Karabiber

Karabiber :

Mutfaklarda camdan yâda tahtadan küçük kavanozlar vardır. Kapaklarını açtığınızda mis gibi kokarlar.

Oysa bunların tarihine bir göz atsanız altından nice ürkütücü olaylar çıkar, Korsanlar, yağmalanan kervanlar, kızıl derili savaşları, kaptanlarını öldüren tayfalar, esrarengiz ve "ıssız ülkeler, kanlı sömürge savaşları.

Karabiber her zaman baharatların kraliçesi olmuş" tacını hiçbir zaman yitirmemiştir,

Anayurdu Hindistan, Marabalar kıyılarıdır. Hiçtiler ona "Pippali" diyorlardi. İranlılar, Hintlilerden öğrendikleri karabibere "Pippari" adını taktılar.

Baharatların kraliçesi, daha sonra "Peperi" adıyla Yunanistan'a göç etti. Büyük İskender Hindistan seferinde, Blücistarı'a kadar inmiş, tadını çok beğendiği karabiberi alıp ülkesine getirmişti. Karabiberin Tadını Yunanlılardan Romalılar da öğrendi ve ona "Plipili" adını taktılar.

O zamanlar her türlü baharat ticareti Batı'ya Arabistan üstünden yapılıyordu.

Önce denizden gemilerle getiriliyor, sonra, Saba Melikesi'nin ülkesi Yemen'den kervanlarla çöller aşıp İskenderiye‘ye geliyor ve oradan da Akdeniz yoluyla yeni bir yolculuğa çıkıyordu.

Key: Mutfaklarda camdan, İskenderiye, Akdeniz yoluyla, Tadını Yunanlılardan Romalılar da öğrendi ve ona "Plipili" adını taktılar.

Baharat ve karabiber Doğu ülkelerinden gelir, gerçekten ateş pahasına satılırdı.

Bir örnek verelim, 408 yılında Romalılar 150 kilo karabiber için 2500 kilo altın ödediler.

Karabiber ve baharat ticaretini İskenderiye sonradan Venedik‘e kaptırdı.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp