Ateroskleroz (damar Sertliği): Damar Sağlığının İkinci Göstergesidir

Ateroskleroz (damar Sertliği): Damar Sağlığının İkinci Göstergesidir : Damarsal yaşlanmanın en önemli ikinci bulgusu aterosklerozdur. Ateroskle- roz, basit olarak, damarların duvarında lipit ve yağ birikimidir. Bu daralma da damar içinde pıhtı oluşumuna yol açarak kalp krizi ve inmelerin sebebini oluşturmaktadır. Kan basıncı yüksekliği damarların sertleşmesinin bir göstergesidir.Peki, damarlarda lipit ve yağların birikme sebebi nedir? Bu sorunun yanıtı tam olarak aydınlatılamamıştır. Bilim adamları, enflamasyon ve artmış kan hücumunun tetikleyici rol oynadığını iddia etmektedir.

Sonuç olarak kandaki kolesterolünüz -özellikle LDL-kolesterol- yükseldikçe sorun daha çözülmez bir hal almaktadır.Karşımıza sıkça çıkan iki tip kolesterol vardır. LDL-kolesterol, yani düşük yoğunluklu kolesterol, damarlarda yağ birikimini hızlandırır ve kötü olarak bilinir. HDL-kolesterol, yani yüksek yoğunluklu kolesterol, damarda yağ birikimini önlemeye çalışır ve iyi kolesterol olarak bilinir. Bu yüzden LDL-koleste- rolü düşük, HDL-kolesterolü yüksek tutmak isteriz.işte bu nedenlerle, sağlıklı damarlara sahip olmanın öncelikli şartı, iyi kontrol edilmiş kolesterol ve trigliserit düzeyleridir.Yapacağınız tek şey kandaki kolesterol düzeyinizi öğrenmek için bir labora- tuvara başvurmaktır.

Toplam kolesterol ya da zararlı kolesterol olan LDL-ko- lesterolü ölçtürmek için açken de, tokken de kan verebilirsiniz. Trigliserit ve HDL-kolesterolünüzü ölçtürecekseniz kan alınmadan önce on iki saat süreyle bir şey yiyip içmemelisiniz.ideal kolesterol değerleri için verilen rakamlar sıklıkla değişmekle birlikte genel olarak kabul edilen değerler içerisinde güvenilir olanlardan birisi toplam kolesterol düzeyinin faydalı kolesterole oranıdır. (Toplam kolesterol: HDL-kolesterol.) Bu oranın güvenilirliği üzerinde genelde fikir birliği mevcuttur.

Oranın 4’ün altında olması düşük risk düzeyini, 4-6 olması orta risk düzeyini, 6’nın üzerinde olması ise yüksek risk düzeyini işaret etmektedir. LDL-kolesterol düzeyini 100 mg’ın altına indirmek ve bu düzeylerde sürdürmek, HDL kolesterolü ise 55 mg ve üzerinde tutmak gerekmektedir.Damarsal yaşlanma kadınlara göre erkeklerde hem daha sık, hem de daha erken yaşta olmaktadır. Kadınlarda bu olay genellikle menopoza kadar başlamaz.Bazı popülasyon ya da ailelerde damarsal yaşlanmaya yatkınlık söz konusudur. Örneğin erkekseniz ve ailenizde (baba, kardeş, amca) özellikle altmış beş yaş altında kalp krizi ve inme öyküsü varsa, erken yaşta ateroskleroz riskiniz yüksektir.

Aynı şey aşırı kilosu olanlar için de geçerlidir. Özellikle kolesterol ve kan basıncı da yüksek ise, risk daha da artmaktadır.Herkesin, damarlarını genç tutmak için uygulayabileceği basit yöntemler vardır. Her gün bir aspirin kullanmak, vitamin C ve E’yi düzenli olarak tüketmek damarları korur. Bu basit yöntemlerle damarlarınızı olduğundan daha genç kılabilirsiniz. Düzenli diş fırçalamak dahi, yaşlandıkça zayıflayan immün (bağışıklık) sistemi nedeniyle kolaylaşan diş hastalıklarına karşı bizi korur.

Dişlerde enflamasyona yol açan bakteriler, bağışıklık sistemini tetikleyip, damarlarda enflamasyon ve şişmelere yol açabilir.Homosistein düzeyinin kontrolünün de damar sağlığını korumanın şartlarından biri olduğu bilinmelidir. Homosistein, et ürünlerinden alman bir amino- asittir. Yeterli miktarda folik asit, B6 vitamini ve B12 vitamini alındığında bu madde zararsız bir başka aminoaside dönüştürülür. Homosisteini bu zararsız aminoaside yeterince çeviremeyenlerde kan homosistein düzeyleri yüksek kalır.

Erken yaşta kalp rahatsızlıkları ya da felçlere bağlı ölümler, damar tıkanmaları gibi sorunlar gelişir.Her gün düzenli olarak folik asit (400 mg), B6 vitamini (10 mg) ve B12 vitamini (100 mg) kullanımı, homosistein düzeylerini arzu edilen düzeylere (yüzde 9 mol/L) indirir. Diğer taraftan bol miktarda yeşil yapraklı sebze ve tahıl ürünleri tüketilmesi, portakal suyu içilmesi ve alkol tüketiminin sınırlanması homosistein düzeyinin kontrolünü kolaylaştırır.Aspirin damarlarda pıhtı birikimini “prostaglandin” sistemini etkisiz halegetirerek önler.

Prostaglandin sistemi birtakım enzimlerle trombositlerin birbirine yapışmasını sağlar.Aspirinin enflamasyonu engellediği ve yeni kan damarlarının durumuna yardım ettiği yolunda da bulgular vardır.Son çalışmalarda ortaya konan en önemli bulgulardan biri, aspirinin inme riskini azalttığıdır. Hatta Alzheimer hastalığı insidansım azalttığı dahi gösterilmiştir.Eğer kırk yaşının üzerinde bir erkek ya da menopoza ulaşmış bir kadınsanız, her gün bir aspirin alarak damarlarınızı gençleştirmeye başlayabilirsiniz.

Birçok çalışma, aspirinin kardiyovasküler hastalıkları önlemede yararlı olduğunu göstermiştir. Aspirin (81-325 mg/gün) kalp krizi riskini azaltır.Düzenli olarak E vitamini (günde 200-400 mg) ve C vitamini kullanmak(günde 1 g) damarlar üzerinde koruyucu etki gösterir. E vitamininin aspirinle birlikte kullanıldığında başarı şansı artmaktadır.

Omega-3 yağları olan EPA ve DHA’nın da damarları aterosklerozun yıpratıcı etkilerinden koruduğu düşünülmektedir. Günde 2-3 g balık yağı ya da 810- 1 600 mg EPA-DHA kombinasyonu kanı inceltir, zararlı kolesterolün damar duvarı üzerine olan zararlı etkilerini engeller.Sonuç olarak, doğru ve akıllı beslenme alışkanlıkları edinerek, daha düzenli ve sürekli egzersiz yaparak, kan basıncınızı ve kan şeker, ürik asit, kolesterol, trigliserit düzeylerinizi izleyerek, özenli bir homosistein düzeyi takip ederek, daha çok omega-3 kaynağı, E vitamini bakımından zengin sebze ve meyvelere yönelerek, ruhsal yaşamınıza özen gösterip psikolojik sorunlarınızı çözümleyerek, stresle baş etme yöntemlerini uygulayıp, iyimser ve olumlu bir yaşam sürerek, sigaradan ve alkolden kaçınarak damar sağlığınızı daha iyi koruyabilirsiniz.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp