Cildin İç Yapısı

Cildin İç Yapısı :

Cildin Yapısı

Cildimiz çok yönlü ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Bedenimizin birçok işlevini yerine getiren bu esnek ve değerli tabakası, vücudumuzun su kaybını engelleyen bir yapıya sahip olmasını sağlar ve iç organların korunmasına yardımcı olur.
Cilt 'epidermis', 'dermis' ve 'hipodermis' tabakaları ile koruma ve diğer görevleri yerine getirir:
Cildin en üst tabakası olan epidermisin en alt bölümünde bulunan hücreler, üst tabakalara doğru göç ederek yüzeyden atılırlar ve bu şekilde epidermis yenilenmiş olur. Yaşın ilerlemesi ile birlikte bu yenilenme süreci yavaşlamaya başlar; yüzeyde biriken ölü hücreler cildin mat görünmesine neden olur. Epidermis aynı zamanda cilde renk veren ve cildi güneşin zararlı ışınlarından koruyan melanin içerir.
Cildin orta tabakası olan dermiste cilde esneklik ve şekil verme özelliğine sahip kolajen ve elastin adı verilen yapılar bulunmaktadır. Bunun dışında dermiste içinde kılın geliştiği foliküller ve foliküle açılan yağ (sebum) bezleri de bulunmaktadır. Yine dermiste vücut ısımızın düzenlenmesini ve bazı atık maddeleri vücudumuzdan atmamızı sağlayan ter bezleri bulunur.
Cildimizin en alt tabakası olan hipodermiste ise yağın depolandığı hücreler yer alır. Bu tabaka hem ısı yalıtımını sağlar hem de iç organları darbelere karşı korur.
Cildimiz çevre ile sürekli haberleşme sağlayan reseptör bir organ olarak fonksiyon yapar ve organizmayı çarpma ve sürtünme ile oluşabilecek yaralanmalara karşı korur.

Aynı zamandan deride güneşlenme sırasında ultraviole etkisi ile D vitamini sentezlenir

1) Normal cilt: Hafif gergin, dokusu sık, kırışıksız ve pürüzsüzdür. Bakım için günde en az bir kere uygun nitelikteki bir ürün ile temizleme yapılmalı, yoğun olmayan nemlendirici uygulanmalı ve muhakkak güneş kremi kullanılmalıdır.

2) Yağlı cilt:
Bu cilt tipinde sebum bezleri fazla miktarda çalıştığı için yüz parlak görülür. Cilt gözenekli yapısı ile sivilce oluşturmaya yatkındır. Bununla birlikte kırışıklıklar bu cilt tipinde daha geç gözükür. Ciltteki fazla yağı gidermek için günde 2 kez yüz yıkanmalı ve temizlikten sonra genişlemiş gözenekler için tonik kullanılmalıdır. Cilt bakımı, yağlı cilt için hazırlanmış nemlendiriciler ve güneşe çıkılacaksa güneşten koruyucu ürünler ile tamamlanmalıdır. Haftada bir kez uygulanacak buhar banyosu, maske, peeling uygulamaları da cilt için oldukça faydalı olacaktır.

3) Kuru cilt:
İki tip kuru cilt vardır. Yağsız kuru ciltte, cilt hassas ve kızarık olabilir. Cildi koruyan yağ miktar olarak az olduğundan cilt dış etmenlere karşı hassastır. Bu durumda cilt ile iyi uyum gösteren doğal bitkisel uygulamalar faydalı olacaktır. Susuz kuru ciltte ise; cilt gergin olmakla birlikte pul pul dökülür. Bu tür ciltler için tahriş azaltıcı ve yumuşatıcı özellikteki bitkiler faydalı olacaktır. İyi nemlendirici özellikteki ürünler ile uygulama tamamlanmalıdır.

4) Karma cilt:
Çok sık rastlanan bir cilt tipidir. Alın ve burun çevresinde fazla sebum salgısı olduğu için bu bölgeler yağlı ve parlak görünümlü, yanaklar ve göz çevresi kuru olabilir. Bu cildin bakımı için, yüz yıkandıktan sonra alın ve burun bölgesi uygun sıkıştırıcı bir tonik ile temizlenmeli ve tüm yüze nemlendirici uygulanarak bakım tamamlanmalı. Güneşe çıkmadan önce uygun özellikteki güneş ürünleri cilde tatbik edilmelidir.
Her yaş farklı cilt problemi ile karşı karşıyadır. Örneğin 20'li yaşlarda artan sebum salgı ile birlikte sivilcelenme baş gösterir. 30'lu yaşlar kırışıklıkların yavaş yavaş gözlenmeye başladığı yaşlardır. 40 yaş ve üstünde ise cildin esnekliğini kaybetmesine ek olarak cilt nem ve yağ ihtiyacı da duymaya başlayacaktır.

15-30 yaş döneminde değişen hormonlar ile birlikte sebum salgısındaki değişmelerle yüzde yağlanmaya bağlı sivilceler baş gösterir. Dolayısı ile öncellikle cilt üzerindeki fazla yağ uygun özellikteki temizleyiciler ile arındırılmalı, ardından genişlemiş gözenekler için sıkılaştırıcı ürünler kullanılmalıdır. Daha sonraki aşamada cilt uygun nemlendiriciler ile nemlendirilmelidir. Cilt üzerinde hem lekelenmelere hem de kırışıklıklara neden olan güneşin zararlı ışınlarından korunmak amacı ile güneş koruyucuları kullanmak doğru bir uygulama olacaktır.
30'lu yaşlar için yavaşlayan cildin yenilenmesi amacıyla haftada bir peeling yapmaya özen gösterilmeli, nemlendiriciler kullanılarak kırışıklıkların derinleşmesinin önüne geçilmelidir. Vücudu oluşacak hasarlardan korumak amacıyla bol sebze ve meyve, özellikle A, C ve E vitamini içerenleri tüketmeye özen gösterilmelidir. Cilt geceleri yoğun bakım ürünleri ile desteklenmeli, gündüz ise çevresel etmenlere bağlı hasar görmesini engelleyecek yapıdaki ürünler ile korunmalıdır.

40 ve üzeri yaşlarda cildin esnekliğini sağlayacak yapılar giderek azalmaya başlar. Esnekliği azalmış cilt yer çekimi yönünde sarkmaya başlar. Aynı zamanda cilt mat ve solgun görülebilir. Bu durumda cilt için esneklik sağlayan ve kolajen yapısını güçlendirici özellikteki ürünler kullanılmalıdır. Ayrıca birkaç basit yüz masajı ile hem ciltteki dolaşım arttırılabilir hem de yüz kasları güçlendirilerek cildin sarkmasının önüne geçilebilir.
Hangi cilt tipinde ve yaşta olunursa olunsun uygun özellikteki güneşten koruyucu ürünler kullanılmalıdır.
Açık renk ve hassas cilde sahip olanlar, sık sık yanak ve elmacık kemiklerinin üzerindeki kızarıklıklardan yakınır. Damarların genişlemesi ile ortaya çıkan bazen kalıcı olabilen bu durumun önüne geçmek için; ışık ve sıcaklık kaynaklarına maruz kalınmamalı, yüz temizliği sırasında çok sıcak su kullanılmamalı, buhar banyosundan kaçınılmalı, temizleme ürünlerinin yanında tahriş azaltıcı bitkiler ile damarların çatlamasına engel olan besinlerin alınımına özen gösterilmelidir.

Yüze hem canlılık getiren hem de tahriş azaltıcı özellikteki bitkilerden de yararlanılabilinir. Ebegümeci, papatya, at kuyruğu, adaçayı, biberiye, gülsuyu, hem tahriş azaltıcı özelliktedir hem de cilt gözeneklerini sıkılaştırır ve cildi canlandırır.
Toz, kir ve makyajın cilt üzerinde kalması ciltte hem hasara hem de kırışıklıklara neden olabilir. Bu yüzden en azından akşamları yüz temizliği iyi bir şekilde yapılmalıdır.
Özellikle alkol oranı yüksek ürünlerin kullanılarak cilt temizliğinin yapılması, cilt için koruyucu özellikteki yağı ve nemi yüzeyden uzaklaştıracağı için cilde zarar verebilir.

Ergenlik dönemi ile birlikte değişen hormonların etkisiyle gençlerin hemen hemen tümünde sivilce görülebilir. Sivilce, dermatolojik adı ile aknede, yüz boyun, sırt ve omuzlarda beyaz uçlu şişlikler, siyah noktalar görülür ve ciltte derin, çukur biçiminde kalıcı izler oluşabilir. Yaygın olarak ergenlik çağında başlar daha çok erkek çocukları etkiler. Akne hafiften şiddetliye kadar farklı düzeylerde gelişebilir. Genellikle 20'li yaşların ortalarında kaybolur.
Bilinenin aksine yağlı veya kızarmış yiyecekler ile çikolata yemenin sivilce oluşturacağı gibi bir durum söz konusu değildir. Ayrıca yetersiz hijyene de bağlı değildir. Bu yüzden cildin aşırı temizlenmesine gerek yoktur, aksine aşırı temizlik cildin daha fazla kuruyup hassaslaşmasına bunun sonucunda da ciltte bir takım istenmeyen durumlara neden olabilir. Siyah noktalar da kirden kaynaklı bir durum değildir. Bu bölgeyi tıkayan hücrelerin siyah renkli olmasından kaynaklanmaktadır. Fazla terlemek, bulunulan ortamın nemli olması, hormon düzeylerindeki değişmeler, bazı ilaçlar, yanlış kozmetik seçimi akneyi arttırabilir.

Yüz günde 2 kez iyi bir temizleyici ile yıkanmalı

Sivilce için yapılan uygulamalar sadece sivilce üzerine değil tüm yüze uygulanmalı.
Sivilceyi patlatmak, içeriğindeki iltihabın deride yayılmasına neden olabileceğinden kaçınılmalı
Sivilcelerin, belli bir yaşa özgü problem olduğu zamanla bu sorunun geçeceği bilinse bile sivilce sonrası yara izleri kalabilir. Bu yüzden tedavi edilmesi daha doğru olacaktır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp