İmmünoterapi

İmmünoterapi :

Günümüzdeki birçok ilaca rağmen, allerjik hastalıkların doğal seyrini değiştirip iyileştirebilen tek tedavi immunoterapidir.

Astımda çevre tedbirleri ve ilaçlarla kontrol altına alınamayan durumlarda immunoterapi önerilir. National Institutes of Health Expert Panel Report 2, Guidelines for the Diagnosis and Management of Asthma, raporuna göre:

• Allerjiden sorumlu etkenden uzak durulamadığı

• Semptomlar kalıcı olduğu

• Farmakolojik tedavi yetersiz olduğu durumlarda immunoterapi uygulanmalıdır.

Günümüzdeki birçok ilaca rağmen, allerjik hastalıkların doğal seyrini değiştirip iyileştirebilen tek tedavi immunoterapidir. immunoterapi astım ve allerjik nezle semptomlarını hafifletmek ve ilaç kullanma ihtiyacını azaltmak amacı ile allerjenlerin artan miktarda enjeksiyonu olarak tarif edilebilir. immunoterapi, ilaç tedavisinin bir alternatifi değil onun yardımcısı niteliğindedir.

İmmunoterapi ilk olarak Naan tarafından 1911 yılında tarif edilmiştir. Dumbar 1903 'te polenlerden bir solusyon "polen toksin" hazırlayarak lokal olarak insanlara, atlara ve kazıara enjekte etmiş ve tedavi sonuçlarını olumsuz olarak değerlendirmiştir. Naan ve Freeman 1911 yılında 20 saman nezleli hastaya kaynatılmış polen ekstresi enjekte ederek sonuçlarını olumlu olarak rapor ettiler. 1915 'te Cooke benzer çalışmayı aktif immünizasyon olarak tekrarladı. Cooke ve Freeman saman nezlesinin bir toksin tarafından meydana geldiğini ve bu enjekte ettiği pollen toksini ile hasta serumunda anti-toksin tarzı desentizasyon yaptığını zannetmekteydi. Fakat yine Cooke 1922 yılında bu hastaların klinik olarak iyileştikleri halde deri testlerinin hala pozitifliğini koruduğunu tespit etti. O nedenle bu tedaviye "desentizasyon" yerine "hiposensitizasyon" adını verdi. Cooke 1935 'te tedavi edilen hastaların kanlarında Prausnitz-Kustner testini inhibe eden bir maddenin varlığını keşfetti. Bu maddeye "Bloke Edici Antikor" lar adını verdi. Bu şekilde tedavi olan hastaların serumunu başka benzer hastalara nakil ettiğinde onların da iyileştiğini gösterdi. 1940' da Loveless bu bloke edici antikorun hasta edici reajinik antikordan farklı olarak 56 "C derece ısıya dayanıklı olduğunu ve insan derisine bağlanmadığını gösterdi. Bu bulgular immunoterapinin faydasının nonallerjenik bir antikor ile meydana geldiğini düşündürmekteydi ve daha sonra IgG tipi bloke edici antikorlar tanımlandı. Bu enjeksiyon tedavisine 1968'de Norman ve Lichtenstein "Immunoterapi" adını verdi.

İmmunoterapi ve ilaç tedavisi birlikte yapıldığı takdirde sonuç daha etkili olmaktadır. İlaçlar sadece semptomatik olarak etkili olurken; immunoterapi hastalığa neden olan immün mekanizmayı değiştirerek tedavi eden metotdur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp