Ateş Ve Halsizlik

Ateş Ve Halsizlik :

Bağışıklık sistemi olgunlaşmasını henüz tamamlamamış olan bebekler ve çocuklar mikroplarla ilk kez karşılaştıklarında enfeksiyon belirtilerini gösterirler. Bebekler, anne karnında iken annenin kanından gelen antikorlar sayesinde yaşamın ilk 9-12 ayı boyunca nispeten şanslıdır. Bu dönemde diğer çocuklarda ve erişkinlerde sıkça taşınan mikroplar bebeklere bulaşsa bile çoğunlukla bu antikorlar sayesinde korunurlar. Difteri, tetanos, boğmaca, çocuk felci ve menenjit mikropları gibi bazı önemli hastalık etkenlerinden korunmak için anneden geçen antikorlar yeterli değildir, bu nedenle yaşamın ilk aylarında bu mikroplara karşı bebekler aşılanır. Bununla birlikte 3 ayın altındaki bebekler, menenjit etkeni gibi bazı kapsüllü bakterilere karşı duyarlıdır.

Bağışıklık sistemi vücuda giren her mikrobu tanıyıp sınırlamaya çalışır, aynı mikropla daha sonraki karşılaşmalar için belleğine o mikrobun özelliklerini yerleştirir. Bu nedenle enfeksiyon hastalıkları en çok bebek ve çocuklarda görülür. Mikroplarla ilk karşılaşmada ona karşı sınırlandırma (iltihap) reaksiyonu geliştirirken, sonraki karşılaşmalarda çoğunlukla vücutta hiçbir belirti olmaksızın mikrobu uzaklaştırır. Erişkinler de çocuklar gibi bu mikroplara maruz kaldıkları halde, daha önceden bağışık oldukları için hastalanmazlar.

Çocuklarda en sık ateşlenmeye neden olan hastalıklar

Çocuk hekimine gelen hastaların üçte birinde ateş yakınması vardır. Bebek ve çocuklarda ateşli hastalıkların çoğunluğu enfeksiyonlara, bunların da büyük kısmı virüs denilen en küçük boyutlu mikroplara bağlıdır. Bebek ve çocuklardaki enfeksiyonların çoğu viral üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları şeklinde ortaya çıkar. Ateş, halsizlik, iştahsızlık, huzursuzluk, öksürük, aksırık, burun akıntısı, kulak ağrısı, hırıltılı solunum, sık nefes alma, kusma, kas veya eklem ağrısı gibi belirtileri olan bu hastalıklar gerek ebeveyn gerekse hekimler tarafından kolay tanınırlar. Grip, soğuk algınlığı, bronşiyolit, kulak iltihabı, zatürre ve krup gibi solunum yolu hastalıkları çoğunlukla viral hastalıklardır. Bebek ve çocuklarda ateşin en sık rastlanan diğer bir nedeni yine virüslere bağlı ishallerdir. Bu hastalıklar da kolay tanınır ve erken tedavi şansı verirler. Ciltte döküntü ile birlikte seyreden ateşli hastalıklar da büyük çoğunlukla bebeklik ve çocukluk çağında geçirilir. Aşı ile korunulması mümkün olan kızamık, kızamıkçık ve suçiçeği yine virüslerin neden olduğu hastalıklardır. Tipik belirtileri ve muayene bulguları nedeniyle bu hastalıklar da hekimler tarafından kolay teşhis edilirler. Bazı viral hastalıkların anti-viral ilaçlarla tedavisi mümkün olmakla birlikte, antibiyotikler virüslere karşı etkili değildir.

Kaynağı belirlenemeyen ateş

Bebek ve çocuklarda öykü ve muayene sonucunda kaynağı belirlenemeyen, bir başka deyişle herhangi bir organa ait enfeksiyon belirti ve bulgusunun olmadığı ateş, hem aileleri hem de çocuk hekimlerini endişelendirir. Bu hastaların çoğunda belirtisiz seyreden viral enfeksiyonlar söz konusudur. Bu durumda antibiyotiklerle tedavi gerektiren ciddi bakteriyel enfeksiyon olasılığı bir aylıktan küçük bir yeni doğanda %20-25, 1-3 aylık bebeklerde %5-10, 3 aylıktan daha büyük bebek ve çocuklarda %3-6 oranındadır. Bu ciddi enfeksiyonların bazı laboratuvar yöntemleriyle erken dönemde saptanması veya tahmin edilmesi suretiyle erken dönemde tedavisi mümkündür. Başlangıçta belirti vermese bile bir idrar yolu enfeksiyonunun laboratuvar tetkikleriyle tanısı mümkündür.

Ateş dışında belirti vermeyen enfeksiyon ve hastalıklar

Bebek ve çocuklarda ateş dışında belirti vermeyen enfeksiyonlar, çoğunlukla virüslere bağlıdır. Bu enfeksiyonlar içinde en sık görülenleri beşinci hastalık, altıncı hastalık, enfeksiyöz mononükleoz (öpücük hastalığı), sitomegalovirüs (CMV) enfeksiyonu, yaz mevsiminde salgınlar yapan enterovirüsler (yaz ishali ve viral menenjit etkenleri), adenovirüs enfeksiyonları, hepatit virüs enfeksiyonları ve daha nadiren hastalık yapan diğer virüslerdir.

Bunlardan altıncı hastalığın etkeni, insan herpesvirüs tip 6 (HHV-6)‘dır. Belirti vermeksizin erişkilerin solunum yolu salgılarında bulunabilen bu virüs kolaylıkla bebeğe bulaşır. Hastaların sadece %20‘sinde yüksek ateşle seyreder, çoğunda ise belirtisizdir. Üç-yedi gün süren ve başka herhangi bir belirtinin eşlik etmediği ateş birden düşer ve ay dönemde yaygın deri döküntüsü başlar. Hastalık çocukluk çağında bağışıklık bıraktığından erişkinlerde görülmez. Selim bir hastalık olup kendiliğinden iyileşir, önceden sağlıklı olan insanlarda sekel bırakmaz. Tedavide antibiyotik veya antiviral ilaçlar kullanılmaz. Bağışıklık sisteminin baskılandığı kanser ve organ nakli gibi durumlarda daha önceden hastalığı geçirmemiş çocuklarda nadiren ciddi enfeksiyon tablosuna yol açabilir.

Beşinci hastalık etkeni Parvovirüs B19‘dur. Genellikle okul çocuklarında görülür ve hastaların sadece %15-30‘unda ateş vardır. Erişkinlerin %50‘sinden fazlasının kanında bu enfeksiyonu çocukluğunda geçirdiğini gösteren antikor saptanır. Solunum yolu salgılarıyla bulaşır. Büyük çocuk ve erişkinlerde eklem iltihabı şeklinde belirti verebilir. Hastalık sağlıklı kişilerde selim seyirlidir. Kendiliğinden iyileşir, özgün bir antiviral tedavisi yoktur. Orak hücre anemisi olan hastalarda bu enfeksiyon sırasında aplastik kriz denilen derin kansızlık görülebilir. Bağışıklık sistemi yetersiz çalışan hastalarda bu enfeksiyon geçirilirse daha ağır seyreder.

Halk arasında öpücük hastalığı olarak da isimlendirilen enfeksiyöz mononükleoz, Epstein-Barr virüsü (EBV)‘nün neden olduğu enfeksiyondur. Salgılarla bulaşır. Özellikle bebeklerde hiç belirti vermeden geçirilebileceği gibi, daha büyük çocuklar ve erişkinlerde yüksek ve uzun süreli ateş, deri döküntüsü, ciddi bademcik iltihabı ve solunum yolu tıkanması, karaciğer ve dalak büyümesi, hepatit, kemik iliği yetmezliği gibi ağır bir tablo ile de seyredebilmektedir. Hastalığın tanısı kan testleri ile konur, özgün bir tedavisi yoktur, kendiliğinden iyileşir. Burun-yutak kanseri ile Burkit lenfoması denilen bir tür lenf kanserine neden olabilmektedir.

CMV enfeksiyonu da EBV enfeksiyonuna benzer hastalığa neden olmaktadır. Erişkinlerin %50-80‘inde her iki virüse karşı bağışıklık sağlayan antikorlar bulunabilmektedir.

Sonuç olarak, kaynağı belirlenemeyen ateşi olan bebek ve çocuklarda titiz bir öykü, muayene ve yakından takip gerekmekte, menenjit ve kan akımı enfeksiyonu gibi tedavisi erken dönemde mümkün olan hastalıklar gözden kaçırılmamalı, bunun yanında bu ateşli hastalıkların çoğu virüslere bağlı olduğu için gereksiz antibiyotik tedavisi uygulanmamalı, antibiyotikler, akılcı yaklaşımlar ve protokollere bağlı kalınmalı, bu hastalar mümkünse Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları uzmanlarının gözetiminde tedavi edilmelidir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp