Besin Alerjisinin Görülme Sıklığı
Besin Alerjisinin Görülme Sıklığı : Besin alerjisi bebeklik çağında daha sık görülür; yıllar geçtikçe azalır. Bunun çe şitli nedenleri vardır. Bebeğin sindirim sisteminin tam gelişmemiş olması, gün de birkaç öğün alerji yapma olasılığı yüksek tek bir besinle (süt) beslenmesi, alerji yapan besinle erken ve sürekli kar şılaşması başlıca nedenlerdir. Besin alerjisinin görülme sıklığı ko nusunda kesin bir şey söylemek zordur. Kuşkusuz erişkinlerde görece seyrek ortaya çıktığı ve alerjik hastalıkların küçük bir bölümünü oluşturduğu söyle nebilir. Ama konserve yiyeceklerin yaygınlaşması ve gıda sanayisi teknik lerinin gelişmesiyle besin alerjisinin gittikçe daha çok görüldüğü yaygın bir görüştür. Bütün besinler alerji yapabilir, ama bazılarının alerjik tepkiye yol açma ola sılığı daha yüksektir.
Hayvansal besin ler arasında en sık süt ve yumurta alerji yapar; etler daha çok pişirilerek tüketil diğinden alerjiye seyrek olarak yol açar. Bitkisel kökenli besinler arasında ise en çok çilek, ceviz, çikolata ve tahıl lar antijen özelliği kazanır. Bununla birlikte bilinen bütün besinlerin alerji yapabildiği kesinlikle unutulmamalıdır. Bir besinin alerji yapıp yapmaması bir ölçüde tüketilmeden önce geçtiği iş lemlere bağlıdır. Pişirilme genellikle alerjik etkiyi azaltır ya da yok eder. Sü tün içerdiği albüminin alınması alerji yapma olasılığının azalmasına yol açar. Örneğin peynirlere karşı alerji çok sey rek görülür, çünkü peynirin üretim sü recinde sütteki albümin (laktalbümin) genellikle ayrılmaktadır. Az sayıdaki peynir alerjisi olguları yumurta, un, ni şasta koku ve tat vericiler, küf gibi süt dışı maddelere bağlıdır.
Sanayide kulla nılan koruyucu maddeler de besinlerin alerji yapma özelliklerini değiştirebilir. Besinlerin çoğu bir antijenler moza iği gibi düşünülebilir. Örneğin yumur tadaki albümin görece basit yapılı bir besin olmasına karşın beş ayn antijen içerir. Karmaşık yapılı besinlerde bu bi leşenlerin sayısı çok daha fazladır.Doğal bileşenlerin yanı sıra besinle re bulaşmış- maddeler de antijen etkisigösterebilir. "Bulaşma ürünü" denen bu maddeler besin olmadıkları halde besin alerjisi yapabilir. Bu yabancı maddeler besinlere kaza ya da rastlantıyla bulaşa bilir. Örneğin süt hayvanlarında meme iltihabmı (mastit) tedavi etmek ya da önlemek amacıyla kullanılan antibiyo tikler (özellikle penisilin) inek sütüne geçebilir. Emziren kadınların aldıkları ilaçlar da sütlerine geçebilir. Bu yolla süte geçen, ama sütün normal yapısına yabancı bulaşma ürünü maddeler sütço- cuğunda alerji tepkimesine yöl açabilir.
Gerçekte bebekte anne sütüne karşı alerji gelişmesinin tek yolu budur. Besinlere yabancı madde bulaşması nın bir aracı da üretim teknolojisidir. Besinlerin bozulmasını önlemek ama cıyla çok yaygın olarak kullanılan sali- silik ve antiseptik maddelerle gene gıda sanayisinde çok kullanılan renklendiri- ciler besin alerjisine yol açabilen yaban cı maddelerdir. Besinlere sık sık bulaşan bir madde de nikeldir. Nikel özellikle baklagillere ve çileğe, ayrıca ekmeğe, etlere ve balığa bulaşabilir. Mutfak tuzunda ve margarin lerde de bulunur. Besinlerin paslanmaz çelik tencerede pişirilmesi oksalik asit (ıspanak, ravent), malik asit (elma) ve sit rik asit (özellikle turunçgiller) içermeleri durumunda nikel yoğunluğunu önemli ölçüde artırır.
Bu yiyeceklerin yenmesi (5,6 mgr nikel=25 mgr nikel sülfat) ge cikmiş bir aşın duyarlılığa bağlı bir egza mayı, ama aynı zamanda ürtiker ya da kı zarıklığı da yeniden başlatabilir. Besinleri korumak, renklendirmek gibi bazı belirli amaçlara yönelik olmak koşuluyla gıda sanayisinde kullanılması na izin verilen katkı maddeleri vardır. Ama bunlar ülkelere göre yüzde 0,03 ile yüzde 0,15 arasında değişen oranlarda istenmeyen yan etkilere yol açmaktadır.