Kas zırhı

Kas zırhı :

Bana getirildiğinde hastanın dirimsel-bedensel duruşu şöyleydi: çenesi eklem yerinden kaynamış gibiydi. Dişlerini hiç aralamadan, ıslık çalar gibi konuşuyordu. Alt çenesini aralama ya kalktı mı, çiğneme kasları müthiş kasılıyordu. Özellikle köprücük kemiğinin üstüne gelen kesimdeki iç ve dış boyun kasları kaskatıydı. Hasta başını oynatırsa bir belaya çatacakmış gibi boynunu kısıyor, başını öne eğik tutuyordu. Başın ve boynun bu konumu beşinci boyun omurunun çökmüş olmasıyla açıklanıyordu. Hasta uzun süre bir boyun ham udu taşımışti; demek ki, dikkatsizce ya da apansız yapılmış bir hareketin boyun omurlarından birini kırmış olmasını da göz önünde bulundurmak gerekiyordu. Sonradan hastanın bu duruştan sinirceIi bir korunma biçimi olarak yararlandığını öğrendim: boynunu hareket ettirme korkusu omurlardan birinin çökmesinden çok önce baş göstermişti: dahası, başını böyle içeri çekik tutması şimdi acısını çektiği kanserin sonucu değil, dirimsel nedeni saymamız gereken genel bir dirimsel-bedensel duruşun bir parçasıydı. Başın göğsün, bacakların bütün tepkeleri (refleksleri) doğal ölçülere uygundu. Hastanın solunumunda büyük bir bozukluk vardı Burundan soluk almakta büyük güçlük çekiyormuş gibi dudaklarımı sıkıyor, burun deliklerini ardına dek açıyordu. Göğüs kafesi kıpırtısızdı; soluk alıp verme devinimlerini izle meye gücü yetmeyen göğüs kafesinin, soluk alma konumunda donup kaldığı söylenebilirdi. Derin soluk al deyince, hasta bu sözü dinlemiyor, bunun anlamını kavramamış gibi duruyordu. Soluk verme konumuna getirmek için göğsüne bastırınca, etkin bir direnç gösteriyordu. Baş, boyun, ense eklemsiz, kıpırtısız bir kitle oluşturuyordu. Ayrıca, kollarını havaya kaldırmakta da büyük zorluk çekiyordu. İnsanın elini şöyle belli belirsiz sıkıyor du. Omuz kasları gep gergindi, yer yer boğum halinde dışarı fırlıyordu. Belkemiğinin iki yakasında, omuz başlarında ve kürek kemiklerinin arasında aşırı bir duyarlılık ve sızı vardı. Karın kasları da müthiş gergindi ve en küçük bastırmada büyük direnç gösteriyorlardı. Vücudun öbür yanlarındaki kas la ra oranla bacak kasları pek gelişmemiş, hemen hemen güdük kalmıştı. Kalça kasları içeri çeki k ve kıpırtısızdı.

Hızlı bir ruh çözümsel inceleme şu sonuçları verdi: kanserli urun bulgulanmasından çok önce, hasta uykusuzluk çekmeye başlamıştı. On iki yıldır duldu. İki yıl evli kalmış, dıştan dingin ve dengeli bir yaşam sürüyor gözükmesine karşın, mutsuz bir evlilik geçirmişti. Mutsuz bir evlilik yapan bir sürü kişinin tersi ne, başından beri eşiyle mutsuz olduğunun bilincine varmıştı. İlk hafta ve aylar, hep uyarılmış ve doyumsuz kalmıştı. Kocası onunla sevişmeyi bir türlü becerememişti. Sonunda becermiş, ama hep erken boşalmıştı. Hasta, evliliğinin ilk aylarında, bu doyumsuzluktan müthiş acı çekmişti; daha Sonra, bu duruma «alışmış» tı. Cinsel doyuma ermek istediğini hep bilmiş, ama bunu gerçekleştirmenin çaresini bulamamıştı. Kocasının ölümünden sonra kendini çocuğunun eğitimine adamış, erkeklerle ilişkisini kesmiş, hiçbir toplumsal ilişkiye girmez olmuştu. Cin sel arzusu yavaş yavaş yatışmıştı. Onun yerini derin kaygılar almıştı, hasta bunların yarattığı bin türlü düşsel korkuyla savaşmaktaydı. Beni görmeye geldiğinde, yüreğini saran kaygıyı aşmışa benziyordu: yazgısına ve cinsel perhize boyun eğmişti, Kişilik çözümlemesinde şu çok beylik sinirceli yazgıya boyun eğme görüntüsü ortaya çıkıyordu; yaşamını değiştirme konusunda için den hiçbir itki gelmiyordu artık. Dipte yatan zihinsel çalıştıkları derinleştirmekten özenle kaçınıp örgensel değişimlere yönelttim dikkatimi, nitekim kısa bir süre sonra beklediğim değişimler boy gösterdi.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp