İntestinal İmmünite

İntestinal İmmünite : Gastrointestinal sistemin lenfoid dokusu total lenfoid dokunun %25'ini oluşturur. Buradaki lenfoid doku devamlı olarak gıdadan gelen antijenlerle, bakteri ve bakteri ürünleri ile virüs ve parazitlerle karşı karşıya kalır. Bu yerleşim yerinden dolayı immün cevabın başlaması ve antijenlerin tanınması bakımından buradaki mukozal immün sistem oldukça önemlidir. İntestinal mukozal immün yeteneklerde ve immün regülasyonda oluşacak anormallikler spesifik intestinal hastalıkların oluşmasında ve allerjik ve otoimmün hastalıklarda rol oynayabilir. Barsaklardaki immün sistemir üç temel komponenti vardır.

1- Payer plakları: Burası intestinal immün cevabın oluşmasında eğitim bölgesi olarak görev görür. Daha çok distal ileumda bulunurlar. Lenfoid folliküllerden oluşurlar. Buradaki lenfositler barsak lümenine bakan M hücreleriyle ilişki kurarak lümen içerisindeki an- tijenik uyarılardan haberdar olurlar. M hücreleri intestinal lümenden makromolekülleri payer plaklarına taşıyarak ilk antijenik uyarımı lenfoid dokuya verirler. Lenf follikülle- rindeki B ve T lenfositleri M hücrelerince taşınan antijenlerle aktive olur, onları tanıma özelliği kazanırlar. Gerektiği kadar eğitildikten sonra lenfatik sisteme geçerek buradan sistemik dolaşıma karışırlar. Özellikle B lenfositleri intestinal mukozanın lamina propri- asına yerleşirler. Ayrıca payer plaklarında antijenleri tanımış T lenfositleri de sistemik dolaşıma katıldıktan sonra intestinal villus- lar arasındaki lamina propriaya veya intestinal villusları oluşturan epitel hücreleri arasında yerleşirler. Bu eğitim görmüş T ve B hücreleri ayrıca genitoüriner sistem mukozasına, solunum yolları mukozasına ve memedeki süt bezlerine yerleşirler. Bu hücresel göçün amacı mukozanın karşılaşacağı antijenleri tanıyıp immün reaksiyon göstermektir.

2- İntraepitelial lenfositler: Bu hücreler bazal membrana yakın epitel hücrelerinin arasında bulunur. Heterojen bir lenfosit grubunu oluştururlar. Bunların çoğunluğu sup- resör / sitotoksik lenfositlerdir. Bunlar glüten enteropatisi ve paraziter hastalıklarda çoğalırlar. Fonksiyonları net olarak anlaşılamamıştır.

3- Lamina propriadaki lenfoid hücreleri B hücreleri, plazma hücreleri, T lenfositleri ve diğer moııonükleer hücreler bu grubu meydana getirirler. Plazma hücrelerinin %60 ila %90'ı IgA sentez ederler. Buradaki lenfositler mukozal intraepitelial lenfositlerden farklıdırlar. Yardımcı (helper)/inducer T lenfositlerinin yüzey reseptörlerini taşırlar. Oysa intraepitelial T lenfositleri süpresör / sitotoksik ve "natürel öldürücü" lenfositlerdir. Çok ilginç olarak intestinal lenfoid dokudaki B lenfositleri, burada IgA sentez etme yeteneğini kazandıktan sonra aynı tip antikor sentez etmek için diğer mukozalara göç ederler. Örneğin, sütteki IgA antikorları intestinal antijenlerle reaksiyona girebilir ve enterik patojenlere karşı bebeği korur.

Sekretuar IgA Lamina propriadaki plazma hücrelerince salgılanan IgA yani intestinal salgıdaki IgA, kandakinden farklılık gösterir. Dimerik olup dört ağır dört hafif zincirden oluşur. Ayrıca iki adet başka zincirle de iki monomer birbirlerine bağlanmıştır. Birine sekretuar komponent denir ve yüzeyel epitel hücrelerince sentez edilir. IgA'nm lamina propriadan lümene taşınmasında reseptör görevi yapar ve taşınma esnasında IgA'ya ko- valent bağla bağlanarak ona dayanıklılık kazandırır. Lümendeki proteolitik enzimlerin yıkımından korur. İkinci zincir ise J polipep- tididir. İki polimerin arasına bunun da girmesiyle antikor daha stabil ve dayanıklı olmaktadır. İki hücrenin ortak sentezi olan sekretuar IgA (slgA) intestinal ve monomer olan plazma IgA'sı ise kemik iliği kökenlidir. Asıl fonksiyonu intestinal lümendeki antije- nik maddeleri bağlayarak intestinal epitel hücrelerine penetre olmasını önlemektir, sl- gA kompleman aktivasyonu ile birlikte olan litik hücre reaksiyonlarında etkin değildir. IgG intestinal sekresyonda çok az miktarda bulunur, intestinal mukoza çok miktarda antijenle yüzyüze gelir. Bunlar normal veya leze olmuş mukozadan lamina propriaya kadar ulaşabilirler. Eğer mukoza, dokuyu zedelenmeye uğratan, immün reaksiyonlara katılan IgG'yi yeterince salgılasaydı bu antijenlerin her biri inflamasyona yol açabilirdi. Bununla beraber inflamatuar barsak hastalıklarında ve glüten enteropatisinde IgG sentez eden plazma hücrelerinin sayısı artmıştır. Son olarakgösterilmiştir ki, sirküle olan IgA barsak- tan emilen antijenik materyallere bağlanabilir ve oluşan IgA - antijen kompleksleri hepa- tobiliyer sistemden temizlenebilir. Kronik karaciğer hastalığı olanlarda temizleme fonksiyonu azaldığından bu hastaların böbreklerinde polimerik IgA ve IgA antijen kompleksleri rapor edilmiştir.

IgA Noksanlığı Sekretuar IgA' mn intestinal lümene salgılanan en önemli i mmünog- lobulin olduğu bilinmektedir. Sadece IgA'nm noksanlığı ile giden durum, toplum ıda en sık görülür (500 ila 700 kişiden birinde). IgAl ve IgA2 nin noksanlığı sıklıkla birlikte; bulunur. Ayrıca, "common variable im.nııınodefici- ency"(CVID) sendromunun ve anormal hücresel immünitenin bir komponentii olabilir. IgA'nm alt grupları (IgAl ve IgA2) 14. kromozomun ayrı iki yerinde kodlandıklarından, se- lektif IgA2 noksanlığı tanımlanmıştır. Gast- rointestinal belirtiler, immün noksanlıklarla giden sendromlarda oldukça değişkendir. Gastrointestinal infeksiyorılar selektif IgA eksikliğinde belirgin bir özellik değildir. Bu hastalarda sinopulmoner infeksiyonlar sıktır. Aksine gastrointestinal belirtiler CVID send- romlarmda görülür. Bu grup semdromlarda IgA, IgM ve IgG nin azlığı (kombinasyonları şeklinde veya hep birlikte), ishal (%60 olguda), malabsorpsiyon, ( orta veya hafif şiddette) ve paraziter enfestasyonlar görülür.Glüten enteropatisinde, IgA eksikliği normal kimselere görü on kat fazladır. Ayrıca, selektif IgA eksikl iği olan kimselerde otoim- mün ve kollagen doku hastalığı, otoimnıun hastalık olmaksmın otoantikorlar, allerjik ve malign hastalıkl ar daha sıktır. Bu olgularda gıda proteinleri.ne karşı antikorlar, Ag-Ab kompleksleri bulunmuştur. Bu gözlemler, IgA'nm barsaktan antijenik materyallerin emilmesini azalttığını ortaya koymaktadır.Bazen de lam ina propriada ki plazma hücreleri IgA'nm, özellikle ağır zincirinin aşırı yapımıyla gideri intestinal lenfomanm nedeni olabilirler. Bu ağır zinciri (alfa ağır zinciri) serumda ve i ntestinal salgıda göstermek mümkündür.

Enterik a .şılama Canlı virüs ve bakterinin intestindıe ki immünizasyonu lokal IgA sentezini art .ırmakla olur. Lokal olarak antijenik mater yalle karşılaşan bölge daha çokimmün hale gelir. Bu antijenik materyal canlı virüs veya invazif bakteri ise sistemik antikor cevabı da oluşturur. Canlı olmayan mikroorganizma proteinleri ise önce Payer plaklarına ulaşır, burada lokal IgA sentezini artırırlar. Bu antijenler lokal IgA'nın sentezini artırırken, sistemik immün cevabı artıran mekanizmaların gücünü azaltırlar. Bu fenomene oral tolerans denir. Bu çift etkili olay çok önemli bir fizyolojik fenomendir. Aksi durumda gıdalarla alman birçok antijen sistemik uyarım yapabilirdi. IgA lümene salgılanarak antijen bağlayabildiğinden bu yolla da organizmayı aşırı immün sitümülasyondan korumaktadır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp