Beslenme Ve Yemek Yeme Alışkanlığı

Beslenme Ve Yemek Yeme Alışkanlığı :


BESLENME VE YEMEK YEME ALIŞKANLIGI

Diğer bir sorumluluk da beslenmemize ve yemek yeme alışkanlıklanmıza dikkat etmektir. Daha önce söylediğim gibi, belirli tadlar belirli elementlerle ilgilidir. Bu nedenle doğru dengelenmiş bir şekilde beslenmek hem tad, hem de besin açısından faydalı olur. Çok tatlı, ekşi ve acı, fazla baharatlı, tuzlu yememeye dikkat etmeliyiz. Tüm tadıan kararında almalıyız. Çinliler, eskisinden yaptıklan gibi, hala yiyeceklerin taze olmasına çok önem verirler. Sebzeleri topladıktan. eti hayvanın öldürülmesinden bir kaç saat içerisinde yemeğe çalışırlar. Bunun nedeni, içindeki Chi enerjisi henüz canlı iken yiyeceği yemektir. (Bu nedenle günde iki kez sebze pazan kurulur). Bu uygulamada büyük bilgelik vardır ve biz de mümkün olduğunca aynısını yapmaya çalışmalıyız, Çok fazla dondurulmuş, konserve edilmiş, kimyasal madde ile muhafaza edilmiş yiyeceklere bağımlı olmamalıyız; yiyecekleri taze iken, yani mevsiminde almalı ve yemeliyiz.

Yemekleri belirli saatlerde ve en önemlisi, karannda, yemeğe çalışabiliriz. Hatırlamalıyız ki mide, yemeği en iyi sabahları, en az da geceleri sindirebilir. Sağlık açısından günün ana yemeğini çoğunlukla yaptığımız gibi geceleri yemek elbette ideal değildir. Bir ata sözü vardır, "Kahvaltıyı kral gibi, öğle yemeğini prens ve akşam yemeğini de yoksul gibi yiyin"der. Bu çok anlamlıdır. Beslenme şeklimizin mümkün olduğu kadar sağlıklı, dengeli ve taze olmasını sağlamanın yanı sıra, püskürtülen ilaçlarla kirlenmemiş, çok fazla kimyasal tad ve renk verilmemiş ve de ticari amaçlarla bozulmayı önleyici kimyasal ve katı maddeleri olmayan yiyecekleri seçmemiz gerekir. Çok miktarda doğal gübre ile yetiştirilmiş, buğday tohumu gibi besinleri parçalanmamış tahıl ve hububat yemeliyiz. Kepekli ekmek ve kepekli un ürünleri, işlenmemiş pirinç, kepekli buğday, arpa, çavdar dövülmüş yulaf- tüm bunların sağlıklı bir beslenmeye büyük yardımı vardır. Baklagiller ve nohut, fasulye, soya fasulyası mercimek, fındık ve ceviz gibi sert kabuklu yemişler, susam ve ayçiçeği tohumları, filizlenmiş Çin fasülyesi gibi belirli tohumların besin değeri son derece yüksektir ve değerli protein kaynaklandır. Beslenmemizi bunlarla takviye edersek, fazla yendiğinde bedenimize hayvansal yağ veren et ve peyniri çok yememize gerek kalmaz. Çok miktarda sebze, salata ve meyva yemek (tekrar taze ve mevsiminde olmalan tercih edilmeli) alışkanlığını edinmelisiniz. Eğer tatlandınlmış yiye cekler istiyorsak saf rafıne edilmemiş şeker ve bal kullanmalıyız. Batıda çok fazla tatlı ve yağlı yemek yeme eğilimindeyiz. Bedenlerimizi şeker, pasta, tatlı, şekerleme, meşrubat ve bisküvilerle doldurmamalıyız. Aynı şekilde, çok miktarda tereyağı,krema, yağlı süt, peynir, çikolata yememeli ya da tereyağlı, kızartılan etten damlayan yağ ve domuz yağı ile pişirilmiş ya da kızartılmış, çok yağlı, şişmanlatıcı yemeklerden kaçınmalıyız. Yeme alışkanlıkları üzerine son bir nokta olarak da "yemekleri içmeli, içicekleri yemeliyiz". Bu çok eski ama akıllı bir sözdür. Yiyeceklerimizi ağzımızda iyice ufaltıp su gibi olana kadar çiğnerneliyiz ve sıvıları da çok yavaş yudum yudum içip ağzımızdaki salgılarla iyice kanşana kadar tutmalıyız. Yiyeceklerimiz kadar nasıl yediğimizde önemlidir. Hazım ve sindirimi doğru başlatmalıyız, bu da tüm yiyecek ve içeceklerin ağızdaki salgılarla iyice kanşmasından önce olamaz.

İHRAÇ ETMEK

Beslenme ve yemek yeme alışkanlıklarına baktıktan sonra, dikkatimizi bunlan ihraç etmeye çekrneliyiz. Bunun önemini ne kadar söylesem azdır. Bağırsaklar, sidik torbası ve böbrekler işlevlerini düzgün görebilmelidirler. Eğer onlarla ilgili herhangi bir sorun varsa, önemseyip göstermeli ve tedavi ettirmeliyiz. Daha önce Çinliler'in saatlerinden (IV. Bölüm) bahsedildiğinde söylendiği gibi bağırsakların en iyi çalıştığı süre sabah beş ile yedi arasındadır. Eğer bu zaman içinde dışarı çıkmayı alışkanlık haline getirir ve kendinize zaman tanırsanız, göreceksiniz ki kabızlık ve benzeri şikayetler sonucu ortaya çıkan bir çok rahatsızlıklar yok olacaktır. Deri üzerinden de ihraç etmek çok önemlidir, terle atılan atıklar düzenli olarak yıkanmalıdır. Bedenden boşaltılması ve atılması gereken artıkların bedende tutulması doğal değildir ve kaçınılmaz olarak zararlı ve toksik etkileri olacaktır. Bedene gerekeni almak önemli olduğu gibi, gerekli olmayanı atmak ta o kadar önemlidir.

NEFES ALMAK

Nefes almamıza özellikle dikkat etmeliyiz. İyi yemek kadar doğru nefes almakta önemlidir. Hayati Ch' i enerjisi sadece "toprak ana"dan yediklerimizle değil, aynı zamanda "gök baba"dan aldığımız nefesle yenilenir. Her gün bilinçli olarak tazehava almak için harcanan zaman iyi harcanmış zamandır. Nefes verme de ihraç etmenin başka bir şeklidir. Doğru nefes vermesini bilmek, kendimizi atıklardan. toksin ve gerginliklerden kurtarmak için yine çok faydalı olacaktır.

EGZERSİZLER

Ekzersizlere gereken ilgiyi göstermeli ve kendimize uygun olanlan bulmalıyız. Yürümek belki en iyi yoldur ama değişik sporlar, dans, tai chi gibi hoşumuza gidebilecek başkalan da vardır. Çin'de yaşlı genç, hemen hemen herkesin sabahın erken saatlerinde sokaklarda, meydanlarda ve parkıarda tai-chi egzersizleri yaptıklan görülür. Ekzersiz dolaşımı, nefes almayı ve ihraç etmeyi düzeltir; ve hepsinden önemli zihin ve duygularımızı sakinleştirir, rahatlatır.

ALIŞKANLIKLARIMIZDA KARARDA KALMA

Alışkanlıklanmızın kölesi olmamalıyız. Arada sigara ya da puro, bir davette alkollü bir içkinin bize hiç bir zaran olmaz. Yüklü geçen bir günden sonra insanlar bir sigaranın ya da bir içkinin onlan rahatlatıp gerginlikleri atmalarma yardımcı olduğunu hissederler. Ama bunu kararında bırakma önemlidir. Eğer kendimizi sıkı bir gözlem altında tutmuyorsak, çok sık olarak kendimizi aşınlığa kaçmış buluruz. Bedenimizi gerginlikten kurtaracağımıza, onu daha çok baskı altında bıraktığımızı görürüz. Bu aşınlığa kaçma eğilimi çok şeyde görülür; gece geç saatlere kadar uyanık kalmak, bir sürü partiler, davet ve eğlence, fazla televizyon seyretmek, fazla fiziksel iş ya da ekzersiz, fazla zihinsel çalışma, fazla konuşma, fazla yemek yeme, fazla uyumak. Tüm bu aşınlıklar bizi sağlıksızlığa sürükleyebilir, Bu nedenle amacımız her şeyi kararında bırakmak olmalı; ne kendimizi bu tür zevklerden mahrum etmeliyiz, ne de aşınlığa kaçmalıyız. Mutlaka aşın dengesizlik hallerinde olduğu gibi bazı şeylerin yasak edilmesi gerekebilir. Dikkatli davrandığımızda bu durumlarla da karşılaşmayız.

KİŞİSEL OLARAK DENGEYİ BULMA

Her birimiz diğerimizden farklıdır. Bir kişi için doğru olan, bir başkası için yanlış olabilir. Her kişi kendi beden, zihin ve ruhunun ihtiyaçlannı anlamaya çalışmalı ve belirli sınırlar içinde kalmak için aklını kullanmalıdır. Aşınlığa kaçıp tüm hayatımızı bir şeyi yapmalımı yoksa yapmamalımıyım diye endişe ile geçirmenin de bir anlamı yoktur. Beden son derece esnek bir organizmadır ve arada bir karşılaştığımız çoğu baskı ve gerginliklerle başa çıkabilir. Bunun ötesinde, kendi deneyimlerimden, iç dengeyi bulmamızda hayata bakış açımızın da önemli bir roloynadığını öğrendim. Eğer insanlar kendi endişelerini daha az önemserler ve onun yerine başkalanna yardım etmeye çalışırlarsa, daha kuvvetli ve sağlıklı gelişeceklerdir. Bu alanda dengeyi bulmak, ruh ve zihni kuvvetlendirir ve zamanla bu da kendini, bedenin sağlıklı olmasında kendini gösterir.

ÇOCUKLARIMIZIN EĞİTİMİ

Biraz zaman ayınr ve dikkat edersek, çocuklanmıza çok küçük yaşlarda başlıyarak sağlıklı bir beden, zihin ve ruh için çalışmalanm ve aşınlığa kaçmamanın önemini öğretebiliriz. Bir çocuğun, henüz gelişme yaşında iken her hangi bir konudaki aşınlığını hoş görmek, onu ilerideki yaşlarında sağlığına zararlı alışkanlıklara itmek olacaktır. Çocuklar beden mekanizmasının mucizelerini ve zihin, çevre ve tüm evrenle olan yakın ilişkisini öğrenmelidirler. Hayatın en büyük zenginliklerinin hepimize bedava verilmiş olduğunu ve onlara, tannnın lütfettiği bütün bunlardan zevk alma fırsatını da verildiğini öğrenmelidirler, Eğer "doğru" yetiştirilmişlerse; doğal devinim ve ritimlerle uyumlu yaşamaya, kendi zihin ve bedenlerinden gelen mesajlen dinlemeye, yaşam tarzlarının ve çevrelerinin sağlıklan üzerin deki etkilerini gözlernlemeye dikkat edebiliyorlarsa ve tüm bunlara tepki gösterip ona göre davranabiliyorlarsa- yaşamlan da uzun, ve mutlu olacaktır. Eğer gerçek değerleri sezme yeteneğini kazanabilmişler, mujlııluğun mevki, zenginlik ve maddi şeylerde olmadığını anlamışlarsa ve yaşamın kalitesinin yıllarda değil, sadece her anın zenginliği ile ölçülebileceğini öğrenmişlerse, hemen her durumda mutlu ve sağlıklı olma fırsatını bulacaklardır.

MODERN DÜNYADA SAÖLIK BAKıMı

Kendimize bakmak için çaba gösteriyor ama buna rağmen basitte olsa yine bazı sıkıntı veren rahatsızlıklarımız varsa, o zaman gerekli kişilere danışıp tedavi görmeliyiz. Bir sorun ne kadar erken teşhis edilir ve tedavisine başlanırsa, o kadar az zarar vermiş olur ve düzeltilmesi de çok daha kolay olur. Geleneksel Çin Akupunkturu burada kendini ortaya koyar ve niçin dünyada ki en güzel iyileştirme yöntemlerinden biri olduğunu gösterir. Teşhis koyma ve tedavi yöntemleri hastalık ciddi olarak gelişmeden, insanların sağlıklı olmaya dönebilmelerine sağlar. Öte yandan akupunkturun tek başına hastalığı önleyemiyeceği de açıkca söylenmelidir. Uzman hastalığın gelişmekte olduğu teşhisini koyar ve hastanın yaşamından kaynaklanan nedenleri, hastalığı hızlandıran etkenleri bulmaya yardımcı olabilir. Sonra o kişiye hastalıkla savaşmasına yardım edecek tedaviyi de yapabilir. Fakat, iyileşmenin kalıcı olabilmesi için, kişinin hayatında hastalığa neden olan sebeplerin yine kişinin kendisi tarafından düzeltilmesi gerekir. Teknolojik çağımız, tüm ilerlernelere rağmen sağlık ve mutluluk açısından kendi tehlike ve risklerini de beraberinde getirmiştir. Ancak sorunlan tanıyarak ve insanların çözüm üretmek üzere birleşmesi ile sağlık şartlarını en iyi haline getirebiliriz. Daha önce söylediğim gibi, Çinliler, insanın her şeyin, tüm evrenin bir parçası olduğunu, evrendeki her şeyden etkilendiğini gördüler. Doğaya ve onun değişen şartlarına büyük saygı duyuyorlar ve doğa kanunlarına göre yaşamaya önem veriyorlardı. İnsanların sağlığı açısından çevrenin durumu son derece önemlidir. Akupunktur uzmanı kişileri boşlukta yaşıyorlarmış gibi tedavi edemez. İyileştirilmeleri ve sağlıklı kalmalan, ancak çevreleri- kendi toplumlan ve yaşam tarzlan- ile bir ilişki içinde mümkün olur. Uzmanın görevi, gerektiğinde hastalığa neden olan etkenleri azaltmak için, insanların yaşam tarzlannın sağlıklannı nerede etkilediğini göstermek ve durumu düzeltmek için önlem almalannı sağlamaktır. Çevre sorunları ve Batı'daki yaşam üzerine çok şey yazıldı. Ona rağmen bu konular sağlık için o kadar önemlidir ki, burada kısaca yine değinmek istiyorum. Örneğin kendimize, "yüksek" yaşam standartlarının, gittikçe artan dünya nüfusunun, silahlanma ve uzaydaki yanşın ve benzerlerinin bizi sağlığımız açısın dan nasıl etkilediğini sormalıyız. Son on yıl içinde, çevre bilimi konusunda gittikçe artan bir duyarlılık gelişti ve sağlığımızı tehdit eden tehlikelere karşı bir kaç önlem de alındı. Buna rağmen, geniş ölçekte yapılması ge reken çok şey var. Bu gün yalnızca kendimizin değil, dünyamız da yaşayan herkesin sağlığı açısından da sorumluyuz. Artık davranışlarımızın dünyadaki etkileri herzamankinden daha fazla. Uzaydaki faaliyetler, nükleer silahlanına, bilimsel araştırmalann hepsi tüm gezegeni etkilemektedir. Toksit maddelerin atılması hepimiz için endişe konusudur.

Çıkan atıklar atmosferi ve okyanusları kirletiyor, şimdiki ve gelecekteki nesillerin sağlığını tehlikeye atıyorsa, sanayi ve imalatı daha da geliştirmemize hakkımız olup olmadığı kendi kendimize sormalıyız. Her birimizin günümüzdeki ve gelecekteki dünya sağlığı için endişe etmesi gereklidir. Yalnızca tıp ve benzeri mesleklerdeki insanların sağlığı tehdit eden tehlikelerle ilgilenmesi yeterli değildir. Hepimiz- politikacısı, sanayicisi, bilimle uğraşanları, araştırmacılar da içermek üzere- beraber çalışmalı ve modem çağırnız ve günümüzde ki davranışlarımızın sonuçlarına dikkatle bakmalıyız. Artık dünyamızın sağlıklı olmadığı ya da eskiden olduğu kadar sağlıklı olmadığı şüphe götürmez. Bugün tüm dünyada çok fazla huzursuzluk ve kanşıklık var ve nükleer savaş tehdidi azalmış değil. Tıp dünyası insanlan sağlıklı tutmak için zorluk çekiyor. Tıp dünyasında büyük adımlar atıldı; ama bu ilerlemeler Batı'daki yaşam tarzının insanlan hastalıklara itmesiyle tesirsiz hale getiriliyor. Akupunktur uzmanının görevinin çok önemli bir kısmı hastalık nedenlerine dikkati çekmek ve hastasının önlem almasını önermektir. Hastalıklann artmasını önlemek istiyorsak Batı 'nın davranışlannı oldukça değişmesi gerekecektir. Topıum, yaşam tarzırnızın, yanında getirdiği tüm gerginliklerle sağlığımızı etkilediğinin farkına varmalıdır. Toplumun modem yaşamda değişiklikler yapmayı istemesi ve bunun için bazı özverilerde bulunması gerekir. Ancak bu öncelik kazandığında daha iyi ye gidilebilir. Özetlersek, modem dünyada, akupunktur sağlık bakımına üç şekilde olumlu katkıda bulunabilir Geleneksel teşhis koyma yolu ile- organ ve işlevlerin enerjilerindeki dengesizlği, hastalık beden, zihin ve ruhta ortaya çıkmadan. önce görebilir; 2. Tedavi ile- bu dengesizliği, nedenlerini hastalık gelişmeden tedavi ederek, düzeltmeyi amaçlar; 3. Eğitim yolu ile- daha iyi bir sağlığa sahip olmayı mümkün kılacak bir yaşam tarzı için önerilerde bulunur. Ümit ederim ki eski Çin öğretiminin, eskiden olduğu kadar bu gün de geçerli olup, uygulanabilirliği açıkca ortadadır. • Bu sağlıklı yaşam eğitimini uzmanın bugünkü uğraşılan arasında görüyor mu su nuz? Uzmanın zamanı, hasta kişileri tekrar sağlığa kavuşturma uğraşısı ile dolu değil midir? Bunun, günümüz uzmanı için bir soru olduğu tartışılmaz. Her ne kadar zamanını iyi olan, ama yine de akıl danışmak isti yen insanlara yardım etmek ve yol göstermek için harcamak istese de, ciddi şekilde hasta olup ondan yardım istiyen hasta kişilerin önceliği vardır. Genelolarak, günümüzde akupunktur, genel sağlık üzerine öğretim görevini daha basit şekillerde yerine getirir. Danışmanlık ve öğretim görevliliği yapmak- böylece genel olarak sağlığı düzeltmek- gerçek Geleneksel Çin Akupunktur uzmanı için her zaman çok önemli idi. Eski Çin'de tıp biliminin uğraşı alanı çok genişti.

Bu, Geleneksel Çin Akupunkturu 'nun temeli olan Nei Ching isimli kitaptan kısa bir bölüm vererek, gösterilebilir. "The Yellow Imparator", başbakan Ch'i Po ile konuşurken sağlık ve yaşama sanatı üzerine tüm sorulara yanıt ister. Ch'i Po'nun Doğa, Cennet ve Tao (The way- yol) konuları ve onların çalışmalarını anlatması için ısrar eder. İnsanın, fiziksel yapısı, kanı, yaşam nefesi, gelişmesi ve ölümü üzerine en ileri seviyedeki çalışmalan anlamak ister. Ölüm ve yaşamının nedenlerini ve tüm bunlar için neler yapılması gerektiğini bilmek ister. Tıp eğitiminden beklenen, böylesine geniş kapsamlı olmasıydı. Bu örnek Çin tıp kavramı üzerine bize ancak bir fikir verirdi. Tıp, o zamanlar ayn ve kendine özgü fiziksel bilim olarak öğrenilmezdi. İnsanın yaşamını ve evreni tümüyle içine alan bir bilimdi. iyileştirme sanatının, Doğa ve evrenle birliğini savunur, felsefe ve dini de içerirdi. Böylece tıp öğrencisi, eski Çin kültüründe var olan üç basit inancı- Tao, Yin ve Yang ve beş elementi- içeren, eski felsefeyi çalışıp anlamak zorunda idi. Beden, zihin ve ruhu iyileştirmek için anatomi ve fizyoloji kadar, bu tür bilgileri de bilmek zorundaydı. Akupunktur uzmanı böylece basit bir tıp adamından daha da ötedeydi. Sağlığın her yönü ile ilgileniyordu. İnsanlara, beden, zihin ve ruhlarının doğa kanunlan ve tüm evren ile uyum içinde yaşamı takip etmesi için yardım eden, yol gösterici, akıllı ve güvenilir bir eğitimciydi. Modern dünyamızda bu kavramlann artık yer almamasına rağmen, bugün bile Geleneksel Akupunktur uzmanı bunlan aklında tutmalı ve hastalarının tedavisinde uygulamalıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp