Apandisit Ameliyatı Sonrası Beslenme

Apandisit Ameliyatı Sonrası Beslenme

Postoperatif beslenme programının amacı ameliyat sonrası hastanın hızlanmış metabolik faaliyetlerinin ihtiyaç duyduğu enerji ve besin öğelerinin tam olarak karşılanarak hızla iyileşmenin sağlanmasıdır. Genellikle büyük ameliyatları takip eden 24 saat boyunca hastalar sadece intravenöz solüsyonla beslenmektedir. Bu solüsyonlar genellikle su, dekstroz, elektrolitler, vitaminler ve medikal ilaçları içerir. Ameliyat sonrası bir hastanın ortalama enerji ihtiyacı kilogram başına 35 ile 45 kalori arasındadır bu da 70 kilogramlık bir birey için günlük yaklaşık 3000 kalori demektir ki bu enerji ihtiyacını solüsyonlarla karşılamak zordur. Dolayısıyla hasta oral beslenmeye geçemediği sürece günlük enerji açığı oluşacaktır. Aradaki enerji açığını karşılamak için vücuttaki yağ depoları kullanılır ancak en kısa zamanda enerji alımı arttırılmalıdır. Aksi takdirde uzun süreli enerji açığında vücudun kas dokularında da yıkımlar oluşacaktır.

Proteinler vücut dokularının yapımında, ödemin kontrolünde, yağların taşınmasında, şokların engellenmesinde, enfeksiyonlara karşı direnç sağlanmasında gerekli olduğu için operasyon sonrası gereksinimi artar, dolayısıyla günlük 80-100gr. Protein içeren bir diyet önerilebilir. Ayrıca ekstra mineral ve vitaminde gerekebilir.

Postoperatif hastalarda barsak sesleri peristaltizimin en önemli göstergesidir. Başlangıçta hastaya buz küpleri verilebilir, eğer tolere ediliyorsa sıvı bir diyetle başlanır. Sıvı diyetten normal bir beslenmeye geçiş bazen aşama aşama olabildiği gibi bazen de hastanın durumu ve ameliyatın türüne göre hızlı bir şekilde olabilir. Ameliyat sonrası bir hasta genelde 1 ile 4 gün arsında normal beslenmesine başlayabilir. Eğer hasta yemek tüketemiyorsa parenteral veya enteral beslenme gerekebilir.

Bazen gastrik operasyon geçirmiş hastalarda yemek yedikten 15-30 dakika sonra dumping sendromu gelişebilir. Bu durum baş dönmesi, halsizlik, kramp, kusma ve ishal gibi semptomlarla kendisini gösterebilir. Bunun nedeni besinlerin mideden ince barsaklara hızlı bir şekilde ilerlemesidir. Bu hızlı geçişin etkisi ile insülin salınımında da hızlı bir artışa neden olmaktadır.

Dumping sendromunu engellemek için karbonhidrattan kısıtlı, protein ve yağdan zengin bir beslenmeye geçmek gereklidir. Karbonhidratlar mideyi protein ve yağa oranla çok daha hızlı bir şekilde terk ederler. Yemeklerle birlikte sıvı tüketilmemeli ya da en fazla sıvı tüketimi yarım bardak olmalıdır. Böylece mide hacmini sıvı ile doldurmak yerine gerekli besin öğeleriyle doldurulmuş olur. Yemekten 30 dakika sonra sıvı tüketilebilir. Öğün sayısı arttırılarak midenin aşırı doldurulmasından kaçınılmalı, az ve sık beslenme sağlanmalıdır. Gastrik operasyonlardan sonra bazı hastalar sütü tolere edemeyebilir dolayısıyla hastanın durumuna göre süt önerilmelidir.

Ameliyat sonrası hastanın besin tüketimi yakından takip edilmelidir. Çünkü hastanın beslenmesi iyileşme sürecinde çok önemli rol oynamaktadır. Hastanın iştahı kapandığında bu durum diyetisyen tarafından gözlenmeli ve hastanın sindirimine ve iştahına uygun bir beslenme yöntemi seçilerek hastanın iyileşebilmesi için gereksinimleri karşılanmalıdır. Hasta oral yolla beslenirken besinleri yavaş tüketmesi ve hava yutmasını engellemek için gerekli uyarıların yapılması sağlanarak oluşabilecek abdominal distansiyon ve ağrıların önüne geçilmelidir.

Apandisit Belirtileri Nasıl Anlaşılır?

Apandisit belirtileri, en azından ilk aşamalarda görülen belirtiler gaz, fazla yemek sonrası yaşanan ağrılar, böbrek ya da karın bölgesinde bulunan diğer organların ağrılarıyla karıştırılabilir.
Yaşadığınız belirtilerin apandisit nedeniyle olup olmadığını evde uygulayabileceğiniz aşağıdaki yöntemlerle anlayabilirsiniz.

Apandisit Ağrısı
Ağrı bel bölgesi genelinde, göbek deliği hizasında görülebilir.
Genele yayılan ağrılar donuk ve süreklidir. Ancak karnın sağ alt kısmını doğru ilerledikçe ağrı şiddetlenir ve “bıçak gibi” olarak tabir edilen ağrılar yaşanabilir.

Sağ bölgedeki ağrı genellikle kalça kemiğinin hemen üst kısmına denk gelmektedir.
Karnınıza hafifçe bastırın. Dokunmak bile özellikle karnın sağ kısmında ağrıya neden oluyorsa doktorunuzu aramanız gerekir.
Karın bölgesine bastırdığınızda bu bölge normalden daha sert ya da şiş hissediliyorsa (ağrıyla birlikte) apandisit olabilir.
Apandisit ağrısı yürümenizi zorlaştırabilir. Ayağa kalkın ve yürüyün, yürürken dahi ağrı yaşıyorsanız bunun nedeni apandis iltihaplanması olabilir.
Ek olarak fetüs pozisyonunda kıvrılarak yatmak ağrıyı hafifletiyorsa ağrı büyük ihtimalle apandisit yüzünden oluşuyordur.
Nedeni ne olursa olsun bu ağrılar geçmiyorsa ve şiddetleniyorsa vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna gitmeniz önerilir.

Apandisit Teşhisi Nasıl Konur?

Apandisit belirtileri; safra kesesi sorunları, mesane ya da idrar yolu enfeksiyonu, Crohn hastalığı, gastrit, bağırsak enfeksiyonu ve yumurtalık sorunları da dahil olmak üzere diğer rahatsızlıkların belirtileri ile benzeştiği için tehisi her zaman kolay olmaz.
Doktorunuz tam teşhis koyabilmek için aşağıdaki muayeneleri yapabilir ve bir takım testler isteyebilir:
  • İltihabı belirlemek için karın bölgesi muayenesi
  • İdrar yolu enfeksiyonunu elemek için idrar testi
  • Rektal muayene
  • Kanda iltihap olup olmadığını anlamak için kan testi
  • Karın bölgesini incelemek için CT taraması ya da ultrason
Apandisit Tedavisi Nasıl Yapılır?
Apandisin alınması için yapılan “apandisit ameliyatı” standart tedavi yöntemidir. Hatta bazı durumlarda apandisin alınması için “apandisit şüphesi” bile yeterli kabul edilir.

Apandis iltihaplıysa öncelikle iltihap akıtılır bunu takiben 1 hafta içinde apandisit ameliyatı gerçekleştirilir.
Apandisit ameliyatı hastaya “genel anestezi” uygulanarak gerçekleştirilmektedir. Cilt yüzeyinde yaklaşık10 cm’lik bir bölge açılarak apandis alınır.
Apandis patlamışsa ve iltihap karın bölgesine yayılmışsa operasyon sırasında bu iltihap temizlenir.

Genel olarak hasta ameliyattan 12 saat sonra ayağa kalkıp hareket edebilmektedir. Normal aktivitelere geri dönülmesi 2-3 hafta kadar sürebilir.
Ameliyat, ucuna video kamera tutturulmuş ince bir tüp olan “Laparaskop” ile yapılırsa hem yara izi daha küçük olur hem de ameliyat sonrası toparlanma süresi kısalır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp