Doğumdan Önce Görülen Acil Durumlar

Doğumdan Önce Görülen Acil Durumlar : Doğumdan önce aşırı kanama - Doğum sancılan başlayan kadında dölyo- lundan bol miktarda kan gelmeye başlarsa şu önlemler alınmalıdır:

• Kadın sol yanma yatırılır ve şok tedavisine başlanır, bacaklan birleştirilmez.

• Dölyolunun girişine temiz bir tampon yerleştirilir. Tampon değiştirildiğinde mutlaka not edilmelidir.

• Dölyoluna başka hiçbir şey sokulmaz.

• Yüksek yoğunlukta oksijen tedavisine başlanır.

• Hasta hemen bir sağlık kuruluşuna ulaştınlır.

• Değiştirilen tamponlar bir yerde saklanır; böylece hastanın kaybettiği kan miktarı hakkında yaklaşık olarak bir fikir edinilebilir.

• Dölyolundan çıkan bütün parçalar saklanır.Bazen doğum sancıları başlamayan kadınlarda da aşın kanama görülebilir. Gebeliğin erken dönemlerindeki kanama düşüğe bağlı olabilir. Kanama gebeliğin son aylannda ortaya çıkmışsa, daha çok eteneyi ilgilendiren bir olay düşünülür. Sık görülen bir kanama nedeni, etenenin dölyatağında çok aşağılarda ya da doğrudan doğum kanalının çıkışında yerleşmiş olmasıdır; böylece dölyatağı boynu açılmaya başlayınca kanamalar başlar. Bu durum, bebeğin normal yollarla doğmasını olanaksız kılar.

Etenenin dölyatağmdan erken ayrılması ise aşın kanamaya ve bebeğin beslenemeyerek ölmesine yol açar. Her iki durumda da yukanda sayılan ilk önlemleralınarak hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir.Eklampsi öncesi ve eklampsi - Gebeliğe bağlı yüksek tansiyon ya da halk arasında "gebelik zehirlenmesi" olarak ad- landınlan bu hastalıkların arasındaki fark, eklampsi öncesinin daha hafif bir tablo olmasıdır. Hasta kasılma nöbeti geçiriyorsa eklampsiden söz edilir. Bu hastalık daha çok ilk kez gebe kalanlarda ortaya çıkar, özellikle hekim kontrolü altında olmayanlarda daha sık görülür.

Eklampsi öncesinde yüksek tansiyon, aşın kilo alma, el, ayak ve yüzde şişme gibi belirtiler gözlenir. Hastalık ilerlerse ve tansiyon çok yükselirse şiddetli baş ağnsı, görme bozukluğu, kamın üst bölümlerinde ağnlar saptanır. Bunlar, bir kasılma nöbetinin yani eklampsinin ön belirtileri olarak kabul edilmelidir; ağır kasılma nöbetleri annenin ya da bebeğin ölümüne neden olabilir.Gebelikte ortaya çıkan yüksek tansiyon, başka bir bulgu olmasa da her zaman eklampsi öncesi olarak ele alınmalıdır. Bazen de gebelikte tümüyle fizyolojik nedenlerle kan basıncı düşebilir.

Eklampsi öncesi ya da eklampsi tanısı konan bütün hastalar hemen bir sağlık kuruluşuna götürülmelidir. Bu hastalara çok anlayışlı yaklaşarak, nöbetler engellenebilir. Kasılma nöbeti (konvulzi- yon) başlamışsa:• Herhangi bir kasılma nöbetinde yapılması gerekenler burada da yapılmalı, hastanın kendisine zarar vermesi önlenmelidir.

• Bilincini yitirmiş ve kasılmakta olan hasta hemen yatırılarak sol yanına çevrilir. Böylece ağzındaki salgının ya da maddelerin kolayca boşalması sağlanır, dilin solunum yollarını tıkaması engellenir. Hastanın bilinci yerine gelince, sol yana yatması söylenir, başı ve omzu yükseltilir.

• Dilini ısırmaması için bir kaşık sapına gazlı bez sarılarak, dişlerin arasına konur.

• Hastaya yüksek yoğunlukta oksijen verilir.

• Hasta sıcak tutulur; aşın sıcaktan da korunmalıdır.

• Sıvılann solunum yollanna kaçması tehlikesine karşı önlem alınır.

• Beklenmedik bir doğuma hazırlıklı olmak gerekir.Dış gebelik - Normal gebelikte, dölyatağı tüpü (Fallop borusu) içinde döllenen yumurta bölünerek dölyatağına doğru ilerler ve burada uygun bulduğu bir yerde yuvalanır. Dış gebelikte ise döllenen yumurta çeşitli etkenlere bağlı olarak dölyatağmda yuvalanamaz ve dölyatağı tüpleri, dölyatağı boynu kimi zaman da kann boşluğu gibi olağandışı yerlerde yuvalanarak büyümesini sürdürür.

Dış gebelikte şiddetli kann ağn- sı, hızlı ve zayıf bir nabız, düşük tansiyon ile ağır bir şok tablosu gelişir. Bütün bunlar iç kanamanın şiddetine göre belirgin ya da daha arka planda olabilir. Bazen de âdet kanamasından daha az miktarda kanama görülür. Şiddetli içkanama, şoka neden olarak annenin yaşamım tehlikeye sokar. Anne hızla bir sağlık kuruluşuna yetiştirilmeli ve zaman yitirmeden şok tedavisine başlanmalıdır. Hastaneye giderken anneye yüksek yoğunlukta oksijen verilmeli, ağız yolundan hiçbir şey verilmemelidir.

Dış gebelik, gebe olduğunun farkında olmayan bir kadında da görülebilir. Hasta genellikle yakınmalarım düzensiz âdet kanamalarına bağlar. Cinsel olgunluk çağında olan her kadın karın ağrısından yakınıyorsa ya da şok belirtileri görülüyorsa dış gebelik açısından ince- lenmelidir. İç kanamanın varlığı fark edilmezse, az miktardaki kanama genellikle şok tablosunu açıklamaya yetmez.Kazalar - Gebe kadın trafik kazası ya da düşme gibi bir kaza geçirdiğinde önce herhangi bir hasta gibi yara bölgesiyle ilgilenilir. Dolaşım ve solunumun normal olmasıyla kanamanın kontrol altına alınmasının anne ve dölüt için büyük önem taşıdığı unutulmamalıdır. Dölüt dölyatağındaki gelişimi sırasında eteneden gelen besin maddeleri ve oksijene gereksinim duyar.

Bu yüzden iç kanama olduğu ya da dölütün de etkilendiği düşünülen bütün olgularda anneye oksijen vererek dölüte yeterli oksijen gitmesi sağlanmalıdır. Anne hemen bir sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır.Annenin bilinci açıksa karın, bel ya da kasık bölgesine darbe alıp almadığı sorulur. Bu bölgelerde darbeyle ilgili belirtiler aranır ve darbenin oluşum süreci anlaşılmaya çalışılır. Kadının dış cinsel organları da muayene edilmelidir.Kaza geçiren gebe kadm doğal olarak bebeğinin bu kazadan zarar görüp görmediğini öğrenmek isteyecektir.

Bu nedenle bebeğin dölyatağında çok iyi bir korama altmda olduğu anlatılmalı, ilkyardım merkezine ulaşınca hem bebeğine hem de kendisine gerekli tedavinin yapılacağı söylenmelidir. Kendiliğinden ya da tıbbi girişim ile gerçekleşen düşükler - Bebek bağımsız yaşama yeteneğini kazanmadan çeşitli nedenlere bağlı olarak doğum gerçekleşebilir. Düşük olarak adlandırılan bu durumda bazen aşın kanama görülebilir. Son âdet tarihinden sonra kaç haftanın geçtiği hesaplanarak gebeliğin düzeyi saptanır; gebelik 16 haftadan fazlaysa doğum olacakmış gibi hazırlıklara başlanır.

Bu durumda dölütün yaşama şansı yoktur. Vücuttan çıkan bütün parçalarile değiştirilen bütün tamponlar saklanmalıdır.Tıbbi girişim sonucu gerçekleşen düşük, önceden planlanmış ve gebeliği sonlandırmaya yönelik bir girişimdir. Hekim tarafından yapılabileceği gibi, yetkili olmayan bir kişi ya da hastanın kendisi tarafından yapılan düşükler de olabilir. Bazı kadınlar bu amaçla ya da intihar amacıyla aşın dozda ilaç ya da zehir almakta ve zehirlenme tedavisine de gerek doğmaktadır. Bazı kadınlar da düşük yapmak amacıyla dölyoluna sivri uçlu aletler sokar; bu girişim tehlikeli iç ve dış kanamalara neden olmaktadır.Kendiliğinden başlayan düşüklerde, doğum sancılannı andıran sancılarla birlikte orta şiddette, bazen de ağır bir kanama görülür.

Bazen dölütün bir bölümü parçalar halinde vücuttan çıkabilir.Yetkili olmayan kişilerce yaptınlan ya da kadının kendi kendine yapmaya çalıştığı düşüklerin belirtileri de kendiliğinden oluşan düşüklerdeki gibidir; sancılar ve kanama miktarı genellikle çok daha fazladır.Her iki düşükte de yapılması gerekenler aynıdır:

• Kanamayı izlemek ve kontrol altına almak amacıyla dölyolunun girişine bir tampon konur, şok tedavisine başlanır. Dölyoluna başka hiçbir şey sokulmaz.

• Hasta uygun bir pozisyonda bir an önce sağlık kuruluşuna yetiştirilir.

• Yüksek yoğunlukta oksijen verilir.

• Vücuttan çıkan bütün parçalar toplanır.Çok ender olarak kendi kendine düşük yapmaya kalkışan bir hasta, yardımcı olan kişinin önerilerine uymak istemeyebilir. Hastaya bütün tehlikeleri anlatarak onun güvenini kazanmak gerekir.

Dölyatağı yırtılması - Bazen doğum sırasında dölyolunda yırtıklar oluşabilir. Çok ender görülen bu durumda yaşamsal tehlike büyük olduğundan hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir. Daha önce sezaryenle doğum yapan ya da başka bir dölyatağı ameliyatı geçirmiş olanlar ile çok sayıda doğum yapanlarda bu durum daha sık görülür.

Dölyatağı yırtılmasında hasta çok şiddetli, adeta yırtıcı bir karın ağrısı duyar, ağrının şiddeti hiç azalmaz. Doğum süresi de genellikle uzamıştır. Dölyatağı kasılmaları ya çok şiddetlidir ya da tümüyle kesilmiştir. Bazen dölyolundan gelen kan miktarı da çok az olabilir. Şok tedavisine bir an önce başlamak ve hastaya yüksek dozda oksijen vermek, bir yandan da bir an önce hastaneye yetiştirmek gerekir. Bu hastaların bazen yoğun bakım servisinde tedaviye alınmaları gerekir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp