İltihaplı Tiroid

İltihaplı Tiroid :

Tiroit bezinin iltihaplanmasıyla ortaya çıkan tiroidit akut, subakut ve kronik biçimlerde görülebilir.

AKUT TİROİDİT

Ender rastlanan bir hastalık olan akut tıroidit daha çok kadınlarda görülür. Bu iltihaplar enfeksiyon kaynaklı olanlar ve olmayanlar (mikropsuz ya da aseptik) biçiminde ikiye ayrılabilir.

Enfeksiyon kaynaklı iltihaplar bulaşıcı hastalıklar sırasında, hastalık etkeni bakteri ya da virüslerin kan yoluyla ti-roite ulaşarak burada enfeksiyona yol açmasıyla oluşabilir. Bu tür tiroiditler tifo ve bruselloz (Malta humması) gibi hastalıklar, stafılokok, streptokok ve pnömokok gibi bakterilerin kanda çoğalması ya da grip ve kabakulak gibi virüs enfeksiyonları sırasında ortaya çıkabilir.

Virüs kaynaklı tiroidit, bakteri kaynaklı iltihaplardan daha sık görülür. Olguların büyük bölümünde etkeni belirlemek güçtür ve tiroit enfeksiyonun görünürdeki ilk odağıdır. Bu evrede yapılan kan incelemesinde az miktarda bakteri ya da virüse rastlanır.

Akut tiroidite yol açan mikoorganizmalar, bu salgıbezine kan yolundan başka boyun bölgesindeki yaralanmalar yoluyla dış ortamdan ya da akut diş enfeksiyonlarında, bademcik, yutak, soluk borusu ve boyun bölgelerindeki enfeksiyonlarda olduğu gibi iltihaplı komşu organlardan geçebilir.

Mikropsuz tiroidit ise tiroit hastalıklarının radyoaktif iyot ya da röntgen ışınları ile tedavisi sonrasında ya da yüksek dozda tirotropin (TSH) verilmesine bağlı olarak gelişir. Daha ender görülmekle birlikte boynun darbe sonucu zedelenmesi de tiroidite neden olabilir.

Tiroitin yoğun bir damar ağıyla kaplı olması, bir yandan enfeksiyon etkenlerinin kan yoluyla bu organa kolayca ulaşabilmesini, Öte yandan da enfeksiyonlara karşı çok dirençli olmasını sağlar. Tiroitteki kan akışının hızlı olması sayesinde vücudun savunma sistemleri hemen harekete geçerek bağışıklık yanıtını hazırlar. Böylece hastalık etkeni hızla tiroitten uzaklaştırılır.

Belirtileri

Akut troit iltihabından kaynaklanan birçok belirti vardır. Ama tiroit ağır bir enfeksiyon sonucu iltihaplanmışsa hastanın genel durumu bozuk olduğundan bu belirtiler gözden kaçabilir.

Hasta, tiroit bölgesindeki batıcı ağrılardan yakınır. Genellikle kulak, ense ve kollara yayılan bu ağrı başın özellikle geriye doğru hareket ettirilmesi, yutkunma ve öksürme sırasında daha da şiddetlenir.

Bazen, özellikle de hastalığın irinli biçimlerinde yutma güçlüğü, ağnya yol açan nefes darlığı ve ses kaybı görülebilir. Bu belirtilere yol açan neden şişmiş tiroitin ya da apse kütlesinin yemek ve soluk borularına yaptığı baskıdır.

Tiroit bezindeki şişme bakışımlı (simetrik) ya da bakışımsız (asimetrik) olabilir. Birinci durumda her iki lob, ikinci durumda ise loblardan yalnızca biri şişer. Tiroit bezinin Üzerindeki deride hafif kızarıklık ve sıcaklık artışı görülebilir. Tiroit bezinin elle muayenesi hastaya ağrı verir.

Bu belirtilere ek olarak iltihaptan kaynaklanan genel belirtiler göze çarpar. Bunların başlıcalan, bazen titreme nöbetleriyle gelen yüksek ateş, baş ağrısı, iştah kaybı, yaygın eklem ağrıları ve alyuvar çökme hızında (sedimantasyon) artıştır. Tiroit bezindeki işlevsel bozukluğun bir göstergesi olabilecek hormon kaynaklı belirtilere ise genellikle rastlanmaz. Ama bazen hastalığın başlangıcında hafif ve geçici bir tireo-toksikoza (hipertiroidızmin en sık görülen tipi) rastlanabilir.

Tiroit sintigrafisinde iltihaplı tiroit bölgelerinde radyoaktif iyotun tutulma düzeyinin azaldığı görülür. Tiroit sintigrafîsinden elde edilen verilerin düzelmesi, iyileşmeye işaret eder. iyileşme süresi olguya göre değişir.

Gidişi

Ateşli dönemin süresi olgudan olguya farklılık gösterir. Hasta doğru tedavi edilmezse ateşli dönem 3-4 hafta sürer. Hastalığın akut biçimi tedavisiz de iyileşebilir. Ağrıların geçmesinden sonra 2-3 ay ve hatta daha uzun bir süre tiroit şiş kalabilir. Tiroit sintigrafisi verileri genellikle birkaç hafta içinde normale döner.

Tedavi

Hastalığın tedavisinde antibiyotiklerden yararlanılır. Kortikoit (kortikosteroitler) tedavisinin iyileşme sürecini kısaltıp kisaltmadığı tartışmalıdır. Ama yinelemeleri önlemek amacıyla kortikoit tedavisine uzunca bir süre (40-60 günj devam edilir. Tiroit hormonlarının dışardan verilmesi de yararlı olmaktadır. Böylece iltihaplı dönemin uzamasına ve hastalığın yinelemesine yol açtığı düşünülen tirotropinin (TSH) hipofizce salgılanması baskı altına alınır. Cerrahi girişim yalnızca tiroit bezinde apselerin oluştuğu durumlarda uygulanır.

QUERVAIN TİROİDÎTİ

Ender rastlanan bir subakut tiroit iltihabı olan Quervain tiroiditi, daha çok erişkin kadınlarda görülür. Hastalığın genellikle üst solunum yolu hastalıklarıyla birlikte görülmesi, virüs kaynaklı olduğunu düşündürmekte, ama nedeni tam olarak bilinmemektedir.

Hastalık genellikle titreme nöbetle-riyle gelen ateş, kalp atımlarının hızlanması, tiroit bölgesinde şiddetli ağn ve bezde tek yanlı şişme ile başlar. Tiroitteki şişliğin çevre organlara baskı yapması sonucu yutma güçlüğü, boğulma hissi ve ses kaybı görülür. Ateş antibiyotiklerle düşürülemez. Hastalığın belirtileri 2-3 ay boyunca değişmeden sürer. Bu belirtiler daha sonra genellikle hiçbir iz bırakmadan kaybolur.

Hastalığın bu uzun seyri, akut başlangıca karşın tartışmalı bir biçimde subakut olarak nitelenmesine neden olmuştur. Tanının kesinleştirilmesi için klinik tabloya dayanan değerlendirmelere ek olarak tiroit biyopsisi yararlı olabilir.

Hastalığın tedavisinde akut tiroiditte de kullanılan kortikoitlerden yararlanılır.

KRONİK TİROİDİT

Tiroitin küçülmesi, sertleşip esnekliğini yitirmiş bağdoku artışına bağlı olarak yoğunluğunun artması ve sonunda doku gerilemesine (atrofi) uğramasıyla basit ya da irinli tiroiditler kroniklesin Bunların dışında nedeni tam olarak bilinmeyen bazı özgün kronik tiroiditlere de rastlanır.

Haşimoto Tiroiditi

Haşimoto hastalığı adıyla da tanınan ve oldukça az rastlanan bir kronik tiroit iltihabı olan Haşimote tiroiditi, genellikle kadınlarda (olguların yüzde 9O‘ı), en çok da 40-60 yaş arasında görülür.

Haşimoto tiroiditi vücudun tiroite karşı antikor üretmesiyle oluşan, özba-ğışıklık bozukluğuna bağlı bir hastalıktır. Vücudun neden kendine karşı antikor ürettiği bilinmemektedir.

Hastalık genellikle hafif belirtiler vererek başlar. Sinsi başlayan ve ağn* ilerleyen hastalık çoğu kez rastlantısal olarak saptanır. Muayene sırasında boyunda değişik boyutlarda şişlik belirlenebilir. Genellikle tiroitin her iki lobu da aynı oranda şişer. Ama bir lobun daha çok şiştiği durumlara da rastlanabilir. Tiroitin çok büyüdüğü durumlarda bu kütle yumrulu bir görünüm alabilir. Kütlenin kıvamı, içindeki bağdoku miktarına bağlı olarak değişir. Hastada ağn yakınması olmadığı gibi bu kütleye dokunmak da ağrıya yol açmaz. Ama bazen boyun bölgesinde sıkıntı veren bir dolgunluk duyumsanır.

Şişen tiroitin komşu organlara yaptığı baskıdan kaynaklanan yutma zorluğu ve ses değişikliği gibi belirtilere de genellikle rastlanmaz.Genel belirtiler düzensiz hafif ateş, halsizlik ve eklem ağrılarıdır. Hastalığın başlangıcında tiroit hormonlannın daha çok salgılanmasına bağlı belirtiler bulunsa da, hastalığın ilerlemesiyle hormon üretimi önemli ölçüde azalır ve hipotiroidizm belirtileri görülür. Bu durum, hastalık başladıktan uzun süre sonra da ortaya çıkabilir.Tiroite karşı üretilen özantikorlarni kanda saptanması tanıya yardımcı oluıJ Aynca doku incelemesi ve bağışıklık* biyolojisine yönelik araştırmaların (flü-oresans tekniğiyle antikor aranması) yapılmasını sağlayan biyopsi tanıda önem taşır.

Tedavi için hastaya kortikoitler verilir. Kortikoit tedavisi aralıklı olarak uzun bir süre uygulanmalıdır. Tiroit hormonlarının yararlı etkisi görülmüştür. Aynca akut durumlarda ışm tedavisinden ve bağışıklık sistemim baskılayan ilaçlardan yararlanılabilir. Cerrahi tedavi yalnızca boyundaki kütlenin aşırı büyüyerek çevre organlara baskı yaptığı ya da kötü huylu tümör kuşkusu uyandıran olgularda uygulanır.

Riedel Tiroiditi

Ender rastlanan bir başka kronik tiroidit tipi de gene daha çok kadınlarda (olguların yüzde 80′i) ve genellikle 30-40 yaşlar arasında görülen Riedel tiroiditidir.Hastanın tiroitinde orta büyüklükte, tahta sertliğinde, başlangıçta tek yanlı olan ve zamanla öbür loba da yayılan bir kütle vardır. Bu sert bağdoku yavaş yavaş bütün organı sararak bezin işlevlerini bütünüyle engelleyebilir. Aynca, oluşan kütle çevre dokularla soluk borusu, yemek borusu, yutak ve gırtlak sinirlerine baskı yaparak yutma güçlüğü, nefes darlığı, ses değişmesi, ses tellerinin iltihabına bağlı ses değişmesi ve hatta ses kaybma yol açar. Çoğu zaman, hastanın kendini kötü hissetmesine yol açacak genel belirtiler yoktur. Ama zamanla hipotiroidizm belirtileri görülebilir.Tiroitteki kütlenin baskısı sonucu yutma güçlüğü ve nefes darlığı gibi belirtiler ortaya çıkıyorsa cenahi girişim uygulanır. Hipotiroidizm belirtileri ise hastaya tiroit homıonlan verilerek tedavi edilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp