damar tıkanıklığı sebepleri

Damar Tıkanıklığı Tedavisi : Gözde oluşabilecek rahatsızlıklardan biri de retinadaki damar tıkanıklıkları. Retinada da bütün vücutta olduğu gibi iki ana damar sistemi olduğunu belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sinan Tatlıpınar, “Her organın beslenmesinde olduğu gibi gözde de kanı retinaya getiren atardamarlar ve retinadan kanı uzaklaştıran toplardamarlar görev yapar. Bu iki grupta farklı seviyedeki tıkanıklıklar oluşabiliyor.

Ancak daha sıklıkla toplardamar tıkanıklıklarına (retina ven tıkanıklığı) rastlanıyor. Bu tıkanıklık, ana toplardamar (santral retinal ven tıkanıklığı) veya dal toplardamar (dal retinal ven tıkanıklığı) seviyesinde gelişebilir. Bu hastalık diyabetik retinopatiden sonra ikinci en sık retina damar hastalığıdır. Yani oldukça sık görülen bir hastalıktır” diyor.

Retina damarlarında oluşan tıkanıklıkta en büyük etkenin hipertansiyon olduğunu vurgulayan Yeditepe Üniversitesi Göz Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sinan Tatlıpınar, bu konuda şu bilgileri veriyor:


“Yüksek tansiyonlu kişilerde, retinadaki atardamarlarda kalınlaşma ve sertleşme olduğu için belirli bir süre sonra atardamarlar yakındaki toplardamarlara baskı uygulamaya başlar ve tıkanıklık gelişebilir. Retina toplardamar tıkanıklığının en sık bulgusu hastalarda meydana gelen görme azlığıdır. Tıkanıklık sonucu retinanın belirli bir kısmındaki kan boşalamayacağı için damarlardan dışarıya kan elemanları çıkarak dokuda ödem ve kanamalara neden olur. Bu kanama ve ödem görme merkezini etkilerse hastada görme azlığı gelişir. Bunun dışında hastaya özel olarak bir ağrı vermiyor. Görme merkezini etkilemeyen tıkanıklıklarda ise hasta bize görme alanında bir bölgeyi daha bulanık gördüğünü tarif ediyor.”

Retina tıkanıklıklarda, gözbebeklerini büyütüp gözün arkasına bakarak ve göz anjiyografisi çekerek teşhis koyduklarını söyleyen Dr. Tatlıpınar, tedavi hakkında ise şunları söylüyor: “Genellikle dal retina tıkanıklıklarında öncelikle hastayı takibe alarak bekliyoruz. Hastaların, hipertansiyonları varsa kanbasıncının mutlaka kontrol altına alınmasını istiyoruz. Görmede artış olan olgularda ek bir problem gelişmezse takip yeterli olabiliyor. Artmazsa tedavinin bazı yolları var. İlk ve klasik tedavi sıvı toplanan bölgelere argon lazer uygulayarak hastanın görme kalitesini artırmaktır. Ayrıca, yeni damar gelişimini önlemek için de gerekli hallerde argon lazer tedavisi uyguluyoruz. Diğer bir tedavi yöntemi ise son yıllarda yaygınlaşan özel ajanlarla tedavi. Retina damar hastalıklarında ağ tabakadan salınan bazı faktörler (VEGF) çoğalıyor. Özel ajanlar ile bu azaltılarak yeni damarların ortaya çıkması ve damarlardan sızıntı önleniyor. Bu ilaçları gerekli hallerde göziçi enjeksiyon yoluyla kullanıyoruz. Diğer grup ise retina atardamar (arter) tıkanıklıklarıdır. Yani göze kan taşıyan arterlerde ani tıkanıklık ortaya çıkmasıdır. Enfarktüs geçirince kalp damarları ve kalp kası nasıl hasar görürse, retinada da benzer şekilde hasar oluşur. Yani bir anlamda gözün kalp krizi sayılabilir. En sık neden kalp veya şahdamarlardan kaynaklanan kan pıhtılarının retinadaki arterleri tıkamasıdır. Bu durumda hasta birden görme kaybı yaşar. Retinanın yoğun bir sinir dokusu vardır ve uzun süre oksijensiz kalamaz. Belirli bir süre kan gitmediği zaman hasar oluşmaya başlar. Bu nedenle beklemeden tedavi etmek gerekir. Bu hastaların olabilecek en kısa sürede bir göz doktoruna başvurması ve en kısa sürede tedaviye başlanması gerekiyor. Genellikle ilk 24-48 saatten daha geç başvuran olgularda kalıcı görme kaybı gelişebilmektedir.”

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp