Çölyak Hastaları

Çölyak Hastaları

Çölyak hastalığı günümüzde en sık görülen kronik hastalıklardan kabul edilmektedir. Klinik bulguların çok çeşitli olması, toplumsal özellikler kadar bulguların başlama yaşı ve hasta mukoza alanının genişliğinin önemli rolü ile açıklanmaktadır.
Hastalığın en önemli özelliği bazı hastalarda yıllarca hiç belirti vermemesi, veya çok hafif seyredebilmesidir. Çölyak hastalarında hiçbir belirti olmayacağı gibi, bazen ara ara meydana gelen ishal; karın ağrısı; şişkinlik ve geğirme gereksinimi; kötü kokulu, açık renkli, yağlı ve yüzen dışkı gibi belirtiler de görülebilir. Daha ender olarak da huzursuzluk, içe kapanma, eklem ağrıları, kas krampları, deride ve ağız içinde döküntüler, bacaklarda ve ayaklarda karıncalanma gibi başka pek çok hastalık veya durumla, yani diğer bazı barsak hastalıklarıyla, kansızlıkla, deri rahatsızlıklarıyla ve bazı sinir sistemi hastalıklarıyla karışabilecek belirtileri olabilir.

Hastalık hayatın herhangi bir döneminde tipik belirtilerle başlayabileceği gibi, çok hafif belirtilerle de seyredebilir ve tanısı çok zor olabilir. İlk 2 yaşta hastalığın klasik belirtileri ishal, kusma, iştahsızlık, karın şişliği, kilo kaybı, kabızlık ve büyüme geriliğidir. Çölyaklı çocukların %10-20'si daha geç çocukluk çağında tanı alırlar ve erişkine benzer atipik bulgular gösterirler. Bu yaş grubunda kabızlık oranı, süt çocuklarından daha fazladır. Kısa boyluluk, veya karın ağrısı okul çağındaki çocuklarda tek bulgu olabilir.

Çölyak hastalığının yol açtığı emilim bozukluğu tablosu (malabsorpsiyon), başta vitaminler ve mineraller olmak üzere vücudun gereksinim duyduğu çeşitli maddelerin eksikliğine yol açar. Zaman içinde emilim bozukluğuna bağlı olarak meydana gelen beslenme yetersizliği sonucunda genel belirti olarak büyük çocuklarda ve erişkinlerde tedavi edilemeyen, veya nedeni bulunamayan kansızlık, kemik zayıflığı, kilo kaybı, halsizlik ve yorgunluk, çocuklarda büyüme-gelişme geriliği gibi durumlar da ortaya çıkar. Çölyaklı hastalarda diş mine defektleri ve ağızda tekrarlayan aftöz yaralar da tespit edilebilmektedir. Parmakların çomaklaşması, dilin üzerinin düzleşmesi, uzun kirpikler, dişlerin oluşumunun ve motor gelişimin geri kalması hastalıkta görülebilen diğer bulgulardır. Bazı hastalarda ise hepatitten siroza kadar değişebilen karaciğer tutulumu hastalığın tablosuna eşlik edebilir. Kalsiyum ve D vitaminin de yeterince emilememesi sonucunda kemik dokusunun yumuşaması (yetişkinlerde osteomalasi, çocuklarda raşitizm), kemik yoğunluğunun azalması (osteoporoz) ve böbreklerde kalsiyum okzalat taşlarının oluşması söz konusu olabilir. Ergenlik dönemine gelmiş bir genç kızın adet görememesi bile çölyak hastalığının belirtisi olabilir.

Çölyak hastalığının diğer otoimmün hastalıklarla (otoimmün hepatit, otoimmün tiroit, diyabet, sistemik lupus eritematozus ...) birlikteliği sıklıkla bildirilmektedir. Barsak iltihabının uzun sürmesi barsak lenfoması ve barsak kanseri gibi habis hastalıklara yol açabilmekte, sara nöbetleri ve nöropati gibi sinir sistemi bozukluklarına da sebep olabilmektedir. Sonuçta, nedeni anlaşılamayan bir hastalık tablosunda yukarıda bahsedilen belirtilerin bir, veya birkaçı tabloya eşlik ediliyorsa, çölyak hastalığından şüphe edilmeli ve araştırılmalıdır.

Bazı çölyaklılarda söz konusu belirtiler olmayabilir. Onların ince bağırsaklarının hasarsız kısmı yeterince besin alabildiğinden belirtilerin çıkmasını önlemektedir. Bununla birlikte belirtisi olmayan insanlarda çölyak hastalığının komplikasyonlarının riski hala mevcuttur.

Bazı belirtiler de sindirim sisteminde var olabilir, ya da olmayabilir. Örneğin bir kişide ishal ve karın ağrısı olabilirken, siğer bir kişide aşırı sinirlilik, öfke veya depresyon olabilir. Aslında aşırı öfke ve sinirlilik çocuklarda en sık görülen belirtilerdir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp