Kaplıcaların Gelişimi

Kaplıcaların Gelişimi :

Hemen her şey gibi kaplıca tedavisi de moda haline gelmiştir. Romalılardan sonra İngiltere'de kaplıcalara, Avrupa'da bazı kaplıca merkezleri şöhretlerini korurken, rağbet azalmış ve ancak 16'ncı yüzyılda Buxton 'ailelerin boy gösterdiği bir yer olmuştur. O günlerde kaplıca tedavisi sadece sıcak maden su havuzlarına dalıp çıkmak ve maden suyunu bol bol içmekten ibaretti. Günde 3,5 litre maden suyu içmekle başlanır ve her gün yarım litre arttırarak günde 7 litreye kadar çıkılırdı!

16'ncı ve 18'nci yüzyılda İngiltere'de kaplıcalar sayfiye, kültür ve dinlenme yerleri idi. 19'ncu yüzyılda ise daha çok tıbbi tedavi merkezleri haline geldiler. Romatizma ve artiritle hiç ilgisi olmayan veya çok az ilgisi bulunan birçok hastalıklara iyi geldikleri hakkında söylentiler yaygınlaştı ve tabii olumlu sonuç alınamadığı için kaplıca tedavisinin gerçek değeri üzerinde şüpheler belirdi.

Modern kapıcalar mineralli suların doğal kaynaklarında kurulmuştur. Bu suların ihtiva ettiği kimyasal maddeler dikkatle analiz edilmiş ve her merkezdeki sularda belirli ölçülerde bulundukları görülmüştür. Bazı kaplıcaların suları yeraltındaki volkanik faaliyetlerden dolayı yeryüzüne çıktıklarında hala sıcaktır. Bazı yerlerde ise dünya kabuğunun içindeki radyoaktif maddelerin çürümesinden ileri gelebilir ama neyse ki bu radyoaktivitenin çok bazı yeryüzüne çıkan sulara geçmektedir.

Suların kükürtlü, asitli, alkalik, içilebilir veya tuzlu olması yeryüzüne çıkmadan önce geçtiği yeraltı yataklarının yapısına bağlıdır. Tabii suların gerçek değeri nedir? Bazı suların belirli hastalıklara iyi geldiği ispat edilememiştir. Bu sular iyileştirici niteliğe sahip olmasa da romatizma tedavisi için en iyi ortamı sağlarlar. Sıcak sulardan hidroterapi için yararlanılır ve kaplıca merkezindeki atmosfer psikolojik bakımdan hastalar için yararlıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp