Bölgesel Ağrılı Hastalıklar

Bölgesel Ağrılı Hastalıklar :

A- BOYUN AGRILARI

Boyun omurganın en hareketli bölümüdür. Boyun bölgesinin başı taşımanın yanında baş ile gövde arasında geçiş bölgesi olma görevi vardır. Boyun bölgesinin içinden beyinden çıkan sinirler ve omurilik ile beyine giden damarlar bulunmaktadır. Özellikle omurilik boyunda dar bir kanalda bulunmaktadır. Boyun bölgesinin üst kısmı az hareketli alt kısmı ise daha hareketlidir. Boyun bölgesi 7 adet omurdan oluşur. Bu omurlar arasında disk denilen yastıcıklar bulunur. Bu yastıkcıklar ve boyun omurlarının özel yapıları sayesinde boyun değişik yörılere hareket edebilme yeteneği kazanmıştır. Ayrıca boyunda kemiklerin özel yapısı ve disklerin ön kısımlarının alçak olması nedeniyle hafif bir çukurluk bulunmaktadır. Hassas ve çok hareketli bir bölge olan boyun pek çok sebebe bağlı olarak etkilenebilir.

Boyun ağrısı yapan nedenler şunlardır:

1- Doğuştan olma şekil ve yapı bozuklukları

2- Travmalar, duruş bozuklukları, çevre faktörleri

3- Kireçlenmeler

4- Kas romatizması (fibrozit)

5- Boyun fıtıkları

6- Utihabi romatizmal hastalıklar

7- Enfeksiyonlar

8- Tümörler

9- Sinirve damarların sıkışmaları

10- Metabolik hastalıklar

11- Sistemik hastalıklar

12- Yayılan ağrılar

Erişkin insanlar hayatlarının herhangi bir döneminde mutlaka bir boyun ağrılı dönem geçirmişlerdir. Boyun ağrısı boyuna 10 kalize olabileceği gibi omuzlara, sırta veya kollara yayılabilir. Sanayide ve tarımda çalışan işlerde boyun ağrısı görülme ihtimali daha yüksektir. Boyun ve kol ağrısı olanların yaklaşık % 70'i 1 ay içinde düzelir. Yaklaşık 1I3'ü tekrarlar. Bel ağrısına kıyasla daha az görülmekle birlikte boyun ağrısının sakatlık yapma ihtimali daha yüksektir.

Doğuştan olma yapı ve şekil bozuklukları: Boyun bölgesinde doğuştan bazı şekil bozuklukları olabilmektedir. Bu yapı ve şekil bozuklukları boyun kaslarında ve bağların da zorlanmalara, boyun kemikleri arasındaki disklerde yüklenmelere yol açarak boyun bölgesinin hareketliliğini azaltır. Sonuçta günlük yaşamda boyun zorlanmaması gerekirken zorlanarak incinir ve boyun ağrıları ortaya çıkar. Hatta orta dereceli zorlanmalarda boyun fıtıkları gelişebilmektedir. Bu şekil bozuklukları bazen kollara giden damar ve sinirlerinde sıkışmasına yol açabilir. Hastalık doğuştan olmakla birlikte şekil bozuklukları genellikle ileri yaşlarda kemik ve kaslar yaşlandıkça çoğu zaman belirti vermektedirler.

2- Travmalar, duruş bozuklukları ve çevre faktörleri: Boyun bölgesine yönelik darbeler, düşme, delici ve kesici bıçakla yaralanmalar boyundaki kaslarda, bağlarda, sinirlerde, damarlarda, veya kemik ve disklerde hafif veya orta dereceli zedelenmelere yol açar. Bu zedelenmenin ağırlığına göre boyun bölgesinde lokal veya kollara, sırta yayılan ağrılar ortaya çıkar.

Günlük hayatta sıklıkla dikkat etmediğimiz oturma, ayakta durma ve yürüme gibi faaliyetlerimiz esnasında boyun bölgesi zorlanmaktadır. Özellikle uygun olmayan pozisyonlarda uzun süre oturma, çalışma, biçimsiz bir pozisyonda uzun süre uyuma, öne eğik uzun süre çalışma gibi faaliyetlerden sonra boyun bölgesinde ağrılar ortaya çıkabilir.

Ayrıca olumsuz çevre faktörleri diyebileceğimiz soğuk, rutubet, nem ve rüzgar gibi nedenlerde boyun kaslarında sertleşmelere yol açarak ağrıya neden olurlar.

3- Kireçlenmeler

Boyun kireçlenmesi, ileri yaşlarda beklenilen kaçınılmaz bir olaydır. Boyun bölgesini oluşturan kemikler, diskler ve bağların dejenere olması sonucu ortaya çıkan kireçlenmede damar ve sinirler etkilenebilmektedir. Disklerde incelme, boyun kemiklerinde yeni kemik çıkıntılarının oluşması, kaslarda sertleşme ve elastikiyetlerinin azalması boyun kireçlenmesinin belirtileridir. Yaşlılık yanında, günlük hayatın stres ve gerginlikleri, aşırı tekrarlayan ve zorlayıcı boyun hareketleri, boyuna yönelik küçük ve büyük travmalar boyundaki disklerin yapısını bozarak dejerıerasyona yol açarlar. Kalıtımla ilgili bazı faktörler ve geçirilen bazı iltihabi hastalıklarda disklerin dejenere olmasına yol açan nedenlerdir. Doğuştan olma boyun şekil bozuklukları da kireçlenmeye sebep olabilir. Özellikle boyun kemiklerinin altta olan 5. ve 6. Kemiklerinde kireçlenme daha sık görülür. 50 yaşın üzerindeki kişilerden boyun kireçlenmesi olmayan hemen hemen yok gibidir. Ancak çoğu zaman kireçlenme herhangi bir belirti vermez. Olayın üzerine binen ikinci bir olay (üşütme, cereyanda kalma, stres vb.) kireçlenme olan eklemde ağrıya yol açar. Boyun kireçlenmesinin klinik belirtileri kireçlenmenin olduğu kemik bölgesine, kireçlenmenin ağırlığına, hastanın yaşına ve psikolojik durumuna göre değişebilir.

En sık rastlanılan belirtiler boyunda ağrı, boyun kaslarında sertleşme ve zayıflama, boyun hareketlerinde sınırlılık, boyun bölgesinde hassasiyettir. Eğer kola giden sinirlerde sıkışma oluşursa kollarda uyuşma, karıncalanma, kuvvetsizlik ve incelme gibi belirtiler ilave olur. Bazen de beyine giden damarların boyunda kireçlenme nedeniyle sıkışması dolayısıyla baş dönmesi, yutma güçlüğü, kulak çınlaması, baş ağrısı, bulanık görme gibi değişik belirtiler ortaya çıkabilir.

4- Kas romatizması

Boyun bölgesindeki kaslarda sertleşme, spazm ve hassasiyetle karakterize olan kas romatizması özellikle orta yaştaki kadınlarda görülür. Gergin, hassas ve çalışan kadınlar daha sık etkilenir. Gergin kişilerde mevcut olan kas gerginliğine ilave olan yeni bir stres, soğuk, yorgunluk gibi ilave faktör kaslardaki gerginliği daha da artırarak kas sertleşmesini ağrı oluşturacak seviyeye getirir. Muayenede boyun bölgesinde uzlaşma, kaslarda sertleşme ve hassasiyet, boyun hareketlerinde değişik yönlere ve değişik derecelerde sınırlanma ile kollarda uyuşma gibi belirtilere rastlanır. Hastalar şikâyetlerinin soğuk, stres ve yorgunlukla arttığını, masaj, sıcak ve egzersizle azaldığını ifade ederler. Çoğu zaman bu kişilerde psikolojik sorunlar ve bazen de depresyon tespit edilir.

e- Boyun fıtıkları

Boyunda özellikle alt kemiklerin arasında boyun fıtıkları gelişmektedir. Fıtıklaşma boyun kemiklerinin arasındaki disk denilen yastıkçıkların arkaya ve yana doğru taşması demektir. Boyun fıtıkları yaşlılığa bağlı olabilir. Bazen ters bir harekede veya boyuna yönelik bir darbeden sonra (trafik kazası vb.) gelişebilir. Boyun fıtığı her zaman klinik belirti vermez. Bazen tesadüfen çekilen filmlerden sonra boyun fıtığı görülebilir. Hafif fıtıklar normal filmlerde görülmeyebilir.

Boyun fıtığının belirtileri fıtığın ciddiyeti ile her zaman parelilik göstermeyebilir. Boyun fıtığı olanlarda boyunda ağrı, boyunun bazı yönlere hareketinde sınırlanmalar, boyun hareketi esnasında kola yayılan ağrılar, kollarda tek veya çift taraflı uyuşma, karıncalanma, kuvvetsizlik gibi sinir sıkışma belirtileri ve öksürme ve hapşırma ile boyunda veya kollara yayılan ağrılar gibi belirtiler vardır. Bu belirtilerin bir kısmı veya tamamı birlikte bulunur. Hasta çoğu zaman hastalığın başlangıcı olarak boynunu zorladığını veya ters bir hareket yaptığını hatırlar.

6- lltihabl (yangılı) romatizmal hastalıklar Yangılı bazı romatizmalı hastalıklar da boyun bölgesindeki yapıları etkileyebilir. Özellikle romatoid artrit ve çocuklarda görülen romatoid artrit ile ankilozan spondilit boyun bölgesini etkileyebilir. Bazen sadece boyunda ağrı, hassasiyet ve tutukluk ile kendini belli eden romatizmal hastalıklar bazen omurilikte sıkışma yaparak ciddi rahatsızlıklara hatta felçlere yol açabilmektedir.

7- Enfeksiyonlar:

Boyun bölgesinde yerleşen iltihaplanmalar da boyun ağrısı yapabilirler. İltihaplanma, kemikte, kaslarda. Bağlarda sinirlerde veya omurilikte olabilir. Genellikle o bölgede ağrıyla birlikte şişlik, kızarıklık gibi iltihaplanma belirtileri yanında genel olarak ateş, halsizlik gibi belirtilerde vardır. Ayrıca boğazdaki enfeksiyonlar (bademcik iltihabı, farenjit vb.) boyun ağrısı yapabilirler.

8- Tümörler: Boyun bölgesine yerleşen iyi 've kötü huylu tümörlerde zaman zaman boyun ağrısı ile hekimin karşısına hastayı getirir. Tümörler genellikle yavaş ve ilerleyici bir seyir göstermeleri ile tanınırlar. Tümörler bazen boyundan başlayabilir. Bazen de başka bir bölgedeki kötü huylu tümör boyun bölgesine yayılabilir. Hastalığın klinik belirtileri tümörün cinsine ve yayılma derecesine bağlı olarak değişebilir. Özellikle ileri yaşlarda inatçı boyun ağrısı olanlarda tümör ihtimali unutamamalıdır.

9- Sinir sıkışma hastalıkları: Boyundan kola giden damar ve sinirler boyun bölgesinde sıkışabilir. Sıkışma nedeni doğuştan olabilen kemik ve kas şekil bozuklukları, yarılış kaynamış kırıklar, şiddetli kas spazmı, bazı meslekler veya sinir ve damarların şekil bozuklukları olabilir. Sinir sıkışması olanlarda boyun bölgesinde ağrı ile birlikte kola yayılan ağrılar kolda uyuşma, kuvvetsizlik. Damarda sıkışmışsa solukluk, morarma gibi belirtiler ortaya çıkar. Genellikle bazı hareketlerde hastaların şikâyetleri daha da artar.

10- Metabolik hastalıklar: Bazı metabolik hastalıklar boyun ağrısı nedeni olabilir. Özellikle ileri yaşlarda hanınılarda sık görülen osteoporoz denilen kemik zayıflığı boyun ağrısı yapabilir. Osteoporoza bağlı boyun ağrısı olarılar genellikle yaşlı hastalar olup boyun hareketlerinde aşırı sınırlılık, ağrı ve boyun kaslarında sertleşme ile kendini belli ederler.

11- Sistemik hastalıklar: Bazı ateşli sistemik hastalıklarda tüm vücut gibi boyun bölgesinde etkilenir ve boyun ağrısı ortaya çıkabilir. Ayrıca hipertansiyon, hipotansiyon, uzun süreli uykusuzluk, gerginlik ve yorgunluklar da boyun ağrısı yapabilirler.

12- Yayılan ağrılar: Boyun ağrısının nedeni her zaman boyun bölgesi olmayabilir. Bazen boyuna komşu bölgelerin romatizmal ağrıları boyuna yayılabilir. Özellikle omuz ağrılarının bazıları, bazı iç organ hastalıkları (mide, safra kesesi vb.) ve kalp hastalıklarının ağrıları boyuna yayılabilir. Bu nedenle boyun ağrılı hastalarda mutlaka komşu bölgelerinde değerlendirilmeleri gerekir.

Boyun Ağrılarında tedavi: Boyun ağrılarında tedavi bazı yönleri ile ortak olmakla birlikte sebeplere göre kısmen değişiklik gösterir. Tedavi prensipleri şöyledir.

a- Hastanın eğitimi: Boyun bölgesi özellikle stres ve gergin ilkten çok etkilenir. Bu nedenle boyun ağrılı hastalarda hastanın hastalık konusunda bilgilendirilmesi ve ikna edilmesi çok önemlidir. Hastanın kafasındaki sorulara cevap verilmesi gerekir. Hastanın rahatlaması gerginliğinin azaltılması ağrıları bariz bir şekilde azaltır. Hastanın hekime güveni sağlanır. Hastanın hekime güvenmesi çok önemlidir. Zira hekime güvenmezse sık sık doktor değiştirerek tedavinin yarım kalmasına sebep olur.

b- İstirahat Boyun ağrılı hastaların ağrılı dönemde kesin istirahatını sağlamak gerekir. İstirahat için en ideali yatak istirahatıdır. Böylece başın ağırlığı boyuna taşıtılmamış ve boyun hareketleri bir süre sınırlanmış olur. Yatak istirahatı yapamayan hastalarda boyun korsesi önerilir. Boyun korsesi çok uzun süre verilmemelidir. Yaklaşık 2-3 hafta çoğu zaman yeterlidir. Uzun süre boyun korsesi kullananlarda boyun kaslarında zayıflık, sertleşme ve psikolojik bağımlılık gelişmektedir.

c- İlaç tedavisi. Özellikle ağrılı dönemde yan etkisi olmayan romatizma ilaçları, ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlardan hastalar fayda görürler. Sıkıntı ve gerginlik giderici ilaçları çoğu zaman vermek gerekmektedir. Özellikle akut ve şiddetli ağrılı vakalarda 1-2 ampül kortizon benzeri ilaçlar kalçadan veya boyun bölgesine kaslar içine yapılırsa hastalar çok fayda görürler. Ancak hangi ilaç verilirse verilsin olabilecek yan etkiler konusunda mutlaka hastanın uyarılması gerekir.

d- Fizik tedavi programı. Boyun ağrılarında fizik tedavi araçları oldukça etkilidir. Yüzeysel ve derin ısıtıcı araçlar, elektrik akımları, masaj ve egzersizler hem hastanın şikayetlerini giderirler hem de hastalığın tekrarlama ihtimalini azaltırlar. Çünkü boyun kaslarında genellikle uzun süren boyun ağrılarını takiben güçsüzlük gelişmektedir. Fizik tedavi ve egzersiz ile boyun kaslarının güçlendirilmesi boyun ağrılarında çok önemlidir. Kaplıca önerilebilir.

e- Cerrahi tedavi: Tedavilere cevap vermeyen boyun ağrılarında gerekirse cerrahi girişim yapılarak mevcut rahatsızlık giderilir.

B- Omuz Ağrıları

Omuz günlük hayatta çok kullanılan ve darbelere, zorlanmalarla karşı karşıya kalan bir eklemdir. Özellikle sağ taraf sola kı yasla bazı tür romatizmal hastalıklara karşı hasas olup daha kolay etkilenmektedir. Omuz ağrısı yapan sebepler çok çeşitlidir.

Omuz ağrısının sebepleri:

1- Omuzdaki tendonların (Kirişlerin) romatizmaları Omuz eklemi tarafında omuza hareket yaptıran kas ve bunların kirişleri bulunmaktadır. Bu kirişler zaman zaman tekrarlayan hareketlerden dolayı veya darbeler, bazı romatizmal hastalıklar, şeker hastalığı gibi sebeplere bağlı olarak rahatsızlanmakta ve yangı ortaya çıkmaktadır. Olay ilerlerse bu kirişlerde kireçlenme dahi oluşmaktadır. Özellikle ağır ve yorucu işlerde çalışan ve kolunu kullananlarda bu kirişler daha sık etkilenmektedirler. Kirişlerin romatizmalarında omuz da hassasiyet ve özellikle hasta kirişin yaptırdığı bazı omuz hareketlerinde ağrı söz konusudur. Tendon romatizmalarının tedavisi; istirahat, ilaçlar, fizik tedavi, lokal enjeksiyon ve sistemik bir hastalığa bağlı ise sistemik hastalığın tedavisi şeklindedir.

2- Biseps kasının ve tendonunun yangılanılası: Yine tekrarlayan hareketler başta olmak üzere bazı romatizmal hastalıklara bağlı olarak biseps kasının kendisi ve kirişinde yangılanma olabilir. Özellikle kolun zorlanarak bükülmesinde hasta ağrı tarif eder.

3- Donuk omuz (Frozen shoulder): Herhangi bir nedenle omuz ekleminin uzun bir süre hareketsiz bırakılması ile gelişen omuz ekleminin etrafındaki kapsülün sertleşmesi ve omuz hareketlerinde ağrı ve sınırlılık ile karakterize bir rahatsızhktır. Özellikle omuz hareketsiz bırakılırsa omuzdaki kapsül sertleşir. Omuz etrafındaki kaslar zayıflar, sertleşir. Hastalığın ileri dönemlerinde omuz kemikleri de zayıflar. Donuk omuza yol açan nedenler 'içinde omuza yönelik ciddi ve tekrarlayan hafif travmalar, omuz ekleminin romatizmal has Pratikte en sık görülen dirsek ağrısı nedeni kendinizdir. Dirseğin belli hareketlerinde hasta ağrı tarif eder. Eklemde hassasiyet vardır.

5- Sinir sıkışmaları: Ellere giden sinirler bazen dirsekte sıkışarak ele yayılan ağrılara neden olabilirler.

6- Dirsek tüberkülozu: Bazı enfeksiyonlar ve tüberküloz (verem) dirsek ekleminde ağrıya neden olabilir.

7- Doğuştan olma hastalıklar: Doğuştan olma bazı hastalıklarda dirsekte ağrı nedeni olabilirler. Dirseğin tekrarlayan çıkığı, miyozitis ossifikans, gibi hastalıklar doğuştan veya sonradan olabilir ve dirsekte ağrıya yol açarlar.

Dirsek ağrılarının tedavisi:

Hastalığın kesin nedeni ortaya konulduktan sonra tedaviye başlanır. Bazen boyun ve omuz ağrılarınında dirseğe yayılabildiğini unutmamak gerekir. Ağrılı dönemde eklem dinlendirilir. Ancak mutlaka istirahat süresi içinde ekleme pasif zorlayıcı olmayan hareketler yaptırılmalıdır. Romatizma ilaçları ve ağrı kesiciler verilir. Lokal enjeksiyon oldukça faydalıdır. Fizik tedavi araçları kullanılır. Özellikle tendinit ve kireçlenmelerde derin ısıtıcılar fayda verirler.

D- El Bileği Ve El Ağrıları

Elde ağrı yapan hastalıklar dirsek ağrısı yapan hastalıklara benzerler.

1- Eldeki tendonların yangılanmaları,

2- Romatizmal hastalıklar

3- Kireçlenmeler

4- Travmalar

5- Doğuştan veya sonradan olma şekil bozuklukları

6- Sinir sıkışma rahatsızlıkları

7- Enfeksiyonlar ve tümörler .

8- Damar hastalıkları

Eldeki tendonlarda tendinit denilen yangılanmalara sık olmamakla birlikte rastlanır. Bazı romatizmal hastalıklar el bileği ve eleklemlerini etkilemektedirler. Özellikle romatoid artrit birinci olarak el ve elparmaklarını etkilemektedir.Elde başparmakta kireçlenme görülebilir. Ayrıca ileri yaşlarda parmak eklemlerinde hafif şişliklerle karakterize kireçlenmeler görülebilir. Parmak eklemlerindeki kireçlenmelerin ağrıdan ziyade estetik açıdan kişiyi rahatsız etmesi söz konusudur. Ele giden sinirler içinde en sık olarak sıkışan 1. ve 2. parmağa giden sinirin sıkışmasıdır. Bu sinir bilekte sıkışarak elde uyuşma, karıncalanma ve kuvvetsizlik gibi belirtilere yol açar.

El ve el bileği günlük hayatta sık sık darbelerle zedelenebilir. Darbeler elde değişik derecelerde rahatsızlık ve ağrıya yol açarlar. Elde zaman zaman iltihaplanma ve tümör gelişmesi de görülebilir. Ayrıca el damarlarının ya sistemik bir hastalığa bağlı olarak ya da lokal olarak etkilenmesi sonucu damar hastalıklarına bağlı ağrılar görülebilir. El ve bilek Ağrılarında tedavi, esas hastalığa yönelik olmalıdır. Elin tendinit ve kireçlenmelerinde ilaç ve fizik tedavi önerilir. Tümörler ameliyatla çıkarılır. Damar hastalıklarında da damar genişletici ilaçlar tavsiye edilir.

E- Bel Ve Sırt Ağrıları

Bel ağrısı oldukça sık görülen ve önemli', miktarlarda iş gücü ve ekonomik kayıplara yol açan bir rahatsızlıktır. Toplumda ortalama her yüz kişiden sekseni hayatlarının herhangi bir dönemin de bu problemle karşılaşır. Bu kadar sık karşılaşılan bel ağrısının nedenleri de oldukça fazla ve karışıktır. Aşağıda bel ağrısı yapan önemli nedenler sunulmaktadır.

1- Omurganın doğumsal şekil ve yapı bozuklukları

2- Bel zorlanmaları

3- Bel fıtıkları (disk hemileri)

4- Bel kireçlenmeleri

5- Kemik erimesi (osteoporoz)

6- Yangılı romatizmal hastalıklar

7- Omurganın iltihabi hastalıkları

8- Tümörler

9- Mekanik bel ağrıları

10- İç organlardan yayılan ağrılar

11- Omurganın kırık çıkık ve kaymaları

12- Psikolojik bel ağrıları

13- Nadir görülen bel ağrısı nedenleri

1- Omurganın doğuştan olma yapı ve şekil bozuklukları

Lumbalizasyon: Normalde insanların bel bölgesinde 5 tane olması gereken omur kemiklerinin bir tane fazla yani 6 tane olması demektir.

5akralizasyon: Bel omurlarının 4 tane olması demektir. Spina bifida: Omur kemiklerinden birinde orta kısımda kemik açıklığı olması demektir. Bu üç durumda rahatsızlık doğumsal olmasına rağmen belirtiler yaklaşık 20 yaş civarında ortaya çıkar. Bu kişilerde yorgunlukla, özellikle öne eğik pozisyonda iş yaptıktan sonra doğrulma esnasında bel ağrısı görülür. Ağrı istirahatla azalır. Bazen kalça bölgesindeki kaba etlere yayılan kürıt bir ağrı şeklinde de görülebilir.

Bunlardan başka daha nadir görülen bazı doğumsal bozukluklar vardır. Bunlar içinde omurlarda ve omurlar arası eklemlerde şekil bozuklukları, omurların yarı kısmının hiç oluşmaması, iki omur kemiğinin birbiriyle bitişik olması sayılabilir. Bu şekil bozukluklarında bel ağrısına sebep olabilir. Omurlar arasındaki eklemlerdeki şekil bozuklukları özellikle arkaya eğilince bel ağrısına sebep olurlar.

2- Bel zorlanmaları: Bel bölgesinde bulunan yumuşak doku denilen kaslar. Bağlar, kas kirişleri veya bunların kemiklere yapıştıkları bölgelerde genellikle ağır kaldırma, ani hazırlıksız bir harekette bulunma veya yüksekten düşme sonucu meydana gelen inme ve zorlamalardır. Zorlanma sonucu kas liflerinde kopma, kas içine kanama, kas kirişlerinde ufak kopmalar olabilir. Bel zorlaması sonucu ortaya çıkan bel ağrıları genellikle başka bölgeye yayılmaz. İstirahat, ilaç veya fizik tedavi ile birkaç günde düzelir.

3- Bel fıtıkları (Disk hamileri): Daha çok genç insanlarda ve genellikle ağır bir yük kaldırma veya hafif bir yükü ani kaldırma sonucu meydana gelir. Olay omur kemiği arasında bulunan, omurlara hareket imkanı veren, bele binen ağırlığı taşıma görevi gören, yani bir çeşit yastık görevi yapan diskin dışarı doğru taşmasıdır. Az veya çok dışarı doru fırlayan disk belden çıkıp bacağa giden sinirleri sıkıştırabilir. Hastalarda bel ağrısı ve bacağa yayılan ağrıya yol açar.

Bel-barak ağrısı oturmakla, ayakta durmakla, yürümekle, öksürmekle, hapşırmakla ve ıkınmakla artar, yatıp dinlenmekle azalır. Ağrı ile birlikte bacaklarda genellikle tek taraflı olmak üzere uyuşma, karıncalanma, kuvvetsizlik, refleks kaybı ve incelmeler görülebilir. Bel fıtıkları kronikleşirse bazı hastalarda bel ağrısı ortadan kaybolabilir veya azalabilir. Ancak kalçanın içinden topuğa kadar yayılan ağrı- devam edebü., Bel fıtığı olan hastalar ufak bir bel zorlanmasını veya ağır bir ev işini takiben bellerinde ki ağrının arttığından ve bacaklarına yayıldıklarından bahsederler. Yıllar boyu süren ara sıra baraklara vuran, öksürme ve hapşırma ile artan ve bir bel zorlaması ile haşladığı iyice hatırlanan bel ağrılarının nedeni genellikle bel fıtığıdır. Bel fıtıkları öncelikle mutlak yatak istirahatı ile birlikte ilaç tedavisi ve fizik tedavi uygulanarak ve çoğu zaman tam olarak tedavi edilebilir. Ağrı giderildikten sonra hastalar yapılması ve yapılmaması gereken işler konusunda eğitilmelidirler. Bu konuda gelişmiş batı ülkelerinde belokulları bile açılmıştır.

-Eklemdeki romatizmal belirtilerin ağırlığı

- Vücutta başka hastalıkların olup olmaması

Ağrının algılanması kişiden kişiye değişir. Aynı hastalık değişik kişilerde farklı olarak algılanabilir. Ağrının algılanmasında önemli bir husus olan ağrı eşiği de kişiden kişiye farklılık gösterir. Ağrı eşiği düşük olanlarda aynı olay kişiyi çok fazla rahatsız edebilir. Yukarda belirtilen faktörler ağrı eşiğini etkilemekte ve ağrı algılanması çok farkı olmaktadır.

Ağrı, hafif olduğunda kişiyi çok fazla etkilemeyebilir. Rahatsız edici ağrı ise kişinin yaşamını ciddi şekilde etkiler. Hastanın hastalık konusunda bilgilendirilmesi, kafasındaki soru işaretlerinin ve hastalık hakkındaki endişelerinin giderilmesi ile hastanın ağrı eşiği yükselir ve hasta mevcut hastalığa rağmen rahatlar, Düşmanlık, kızgınlık, hareketsizlik, sekonder kazanç düşüncesi, can sıkıntısı ve depresyon ağrı eşiğini düşürerek ağrının artmasına yol açar. Ağrının algılanmasında ırk ve cinsiyet de etkili olmaktadır. Aile ve çevre de kişinin ağrıyı algılanmasını etkilemektedirler.

Sonuç olarak aynı hastalığa sahip iki hastadan birisinin şiddetli ağrısı olup tümüyle bağımlı hale gelirken, diğerinin tümüyle ağrısız olması ve hastalıktan yok denecek kadar az etkilenmesi sık görülen bir olayolup ağrı eşiğinin farklı olması ile izah edilebilir. <

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp