, hastane içinde hemşirelerinin, hasta bakımına ilişkin psişik psiko sosyal bakıma dönük eğitimine katkı sağlar, hastaların davranışsal gözlenmesine ilişkin verileri sağlar. Bu alanda uzmanlaşmış klinik psikolog da, kendi profesyonelitesi doğrultusunda muayene tedavi ve eğitici rolünü sürdürür, diğer tıbbi kliniklerdeki psikologların eğitimine katkı sağlar. Liyezon psikiyatrist, ilgili servis hekimi ile işbirliği içinde, hemşire psikolog-sosyal hizmet uzmanının görüş ve katkılarını alarak tıbbi-psikiyatrik bakımı koordine eder. Hastaya tercihan psikiyatrik işbirliğine ilişkin bilgi verilmeli, bu talep ineitici olmamalıdır. Hastanın değerlendirilmesinde ilgili servis hekim i ve ekip uzmanları, konsültasyon liyezon psikiyatrist ile profesyonel işbirliği içinde olmalıdır. Tıbbi hastalarda psikiyatrik-psikososyal bakım ve tedaviye dönük hizmet verecek psikiyatri uzmanı, klinik psikolog ve liyezon psikiyatri hemşiresi bu alana dönük özel eğitim görmelidir. Bu eğitim diğer servis tedavi ekiplerinin de katkısı sağlanarak, ancak psikiyatri kliniği bünyesinde verilmelidir. Ülkemizde bu amaca dönük olarak klinik ihtiyacın bilimsel ilkeler doğrultusunda yürütülebilmesi için, idari ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Liyezon psikiyatrist, ilgili servis hekim ve tedavi ekibi ile o servislerde çalışan psikolog ve diğer ruh sağlığı elemanları arasında koordinatördür. Bu servislerdeki herhangi bir hastanın nasıl fiziksel durumu dikkate alınma dan ve ilgili hekimle işbirliğine girmeden tedavi mümkün değilse, klinik psikiyatrik değerlendirme yapılmadan, psikolojik müdahale yapılmamalıdır. Tıbbi hastalara ilişkin ruh sağlığı hizmetlerinde, klinik, tıbbi sorumluluk ve mediko-legal açıdan bu alanda eğitilmiş psikiyatri uzmanı sorumludur. Psikisosyal tıp hizmetlerinin tıbbi sorumlusu ve süpervizörü liyezon psikiyatrisi uzmanıdır. Tıbbi-cerrahi birimlerde liyezon psikiyatristin klinik süpervizyonu sağlanmadan sosyal hizmet uzmanı, psikoloğun bu hizmeti kendi başına üstlenrnesi, böylesine tıbbi deneyim ve kavramlar gerektiren bir alanda ve henüz ülkemizde buna dönük sistemli eğitim verilmez ken, birçok klinik ve mediko-legal sorunlar yaratma riski taşır. Liyezon Psikiyatrisi bir klinik tıp disiplinidir. Sadece hastanın sosyal sorunları ile ilgilenen bir uzman olmayıp, hastayı biyo psiko sosyal bütünlüğü içinde ele alıp, tedaviye katkı sağlayan uzmandır. Psikiyatrik tıp ve bu alan da çalışma, hem tıp, hem ruh sağlığı eğitimi gerektirir. Primer sorumlu hekimle işbirliği içinde bu alanda çalışan hemşire, psikolog, sosyal hizmet elemanlarının kendi profesyonel alanları ile ilgili katkılarını da alarak psikiyatrik-psikososyal bakım ve tedaviyi sağlar. Liyezon psikiyatrisi Psikiyatrik-psikososyal tıp alanıdır. Her hangi hekim ve uzman hastanın tedavisini sürdürürken, tanı, psikolojik bakım ve tedavi için liyezon psikiyatriye başvurur. Liyezon psikiyatrisi uygulaması, primer hekimin tedavisine alternatif olarak görülmemelidir. "Alternatif" olarak görmek, ya hastanın psikolojik bakım ve tedavisini geciktirir ya da yalnızca baş etme güçlüğü çektikleri, "tedavi edemeyecekleri" hastayı göndermeye götürür. Asıl olan fiziksel tedavi ve bakım ile psişik tedavi ve bakımın birlikte olması ve sorumlu hekimi ile birlikte izlenip, hem hastaya, hem de hekimin iş gücüne yardımcı olmaktır. SONUÇ Liyezon psikiyatrisi klinik tıp ve çeşitli uzmanlık alanları ile işbirliğine dayanan, tıbbi durumlar ile psikiyatrik durumlar arasındaki etkileşimleri ve bağlantıyı araştıran, klinik tıp alanındaki fiziksel tıbbi hastalıklara eşlik eden psikiyatrik sendrom ve psiko sosyal sorunların tanı, tedavi ve araştırma etkinlikleri ve eğitimi ile uğraşan bir (tıbbi) psikiyatrik disiplindir. Eğitim, araştırma, hasta tedavi ve bakımında bütüncül yaklaşımı ile genel tıbba ileri katkı sağlamakta, koruyucu hekimlik anlayışını yaygınlaştırmakta, kendine özgü tedavi yöntemleri, araştırma metodolojisi, tıbbi-psikiyatrik liyezon servisi, tıp fakültesi ve ruh sağlığı eğitimine sağladığı katkı ile çağdaş tıp ve psikiyatriyi bütünleştiren bir psikiyatri üst uzmanlık disiplini olarak kurumsallaşmaktadır.

Bu alanda dünyadaki çağdaş gelişmeler, anlayış, klinik ve bilimsel uğraş ve araştırmalar şu sonuçları ortaya koymaktadır: - Potansiyel bilimsel bilgi birikimi, - Kendine özgü tanı, tedavi yöntem ve ilkeleri ustalık ve uzmanlık bilgisi gerektirmesi, - Hasta bakım ve tedavisine sağladığı katkı, - Erken tanı ve doğru tedaviye sağladığı katkı, - Psikiyatri hizmetlerinin rasyonel hale gelmesi ve koruyucu sağlık hizmetlerini geliştirmesi, - Psikiyatrik ve psiko sosyal morbiditeyi azaltıp tedavi ederek, tıbbi durumun seyrine ve servise katkı, - Genel mortalite, morbidite, tedavi masrafları, hastanede yatış süresinin kısalması, tedavi kalitesinin artması, - Eğitim objektiflerinin ve programlarının olması, - ileri araştırma alanlarının oluşu - Tıp fakültesi, psikiyatri uzmanlığı, hemşire, psikolog ve sosyal hizmet uzmanlığı eğitimine potansiyel katkı sağlaması, - Kendine özgül hastalık grupları ve sendromların olması, - Çeşitli tıbbi fiziksel hastalıklar ve girişimlerdeki psikiyatrik morbiditenin natür, patogenez ve insidansının araştırılması gereksinimi, - Hem genel psikiyatriye, hem tıp ve uzmanlık alanlarına katkı ile iş yükünü azaltıcı, işlevselliği arttırıcı etkisi, - ileri bilgi, deneyim, ustalık gerektiriyor olması, - Tıbbi hastalar, hem tıbbi hem de psikiyatrik rahatsızlığı olan hastalara dönük hizmet vermesi, - Hem tıp, hem psikiyatri eğitimi gerektiriyor olması. Bu alanda ileri uzmanlaşmayı klinik ve bilimsel olarak zorunlu kılmaktadır. Ülkemizde çağdaş gelişmelere paralel olarak psikiyatrik tıp alanında uzmanlaşmış liyezon psikiyatrisi uzmanı, liyezon psikiyatrisi hemşiresi, tıbbi klinik psikolog ve diğer uzman ve elemanlara ihtiyaç vardır. Bu gelişmelerin doğrultusunda Amerikan Psikiyatri Birliği, konsültasyon-liyezon psikiyatrisi disiplinini psikiyatri üst uzmanlık alanı olarak onaylamıştır. Kendine özgü hasta popülasyonu, servis yapı ve kompozisyonu, özgül tıbbi-psikiyatrik sendromları ve tanı, tedavi yöntemleri ile, klinik, araştırma ve eğitim potansiyeli ile tıbbi psikiyatrik liyezon ayaktan tedavi birimi ve liyezon psikiyatri yataklı servisleri bu alanda hastanemiz ve ülkemizde yapılanması ve işlerlik kazanması gereken ileri hizmet alanlarıdır. Ülkemizin en büyük üniversite hastanesindeki deneyimlerimiz hastanemizdeki birikim ve diğer kliniklerdeki hekim ve tedavi ekiplerinin destek ve beklentisi ve çağdaş tıp ve psikiyatrideki gelişmeler bu yöndedir. Liyezon Psikiyatrisi sağlık ve hastalıkta biyolojik, psikolojik, sosyal ve davranışsal faktörlerin etkileşiminin bütüncül dikkate alınması gerektiği bilimsel anlayışı ve her alanı ayrı ayrı inceleyen bilim dallarının entegrasyon u ve bu anlayışın eğitim ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesinde uygulanması misyonudur. Ülkemizde de klinik hizmet alanı, eğitim ve araştırma objektifleri ile gelişerek, sağlık sistemimizdeki önemli bir boşluk ve kopukluk giderilerek tıp ile psikiyatri, biyolojik bilimler ile davranış bilimleri klinik ve kavramsal açıdan bütünleşecektir. İnsan varlığının ve sağlığın tanımı, hastanın ve hastalıkların anlaşılması ve bütüncül tedavisi bunu gerektirir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp