Kanserin önlenebilmesi olasılığı konusunda «orgonon» tasarısı

Kanserin önlenebilmesi olasılığı konusunda «orgonon» tasarısı :

1942 yazına dek hastaların evlerinde bir dirimsel enerji biriktireci bulundurmalarına karşı çıkmıştım. Oysa pek çok çalış ma arkadaşım bana bunu salık vermişti. Salt hukuki açıdan, dirimsel enerji biriktiren kutuların halkın kullanımına nasıl açı labileceğini kestiremiyordum. Tecimsel işlerle aram iyi olmadı ğından, bu aygıtların yapım ve dağıtımını üstlenmek istemiyor dum. Beri yandan, dirimsel enerji kutularının yapım ve dağı tımını işletimcilere bırakmak da acunsal yaşam enerjisi alanın daki araştırmaları bugün ilaç işleyiminde egemen olan uygu lamalara açmak anlamına gelecekti. Bu alanın kapışılması için yapılacak amansız yarış gözümü korkutuyordu. Buna. ne za manım vardı, ne de arzum. Bununla birlikte, dirimsel enerji biriktiren kutu için bir türetme belgesi (ihtira beratı) istedim; söz konusu belgeyi verecek .kuruma da, bütün çalışma arkadaşlarıma da bu belgenin yalnız buluşumu sömürücülere ve çıkar düş künlerine karşı korumaya yarayacağını bildirmiştim. Tıpkı hava ya da su gibi, acunsal yaşam enerjisi de tükenmeyecek bir nesnedir. Bir fıçı ya da havuzu suyla doldurur gibi, belli bir yerde toplanması ve tüketiciye yoğunlaştırılmış olarak sunulması yeterlidir. En yoksulların bile toplanmış dirimsel enerjiden ya rarlanabilmelerini sağlayacak önlemlerin bulunması gerekiyordu.

Şimdi kalkıp bana, alışılageldiği üzere, buluşumu neden dünyaya «sunmadığım» sorulabilir. Ben de aynı soruyu yönelt tim kendime. Buluşumu işletmeyi hiç düşünmediğim için, böyle bir armağanın getireceği gölgeli ünden kolayca haz duyabilirdim. Ama benim acunsal yaşam enerjisi üzerindeki araştırmanın Releceğini düşünmem gerekiyordu. O güne dek hiçbir devlet kuru mu, kimya dalında ortanın üstündeki her araştırma kuruluşu nun kolayca elde ettiği yardımı bize yapmaya yanaşmamıştı. Ayrıca, İskandinavya'da, dirimsel enerjiyle ilgili araştırma, bili min yerleşik görevlilerinin akıldışı tutumundan ve. iki yüzlülü ğünden çok çekmişti. Dirimsel enerjiyi inceleyen işlevsel doğabili min doğal bilimler alanında egemen olan makinacılıkla gizemci liğin (mysticisme'in) can düşmanı olduğunu sezdikleri an ner deyse bütün çalışmamızı yıkıyorlardı. 19371938 yıllarında Nor veç'te ardıma düşen amok (öldürme çılgınlığı) benim için ciddi bir uyarı oldu. Çocuk Sülliğu bir yana bırakmam gerekiyordu. Var lıklarını bilgi eksikliğine borçlu toplumsal kurumlardan yardım beklemek insanı ölümle burun buruna getirebilir. Akkor hali ne gelmiş telle çalışan lambasın yapımı için gaz lambası üre ticilerinden yardım istemeye kalksa ne derdik Edison'a? Hava daki dirimsel enerji de kimyasal ilaçlar karşısında gaz lambaları karşısındaki akkorlu lambaya benzer. Bugün bile, para babaları radyumdan milyonlar kazanırken, Madam Curie'nin radyum satın alacak parayı bulamayışına, bi rilerinin getirip kendisine araştırmaları için gerekli madeni ar mağan edişine şaşanrn. İş dünyasında egemen olan «aktöre»yi çok iyi tanırım, sakınımlı ve ağzı sıkı davranmayı öğrenemediği için, görenekçi bilimin bu dünyaya bağımlı olduğunu bilirim.

Buluşumu satmak ya da birilerine armağan etmek isteme diğim, türetme belgemi kendim kullanmaya da yanaşmadığım için, dirimsel enerjiyi değerlendirmenin yolunu bulamayacağa benziyorduk. Ancak, bu gibi durumlarda olduğu üzere, olayların akışı kendiliğinden çözüm getirdi. Şimdi size bunu anlatmaya çalışacağım: Birkaç yıldır bir insanın dostluğundan yararlanmaktayım, şimdi (1942) yetmiş yaşında olan bu adam, benim de bir dağ kulübesine sahip bulunduğum Maine'de tuzak avcılığı ve balık çılık yapmaktadır. Havadaki yaşam enerjisini incelemek üzere bu kulübeye bir çalışma odası yerleştirdim. Yüksek nemden ötürü yaz aylarında New York'ta çalışmak olanaksızlaştığı için, dirimsel enerji üzerindeki çalışmalarımı Maine'e aktardım. 1942 Şubat'ında, bu balıkçının ailesi adamcağızın bir önbeze (prostat) kanserine yakalandığını ve X ışınlarıyla sağaltıma alındığını haber verdi. Ur birkaç ay önce, 1941 Kasım'ında ortaya çıkarılmış ve hekimler topu topu altı aylık ömrün kaldı demişlerdi. Bu haber beni çok etkiledi. Ona yaşam kabarcıklarının doğal yapısından söz ettiğim zaman candan dost olmuştuk. Bu sıradan adam canlı süreçleri kavramakta hiçbir üniversiteli dirimbilim ya da doğa bilim uzmanının gösteremeyeceği bir anlayış göstermişti. Büyük mikroskobunu alıp ona gitmiş, yaşam enerjisi kabarcıklarındaki dirimi (canı) görmek isteyip istemeyeceğini, sormuştum. Dostum, beni şaşırtmış, daha mikroskopla bakmadan yaşam enerjisi kabarcıklarını oldukları gibi betimlemişti, Doğaya candan bağlı bir insanın içgüdüsüyle, bilmem kaç yıl' tohumların büyümesini ve funda toprağının niteliğini gözlemişti.

Bu gözlemlerden şu sonucu çıkarmıştı: Dünyanın her yanında; son derece kırılgan, ufacık kesecikler (bubbles) vardır, diyordu bana. Yaşamı, «dirim»i bunlar canlandırır. Yaşam dediğimiz; «dirim» dediğimiz her şey bunlardan türer. Öyle küçüktürler ki., gözle göremeyiz. Ama kayalıklardaki yosunlar onlardan türer;: kayanın yağmur alan yüzü eyumuşars ve bu yaşam keseciklerini oluşturur. Bu gözlemini sık sık oralara gelen üniversiteli gezginlerle konuşmaya kalkmış, ama ne yazık ki acı bir gülümsemeyle karşılaşmıştı, Oysa, haklı olduğunu biliyordu. Ben de haklı olduğunu biliyordum, çünkü nasıl obur da yosun «tohumlansa kayalar üzerinde «kök salabilirdi?» Ona mikroskopla, 4000'lik büyütmeyle, varlığını sezinlediği' dirim kabarcıklarını gösterdiğim zaman, kendi deyişiyle, «ömrünün en derin sarsıntısını» geçirdi. Toprağın yeşilliğini, tohumların büyümesini, ağaçların çiçek açmasını, toprağın doğurganlığını zihninde canlandırmaya çalışırken öteden beri büyük bir' güçle inandığı bu enerji keseciklerini günün birinde kendi gözüyle görebileceğini aklının köşesinden geçirmemişti, Dostluğumuzun bozulmasından korktuğum için, ilk yazlar boyunca ona havadaki dirimsel enerjiden hiç söz etmedim. Daha sonraları, onun da bize düşüncelerini açmadığını, benim için' aynı kaygıları beslediğini farkettim. 1942 yazında, Maine'de dirimsel enerji üzerindeki çalışmalarımı sürdürmeye döndüğümde, onu eriyip bitmiş buldum. Müt hiş zayıflamıştı, iki büklüm yürüyordu, tez yoruluyor, hiç çalışa mıyordu, hem iştahı, hem yaşama umudu, yitmişti. Pek uzun yaşamayacağını biliyordu. Hekimin biri öyle demişti. Yazgısına Boyun eğmek istemediğini, başkaldırdığını itiraf etti bana.

Ölmek istemiyordu, çünkü aşağı yukarı yetmiş yılını geçirdiği şu or manlarla, dağlarla, göllerle kaplı dünya çok güzeldi ve candan bağlıydı bu dünyaya. Yakında bu dünyayı hiç göremeyeceğini, ta dına varamayacağını kabul edemiyor, zihninde canlandıramıyor .u. Ekmek parasını kazanmak için şunca yıl canla başla çalıştı .ı ormanın yalnızlığını seviyordu. , X ışınlarıyla sağaltım kısa bir süre acılarını dindirmişti, ama şimdi sancılar geri gelmişti. Ömrü boyunca kötü bir iş ada mı olduğu için, beş parası yoktu. Ailesi umutsuzluk içindeydi. Yakında ölecekti, hekimler en küçük bir umut payı bırakma .mışlardı. Artık bakımevine dönmek istemiyordu. Orada kendini müthiş kötü hissetmiş, herkese kafa tutmuştu. Sizin anlayaca ,ğınız, kötü bir iş adamı olmakla kalmamış, kötü bir hasta oldu ğunu da göstermişti. Bir doğa adamı olarak, zihinsel ekin ve uy garlık «değerlerlisiyle bağdaşamıyordu, Başka yerlerde pek be ğenilen bir niteliğe, «yazgısına boyuneğme» niteliğine sahip ola mayacak kadar çok şey biliyordu doğa, sevi, yaşam, savaş ve tecim konusunda. Terimin iyi anlamında köklü bir dindardı, ama para pul dünyasına batmış kiliseden nefret ediyordu. Köyünde .dininden dönmüş biri sayılıyor, ama sırf bundan ötürü büyük sevgi ve saygı görüyordu. Tanıdığım günden beri, uygun iktisadi .koşullar içinde bulunsa, harika bir doğa bilimci olacağını düşün müştüm. Nice büyük yetenek böyle boşa gider!

Günün birinde, Tanrı'ya inanıp inanmadığını sordum. «EI ,bette inanırım, diye karşılık verdi. Her yerdedir, yanımızda yö remizde, benim içimde. Bunun için şuraya bakmanız yeter», de miş ta ötelerde, dağların önünde dalgalanan mavi bulut u göster mişti. «Ben ona Yaşam derim, ama söylesem insanlar bana gü ler, dolayısıyla bundan söz etmeyi sevmem.» ' Havadaki dirimsel enerjiden de haberi vardı. Haftalarca, ailesiyle birlikte, onu dirimsel enerji birikti iren kutudan yararlandırabilmenin çarelerini aramıştım. Hekimliğin hiçbir türlüsüne güvenmiyordu, üstelik dik kafalıydı. Dolayısıyla onu kandırmak kolay değildi ve kızı bunu başarabileceğini ummuyordu. Havadaki mavi buluta «yaşam» adını vererek gizini bana açınca, ben de kendi gizimi ona açtım. Yüzde yüz haklı olduğu nu söyledim. «Yaşam» adını verdiği şey gerçekten de benim ortaya çıkardığım ve dirimsel enerji» adını verdiğim yaşam enerjisiydi. Bu enerjiyi belli bir yerde toplayabilir, şimşekler çaktırışını görebilirdik. Kuzey kutbundaki gün ağarmaları da acunsal yaşam enerjisinin özel bir görünüşüydü. Bir akşam, dirimsel enerji ölçen aygıtta acunsal yaşam enerjisinin işin etkinliğini gösterdim ona. Aygıtın içine, baktı ve bu gibi durumlarda bilimsel saygınlıklarını güvence altına almaya çalışan bizim devinimci ve gizemci üniversiteli beyler gibi zorlama kuşkulara, sözüm ona bilimsel şüphelere düşmeden, hemen gördüklerini dosdoğru betimledi. Bunun üzerine, kendi eliyle bir dirimse! enerji kutusu yapmasını ve kullanmasını sağladık. Güvensizlik içinde, sakınımla girişti bu işe. Çok çabuk yorulduğu için, iş bitmek bilmiyordu. Sonunda biriktireç bitti, dostum girip içine oturdu ve ağzı kulaklannda, ellerinin açıkça karıncalandığını söyledi.

Ama ona dirimsel enerji kutusunu düzenli kullandırmak kolay değildi. Sonunda, hasta olduğunu kabullenmekten ısrarla kaçındığını farkettim. Yaptığımız dostça söyleşinin pek yararı olmadı. Der ken, . patlak veren. fırtına sancılarını azdırdı, kıpırdayamaz ol du; siyeğinde (üretrasında) yanma vardı, az kalsın sağaltımdan vazgeçiyordu. Harcadığım büyük çabalarla, güçlü yaşama isteğinin de yar dımıyla, günde iki kez birer saat enerji kutusunda oturmaya ra zı ettim onu. Birkaç gün sonra sancılar kesildi. Sidiğin mikroskopla incelenmesi ayrışmış kanser hücrelerinin, çok sayıda da olsa, kıpırtısız T basillerinin varlığını ortaya koydu. Şimdi artık doğrulabiliyordu, yeniden iştahla yemeğe ve dolaşmaya başladı. Ondan hiç değilse bir yıl kendine dikkat etmesi, hasta olmaktan utanmaması ve vücuduna iyileşme fırsatı tanıması için söz aldım. Ruhsal sağ aItım çabalarımla birleşen dirimsel enerji kutu sunun etkisi başarılı sonuç verdi. Birkaç hafta boyunca düzelişini izledim. Evinden 4 mil ötedeki kuliibeme beni görmeye geliyor,. «yaşam» adını verdiği enerjinin özelliklerini soruyordu. Benim Deneysel olarak hazırladığım bilgileri anında ve çok iyi anlıyor du. Sonunda, kısa bir süre sonra dirimsel enerji kutusunu kullanmaktan cayacağı inancıyla oradan ayrıldım. Oysa yanılmı şım. Dostum sonunda dirimsel enerji kutusunu sevmişti, şimdi lik canını kurtardığını kabul ediyordu, bana çok daha iyi oldu ğunu yazdı. Artık hiç sancısı yoktu, kilo alıyordu ve kendi de yimiyle «kendini gençleşmiş» hissediyordu. İki ayda 3' kilo al mıştı. Bir süre çişi esmer aktı, ayrışan urun parçalarıydı bun lar.

Bu insanın çoktan ölmüş olması gerekirdi. Ben bu satırla rı yazarken, hala kanlı canlıdır; hemen hiç sancısı yoktur, üs telik hiçbir uyuşturucu almadığı halde. Gelecek günlerdeki yazgı sı ne olursa olsun, ömrünün sonunda «Tanrı» ve «yaşam» adını verdiği şeyin gücünden doya doya yararlanmaktadır. Bu adam Herman O. Templeton'dır. «Orgonon» adıyla Maine ilinin Franklin kasabasında kurduğum Orgone Institute Laboratories'in ilk yöneticisi odur", Şimdi yazacaklarım, Acunsal Yaşam Enerjisi Kurumu için düşünülmüş bir tasarı'dan başka bir şey değildir. Bu tasarının gerçekleşebilmesi yalnız bizim Kurum'a bağlı olamaz Cinsel dirimsel hastalıkların insanlığın varlığı için yarattığı tehlikeleri kamu yönetiminin ne kadar zamanda anlayacağını bilemeyiz. Sürüp giden savaşın daha ne kadar süreceğini de, insanlığın gelişmesini . daha ne kadar önleyeceğini de. Şöyle ya da böyle, Acunsal Yaşam Enerjisi Araştırma Kurumu dirimsel hastalıkların önlenme sinde birkaç önemli adım atmıştır. Çabalarımızın halk tarafından desteklenmeye değip değmediğine karar vermek okura düşer. Yar dım ve destek derken yalnız halkın övgüsünü ve gönül borcunu değil, somut parasal ve toplumsal yardımı anlatmak istiyorum".Templeton, evinde sürekli dirimsel enerji kutusu bulundu ran ilk kanserli oldu. Bir hastanın evinde dirimsel enerji biriktirecinin bulunmasının yararlarını ne kadar övsek azdır.

Bizim araştırma kurumuna dirimsel enerjiyle sağaltıma gelen hasta lar her gün «hekimi görmek için yollara düşüyorlardı. Dostumsa kendi kendisinin hekimi oldu. Enerji kutusunu diledi ği ölçüde ve istediği zaman kullanabiliyordu. Sancısı başlayınca, hekimden gün ve saat alması gerekmiyordu, dirimsel enerji ışınlamasından hemen yarar1anabiliyordu. Hekime gitmek için 50 millik )101 tepmesi gerekmiyordu. Her gün enerji kutusunun içinde bir değil, üç kez oturabiliyordu. Dirimsel enerjinin ışın etkinliğiyle (radiation'uyla) içli dışlı, hani bir bakıma dost olu yordu. Dirimsel enerji kutusu bir «bakımevi edası»ndaki «tıbbi bir aygıt» değildi. Hasta onu dostlarına ve tanıdıklarına gösterebiliyor, onları kutunun içine oturtabiliyor, karşılaşılan görün güleri onlarla tartışabiliyor, kendi deneylerini onlara doğrulattıra biliyordu. Belli bir sağaltımın (tedavinin) edilgin nesnesi değil, gerçekten etkin (faal) bir insan oluyordu.

Kendisine büyük yardımı dokunan enerji konusunda düşünmeyi, ona egemen olmayı öğrenmişti. Yeni bir tür toplumsal emekçi haline geliyor, o konuda, hekime bağlı kalmaksızın, çevresiyle ilişki kuruyordu. Ayrıca, gidişgelişlere, ilaçlara harcayacağı büyükçe bir parayı da artırıyordu; artık morfine gereksinmesi yoktu. Evde bulundurulan dirimsel enerji kutusu'nun tıbbi ve toplumsal etkileri Orgonon'un uygulayacağı tasarının temelini oluşturmaktadır. İyileşme yolunu tutan kanserli hastamız, kendiliğin den, dirimsel enerji biriktiren kutular yapma işini üstlenmeyi önerdi. Daha sonra· bu işi kızı üstlendi. Her şey yolunda gi~ derse, zamanla dirimsel enerji biriktireçleri isteyenlerin sayısı artacaktır. İşliklerin kurulması için belli bir toprak parçasına gerek vardı. Toprağı satın alıp işlikleri kurabilmek için paraya gereksinme duyuyorduk. Dirimsel enerjiyle ilgili araştırma büyük harcamalar gerektirmektedir. Kurum'da çalışan bizler bunu karşılayamadığımız gibi, kimse de getirip vermiyor. Bundan ötürü, dirimsel enerji kutularını kullanacaklardan istenen küçük ücret ler bu aygıtların yapım giderlerini karşılayacağı gibi, olabilirse, dirimsel enerji araştırmalarına da akça sağlayacaktır. Halk yavaş. yavaş dirimsel enerjinin niteliklerini öğrendikçe, bu konudaki araştırmalara kendiliğinden katkıda bulunacaktır. Bu katkılarının karşılığını dirimsel enerji biriktiren aygıtların sağladığı sağlık hizmetleriyle görecektir.

Günün birinde kafamızda dirimsel enerji biriktireçlerini satmamak, kendi adımıza da işletmemek, acunsal yaşam enerji sinin araştırılması için çalıştırmak düşüncesi belirdi. Buysa, ancak gözetmeyen bir kamu kuruluşu'yla gerçekleşebilirdi.! Acunsal Enerji Araştırma Kurumu 4000 dolara 150 hektarlık bir arazi aldı. Bu parayı bize Kurum'un öğrencisi olmuş bir hanım öğretmen faizsiz ödünç verdi. Paranın ödenmesi ilerki yıllarda, elimiz genişledikçe yapılacaktı. Arazinin üstünde birkaç eski yapı vardı, işliklerin yapımında kullanılacak temel araç gereçleri bunlardan sağlayabilecektik. İşlerin yönetimini HermanTempleton üstlendi. Washington'daki National Research Council'a bu girişimi haber verdik. Orgonon deniz düzeyinden 180 m. yüksektedir, iklimi kuru ve güneşlidir. Dolayısıyla yeri dirimsel enerji üze rinde deneysel araştırmalar yapmaya elverişlidir. Yıllar içersin de, dirimsel doğabilim çalışmalarının tümü Orgonon'a aktarıla bilir. Böylece, New York'taki son derece küçük ve aygıt dolu araştırma odasında çalışmanın güçlükleri aşılmış. olacaktır. Orgonon, on beş yıldır ülkeden ülkeye göç eden dirimsel enerji doğa bilimine dayalı yaşamın gizini araştırma işinin yuvası olabi lir. Doğrusu, bu yuvanın biraz barışa ve dengeye hakkı var.

Orgonon'da yapılan dirimsel enerji kutuları Kurumun ma lıdır. Her isteyen, telefona abone olur gibi, istediği süre için, «Orgone Research Fund»da toplanan aylık ücret karşılığı dirimsel enerji biriktiren kutuları kiralayabilir. Vakıf gelirleri öğrenci ve ortak ödentilerinden, gönüllü bağışlardan, araştırma kurumunun yaptığı deneysel incelemeler için ödenen ücretleri e dirimsel enerji kutularını kullanacakların ödeyecekleri kiralar dan oluşmaktadır. Vakıf araştırma tasarısının giderlerini karşılamakta, işçilerin ücretlerini ödemekte, dirimsel enerji araştırmasının genişletilmesine yatırım yapmaktadır. Dirimsel enerji biriktiren kutu bu gidişle halk sağlığı kavgasının önemli, vazgeçilmez bir öğesi haline gelecektir. Bu kutunun etkisi vücuttaki kan dolaşımını hızlandırma, kan damar larını açma, kana yeni bir dirimsel güç kazandırma biçiminde kendini göstermekte, bunlar da vücudun hastalıklara direncini artırmaktadır. Böylece, dirimsel enerji biriktiren aygıt, vücudun dirimsel savunma tepkilerinin azalması ve yaşama aygıtının kasılıp kalması biçiminde ortaya çıkan hastalıklarla savaşta vazgeçilmez bir araç olacaktır. Aygıtın yeniliği ve yalınlığı karşısın da duyulan ürküntünün aşılacağından, yetkililerin dirimsel ener ji kutusunun isteyenlerce satın alınmasına izin vereceğinden kuş kum yok. Ben, birtakım parasal çıkarlardan yüce gönüllü olduğum için değil, güçlü ilaç işleyimiyle yarışa girdiğim kuşkusu uyanmasın diye vazgeçtim.

Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, acunsal yaşam enerjisi gücünü özellikle onun üstünde kanıtlamış da olsa, burada yalnız kanser söz konusu değildir. Asıl sorun, vücuda yeni bir dirimsel enerji gücü kazandırmaktır; acunsal yaşam enerjisinin yardımıyla, bu iş artık elimizdedir. Kanserin deneysel araştırmalarla önlen mesi konusunda da Kurum'un tasarısı şudur: Kanserin önlen mesi, T basillerinin, hatta kanser hücrelerinin oluşumundan çok önce vücudun dirimsel enerji gücünün arttırılması ilkesine da yanmaktadır. Yapılması gereken, dirimsel aygıtın kabuğuna çekilip büzüşmesini, dolayısıyla çürümesini önlemektir. Bu işin iki yönü var, biri salt dirimsel bedensel, öbürü de hekim seltop lumsal. ayrıca her türlü dirimsel bozukluğa yol açan süreçleri aşabilmeleri için insanları eğitmektir. Hiç kuşkusuz, işin toplumsal yanı çok geniş kapsamlı ve güçtür. Vücuda doğrudan doğruya dirimsel enerji vermeyse buna göre daha yalın ve kolaydır. Aşağıdaki yollardan biriyle, ilkin dar çerçevede uygulanıp sınana bilir:

1. Dirimsel enerji biriktiren aygıtları kullananlar gittikçe artacağından, 35 yıl sonra, yaşam enerjisi kutularını kullananların kaçının kansere ya da başka dirimsel hastalıklara yakalandığını saptayabileceğiz. Böylece, kanseri önleyebilmek için belli bir olasılık çizelgesi elde etmiş olacağız. Hiç kuşkusuz, bu gibi hastalıklarda işin içine giren coşkusal etken, yani yazgıya boyun eğmenin sonunda kendin.i gösteren yaşama aygıtının da ra1ıp büzüşmesi hesaba kitaba gelmez; görünüşe göre, bu sorun ancak işin toplumsal yanı çözüldüğü zaman çözüme kavuşacaktır. Diyelim ki, yarın 5000 dirimsel enerji kutusu kullanıl maya başlandı. Bu kullanıcılardan pek azında kanser görülürse, ya da hiç görülmezse, işin toplumsal yanı çözülmüş olur. Bu ölçü ulusal ya da uluslararası düzeyde uygulanabilir.

2. Bu iş, kamu kuruluşlarının yardımıyla, şöyle de çözülebilir: herhangi bir Devlet kurumunun ya da herhangi bir kentin bir bölümüne, örneğin 10.000 kişiye, «her eve bir tane olmak üzere» dirimsel enerji kutusu verilebilir. Kamu görevlileri bu kesimde ortaya çıkan kanser olaylarıyla dirimsel enerji kutusu verilmeyen öbür kesimlerdeki kanser olaylarını kıyaslayabilir. 2 ya da 5 yıl içinde, kanserin genel çerçevede önlene bilme olasılıkları konusunda birtakım sağlam sonuçlara varılabilir. Pek çok okur bu tasarıyı düşsel bulacaktır. Ben de onlara derim ki, savaş erekleri uğruna bütün dünyayı ayağa kaldıra bildiğimize göre, böyle can alıcı bir deney için de 10.000 kişilik bir bölgeyi harekete geçirebiliriz. Önümüze birtakım güçlükler çıkaracak bütün durum ve koşulların tam anlamıyla bilincindeyim. Ama bu tasarı gerçekleştirilebilir ve . bizim onu gerçekleştirmemiz gerekir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp