Genetik Heterojenite

Genetik Heterojenite : Çok iyi bilindiği gibi diabetes mellitusda fizyolojik ve biyokimyasal değişkenlik vardır. İlkinde ince yapıyı seçen, ketoza dönüşebilen, insüline bağlı jüvenil tip ile şişman yapıyı seçen, non-ketotik, insüline dayanıklı erişkin tip ayırt edilir. Biyokimyasal değişkenlik temelini immüno-reaktif insulinin iki şekilde ayrı oluşu teşkil eder; juvenil tipte plazma immono- reaktif çeşitli uyarılardan sonra dahi düşükken erişkin tipte hiperin su- linizm aşikârdır. Biyokimyasal farklılık toplumdan topluma da bildirilmşitir.50Madem etnik, fizyoloji, biyokimyasal ve klinik heterojenite söz konusu, acaba, genetik heterojenite de söz konusu mu? Zira klasik olarak jüvenil ve erişkin tipler ayırt edilir (iki şeklin genetiğinin ayrı olabileceğini öngören hipotezlere değinmiştik) Heterojen hem genetik yapı hem de çevreden gelen değiştirici etkenlere bağlı olabilir; zira fazla beslenmeyle diabet sıklığı arasında genellikle doğrultu bulunmaktadır.

Ama yine değişkenlik genetik hetorojeniteden ileri gelebilir. Şimdi buna ilişkin noktaları gözden geçirelim, çünkü tüm farklılıklar çevreyle açıklana- mamaktadır.Bir antitede eğer klinik, fizyolojik, biyokimyasal veya genetik değişkenlik varsa ve bunlar çevre nedenleriyle açıklanamıyorsa genetik hetero- jeniteden söz açılır. Açıkça, birbirinin aynı veya benzeri iki (veya daha fazla) kondisyon başka-başka genotiplerle yaratılıyor demektir ve eğer bu diabetes mellitus için de doğruysa araştırmalardaki değişik bulguların çoğunuaçıklar. Heterojenliğin leh ve aleyhine şu genetik-etkin bulgular var: Kon- jugal çiftlerin çocuklarının hepsi musap değil ve fakat aynı şekilde musap çiftlerin çocuklarının hepsi heterozigot değil (ki anne-baba ayrı loküsler- deki mutant şeker genlerine homozigotsa beklenir) ve klinik heretojenite çevreyle açıklanamıyor. Öyleyse iki şeker tipi arasındaki klinik ve biyokimyasal farklar kalıtsal özelliklerindeki farklardan doğuyor?

Konu Harris42 (1950) tarafından ele alınmış ama sedece aile hikâyesine dayandırılmıştır. Sonra daha ciddî kriterlerle, genel populas- yondaki sıklık temel alınarak şu sonuca ulaşılmıştır (Simpson, 19-43. 1962, 1964,) Erken yaş tezahürlü hastaların kardeşleri arasındaki preva- lans aynı yaşlı genel populasyonda olduğundan yüksektir ve bu ileri yaş tezahürlü hastaların kardeşleri arasındaki prevalans yüksekliğinden daha yüksektir ki iki şeklin ayrı olduğunu belgeler. Ne ki çalışma (verbal) aile hikâyesine dayandırılınca yanlış sonuçlara varılacağından Konu Keen ve Track tarafından 44 (1968), yeniden ele alınmıştır.

Araştırıcıların 735 diabetikle 514 kişilik kontrol grubunun 1. derece akrabaları arasında yaptıkları çalışma, aile hikâyeleri sözle alındığında, jüvenil vak'aların kız ve erkek kardeşleri arasında bilinen diabetiklerin daha yüksek oranda bulunduklarını ortaya koymakta fakat normal denen 1. derece akrabalar muayene edildiklerinde beklenmedik yüksek derecelerde anormal glikoz tolerans sonuçları çıkarmaktadır. Yazarlara göre genetik heterojeniteyi kanıtlama amacıyla uygulanan K testi (*) yanıltıcıdır; şeker gibi bir kondisyona uygulanamaz, çünkü glikoz toleransı jüvenil ve erişkin diabetiklerin görünüşte normal akrabaları arasında pek az farklı çıkmaktadır. Öyleyse prevalans heterojenite lehine kullanılamaz. Mamafih, Köbberling 45 (1971) değişik açılardan hem jüvenil hem erişkin tiplerin heterojenliğini belgeler-yi- ne yazarlar anlaşamıyor!

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp