Behçet Tedavisi

Behçet Tedavisi :

A) Topikal tedavi


Bu alandaki deneyimin önemli bir bölümü rekürren aftöz stomatit (RAS) ile ilgili çalışmalardan kaynaklanmaktadır. Bilindiği gibi Behçet‘in OÜ‘lerinin klinik görünümü ve seyri RAS ile benzerdir (13). Bu nedenle de RAS için önerilen tedavi yaklaşımları Behçet‘in OÜ‘leri içinde büyük oranda geçerlidir. Diğer yandan topikal tedavilerin lokal etkili olduğu ve hemen daima sistemik bir tedavinin parçası olarak ele alınmaları gerektiği unutulmamalıdır.

1-Kortikosteroitler

Birçok çalışmada hem OÜ hem de GÜ için etkili bulunmuştur. Kortikosteroitler daha çok inşamasyonu baskılayarak etkili oldukları ndan, özellikle inşamasyonun yoğun olduğu erken dönemde (tercihen ilk 5 gün) kullanıldıklarında etkili olabilmektedirler (14). Genel olarak ağrının şiddetini azaltıp, iyileşmeyi hızlandırırlar. Ancak, OÜ‘lerin geç döneminde kullanıldıklarında yara iyileşmesini geciktirerek ülserin iyileşme süresini uzatabilmektedirler (15). OÜ için plastibaz içerisinde triamsinolon sık tercih edilen bir seçenektir. Yine triamsinolon‘un burun spreyleri bu amaçla 4 kez/gün kullanı labilir. Prednizolonun 5 mg‘lık tabletleri 20 ml su içerisinde çözülerek günde 4 kez gargara şeklinde de uygulanabilir. Triamsinolon süspansiyonunun intralezyoner uygulanımı (5-10 mg/ml) özellikle büyük çaplı ve derin ülserlerde kullanılabilir. Uygulama ülser alanına komşu alandan ülser tabanına doğru olmalı dır. Ağrıyı azaltmak için önce topikal anastezikler uygulanabilir (16,17). Yine güçlü topikal kortikosteroitli kremler GÜ‘de etkilidir. Ayrıca, kortikosteroid ve antibiyotik kombinasyonları GÜ atakları nın şiddetini azaltmada etkili olabilir (14). Aynı kombinasyon PPL ve ekstragenital ülserler için de kullanılabilir. Ön üveit atakları nda topikal kortikosteroidli damlalar sıkça kullanılır (x3-6/g). Yine topikal midriyatikler veya sikloplejik ajanlar irisin arkaya yapışması nı önlemek ve ağrıyı gidermek için 2 kez/g verilir (18). Topikal kortikosteroid kullanılırken ülser yüzeyi ile değinme süresi mümkün olduğunca arttırılmalı ve uygulamadan sonra en az 30 dakika süre ile sıvı/gıda alınmamalıdır. Topikal kortikosteroitlerin yan etkileri göz ardı edilmemelidir. Nadiren de olsa adrenal süpresyon gözlenebilir. Kandidiyaz gelişimi yönünden hastalar izlenmeli, gerekirse profilaktif olarak antifungaller tedaviye eklenmelidir.

2-Antimikrobiyal ajanlar
Genel olarak mikroorganizmaların kontaminasyonunu ve ikincil infeksiyonları önlemek için kullanılırlar (15).

2.1. Antiseptikler (heksetidin, klorheksidin, listerin)

Oral ülserlerin ağrı yakınmasına etkilidirler.İyileşme süresine olan etkileri ise tartışmalıdır. RAS için topik antiseptik kullanımı ile ilgili 4 kontrollü çalışmadan (19-22) ikisinde listerin (19) ve klorheksidin‘in (20) ağrının yanısıra OÜ iyileşme hızı üzerinde de etkili oldukları bildirilmiştir. Klorheksidin kullananlarda tedavinin 2. haftasından itibaren dişlerde ve dilde kahverengi renk değişikliği gelişebileceği unutulmamalı dır (14).

2.1.1. Tetrasiklin: Uzun yıllardan beri hastaların OÜ‘lerinin tedavisi için kullanılmaktadır. İlacın 250 mg‘lık kapsülü 5 ml su içerisinde çözülerek 1-2 dk ağız içerisinde tutulduktan sonra yutulur. Günde 4 kez uygulanabilir. İlaç şurup içerisinde de hazırlanabilir. Yine topikal anestetik etki sağlamak için difenhidramin hidroklorid ile birlikte kullanılabilmektedir (14). Tetrasiklin antibakteriyel, antimikoplazmal ve antiviral etkilerinin yanında kemotaksisi de baskılamaktadır (17). İlaç ağrı yakınımını azaltırken iyileşmeyi hızlandırmaktadır (15). İlacın 5 güne kadar olan kullanımlarında yan etki gözlenmezken, daha uzun süreli kullanımlarda oral mukozada fungal infeksiyon riski artmaktadır (14).

2.1.2. Sefaleksin: İlacın 250 mg‘lık preperatları 30 ml su içerisinde çözülüp tetrasikline benzer şekilde kullanılabilir (17).

3- Sukralfat:

Peptik ulkus yanında, RAS ve kemoterapi sonucu ortaya çı- kan oral mukozitte etkinliği gösterilmiş bir preparattır (23-25). İlaç ülsere dokuya bağlanarak bir bariyer oluşturur, ayrıca yara iyileşmesini hızlandırır. Kliniğimizde yapılan kontrollü çalışmada (26) Behçet‘in OÜ ve GÜ‘lerinde kullanılmıştır. Üç aylık tedavi süresince hasta gruplarına günde 4 kez sukralfat süspansiyon (1g/5 ml) ya da plasebo verildi. OÜ için, hastalar o an ülser olsun olmasın 3 ay boyunca öğünler sonrası rutin ağız temizliğini takiben ve gece yatmadan önce 2 dakika süreyle oral gargara şeklinde tedavilerini uyguladılar. GÜ için pamuk uçlu aplikatörler kullanıldı. Sukralfat tedavisi OÜ‘lerin sıklık, iyileşme süresi ve ağrı yakınımlarını, GÜ‘lerin ise iyileşme süresi ve ağrı yakınımlarını tedavi öncesi dönemle karşılaştırıldığında belirgin derecede azalttı. Sukralfat‘ın etkinliğ i tedavi sonrası takip döneminde giderek azalma gösterdi.

B) Sistemik tedavi

1-Kortikosteroitler


Hemen hemen hastalığın tüm belirtilerinde uzun yıllardan beri ve yaygın olarak kullanılan bir seçenektir. Özellikle deri ve mukoza belirtileri, akut üveit ve nörolojik tutulumda etkin bir seçenek olarak kullanılır. Ancak sistemik kortikosteroitlerin bilinen yan etkileri nedeniyle uzun süreli ve yüksek dozda kullanımları sakıncalı olmakta, üstelik hastalığın ataklarını ve gelişebilecek sekellerini önlemede etkisiz kalmaktadır. İlacın başlangıç dozu 20-60 mg/g arasında değişir ve en az 4 hafta süreyle tek başına ya da kolşisin, interferon vb. ilaçlarla kombine edilerek verilebilir (15). Yine, nörolojik ve büyük damar tutulumlarında genellikle kombinasyon tedavisinin önemli bir elemanı olarak ve daha yüksek dozlarda (ör; 100 mg/g ya da pulse metil prednizolon 1 gr/g, ardı şık 3 gün) kullanılabilmektedir. Bununla birlikte, Mat ve ark. nın yakın tarihli kontrollü çalışmalarında (34), düşük doz depo steroit (metil prednizolon, 40 mg/3hf) kolşisine benzer şekilde kadın hastalarda EN için etkili bulunmuştur. Bu sonuç, yinede daha yüksek ve günlük dozlarda ilacın hastalığın diğer belirtilerinde etkili olmayacağı anlamına gelmemektedir.

2-Kolşisin


Tedavide en yaygın olarak kullanılan ilaçlardan birisidir ve nötrofillerdeki artmış kemotaksis aktivitesini inhibe ederek etkin lik sağladığı düşünülür (35). Kolşisin ile yapılan ilk kontrollü çalışmada (36), sadece EN ve artralji üzerine etkili bulunmuştur. Yurdakul ve ark. (37), yaptıkları son kontrollü çalışmada kolşisinin kadın hastalarda GÜ, EN ve artrit sıklığını azalttığını göstermiştir. Erkek hastalarda ise sadece artrit üzerine etkili bulunmuştur. İlacı n dozu 0.5-2 mg/gündür. Oligoazospermi, amenore veya dismenore, bitkinlik, saç kaybı ve gastrointestinal şikayetler (bulantı, kusma, ishal vb.) başlıca yan etkileridir. Çalgüneri ve ark. (38), 1.2 MÜ benzatin penisilin/3 hf ve kolşisin kullanımını tek başına kolşisin kullanımına göre daha etkili bulmuşlardır. Bu kombinasyon tek başına kolşisin kullanımına göre OÜ, EN sıklık ve süresi üzerine ve GÜ sıklığı üzerine daha etkilidir. Yakın tarihli bir diğer çalışmada, Al-Waiz ve ark. (39), 1.2 MÜ benzatin penisilin/4 hf ve kolşisin kombinasyonunun her iki ilacın tek başına kullanımına göre daha etkili olduğunu bildirmişlerdir.

3-Dapson


Kolşisine benzer şekilde nötrofillerdeki artmış kemotaksis aktivitesini inhibe ederek etkinlik gösterir. Kolşisine iyi bir alternatif olan dapsonun 100-150 mg‘lık dozları hastalıkta etkili bulunmuştur. Ancak ilacın kesilmesini takiben hızla yeni ataklar gözlenmektedir (40). Sharquie ve ark.‘nın kontrollü çalışmalarında (41), OÜ ve GÜ‘lerin yanısıra EN ve PPL‘de plaseboya göre anlamlı derecede bir etkinlik gözlenmiştir. Tedavi artrit ve epididimit içinde yararlı bulunmuştur. Hemolitik anemi ve methemoglobinemi (glukoz 6 fosfat dehidregenaz eksikliği olanlarda şiddetli olabilir) en önemli yan etkileri olup bu ilacın yaygın kullanımını büyük oranda sınırlamaktadır.

4-Levamizol


Bir antihelmintik olan ve immunomodülatör etkisi nedeniyle kullanılan levamizol‘den özellikle OÜ, GÜ, EN ve PPL‘de olumlu sonuç alınmıştır. Turanlı ve ark. (42), 2 haftada 1 kez, ardışık 3 gün, 3×40 mg levamizolu 12 ay süreyle kullanmışlar ve OÜ, GÜ ve PPL üzerine etkili bulmuşlardır. Övül ve ark. (43), ilacı benzer dozda ancak haftada 1 kez ve toplam 6-12 ay süreyle kullanmışlar, özellikle OÜ ve GÜ‘de etkili, EN‘de yararlı bulmuşlardır. Bu ilaçla ilgili Behçet için yapılmış tek kontrollü çalışmada, Lehner ve ark. (44), ilacı OÜ, GÜ, artrit ve üveitte etkili bulmuşlardır. Ancak son yıllarda bu ilaçla ilgili yeni bir yayın bulunmamaktadır. İlacın yeterince etkili bulunmaması ve daha yeni ve etkili ilaçların son 20 yılda ortaya çıkması bunda etken olabilir. Tat değişiklikleri ve bulantı başlıca yan etkileridir. Nötropeni, grip benzeri semptomlar, deri döküntüleri ve ürtiker diğer yan etkiler arasında sayılabilir.

5-Talidomid


İlacın erkek hastalarda ya da sterilize veya post-menepozal dönemdeki kadınlarda kullanımı Amerika Birleşik Devletleri‘nde kabul edilmiştir (45). Talidomid seçici olarak monositlerden TNF-α sentezini inhibe eder. Hamuryudan ve ark. (46), kontrollü çalışmaları nda, talidomidin hastaların %22‘sinde 8 hafta ve daha uzun süreli olarak OÜ, GÜ ve PPL‘yi baskıladığını göstermiştir. Tedavinin kesilmesini takiben aftöz lezyonlarda yeni ataklar gözlenmiş ve 50 mg/g ile 50 mg/haftada 2 kez‘lik dozların remisyon için gerekli olduğu bildirilmiştir. Talidomidi 100-300 mg/g dozda 6 ayın üzerinde kullanan hastaların %6‘sında periferik nöropati ile akral parestezi, %22‘sinde ise elektrofizyolojik bozukluklar ortaya çıkmıştır. Merkezi sinir sistemi bulguları (uyku hali, baş ağrısı), kserostomi ve kabızlık sık görülen diğer yan etkileridir. Ayrıca EN ataklarını arttırdığı unutulmamalıdır. Teratojenitesi nedeniyle hamilelik kontrendikedir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp