Greft Reddinin Efektör Mekanizmaları

Greft Reddinin Efektör Mekanizmaları :

Çoğu solid organ allogreftlerinin reddine hem T hücreler,hem de greft ile reaktif antikorlar katılır.

T Hücre-Aracılı Red

CTL'ler parankimal ve belki daha önemli olarak endotel hücre ölümüne yol açarak (tromboz ve greft iskemisiyle sonlanan) nakledilen doku hücrelerini öldürür. Sitokin salgılayan CD4+ T hücreler artmış vasküler permeabilite ve lokal mononükleer hücre (lenfositler ve makrofajlar) birikimi ile birlikte DTH reaksiyonlarını tetikler.Aktive makrofajlar greft hücre ve vaskuler yapılarını haraplaşabilir.Mikrovasküler hasar da doku iskemisiyle sonlanır ki, greft tahribine katkı sağlar.

Antikor-Aracılı Red


Her ne kadar T hücreler allogreft reddinde hayati öneme sahipse de, antikorlar da bazı red formları geliştirir.MHC molekülleri ve diğer alloantijenlere yönelik alloantikorlar kompleman aktivasyonu ve lökosit dolaşımı vasıtasıyla greft endotelyumuna bağlanır ve hasara (ve sekonder tromboza) yol açar. Immünolojik vasküler harabiyet üstüne gelişen kompleman aktivasyonunun neden olduğu trombosit agregasyonu ve pıhtılaşma ek iskemik hasara yol açar. Bu tip red histolojik olarak daha önce tarif edilen, antikor aracılı hipersensitivitenin vaskülit‘ine benzer. Lokal olarak kompleman yıkım ürünleri(spesifik olarak C4d) depolanması şimdi böbrek humoral(antikor aracılı) allogreft reddini tesbit etmek için yaygın şekilde kullanılır.

Hiperakut red, konak dolaşımında transplant öncesinde daha önceden gelişmiş antidonör antikarlar bulunduğunda gelişen özel bir tip reddir. Bu, babadan geçen antijenlere karşı gebelik sırasında kazanılan anti-HLA antikorlar taşıyan multipar kadınlarda veya önceki kan transfüzyonlarında yabancı HLA'ya (trombosit ve ya lökositlerde) maruz kalan kişilerde gelişebilir. Açıktırki, bu çeşit antikorlar önceden bir organ transplantını reddeden bir konakta da bulunabilir. Bu durumdaki transplantasyon, süratli (dakikalar-saatler) redle sonlanır.Çünkü dolaşan antikorlar hızla nakledilmiş organın endoteline bağlanır, bunu izleyerek kompleman aktivasyonu ve vasküler trombozis gelişir. Şunu belirtmek gerekir ki, şu anki uygulamada olası alıcının önceden gelişmiş HLA antikorları için taranması ve çapraz karşılaştırma(cross-matching; alıcıların spesifik bir vericinin lenfositlerine karşı antikorlara varlığı için test edilmesi) ile hiperakut red, transplantların %OA'ünden azında gelişmektedir.

Morfoloji

Hangi mekanizmayla oluştuğuna bağlı olarak ortaya çıkan morfoloji ve çeşitli süreçlerin hızına bağlı olarak, red reaksiyonları,hiperakut, akut ve kronik olarak sınıflandırılır. Bu kalıpların (patern) morfolojisi börek transplantların örneğinde tartışılmaktadır, diğer vaskülarize organ transplantlarında da benzer değişiklikler ortaya çıkar.

Hiperakut Red

Hiperakut red presensitize konakta transplantasyondan sonra dakikalar ve birkaç saat içinde olur ve tipik olarak cerrah tarafından vasküler anastomoz tamamlandıktan hemen sonra fark edilir. Buna karşıt,reddedilmeyen böbrek grefti tekrar normal pembe rengi ve doku turgorunu kazanır ve uygun şekilde idrar ekskrete eder Hiperakut redli bir böbrek süratle siyanotik,benekli ve gevşek hale gelir ve sadece birkaç damla kanlı sıvı ekskrete eder. Histoloji, tümü önceden oluşmuş antikorların greft endoteline bağlanmasıyla oluşan yaygın akut arterit ve arteriyolit, damar trombozu ve iskemik nekrozla karakterlidir. Aslında bütün arteriyoller ve arterlerin duvarlarında karakteristik akut fibrinoid nekroz, çöken fibrin ve hücre döküntüleriyle lümenlerinde daralma veya tam tıkanma görülür.

Akut Red

Akut red, immünsuprese olmayan bir konakta transplantasyon sonrası günler, haftalar içinde oluşabilir veya hatta yeterli immünsupresyon olduğunda bile aylar hatta yıllar sonrasında görünebilir. Akut redde hem sellüler, hem de humoral mekanizmalar neden olur ve herhangi bir hastada biri diğerinden baskın olabilir. Histolojik olarak hücresel red bir parankimal iltihap ve beraberinde ödem ve parankimal hasarta belirginleşirken, humoral red vaskülitle beraberdir.

Akut hücresel red

sıklıkla transplantasyondan sonra ilk aylarda görülür ve tipik olarak klinik renal yetmezlikle birliktedir. Histolojik olarak çoğu kez şiddetli interstisyel CD4+ ve CD8+ T hücre infiltrasyonu, ödem ve hafif interslisyel kanama vardır.Glomerüler ve peritübüler kapillerler, tubulusları da invaze eden ve fokal tübüler nekroza sebep olan bol mononükleer hücre içerir. Tübüler hasara ilave olarak, CD8+ T hücreler endoteli de hasarlandırabilir, bir endotelite yol açar.Siklosporin (yaygın kullanılan bir immünosupressif ajan)nefrotoksiktir ve arteriyoler hiyalin depolanmasına neden olur. Hücresel reaksiyonun doğru tanısı önemlidir, çünkü eşlik eden arteritis olmayan hastalar artmış immünosupressif tedaviye tipik olarak uygun cevap verir.Antidonör antikorların neden olduğu

Akut humoral red

(red vaskülit) de akut greft reddinde bulunabilir. Histolojik lezyonlar endotelyal hücre nekrozu, nötrofil infiltrasyonu,antikor, kompleman ve fibrin birikimi görülen trombozlu nekrotizan vaskülit formunda olabilir. Bu çeşit lezyonlar renal parankimin iskemik nekrozuyla birlikte olabilir. Çoğu vakada vaskülit daha az akuttur ve fibroblastların, miyositlerin ve köpük hücresi makrofajların proliferasyonu sonucu belirgin olarak kalınlaşmış intimayla karakterlidir.Sonuçta arteriyollerin daralması enfarktüse ve renal kortikal atrofiye neden olabilir. Proliferatif vasküler lezyonlar arteriyosklerotik kalınlaşmayı taklit edebilir ve vasküler düz kas hücrelerinin proliferasyonunu stimule eden sitokinlerden kaynaklandığına inamdır.

Kronik Red

Kronik redli hastalar klinik olarak transplantasyondan sonra geç (aylar-yıllar), 4-6 ay içinde, serum kreatinin seviyelerinde (bir renal disfonksiyon indeksi)giderek artan bir yükselmeyle ortaya çıkar. Kronik redde vasküler değişiklikler, interstisyel fibrozis ve renal parankim kaybı baskındır. Devam eden sellüler parankimal infiltrasyon tipik olarak sadece hafiftir veya yoktur. Vasküler değişiklikler baskın olarak intimal düz kas proliferasyonu ve ekstrasellüler matriks sentezi gösteren arter ve arteriyollerdedir.Bu lezyonlar,sonuçta vasküler perfüzyonu bozar ve glomerüllerin kaybı veya hiyalinizasyonu, interstisyel fibrozis ve tubuler atrofiyle ortaya çıkan renal iskemiyle sonlanır. Vasküler lezyona, aktive T hücrelerden vasküler duvar hücreleri üzerine etkili sitokinlerin salıverilmesi sebep olabilir ve önceden tarif edilmiş olan proliferatif arteritin son fazı olabilir. Kronik red standart immünosupresyon tedavilerine cevap vermez.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp