İltihaplı Hastalıkların Tedavisi

İltihaplı Hastalıkların Tedavisi :

Romatoit artrit ya da başka bir iltihaplı hastalığa yakalandığı-nızda, farklı bir tedavi yaklaşımı gerekir. Romatoit artritte, iyi niyetli (ama yanlış güdümlü) akyuvarlarınız sözümona istilacılardan ya da hasardan "korumak" için eklernlerinize karşı taarruza geçer. Bu süreçte akyuvarların saldığı kimyasal maddeler eklemleri döşeyen sinovya zarını iltihaplandırarak eklemin kızarıp şişmesine ve ağrımasına yol açar.

Zar kalınlaşır, kıkırdak üstünde bir kütle gelişir. Oluşan kütle kıkırdağı eritecek maddeler üretir; kemiklerde, kirişlerde ve bağlarda hasar gelişir. İlaç kullanmamakta ısrar ediyorsanız, durumunuzu bir kez daha düşünmenin zamanı gelmiştir.

Tedavi edilmemiş romatoit artritin insanı sakat bırakabilecek bir hastalık olduğu, en kötü durumda sağkalım olasılığının lösemi ya da ilerlemiş kalp hastalığındakine yakın bir düzeye ine ce ği bir gerçektir.

İlaç kullanmadan uzun ya da rahat bir yaşam sürmeniz beklenemez. Erken ve saldırgan ilaç tedavisinin büyük bir farklılık yarattığinı ortaya koyan kapsamlı çalışmalar vardır. Tedavi yoluna gidilmediğinde, romatoit artritli hastaların yarısı altı yıl sonra yardımsız dolaşamaz duruma gelmekte, yirmi yıl sonra ise her on hastadan dokuzu aynı durumla karşılaşmaktadır.

Ama erken tedavi hastalığın gidişini büyük ölçüde değiştirmektedir.

Tedavide gözetilen ana hedefler şunlardır:

• Ağnnın kesilmesi

• İltihabın azaltılması

• İşlevlerin sürdürülmesi

• Biçimsel bozuklukların önlenmesi

Eklem hasarının yüzde 90'ı romatoit artritin ilk yıllarında gelişir. Bu da tedavide gecikmemenin önemini açık biçimde ortaya koyar. Birçok hekim de doğru ve saldırgan bir tedavinin eklem hasarını önemli ölçüde azalttığı kanısındadır.

Eğer şanslıysanız, aspirin gibi bir NSAID'in iltihap giderici dozlarda alınması tümüyle yeterli olur. Ama romatoit artritiniz böylesi bir yaklaşımla denetlenemeyecek şiddetteyse, yavaş etkili romatizma ilaçlarının, kısaltılmış biçimiyle SAARD denen daha güçlü ilaçların kullanılması gerekir. Bu ilaç grubu içinde hastalığın gidişini değiştiren romatizma ilaçları (DMARD) ve bağışıklık sistemi hücrelerini baskılayıcı ilaçlar yer alır. SAARD'ların kullanımında iltihabın kontrol altına alınması hedefi gözetilir; etkilerini biraz daha uzun sürede göstermelerine karşın, bu ilaçlar sonuçta NSAID 'lerden daha güçlüdür.

DMARD grubu iğne ya da hap biçiminde altın, hidroksiklorokin, sülfasalazin ve penisilamini içerir. Bağışıklık baskılayı cı ilaçlar arasında metotreksat, azatiyoprin, siklosporin, siklofosfamit ve kortikosteroitler sayılabilir.

Hekiminiz amitriptilin ve nortriptilin gibi depresyon ilaçları da önerebilir. Bu ilaçlar depresyon için kullanılandan daha düşük dozlarda alındığında, beyinde ağrı habercilerini engelleyip normal uyku düzenine girilmesini sağlar. Şimdi aspirinden başlayarak bütün bu ilaçları tek tek ele alalalım. Aspirin Dostunuz Olabilir:

Aspirin romatoit artrit tedavisinde en ucuz ve belki de hekimin vereceği ilk ilaçtır. Aspirinin insan vücudunda geçirdiği süreçler kişiden kişiye önemli ölçüde değiştiğinden, size gerekli doz komşunuzun aldığından, hatta ilaç prospektüsünde önerilenden farklı olabilir.

Hekiminiz büyük olasılıkla yeterli düzelme sağlanana kadar dozu yavaş yavaş artıracak ya da yan etkiler ortaya çıktığında dozu azaltma yönünde ayarlamalar yapacaktır.

Yan etkilerden biri kulaklarda çınlamadır ve hekimin dozu azaltmasıyla kaybolur. Aspirin ayrıca kanda pıhtılaşma sürecine katılan trombosit etkinliğini azaltabilir, Bu durumu bir yerinizin kolayca çürümesinden anlayabilirsiniz. Diğer yan etkiler arasında bulantı, kusma ve ülser sayılabilir.

Eskiden aspirin almak kolaydı. Çünkü satılan tek bir ürün vardı. Günümüzde ise seçenekler kafa karıştıracak kadar ço-ğalmıştır. Aspirin yine aspirindir, ama üreticiler değişik biçimlerde etkili olacak çeşitleri piyasaya sürmüştür. Aspirini yemeklerle birlikte almak daha doğrudur. Aspirin bir salisilat olduğundan, mide ülserlerinin gelişmesinde payı olabilir.

Özellikle sık aspirin kullanmanız gerekiyorsa, enterik kaplamalı aspirin iyi seçimdir. Bu hap mide yerine incebağırsaklarda çözünür. Midenizi örseleme olasılığı aspirinden düşük olan (ama fiyatıyla cüzdanınızı oldukça örseleyebilen) salsalat adlı benzer bir ilaç da denenebilir. Bazen aspirine alerjisi olanların salsalatla da başı derde girebilir. Bu nedenle hekiminizden habersiz kararlar vermeyin.

Nsaıd'lerin Yan Etkilerinin Azaltılması:

İltihaplı hastalıklar için verilen NSAID'ler genellikle daha yüksek dozlarda olur ve bazı hastalarda, özellikle yaşlılarda ciddi yan etkilere yol açar. Daha önce belirttiğimiz gibi, en sık karşılaşılan sorunlar midenin örselenmesi ve ülser, yani mide duvarında kanama yapabilen yaraların açılmasıdır. NSAID'lerin düzenli kullanılmasına bağlı olarak hazımsızlık, mide ağ-rısı ve ishal gibi mide-bağırsak bozuklukları da görülebilir.

Kalınbağırsak iltihabı (kolit) gibi daha ciddi sonuçlar ise çok daha az ortaya çıkar. Son derece seyrek olmak üzere, böbrek ya da karaciğer yetersizliğinin gelişmesi de mümkündür.

Nsaıd'lerle Etkileşime Girebilen İlaçlar:

Hekime kullandığınız her türlü ilacı bildirin. NSAIO'ler şu ilaçlarla birlikte alındığında sorun yaratabilir.

• ACE inhibitörleri

• Oigoksin

• Pıhtılaşmaya karşı ilaç

• Oiüretikler lar (antikoagülanlar)

•Lityum

• Azatiyoprin

• Metoklopramit

• Beta blokerler

• Penisilamin

• Kortikosteroitler

• Fenitoin

• Ağız yoluyla kullanılan

• Probenesit diyabet ilaçları

Çeşitli NSAID'ler arasındaki farklar hararetli bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir. İbuprofen düşük dozlarda olasılıkla en güvenli olanıdır. Diğer çeşitler arasındaki farklara ilişkin çalışma sonuçları ise çelişkilidir.

Genelolarak bütün NSAID'ler bir ölçüde yan etki riski taşır. Bu belirsizlik ortamı ister istemez sizin tedavinize de yansıyacaktır. Ama hekimle görüşerek durumunuza göre yapacağınız değişiklikler sonucunda size en uygun olanı bulabilirsiniz.

Doz aşırnından kaçının. İbuprofen ya da aspirin gibi "basit" ilaçları, zararsız olduğu düşünülerek ve daha "etkili" olsun diye belirtilenden fazla kullanma eğilimi oldukça yaygındır. Oysa NSAID'lerin dozu arttıkça yan etki riski de artar. Ağrını-zı azaltmak için parasetamol daha güvenli sayılabilir. Ama yine de durumunuzu bilen hekimin olurunu almak ön koşuldur.

Hekimle iletişiminizi koparmayın. Mide-bağırsak sisteminde bir sorun fark eder etmez hekiminize bildirin. Bu sorunlar arasında kanlı kusma ya da siyah, katransı dışkı olabilir. Mide ve yemek borusunda şiddetli yanma ya da mide krampları, bulantı ya da kusma ve antasit alınca geçen mide ağrıları ülser belirtileridir.

Alternatif ilaçları değerlendirin. Ülser için önlem alınamayacak risk etmenleriniz varsa ve yine de NSAID'leri kullanmanız gerekiyorsa, ülser riskini azaltacak bazı ek ilaçlar vardır. Bunlardan biri misoprostoldür.

Romatoit artritli hastalar üzerinden yürütülen altı aylık bir çalışmada, misoprostolün NSAID'lerden kaynaklanan mide-bağırsakla ilgili yan etkileri azalttığı belirlenmiştir. Yaşı 6S'in üstünde olan peptik ülserli erkekler, antasit kullananlar ve kalp hastalığı olanlar en riskli grubu oluşturur. Misoprostol bütün bu hasta gruplarının midebağırsak sorunlarını azaltmıştır.

Ama misoprostolün kendisi bazen ishal, bulantı ve mide ağrısı yapabilir. Bir çalışmada, hastalara 200 mikrogram dozda misoprostol günde dört kez yerine iki-üç kez verildiğinde yan etkilerin azaldığı, ama ilacın hala etkili olduğu görülmüştür. Ülser önleyici bir başka ilaç olan famotidin hastalara 40 miligramlık dozlar halinde verilir (alışılmış uygulama günde iki kez 20'şer miligram).

Saard'lar:

SAARD 'lar romatizmanız için hekiminizin uygun gördüğü şekilde kullanılması koşuluyla son derece etkili ilaçlardır. Ama bazıları daha fazla yan etki riski taşır. Bu tür olası tehlikeler nedeniyle en iyi sonucu ancak uyarılara tamamen uyarak, durumunuzu dikkatle kollayarak ve olumlu ya da olumsuz geliş-meleri hekiminize bildirerek elde edebilirsiniz.

Metotreksat:

Bu ilaç hızlı etkisi ve görece az yan etkileriyle iltihap giderici ilaçların yıldızıdır. Alışılmış dozları bağışıklık sistemini hafifçe baskılayarak iltihabı azaltır. Düzelme bir ay içinde görülebilirse de bazen daha uzun sürer. Metotreksat ağız yoluyla haftada bir kez alınır. Yan etkileri arasında midede örselenme ve ağız içinde iltihaplanma sayılabilir. Pek az hastada akciğer iltihabı, kemik iliği sorun1arı ve ciddi karaciğer sorunları bildirilmiştir. Karaciğeri korumak için en iyisi metotraksat kullanırken alkol alınmamasıdır.

Karaciğerin durumunu izlemek için dört-sekiz haftada bir kan tahlili yapılması önerilir. Birçok romatizma ilacı gibi sakat doğumlara yol açma riski nedeniyle hamilelikte kullanılmamalıdır. Çok ender durumlarda hekiminiz, hasar kontrolü için karaciğer biyopsisi isteyebilir. Beslenmede gözeteceğiniz basit bir uygulama yararlı olacaktır:

Taze ıspanak, buğday özü gibi bazı besinlerde bol bulunan bir B vitamini olan folik asit ayrıca destek amacıyla düşük dozlarda alınabilir. Birçok çalışmada her gün alınan folik asidin metotreksattan kaynaklanan yan etkileri azalttığı görülmüştür. Zaten çoğu zaman hekimler, yeterince almanızı garantilemek amacıyla bu vitamini reçetenize eklerler.

NSAID'ler etkisiz kaldığında metotreksatın romatoit artrit için en iyi seçim olduğu görüşü, hekimler arasında yaygın biçimde kabul edilmektedir. Sıtma ilaçları. Hidroksiklorokin sülfat en yaygın kullanı-lan SAARD'dır.

Romatoit artritlilerin yaklaşık üçte biri günde 200-400 miligramlık dozlarla üç-altı ay bu ilacı kullandıktan sonra yarar görmektedir. Yan etkileri azdır. En ciddi risk, ender görülmekle birlikte göz retinasında gelişebilen hasardır. Göz hasan alışılmış dozlarda sıra dışı bir gelişmedir; ama hekiminiz yılda iki kez göz muayenesine gitmenizi önerebilir.

Aynca mide-bağırsak sorunlan da gelişebilir. Kortikosteroitler. Kortizon ve prednizonu içeren bu gruptaki ilaçlar, romatoit artritin yanı sıra lupus gibi diğer romatizmal hastalıklarda da kullanılabilir. Bunlar iltihabı hızla azaltır ve yanlışlıkla silahlannı vücuda çeviren bağışıklık sistemini baskılar. Örneğin romatoit artritiniz yerinizden kalkamayacak ya da DMARD gibi başka ilaçlann etkisini bekleyerneyecek noktalara varmışsa, hareket yeteneğinizi kazandırmak için daha etkili bir seçenek yoktur.

Kortikosteroitler aynca vaskülit gibi ciddi iç organ iltihaplanmalarında da kullanılır. Ama bu ilaçların kesilmesiyle birlikte iltihap yeniden oluşabilir.

Uzun süreli steroit kullanımının en yaygın görülen yan etkisi kilo almadır. Çünkü bu ilaçlar tatlıya karşı inanılmaz bir istek uyandırabilir. Fazladan kilo almayı önlemek için her gün tartılmalı, aşın şeker tüketiminden kaçınmalı ve sizin için güvenli egzersizleri yapmalısınız.

Bazı hastalarda şişmanlamanın yanı sıra yuvarlak ve kızank yüz, kan basıncında yükselme ve sıklıkla oluşan çürümeler gibi belirtiler de ortaya çıkar. Diğer yan etkiler arasında mide ülserleri, diyabet, yaraların geç kapanması, sivilce, kaslarda zayıflama ve katarakt yer alır. Osteoporoz riski de arttığından, kemik kaybını önlemek büyük önem taşır (Bak. s. 80, "Osteoporoz Tehlikesi".) Bu ilaçlan uzun süre alırsanız, vücudunuz enfeksiyon mücadelesinde kullandığı kendi doğal kortikosteroit üretimini askıya alır.

Uzun süreli kortikosteroit tedavisi sırasında, böyle bir tedavi gördüğünüzü gösterir bir belgeyi yanınızda taşımanızda yarar vardır. Bir kaza durumunda, acil servis hekimleri size steroit verme gereğini duyabilirler.

Sülfasalazin. Ayn ilaç gruplanndan sülfamit ile salisilat arasında bir kombinasyon ürünü olan sülfasalazin, romatoit artrit tedavisinde yavaş salımlı yeni bir ilaçtır. Rayından çıkmış bağışıklık sistemini baskılar ve iltihabın dağılmasına yardımcı olur. Hekimler bu ilacı genellikle günde iki gram olarak verirler ve etkisi yaklaşık dört haftada görülür.

Bazen döküntü, baş ağnsı, bulantı, kusma, iştah kaybı, mide rahatsızlığı ve sperma sayısında düşme gibi yan etkiler gelişir. Sülfasalazinin yararının altın tuzlan ve penisilaminle sağlanana benzer boyutlarda olduğu belirtilmektedir. Sülfasalazin kullanıyorsanız, hekiminiz sık sık kan sayımı yaptırmanızı önerecektir.

Altın tuzları. NSAID'lerin yarar sağlamaması ve metotreksatı kullanamamanız halinde, hekiminiz kemik aşınmasını geciktiren ya da önleyen altın tuzlannı deneyebilir. (Her on hastanın altısında altın tuzlannın yararlı olduğu belirlenmiştir.) Ancak altın tuzlanndan sağlanan yararların görülmesi üçaltı ayı bulduğu için sabırlı olmalısınız.

Altın tedavisi, kaslara yapılacak haftalık iğneler ya da günde iki kez yutulacak haplar biçiminde olabilir. Altın kullananların üçte birinde yan etkiler gelişir. Bu yan etkiler arasında döküntü, ağızda iltihaplanma, idrarda protein (böbrek sorunlarına işaret edebilir), akyuvar ve alyuvarlarda azalma sayılabilir. Daha seyrek olarak kanda trombosit sayısı da düşebilir. Altın iğne si ishale, aynca baş dönmesi ve bulantıya yol açabilir. Bir sorun çıkarsa hekiminizi arayın.

Hekim yan etkileri izlemek için düzenli olarak kan tahlilleri isteyecektir.

Minosiklin:

Bu hafif etkili ilaç yalnız hafif romatoit artrit vakalannda kullanılır. Etkisini ne yoldan sağladığını henüz tam bilen yoktur; ama iltihabı giderdiği ve kıkırdağı yıkıma uğratan enzimleri bir şekilde ketlediği açıktır.

Minosiklinin tek önemli yan etkisi kullanımdan sonra hastaların yaklaşık onda birinde görülen sersemleme hissidir.

Penisilamin:

İngiltere'de yapılan çalışmalar, başka hiçbir yöntemin işe yaramadığı romatoit artritli hastalarda penisilaminin etkili olduğunu göstermiştir. Hastaların yaklaşık yansında yan etkiler ortaya çıkmaktadır. Bu yan etkiler arasında ateş, döküntü, ağız ülserleri, tat kaybı, idrarda protein, akyuvar ve trombosit sayılannda düşme yer alır. Sakat doğumlara yol açabildiğinden, hamilelikte penisilamin kesinlikle kullanılamaz.

Azatiyoprin. Bu ilaç iltihaba yol açan bağışıklık tepkisini baskılayarak etkili olur ve genellikle kalp ya da böbrek nakillerinde vücudun yeni organı reddetmesini önlemek için kullanılır.

Ama romatoit artritte nasıl yarar sağladığı tam olarak bilinmemektedir. Bağışıklık sisteminizi baskılayıp enfeksiyonlara yakalanma riskini yükselttiğinden, azatiyoprin genellikle sıtma ilaçlannın ya da altın gibi diğer seçeneklerin yararsız kaldığı durumlarda kullanılır. Yan etkileri arasında iştah kaybı, bulantı ve bazen kusma sayılabilir.

Sakat doğumlara neden olabileceğinden, hamilelikte kullanılmamalıdır. Azatiyoprin etkisini birkaç ay sonra gösterir.

Siklosporin:

Bu ilaç bağışıklık sistemini baskılar ve iltihap belirtilerini ortadan kaldınr. Böbrek hasanna yol açabildiğinden, yalnız düşük dozlarda ve sıkı hekim gözetiminde kullanılmalıdır. Yapılan bir çalışmada, siklosporinin eklem hasarını öbür tedavilerden daha iyi denetlediği saptanmıştır. Bir yıl siklosporin tedavisi uygulanan hastalardaki kemik aşınmasının diğer DMARD'ları kullananlara göre daha az olduğu görülmüştür. Yılın sonunda siklosporin kullanan grubun yalnızca yüzde 11 'inde yeni kemik aşınması belirlenirken, diğer ilaçlarla tedavi görenlerde bu oran yüzde 50'yi aşmıştır.

Siklofosfamit. Kanser ilacı olarak kullanılan siklofosfamitle yapılan deneysel çalışmalar, diğer tedavilerden yarar görmeyen hastalarda kullanılabileceğini ortaya koymuştur. Anla-şıldığı kadarıyla bu ilaç DNA ve RNA'ya bağlanmakta, hücre çoğalmasını ketlemektedir. Bu ketleme yolunu şaşıran bağı-şıklık sistemi hücreleri için de geçerlidir. Yan etkilerinden biri idrar kesesi (mesane) iltiliabı olduğundan, siklofosfamit kullanırken bol su içilmelidir.

Bebek büyümesine zarar verebileceğinden hamilelikte kullanılamaz. Ayrıca yaşamın daha ileri döneminde kanser riskini artırabilir.

En Bilinen Seçme Nsaıd'ler:

Genelolarak NSAIO'ler arasında yararlılık ve yan etkiler bakımından büyük farklar yoktur. çoğu zaman en önemli fark, fiyatları ya da kullanım kolaylıklarıdır (örneğin bazıları günde dört kez, bazıları ise bir ya da iki kez kullanılır).

NSAIO'lerin çoğu romatizma tedavisinde indometasin dı-şında eşit ölçüde etkilidir. Bu ilaç ankilozan spondilite ve olasılıkla kalça eklemindeki osteoartrite karşı daha etkilidir. NSAIO'lerin en bilinen yan etkileri mide-bağırsak örselenmesi (bulantı, kusma) ve ülserlerdir. Bu yan etkiler en az ibuprofenle birlikte görülür.

Oiğerleri birkaç ayrıksı durum dışında aşağı yukarı aynı düzeyde yan etkiye yol açar. indometasinle ülser riski daha yüksektir. Piroksikam yaşı 60'1 geçmiş hastalarda daha çok mide-bağırsak sorunu yaratır. Fenilbutazon yan etki açısından en tehlikeli olanıdır (bu nedenle çok az kullanılır).

Hekimden verdiği ilaçların ne gibi yan etkileri olabileceğini ve bunlara karşı neler yapabileceğinizi öğrenin. Aklınızdan çıkarmayın: NSAIO'Ierden çoğu en yüksek etkiyi altı hafta kadar kullanıldıktan sonra gösterir.

Asetilsailsilik asit:

Daha çok aspirin olarak bilinen bu ilaç en ucuz NSAIO'dir. Ülserlere neden olabileceği gibi düzenli kullanımı kanamaya da yol açabilir. Enterik kaplı ürünler mideden olduğu gibi geçerek incebağırsakta çözünür. Bu da mide sorunları riskini azaltır. (Çocuklara aspirinin yerine kullanı-labilecek parasetamol gibi ilaçlar verilir.

Çünkü çocuklarda aspirin kullanımı, ciddi bir komplikasyon olan Reye sendromuna yol açabilir.)

Asetillenmemlş salisilatlar: Bu grupta kolin magnezyum trisalisi/at ve sa/sa/at yer alır. Genelolarak mide duvarına zarar vermez ve daha az kanama sorunu yaratır. Bu nedenle ülser ya da mide-bağırsak kanaması riski bulunanlarda kullanılır.

Böbrek işlevleri bozulmuş ya da idrar söktürücü (diüretik) kullanan hastalar için de uygun olabilir. Ama ağrı kesici etkisi diğer NSAIO'lerin gerisinde kalabilir.

Fenamat: Bu grupta mek/ofenamat sodyum yer alır. Osteoartrit ve romatoit artritte etkilidir; ama kalınbağırsakta örselenmeye ve şiddetli ishale yol açabilir. Bu ilaç çocuklara önerilmez. idol-Inden asetık asit türevierI.

Bu gruba giren ilaçlar şunlardır:

Dik/ofenak sodyum. Alınacak tabletlerin gün içine yayılması mide örselenme riskini azaltabilir.

Etodo/ak. Romatoit artritten çok osteoartrit tedavisinde etkilidir. indometasin. Ankilozan spondilit ve kalça eklemindeki şiddetli osteoartrit için en etkili ilaçtır.

Akut gutu savuşturmada çok işe yarar. Romatoit artrit için ise diğer NSAIC'ler kadar etkilidir. indometasinin daha çok mide-bağırsak ve bazı merkezi sinir sistemi kaynaklı yan etkileri vardır. Bunlar arasında baş ağrısı, daha az olarak unutkanlık ve konvülziyonlar yer alır.

Sulindak. Böbrekle ilgili yan etki riski düşükmüş gibi görünen sulindak mide-bağırsak örselenmesi, baş ağrısı ve döküntüye neden olabilir.

To/metin sodyum. Kalça eklemindeki osteoartrite karşı yararlıdır. Yan etkileri bulantı, ekşime, hazımsızlık ve bazen vücutta sıvı tutulmasıdır.

Keto-naftllkanon. Nebumeton öbür NSAIO'lerin çoğundan daha az mide ülserine yol açar ve anlaşıldığı kadarıyla böbreklere zarar vermez.

Fenllbutazon. En güçlü NSAID'lerden biridir ve kemik iii-ğine yönelik yan etkileri nedeniyle ancak kısa süreli kullanımı önerilebilir. Kullanımı çoğu zaman diğer tedavilerin diz ve kalçada şiddetli romatizma atakları na karşı yetersiz kalması durumunda gündeme gelir.

Propiyonik asit türevierI. Bu gruba giren ilaçlar şunlardır:

Fenoprofen kalsiyum: Besinlerle alınmayacak tek NSAIO'dir. Olası yan etkilerinden biri böbrek hastalığıdır. İbuprofen. En çok kullanılan NSAIO'lerden biridir. Seyrek olarak baş ağrısı, ateş ve boyun sertliği yapar.

Ketoprofen: Kalça'ekleminde gelişen osteoartrite karşı yararlıdır. Naproksen ve naproksen sodyum. NSAIO deneme-yanımalarında sık kullanılan bir seçenektir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp