Antibiyotikler: Sinüzit Tedavisinin Temeli

Antibiyotikler: Sinüzit Tedavisinin Temeli :

Doktorlar her yıl sinüziti olan kişiler için yüz milyonlarca dolar değerinde antibiyotik yazmaktadır. Bu bakteri kırıcı ilaçlar genellikle etkilidir. çoğu vakada antibiyotikler enfeksiyona neden olan bakterileri ortadan kaldırır, iltihaplanan mukozanın küçülmesine ve sinüslerinizin temizlenmesine olanak verir.

Ne yazık ki her zaman bu kadar doğrudan olmaz. Antibiyotikler bazen sıkıntıya neden olan bakterileri ortadan kaldıramaz ya da sadece geçici bir iyileşme sağlar ve ilacı keser kesmez semptomlar geri gelir. Ayrıca antibiyotikler pahalı olabilir ve yan etkileri olabilir.

O halde sinüzit için kullanılan antibiyotiklerin dünyasına bir göz atalım: Nasıl işe yarıyorlar, hangi farklı tipleri var, faydaları sakıncaları neler.

Semptomların Geçirilmesi

Hap şeklinde alınan antibiyotikler midede emilir ve kan yoluyla tüm bedene dağılır. Sonuç olarak bedende kan akımının bol olduğu yerlerde etkilidirler. Sinüslerinizin içindeki bol damarlı mukoza zarları, çoğu sinüs enfeksiyonunda bakterileri hızla öldürecek yeterli dozda antibiyotiği geçirebilir. Tipik olarak kırk sekiz.

Saat içinde semptomlarınızda bir gelişme fark edersiniz. Ağrı azalır, ödem iner ve koyu kıvamlı mukus incelir. Geniz akıntısında geçici bir artış fark edebilirsiniz-bu antibiyotiğin işe yaradığının bir işaretidir. Öte yandan sinüs boşluğunu mukus ve irinle dolduran şiddetli bir enfeksiyonda sinüsün merkezinde antibiyotiği geçirecek yeterli kan tedariki olmayabilir. Sıvı içinde yaşayan bakteriler çoğalmaya devam eder; bu nedenle sinüslerin tamamen açılmasına ve enfeksiyona yol açan bakterilerin atılmasına olanak verecek kadar bakterinin öldürülmesi günler değil haftalar alabilir.

Ayrıca antibiyotikler bazen bakterilerin antibiyotiğe dirençli olmasından dolayı başarısız olur (bak. "Sinüzit ve Antibiyotik Direnci" başlıklı kutucuk).

Eğer on günün ardından enfeksiyonda iyileşme belirtileri görülmezse ya da enfeksiyon geçtiği halde birkaç hafta içinde tekrarlarsa doktorunuzun iki seçeneği vardır: Sie ilk aldığınız antibiyotiği daha uzun bir süre kullandırmak ya da daha fazla tip bakteriyi öldüren farklı bir antibiyotik (bunlar geniş spektrumlu antibiyotik olarak bilinir) denemek. Kronik sinüs enfeksiyonlarında bir antibiyotiğin üç hafta ya da daha uzun süreli verilmesi az rastlanır bir durum değildir. Başarı ihtimalini artırmak için tüm tertibi bitirmek önemlidir. Antibiyotik Seçmek

Doktorun bakış açıcından bir sinüzit vakasında "en iyi" antibiyotiği seçmek bir tahmin işi olabilir. Neden böyledir?

Birincisi kronik sinüzit tedavisinde farklı antibiyotiklerin etkinliği üzerinde korkunç bir enformasyon eksikliği var. ABD Gıda ve ilaç İdaresinin (FDA) henüz kronik sinüzit tedavisi için tek bir antibiyotiğe bile onay vermediğini öğrenmek sizi şaşırtabilir.

Akut sinüzit tedavisi için pek çok antibiyotiğe onay verilmiştir, doktorlar da aynı antibiyotikleri kronik sinüzit için vermektedir. Sonuç olarak ilaç üreticilerinin devletin onayını almaya çalışmak için pek teşvik edici bir nedeni bulunmamaktadır-kronik sinüzit tek bir hastalık değil pek çok hastalığı içine alan bir spektrum olduğundan bu zor ve pahalı bir teşebbüstür. Bu nedenle kronik sinüzit için bir antibiyotiğin diğerinden daha üstün olduğunu gösteren bilimsel bir veriye sahip değiliz, keza en iyi doz ve doz süresi konularında da.

Tedaviye ilişkin diğer bir ikilem de enfeksiyona neden olan bakteriyle ilgilidir. 5. Bölümden hatırlarsanız akut sinüzit vakalarının çoğunda hastalığa üç bakteriden biri neden olmaktadır:

Strcptococcus pncumonise, Haemophilus intlııenzae ve Morasella catarrhalis. Kronik sinüzit daha karmaşıktır. Daha fazla potansiyel suçlusu vardır, yani enfeksiyona iki ya da daha fazla tip bakteri neden olur.

Staphylococcııs surcus (Staf eureus ya da sadece Staf olarak da adlandırılır) adlı bakterinin kronik sinüs enfeksiyonu kültürlerinde en sık rastlanan yaratık olduğunu biliyoruz, vakaların yaklaşık yarısında görülüyor. Kulağa tuhaf gelen bir dizi diğer bakteri türü de bulunabilir, bunlar arasında Pseudomonas, Klcbsiclls, Peptostreptococcus, Pusobectaium ve Bacteroides vardır.

Sinüzit ve Antibiyotik Direnci

Doktorunuzun bir antibiyotik verirken göz önüne aldığı önemli bir unsur bakterilerin direncidir. Toplumsal düzeyde, bir antibiyotik ne kadar sıklıkla verilirse bakterilerin o antibiyotiğe direnç geliştirmesi o kadar muhtemeldir.

Araştırmacılar bakteri ordusuyla biteviye savaş içindeler. Yeni geliştirilen antibiyotikler başlangıçta oldukça etkili oluyor, ama direnç geliştikçe zaman içinde etkinliklerini kaybediyorlar.

Bazı bakteriyel enfeksiyonlar ölümcül olabilir, özellikle akciğerler ya da beyin gibi hayati organlara ulaşırlarsa; bu nedenle etkili antibiyotik cephaneliğini elde tutmak ciddi bir küresel sağlık meselesi dir. Antibiyotik direncine katkıda bulunan en büyük problem gereksiz antibiyotik kullanımıdır. Örneğin, genellikle gereksiz yere bakterilerin değil virüslerin neden olduğu soğuk algınlıklarında verilmektedir. Antibiyotikler virüslere karşı etkili değildir. Diğer taraftan sinüzite bakteriyel enfeksiyon neden olur. Bu nedenle de tedavisinde antibiyotiklerin haklı bir yeri vardır.

Kronik enfeksiyon bulunan sinüslerde Esciıerichis eoli (E. coli) geliştiğine rastlamak bile o kadar nadir görülen bir durum değil. 1993'te hamburgerlerde kullanılan ete E. eoli bulaştığında fast food tipi restoranlarda muhtelif ölümlere rastlandığını belki hatırlarsınız. Neyse ki sinüs enfeksiyonlarına neden olan E. Eoli aynı tipte değil, bunları uygun antibiyotiklerle tedavi etmek nispeten kolay.

Kronik enfeksiyona neden olabilen bakterilerin çok çeşitli olabilmesinden dolayı kültür alınarak yapılacak tedavi uygun antibiyotiğin seçilmesinde en doğru yoldur. KBB doktorları erıdoskopik muayene sırasında sinüsten irin aktığını görürse, bir kulak çubuğuyla örnek alınabilir. Bu örnek derhal bir kültür tabakasına alınır ve inkübasyona bırakılır.

Beş ila yedi gün sonra bir laboratuar teknisyeni gelişen bakteriyi belirler ve hangi antibiyotikleşiri etkili olduğunu görmek için birtakım testler yapar. Bu erıformasyonla donanan KBB doktoru işe yarama ihtimali yüksek bir antibiyotik verebilir.

Antibiyotik Sınıflar

Kronik sinüzit tedavisinde kullanılan başlıca dört sınıf antibiyotik vardır-penisilinler, sefalosprinler, makrolidler ve kinolonlar. Bunların yanı sıra birkaç da alt seviyede kategori vardır. Bu antibiyotiklerin pek çoğunun jenerik ve marka isimlerini gösteriyor.

Penisilinler

Eski moda penisilinler artık sinüzit tedavisinde kullanılmıyor, çünkü bir dizi bakteriye karşı etkinliklerini yitirmiş durumdalar. Bunun yerine penisilinin bir türevi olan amoksisilin kullanıyoruz.

Amoksisilin genellikle etkilidir, ama hastaların yaklaşık üçte birinde dirençli bakteri olacaktır. Hal böyleyken bile düşük maliyeti ve düşük seviyedeki yan etkileri nedeniyle kronik sinüzit teşhisi konulan birine verilen ilk antibiyotik genellikle amoksisilin olmaktadır.

Amoksisilin işe yaramazsa ya da doktor işe yaramayacağını düşünürse+yaygın alternatif amoksisilin ile genellikle amoksisili nin etkin olmasını önleyen bir enzimi durduran bir ilaç olan klavularıatı bir arada içeren Augmentin' dir. On ila yirmi bir günlük Augmentin tedavisi enfeksiyona yakalanan kronik sinüzit hastalarının çoğu için etkin bir tedavidir.

Sefalosprinler

Sefalosprinler sinüzit tedavisinde penisilinlere iyi bir alterrıatiftir; Amoksisiline veya Augmentine cevap vermeyen kronik sinüzit vakalarında yaygın olarak kullanılırlar. Sefalosprinler Staph aureuslara karşı yüzde 90 durumda etkilidir. Staj, ameliyat sonrası enfeksiyonun yaygın bir kaynağı olduğundan sinüs ameliyatını takiben yaygın olarak bir tertip sefalosprin verilir. Makrolidier

Makrolidler sinüzit hastalarında çok etkili olduğu bilinen güçlü bir antibiyotiktir. Penisiline ve amoksisiline alerjisi olan hastalarda faydalıdır. Zitromax ve Ketek (bunlar aslında ketolidler adı verilen benzer bir antibiyotik sınıfına mensuptur) akut alevlenmeler için önceden hazırlanmış beş günlük tertipler halinde bulunabilir.

Kinolonlar

Kinolonlar bir başka geniş spektrumlu antibiyotik sınıfıdır. Özellikle dirençli sinüs enfeksiyonlarının nedeni olabilen Pseudomonas gibi gram-negatif olarak bilenen bakterilere karşı özellikle etkilidir. Bu nedenle genellikle, sinüs enfeksiyonları diğer sınıf antibiyotiklere cevap vermediğinde son çare olarak kullanılırlar.

Diğerleri

Sinüzit için birkaç çeşit antibiyotik daha kullanılır. Trimetoprim ile sulfametoksazol birlikte (Setrin, Bactrim) etkilidir, ancak kimi zaman ciddi boyutlara ulaşabilen alerjik reaksiyonların yaygın bir nedeni olan sülfür içerirler.

Klindarnisin (Cleocin), anaerobik olarak bilinen, yani yaşamak için oksijene gerek duymayan güçlü bir tip bakteriye karşı etkilidir. Uzun süreli kullanımda bu antibiyotik ishale neden olabiLir. Linezolid (Zyvoxid) staf bakterilerin dirençli bir tipinin (metisiline dirençli Staph eureus ya da MRSA adı verilir) neden olduğu sinüzitleri tedavi etmekte etkindir, ama son derece pahalıdır ve bu nedenle en zor vakalar için ayrılır.

Yan Etkileri En Aza İndirmek

Tüm antibiyotikler sizi yan etki riskine sokar, geniş spektrumlu antibiyotiklerin genellikle daha fazla ciddi yan etkisi vardır. Doktorunuz muhtemelen yazdığı antibiyotiğin yan etkilerini size anlatacaktır. Burada her yan etkiyi ele almak yerine en yaygın olanları tartışacağım:

• Alerjik reaksiyonlar. Antibiyotik alındığında kişilerin bağışıklık sistemlerinde tetiklenen gerçek alerjik reaksiyonlar nadirdir; bu vakalar tüm yan etkiler içinde sadece yüzde 5 ila 10'una karşılık gelir. Ancak bu reaksiyonlar ciddi boyutta olabilir. En ciddi alerjik reaksiyonlar arasında kurdeşen, boğaz şişmesi ve ilacı aldıktan kısa bir süre sonra nefes almada zorluk bulunur.

Anafilaksi olarak bilinen bu semptomlar yerfıstığı ve arı sokmasına şiddetli alerjisi olan insanlarda görülen alerjik semptomlara benzer ve acil serviste derhal müdahale gerektirir.

Antibiyotiklerden kaynaklanan dalma yaygın ancak daha az ciddi alerjik reaksiyon deri döküntüsüdür. çoğu zaman ilacı almaya başladıktan sonra birkaç gün içinde meydana gelir. Bu durumda arıtibiyotiği hemen kesin ve doktorunuza haber verin.

• Mide problemleri. Mide bulantısı ve ishal gibi gastrointestinal yan etkiler antibiyotiklerin en yaygın yan etkilerdir. Bu gibi problemler sefalosporinler, makrolidler ve kinolonlar söz konusu olduğunda penisiline kıyasla daha sık görülür.

İshal görülebilir, çünkü antibiyotikler sinüslerinizdeki bakterileri öldürmenin yanı sıra bağırsaklarınızda bulunan gıdaları sindirınenize yardımcı bakterileri de bertaraf eder. Gastrointestinal yan etkiler boş midede daha kötü olur, genelde bu nedenle antibiyotikleri gıdayla birlikte almak bu yan etkilerinden kaçınmanıza ya da bunları azaltmanıza yardımcı olur. Günde bir ya da iki kez 170 gram yoğurt yemek de yardımcı olabilir. Bu, sindirime yardımcı bakteriler sağlar.

• Kadınlarda mantar enfeksiyonu. Antibiyotikler normalde vajinada yaşayan mikroorganizmaların dengesini de bozabilir. Antibiyotikler antifungal etki eden bakterileri baskılar, bu da mantar oluşumuna neden olur.

Bu gibi mantar enfeksiyonları-nı tedavi etmek için kullanılan ilaçlar topikal merhem şeklinde reçetesiz ve hap şeklinde reçetcli bulunabilmektedir.

• Güneş ışığına karşı hassasiyet. Kinolon arıtibiyotiği alındığında cilt güneş ışığına karşı olağan olmayan bir hassasiyet gösterir. Cipro ya da benzer bir antibiyotik alırken güneşe maruz kalırsanız özellikle kötü güneş yanıklarınız olabilir, bu nedenle mutlaka bir şapka takmalı ve güneş kremi sürmelisiniz.

• Nahoş tat. K1acid gibi bazı makroliciler metalik bir tat verir.

• İlaç etkileşimi. Antibiyotikler aldığınız diğer ilaçlarla etkileşime girebilir; özellikle de tansiyon ilaçları, kan inceltici ilaçlar ve nöbet ilaçlarıyla. Her zaman doktorunuza aldığınız diğer ilaçlarla ilgili bilgi verin.

• Hamilelik üzerinde etkiler. Antibiyotikler dahil tüm ilaçlar hamilelilikte risk teşkil eder. Doğum uzmanı doktorunuz hamilelikte hangi antibiyotiklerin en güvenli olduğu konusunda size tavsiyede bulunabilir.

Kısa ve Uzun Süreli Kür

Sinüzit için tipik antibiyotik kürü on ila on dört gün sürer. Daha ciddi enfeksiyonlar için bu kür üç ila altı haftaya uzatılabilir. Öte yandan bazı durumlarda hastalar tipik kürlere göre daha kısa ya da uzun süreli verilen antibiyotik kürlerinden fayda görebilir.

Kısa süreli antibiyotik olarak Zitromax ve Ketek gibi üç ila beş günlük paketler halinde piyasaya sürülen daha yeni ve güçlü antibiyotikler vardır. Bu gibi kısa süreli kürler akut sinüziti olanlar kadar akut alevlenmeler gösteren kişilerde etkilidir. Öte yandan şiddetli enfeksiyonları olanlar için daha az etkili olabilir.

Diğer uçta düşük doz, uzun vade stratejisi bulunur. Bu, tekrar tekrar verilen genel süreli antibiyotik kürlerinin ardından sinüs enfeksiyonlarına yakalanmaya devam eden hastalar için uygun olabilir. Bu tip kürlerde normal günlük dozun yarısı alınır ve tedavi iki ila altı ay devam eder. Teoride bakteri sayısını uzun süre düşük tutmak iltihaplanan mukoza zarlarının iyileşmesi için zaman sağ-lar. O zaman sinüsler daha iyi akıntı sağlar ve gelecekte enfeksiyon olasılığı azalır.

Doktorlar geçmeyen kulak enfeksiyonu olan çocuklar üzerindeki başarısına dayalı olarak bu taktiği kullanmaya başladılar. Potansiyel sakıncası bakterinin antibiyotiğe direnç geliştirebilmesidir; bu nedenle potansiyel faydası karşısında bu yan etki riski de dikkatlice tartılmalıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp