Avrupa Yakası İftar
Avrupa yakası iftar hangi şehirde iftar hangi saatte yapılır iftar duası nasıl yapılır merak ettiklerinizi bu yazıda okuyabilirsiniz...
Bayramda Oruç Tutmak: geleneklerimizin çoğu batı adetlerine benzemeye başladı. Maalesef tatil ve bayram anlayışlarımız da kendi ruh kökümüzden ve değerlerimizden uzaklaşıyor. Bu noktasıyla kendi değerlerimiz açısından "bayram telakkisi" üstünde durmak gerekmektedir. Çünkü islam'a göre bayram, sırf eğlenceyle geçirilecek bir tatil müddeti değildir.
Hz. Peygamber (s.a.s) bayramı "yeme, içme ve allah'ı zikir günleri" olarak tavsif ve tarif etmiştir. Bayramın bütün müslümanlarca böyle anlaşılmasını sağlamak maksadıyla peygamber'in fiili tedbir aldığını da görmekteyiz.
İmam-ı maliki'nin "muvatta" adlı hadis kitabındaki rivayetine göre, abdullah ibni huzafe, kurban bayramı sırasında mina'da hacılar arasında dolaşarak: "bu günler yeme, içme ve allah'ı anma günleridir" diye ilan etmek üzere vazifelendirilmiştir. Büdeyl ibnü verka da, insanları devesine binmiş olarak takip edip: "resulullah sizlere bugünlerde oruç tutmamayı emrediyor, bugünler yeme, içme günleridir" diye ilanda bulunanlardandır. Bu hüküm kurban bayramı için geçerlidir. Ramazan bayramı içinse, bayramın sadece birinci gününde oruç tutmak haramdır, isteyenler ikinci günden itibaren şevval ayı süresince sünnet olan altı gün oruçlarına başlayabilir.
Akrabaları ziyaret
İslam'ın bayram telakkisinde yeme, içme, eğlence ve zikrullah birlikte yer alır. Birini diğerinden ayırmak mümkün değildir.
Helal kılınan eğlence ve bayram sevincini yaşama havasının, meşru hududu taşmayacak şekilde ileri götürülmesini önlemek maksadıyla bayramın dini yönünü belirtmeye hz.peygamber özel bir değer atfetmiştir.
Ramazan bayramımıza da önce bayram namazıyla başlayacağız. Bayram namazına gelmeden önce tatlı bir şey yemek sünnettir. Yani allah'a karşı oruçlu olmadığımızı bu suretle göstereceğiz. Bayram namazından sonra önce çocuklarımızla sonra yakın akrabalarımızla ve komşularımızla bayramlaşacağız. İslam'ın sıla-i rahime (akraba bağlılığına) verdiği önem gereği mümkün olduğu kadar yakın-uzak demeden bütün akrabalarımızla bayramlaşacağız. Kabristanlıkları da ve oralarda yatan akrabalarımızı da asla unutmayacağız.
Meşru eğlence
Bayramlarda teşvik edilen "yeme ve içme"nin helal dairesinde olacağı açıktır. Zamanımızda, bir kısım gafil müslümanların batılıları taklit ederek bayramlarda, tatillerde yer verdikleri aşırılıkların hiçbir dini ruhsatı yoktur. Bayramlardaki meşru eğlencede bizzat hz. Peygamber'in tatbikatı ile, bayram günlerinde eğlencenin caiz olduğunu göstermektedir. Hatta, alimler peygamber'in tatbikatına dayanarak: "bayramlarda eğlenerek sevinç gösterisinde bulunmak, dinin sembollerindendir" demişlerdir.
Bayram günü müzik dinlenmesini uygun gören rivayetler de mevcuttur. Bunun da şehveti tahrik etmeyen ifadeler türünden olması önemlidir. Bayramınızı tebrik eder, nice nice bayramlara ulaşmanızı yüce mevlamızdan niyaz ederim.
Gerçek mümin kimdir?
Doç. Dr. Himmet konur
Din denilince daha çok inanç esasları, ibadetler, insanlar arası ilişkilere dair bazı dini hükümler ve ahiret hayatına dair bilgiler hatıra gelmektedir. Böyle bir din algısı yanlış olmamakla birlikte eksiktir. Zira kur'an'a, hz. Peygamber'in söz ve uygulamalarına ve hatta islam düşüncesi ve medeniyeti tarihine bakıldığında, insandan varlığın her boyutuyla derin düşünce, inceleme ve araştırmaya dayalı bir ilişki kurmasının istendiği görülür. Din bunun için vaz' edilmiştir.
- "(...) Bu kur'an, insanların ayetlerini düşünmeleri ve akıl sahiplerinin de öğüt almaları için sana indirdiğimiz bir kitaptır." (sad, 38/29)
İnsanın allah'a karşı olduğu gibi kendine, diğer insanlara ve topyekun tabiata karşı da sorumlulukları vardır.
Allah insanı yaratmış ve ona farkında olduğu ve olmadığı sayısız nimet vermiştir. Ayet-i kerimede şu uyarıda bulunulmaktadır:
- allah'ın göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin istifadenize sunduğunu, gizli ve açık bütün nimetleri size bol bol verdiğini görmüyor musunuz? (...) (lokm31/20).
Sevgi ve saygı
Bu durumda insanoğlundan beklenen, bütün bu nimetleri düşünerek allah'a inanması, güvenmesi, saygı ve sevgi duymasıdır. Aksini yaptığı takdirde o'na karşı nankörlük etmiş olur ki, bu da ahlaki açıdan onaylanacak bir tutum ve davranış olarak nitelendirilemez.
İnsanın diğer insanlarla ilişkileri de insan onuruna yaraşır tarzda olmalıdır. İnsanoğlu hemcinsleri hakkında iyi ve güzel şeyler düşünmeli, onları iyilik ve güzelliğe davet etmelidir. Onlarla iyilikte yarışmalıdır. Hata ve yanlışa düştüklerinde de onların bu durumdan kurtulması için en güzel hal çaresini bulmaya çalışmalıdır. (nahl, 16/125-128).
İnsan tabiata karşı da sorumludur. Tabiatın farkına varmalı, onu yok veya değersiz bir şey farz ederek yaşamamalıdır. Çünkü yer, gök ve ikisi arasındakiler boş yere yaratılmamıştır. (sad, 38/27). Kur'an'da sık sık çeşitli tabiat varlıklarının ve olaylarının; ayın, güneşin, yıldızların, ırmak ve denizlerin, geceyle gündüzün insan hayatı için taşıdığı öneme değinilir.
Yüce kudret
-"göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ardı ardına gelmesinde, insanlara faydalı yüklerle denizlerde yüzen gemilerde, allah'ın gökten yağdırarak ölü toprağı dirilttiği yağmurda, her türlü canlıyı yeryüzüne dağıtıp yaymasında, rüzgarları ve gök ile yer arasında emre amade bulutları yönlendirmesinde allah'ın varlığını ve kudretini bildiren deliller vardır. Fakat bunu anlayacak olanlar, aklını çalıştırıp düşünen kimselerdir." (bakara, 2/164).
Tabiattaki her varlığın ve olayın insan ile arasında hayati bir ilişki vardır. İnsanoğlu bu ilişkiye zarar verecek hal, hareket ve uygulamalardan kaçınmalıdır. Aksi halde emanete ihanet etmiş ve imtihanı kaybetmiş olur.
Tabiatı tahrip
İnsan nefsine ve nesline yönelik tehdit ve tehlikelere karşı da uyanık ve hazırlıklı olmakla yükümlüdür. (bakara, 2/195; adiyat, 100/2). Doğrudan canına kasteden kişi ve topluluklara karşı olduğu gibi tabiatı tahrip yoluyla kendisine ve hemcinslerine zarar verenlere karşı da mücadele etmelidir.
Kısacası gerçek bir mümin inanç ve ibadetler yanında bütün varlıklar hakkında derin bir bilince sahiptir. Onlarla ilişkisini ahenkli bir şekilde sürdürür. İnsanlığın inanç ve ibadetler konusundaki duyarsızlığı ve zaafları kadar tabiata karşı duyarsızlıkları da onu rahatsız eder. Varlığı bir bütün olarak görür ve yaşar. Bunu başaramayanlar ise yunus'un ifadesiyle, "halka müderris olsa da hakikatte asidir."
Bir ayet
De ki: ey kafirler! 'Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Siz de benim ibadet ettiğime tapıcılar değilsiniz. Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Siz de benim ibadet ettiğime tapacak değilsiniz. Sizin dininiz size; benim dinim bana!" (109/k1-6)
Üç hadis
* hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü'min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.
* birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey allah'ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.
* hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye allah katında sıddık (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye allah katında kezzab (çok yalancı) diye yazılır.
Menkıbe
Benim kocam rızık veremez, rızık yer
Allah dostlarından hatemül esam hazretleri uzun bir yolculuğa çıkacaktı. Ailesine yolculuktan gidip geri dönene kadar, 'neye ne kadar ihtiyacın olur?' diye sordu:
- ben uzun bir yolculuğa çıkıyorum, dönünceye kadar ihtiyaçlarını bana bildir ona göre sana erzak bırakayım.
Kadın tevekkül de, hatemül esam'dan aşağı kalır mı?
- ben senden, yaşayacağım zamana kadar yetecek erzak bırakmanı istiyorum.
Hatemül esam hazretleri:
- ey kadın! Ben senin ne kadar yaşayacağını nasıl bilebilirim?
Hanımı:
- mademki; benim ne kadar yaşayacağımı bilmiyorsun, benim rızkıma da karışma, benim rızkımı ne kadar yaşayacağımı bilene bırak.
Bu sözün üzerine söz söylemeden hatemül esam sefere çıkar. Komşuları hatemül esam'ın hanımını, yalnızlık çekmesin diye sıkça ziyaret ederler. Aradan zaman geçtiği için, komşularından biri yiyecek içecek bir eksikliğinin olup olmadığını öğrenmek için der ki:
- kocan giderken ne kadar erzak bıraktı. Kadın bu soruyu, bir şeye ihtiyacının olup olmadığını öğrenmek için sormuştu.
- benim kocam rızkı veren değildir, rızkı yiyendir. Rızkı ancak allah verir, der.
Ramazan anısı
Aykut yenice anlatıyor
İlgo başkanı / konak belediye meclis üyesi
Oruçlu olduğunu doyunca hatırladı
İzmir lokantacılar ve gazinocular odası başkanı aykut yenice, konak belediyesi meclis, beşiktaş kulubü, izmirspor kulubü ve izmir tenis kulubü kongre üyesidir. Aktif kişiliğiyle izmir'in tanınmış simalarından olan yenice, baba mesleği lokantacılığı farklı konseptlerle sürdürür. Konu "yemek" olunca elbette hafıza arşivi ramazan'da karşılaştığı pek çok olayla doludur. Aykut yenice, işte bunlardan birini şöyle anlattı:
Aileden gelen lokantacılığımızda her ramazanda onlarca ilginç durumla karşılaştık. Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız bir olay, unutulur gibi değil. Ramazan'da çeşit az da olsa gün içinde oruç tutmayanlar için lokantamızda yemekler bulunur. Geçtiğimiz günlerde 30-35 yaşlarında genç biri adeta koşarak girdi lokantaya. Aşçıbaşı neler olduğunu saydı, adam hemen hemen hepsinden istedi. Karnını iyice doyurdu, ardından; "kemalpaşa tatlısı var mı?" diye sordu. Uzaktan izliyorum. Aşçıbaşının birşey farketmiş de 'müşteri velinimetimizdir' düsturu ve esnaf terbiyesiyle hissettirmemeye çalışan tavrıyla cevap yetiştiriyordu: "yok efendim. Güllaç hazırlıyoruz ama akşama. Yani iftardan sonra..." daha sözlerini tamamlayamadı. Adam, bir çığlık attı, şaşırdım.
"eyvah yandım! Ben oruçtum" diye pişmanlık havasına büründü, bağırıyor. Neredeyse, bizi suçlar gibi, "neden sormadınız" bile dedi.
Ben devreye girdim, "ne münasebet beyefendi, sorulur mu?" diye, sonra, "ama hatırlamadığınıza göre bir şey olmaz üzülmeyin" gibi sözlerle teselli etmeye çalıştık. Sakinleşmiyor. Bu arada söylenerek kapıya yöneldi. Para bile teklif etmedi hatta orucun kefaretini sanki bize ödettirecek hali vardı. Ertesi gün, lokantacı bir meslektaşımla karşılaştım, "başkan sana bir şey anlatacağım" diye başladı, aynı olayı aktardı. Ben sadece, "olur böyle şeyler.. "diyerek geçiştirdim. Anlamıştım, bir gün önce bana gelip aynı numarayı yapan adamdı.