Anemi Nedir ?

Anemi Nedir ? :

Demir eksikliği, aneminin en yaygın nedenidir. Ancak demir eksikliğinin, en son safhasının anemi olduğu belirtilmelidir. Enerji üretiminde ve metabolizmada bulunan demire bağımlı enzimler, düşük demir seviyelerinden ilk etkilenecek olanlardır. Vücuttaki demir deposunu en iyi şekilde tespit eden laboratuar testi serum fetretindir.

Demir eksikliği riski en yüksek olanlar; iki yaşından küçük çocuklar, ergenlik çağındaki kızlar, hamile kadınlar ve yaşlılardır. Yapılan çalışmalar bu gruplardaki kişilerin yüzde otuz ila yüzde ellisinde demir eksikliği bulunduğunu göstermiştir. Örnek olarak, sağlıklı ve genç kadınların yüzde otuz beş ila yüzde elli sekizinde belli bir derece demir eksikliği bulunmaktadır. Hamile kadınlar için ise bu sayılar daha da yüksektir.

Demir eksikliğinin sebebi, artan demir gereksinimi, besinlerden alımının azalması, eksik demir emilimi veya kullanımı, kan kaybı veya bu faktörlerin bir bileşkesi olabilir. Artan demir gereksinimi bebeklerin büyüme döneminde, ergenlik çağında, kadınların hamilelik zamanında ve emzirme döneminde görülür. Bu¬günlerde hamile kadınların çok büyük bir bölümüne demir desteği sağlanmaktadır çünkü bu dönemde dramatik biçimde artan demir ihtiyacını besinler yoluyla sağlamak genellik gesinde, özellikle de vejetaryen diyetin uygulandığı bölgelerde beslenme sırasında yetersi: demir alımı vardır.

Tipik olarak gelişmiş ülkelerdeki bebek diyetlerinde (fazlaca süt ve tahıl) demir eksikliği de mevcuttur. Yüksek kalorili ve besin değe düşük olan besinler ("junk food") tüketen ergenlik çağındaki bir kişide demir eksikliği riski yüksektir. Ancak, bir toplumda demir yönünden eksik beslenme riski en yüksek olan nün kesimi, düşük gelirli yaşlı nüfustur.2 Bu durum yaşlılarda demir emiliminin azalmasıyla da: da karmaşık hale gelmektedir. Bu azalmaya er çok yaşlılarda yaygın şekilde görülen bir sorur olan midede eksik hidroklorik asit salgılanma neden olur.

Demir emilimindeki azalmanın diğer nede leri ise kronik ishal veya kötü emilim, mide: bir ameliyatla alınması ve anti asit kullanımı c Çocuk doğurma yaşında olan kadınlarda k. kaybı, demir eksikliğinin ana nedenidir. Bu k kaybının sebebi çoğu zaman adet kanamasıdır.Ayrıca demir eksikliğinin aşın adet kanaması¬nın başlıca nedenlerinden olması da ilginçtir. Kan kaybının diğer sebepleri ülserden ve he-tnoroidden dolayı kanama ve kan bağışıdır.

Demir eksikliğinin negatif etkileri, doku-ara yetersiz oksijen taşınması ve değişik dokulardaki demir içeren enzimlerin tam çalış¬mamasından dolayı oluşur. Demir eksikliği ınemiye, aşırı, adet kanamasına, öğrenme bozukluklarına, zayıf bağışıklık işlevine ve enerji seviyesinin ve fiziksel performansın düşmesine neden olabilir.

Bazı araştırmacılar, önemsiz demir eksiklik-erinden meydana gelen aneminin bile enerji eviyelerinde ve fiziksel çalışma kapasitesinde e üretkenlikte düşüşe neden olduğunu açıkça belirtmişlerdir.58 Demir eksikliği bulunan bireylere verilen demir desteği sayesinde bu bi-eylerin çalışma performansında önemli dere-ede gelişme olduğu görülmüştür. Demir eksikliğinden kaynaklanan fiziksel performans düşüklüğü anemiye bağımlı değildir. Çünkü enerji üretiminde ve metabolizmada rolü olan demire bağımlı enzimlerin bozulması anemi ortaya çıkmadan çok önce olur.

B-12 vitamini Eksikliği Anemisi

B12 vitamin eksikliği, beslenme yetersizliğinden dolayı değil, bozuk emilimden dolayı olur. Yemekle alınan B12 vitamininin, vücut tarafından emilmesi için hidroklorik asit yardımıyla yemekten ayrıştırılması ve ince bağırsakta bulunan antrensek faktör adlı bir maddeye bağlanması gerekmektedir. İntrensek ıktör midedeki parietal hücreler tarafından algılanır. Bu hücreler ayrıca hidroklorik asit algılanmasından da sorumludurlar. İntrensek faktör salgılanmasıyla hidroklorik asit, bu yüz¬en paralellik gösterir. B12 vitamini ve in-ensek faktör kompleksi ince bağırsaktaki ipsin adı verilen bir pankreatik enzim yardı-ııyla emilmektedir. B12 vitaminin emilmesi için, birey yeterince hidroklorik asit, intrensek faktör ve tripsinin de dahil olduğu pankreatik enzimler salgılamalıdır. Ayrıca sağlıklı bir ileumu (B12 vitamini ve intrensek faktör kompleksinin emildiği, ince bağırsağın son bölümü, kalınbağırsak) olması gerekir.
İntrensek faktör eksikliği sonucunda pernisiyöz anemi diye bilinen durum ortaya çıkar. Bu eksiklik otuz beş yaşından önce ender olarak ortaya çıkar. Ayrıca İskandinav, İngiliz ve İrlandalılarda çok yaygındır. Güney Avrupalılarda, Asyalılarda ve Siyahlarda çok daha az görülür. Pernisiyöz anemi sıklıkla demir eksikliğiyle de bağlantılandırılır.
Bl2 vitamininin eksik olduğu beslenme, en çok sıkı vejetaryen diyetleriyle ilişkilendirilir. Suda çözünen besinlerin tersine, B12 vitamini karaciğer, böbrek ve diğer vücut dokularında depolanır. B12 vitamini eksikliği, belirtilerini ve bulgularını, yanlış beslenmeden veya yetersiz intrensek faktör salgılanmasından ancak altı yıldan sonra göstermeye başlar. İnsandaki normal B12 vitamini depolan üç ila altı yıla kadar yeterlidir. Bir vejetaryende B12 vitamini eksikliği uzun yıllar görülmez. B12 vitamini eksikliğinin klasik belirtisi pernisiyöz anemidir. Ancak, B12 vitamini eksikliği çoğu zaman, ilk olarak beyni ve sinir sistemini etkiler.
B12 vitamini eksikliğinin teşhisini koymanın en iyi yolu kandaki B12 vitamini seviyesini ölçmektir. Çoğu doktor, bu teşhis için büyük alyuvarlara ve karakteristik belirtilere bel bağlamışlar. Ciddi bir B12 vitamini eksikliğinin belirtileri: solgunluk; çabuk yorulma; nefes darlığı; dokununca acıyan, kırmızı ve şişmiş dil; is¬hal ve kalp ve sinir sistemi rahatsızlıktandır.
B12 vitamini eksikliğinden kaynaklanan sinir sistemi bozukluklan oldukça ciddi olabilir. Bacaklarda veya kollarda hissizlik ve karıncalanma, depresyon, zihin karışıklığı, derin tendon refleksi kaybı ve titreme hissi kaybı, yaygın sinir sistemi bozuklukları belirtilerindendir. Yaşlılardaki B12 vitamini eksikliği. Alzheimer hastalığına benzer.

Folik Asit Eksikliği

Folik asit eksikliği dünyada en fazla görülen vitamin eksikliğidir. B12 vitaminin tersine vücut, büyük miktarlarda folik asit depolamaz. Vücuttaki folik asit depolan, vücudu ancak bir iki ay destekleyebilir. Folik asit eksikliği alkoliklerde fazlasıyla yaygındır. Çünkü alkol tüketimi, folik asit emilimini azaltır, metabolizmasını bozar ve folik asidin vücuttan dışarı atılmasına neden olur.

Bu eksiklik, hamile kadınlarda da fazlasıyla mevcuttur. Bunun nedeni, ise vücudun fazladan folik asit gereksinimidir. Folik asit fetüsteki hücre üretimi için de hayati önem taşır. Eğer fetüs devamlı bir folik asit kaynağına sahip değilse, bu nöral tüp defektleri gibi doğuştan sakatlıklara yol açar. Hamile kadınlarda, gelişmekte olan fetüsün fazla folik asit kullanmasından dolayı folik asit eksikliği meydana gelir. Eğer hamilelik döneminde, alkol tüketilirse, folik asit oranlan düşer ve fetüsle ilgili alkol sendromu veya nöral tüp bozuklukları oluşur.

Alkolün yam sıra, çeşitli ilaçların (kanser önleyici ilaçlar, epilepsi ilaçlan ve ağızdan alınan hamile kalmayı önleyen ilaçlar) kullanımı da folik eksikliğine sebep olabilir. Aynca, kronik ishal hastalan ile çölyak hastaları, Crohn hastaları ve tropikal sprue hastaları gibi kötü emilim durumu yaşayan hastalarda, folik asit eksikliği çok yaygındır. Bu eksiklik, ishal ve yanlış emilime neden olduğundan, kısır bir döngü ortaya çıkar. Kronik ishal geçiren hastalara koruyucu bir etken olması için folik asit verilmelidir. Ayrıca bunun tedavi edici bir özelliği de vardır.

Folik asit eksikliği, B12 vitamini eksikliğinden dolayı meydana geldiği için, sonunda aynı tip anemi oluşur. Bu anemi (makrositik anemi) alyuvarların genişlemesiyle meydana gelir. Folik asit eksikliği hakkında bir yargıya varmak için uygulanan en duyarlı test, serumun ve alyuvarın folik asit içeriğini belirlemektir. Anemiye artı olarak diğer folik asit belirtileri; ishal, depresyon ve kırmızı şişmiş dildir.

NOT: Folik asit alırken, folik asidin BI2 vitamini et ligini gizlemesini önlemek için, her zaman BI2 vitaminle birlikte almak gereklidir. Folik asit desteği sağlar-. BI2 vitamini eksikliğinden kaynaklanan anemiyi gide -lir ancak BI2 vitamini eksikliğinin beyinde yaptığı lan düzeltemez.

TEDAVİ

Demir Eksikliği Anemisi

Hangi anemi olursa olsun tedavi için mutlaka altta yatan sebeplere odaklanılmalıdır. Yani demir eksikliği anemisinde aranması gerekenler kronik kan kaybının ve kişinin besinlerden ye¬terince demir emmemesinin nedenleridir. De¬mirin düzgün emilememesinin nedeni, özellikle yaşlılarda, hidroklorik asit eksikliğidir.
Bu sorunu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak için demir seviyesi yüksek besinler tercih edilmelidir. Ciğer ve yeşil yapraklı sebzelere ek olarak demir içeren diğer besinler; kuru fasulye, şeker kamışı şurubu, yağsız et, organ etleri, kuru kayısı ve diğer kuru meyveler, badem ve su kabuklularıdır. C vitamini takviyesinin besinsel demirin emilimini büyük öl¬çüde arttırdığı gösterilmiştir.1 Tek başına C vitamini vücuttaki demir stoklarını arttıracaktır. Her yemekte beş yüz miligramlık C vitamini bu etkiler için yeterlidir.

Çeşitli yiyecek ve içecekler demir emilimi¬ni engelleyecek maddeler içerir. Çay, kahve, buğday kepeği ve yumurta şansı bunlara örnektir. Antiasit ve kalsiyum takviyelerinin aşın kullanımı da demir emilimini azaltır. Bu ürün¬ler demir eksikliği bulunan kişilerin beslenme programlarından çıkarılmalıdır

Demirin Kullanılabilir Şekilleri

Besin demirinin iki şekli vardır: hem demir ve hem olmayan demir. Hem demir, oksijen bağlayıcı hemoglobin ve miyoglobin proteinlerine bağlanan demirdir. Ayrıca en etkin olarak emilen demir şeklidir. Ferröz sülfatı ve fenöz fümaratı gibi hem olmayan demir tak¬viyelerinin emilim oranı, boş bir midede yüzde 2,9 dolu midede ise yüzde 0,9'dur. Ciğerde bulunan hem demirin emilim oranı ise yüzde otuz beş gibi yüksek bir orandır. Hem olmayan demirlerde bulunan mide bulantısı, mide gazı ve ishal gibi yan etkiler de hem demirlerde bulunmaz.

Bağlı olmayan hem olmayan demirler, hem demirlere göre yan ürün olarak prooksidanları üretip serbest radikallerin oluşumuna sebep olmaya daha çok eğilimlidirler. Bu nedenle birçok pratisyen hekim, demir desteği gerekli olduğu zaman hem demir kaynaklarını hem olmayan demir kaynaklanna tercih eder.

Hem demirlerin üstünlüğüne karşın en çok kullanılan demir takviyesi hem olmayan demir tuzudur. Bunun bir nedeni de, hem demirler daha kolay emilmesine rağmen, hem olmayan demirlerden fazla miktarlarda almak daha kolaydır, böylece emilen demir miktan eşitlenmiş olur. Bir başka değişle, 3 mg hem demirle, 50 mg hem olmayan demirin net emilimi hemen hemen eşit olacaktır. Hem olmayan demirin en iyi şekli ferröz süksinattır.

BI2 vitamini Eksikliği Anemisi

1926 yılında enjekte edilebilir ciğer ekstresinin, pernisiyöz aneminin tedavisinde etkili olduğu gösterilmişti. Daha sonraları ise kas içine ve ağızdan verilen aktif ciğer konsantreleri kullanılır hale gelmiştir. Daha önce de belirtildiği gibi, ciğer ve ciğer ekstresinin kullanımı, yaygın tedavilerde gözden düşmüştür. Pernisivoz anemi dikkate alındığında, standart tıbbi tedavi, bir hafta boyunca her gün 1 mg lık Bl2 vitamini enjekte edilmesidir ancak ağızdan tedavi de aynı etkiyi göstermektedir (daha sonra Enjekte Edilebilir B12ye Karşı Ağızdan Alınan B12 bölümünde anlatılacaktır).

B12 vitamini, anlamlı miktarlarda yalnızca hayvansal gıdalarda vardır. Bu vitamin bakımından en zenginleri ciğer ve böbrektir. Onla¬rı yumurta, balık, peynir ve et takip eder. Hayvansal kaynaklı hiçbir gıda tüketmeyen vejetaryenlere (vegan) sık sık, tempeh ve miso gibi fermente edilmiş yemeklerin mükemmel birer B12 vitamin kaynağı oldukları söylenir. Yine de fermente yemeklerde B12 vitamini miktarı ne kadar çok olursa olsun, yapılan bir¬kaç araştırma bu yemeklerdeki B12 vitaminlerinin şeklinin insan vücuduna uymadığını yani kullanışsız olduğunu gösterir. Aynısı pişirilerek yenen birkaç deniz ürünü için de geçerli¬dir. Bu yemeklerdeki B12 vitamini içeriği sığır etininki ile aynı olsa da ne kadar kullanışlı olduğu bilinmemektedir. Bu nedenle vejetaryenlerin beslenmelerini B12 vitamini takviyesiyle sürdürmelerinde yarar vardır.

B12 Vitaminlerinin Kullanılabilir Formları

B12 vitaminin değişik formları vardır. En genel formu siyanokobalamindir. Ancak B12 vitamini yalnızca iki formda aktiftir: Metilkobalamin ve zilkobalamin. Metilkobalamin, ABD'de ticari olarak satılan tek B12 vitamini tabletidir Metilkobalamin alındığı zaman doğrudan aktır hale geçer ancak siyanokobalaminin vücut ta rafından mutlaka metilkobalamine veya adem zilkobalamine dönüştürülmesi gerekir. Bu dönüştürme de siyanid molekülünün (bu süresi içerisinde üretilen siyanid miktarı çok azdır alınıp yerine metil veya adenozil gruplarında: bir tanesinin yerleştirilmesiyle olur. Siyanokobalamin, çoğu deneysel modelde aktif değildi -ancak metilkobalamin ve adenizolkobalamı: olağanüstü bir faaliyet gösterir. Örneğin, Bil vitamininin kanserli farelerin yaşamını uzat:? uzatmadığına bakılan bir çalışmada, metilkoblamin ve adenizolkobalamin yaşama sürelerınde önemli derecede artışlar sağlarken, siyanokobalaminin hiçbir etkisi olmamıştır. Met: kobalamin ayrıca klinik deneylerde siyanok balaminden daha iyi sonuçlar vermiştir Sayısıyla da ulaşılabilen en iyi form olarak görülmesi gerekir.

Enjekte Edilebilir Bl2'ye Karşı Ağızdan Alınan B12

B12'yi enjekte etmek popüler olsa da, çok gerekli değildir. Çünkü ağızdan uygun do alınabilir ve intrensek faktör eksik de olsa kandaki B12 seviyesini etkili biçimde artıracak bu olgu birçok doktor tarafından dmıştır. JAMA'nın (The Journal of America Medical Association) 2 Ocak 1991 tarihli yazısında yer alan "Pernisiyöz Anemi için Ağız Kobalamin Alımı: Tıbbın En İyi Sakladığı ve adlı başyazıda oral tedavinin pernisiyöz anemi ciddi durumlarında bile çok etkili olarak yazılmıştır.

ABD'de ağızdan alınan B12 vitaminin u süreli pernisiyöz anemi tedavilerinde u men (yüzde yüz) iyileşme sağladığı belin olmasına rağmen, bu tedavi şekli hala uygulanmaktadır. Enjekte edilebilir B12 masını tartışmadan önce ilk olarak ağızdan B12'nin etkisini anlayalım.

1948 yılında neredeyse B12 vitamini edilmesi ile eşzamanlı olarak, ilk olarak enjekte edilme yöntemiyle kullanıma sunulmuştu, araştırmacılar ağızdan alınan bir alternatif aramaya başladılar. İntrensek faktör içeren bazı preparatlar denendi ancak bazı hastaların buna karşı antikor ürettiği görüldü ve sonuç olarak bu yöntem etkisiz kaldı.12 Yapılan diğer çalış¬malar kısa zamanda, az ama sürekli verilen bir miktar doz siyanokobalaminin, yayılma süre¬cinde intrensek faktör olmadan da emilebildiğini ve dozu yeterince arttırarak uygun emilimin elde edilebileceğini belgelediler.

Erken incelemelerde, pernisiyöz aneminin günde 300 ila 1.000 meg aralığında alınan siyanokobalaminle kontrol edilebileceği gösterilmişti.1518 Yapılan bu çalışmaların en genişi, pernisiyöz anemisi olan veya B12 vitamin eksikliği yaşayan 64 İsveçli hastaya uygulandı. Bu hastalara günde 1.000 meg ağızdan siyanoko-balamin verildi. Üç yıllık bir dönem sonunda hastaların serum seviyeleri ve B12 vitamininin toplandığı ciğer stoklan tamamen normale dönerken, tam bir klinik iyileşme elde edildi.

Bütün bu bulgulara rağmen oral B12 tedavisi ABD'de hala kullanılmıyor. Neden? Eğitim ve önyargı. Doktorların çoğu tıbbi kitaplardan, oral B12 tedavisinin öngörülemez olduğunu, hastaların tedaviye tam uymadığını ve tedavinin daha pahalı olduğunu yanlış da olsa okumuşlardır. Aynı kitaplarda, ağızdan alınan kobalaminin etkili olduğu ve enjeksi¬yon tedavisinde sorun olduğu zaman uygulanabileceği yazılmıştır buna rağmen oral tedaviye karşı bir önyargı da saptanmıştır. Yapılan bir araştırma, dahiliyecilerin yüzde 9 T inin yeterli miktarda B12 vitamininin intrensek faktör olmadan emilemeyeceğini zannettiğini göstermiştir. Bu doktorların yüzde 88'i ilginç olarak, ağızdan alınan B12 vitamininin kendi uygulamalarında yararlı olabileceğini hatta et¬kili bir yöntem olsaydı tercih edecekleri tedavi şeklinin bu olacağını belirttiler. Şimdi doktorları oral tedavi hakkındaki soruları cevaplayarak rahatlatalım.

B12 vitamini Oral Tedavisi Öngörülebilir mi?

Evet. Etkili bir dozda öngörülebilir. Yapılan eski çalışmalann bazılannda B12 oral tedavisi günde sadece 100 ila 250 meg arasındadır. Bu raporlar 1959 yılında U.S. Pharmacopoeia Anti-Anemia Preparations Advisory Board [USP Anti Anemi Preparatlan Danışma Kurulu] tarafından pernisiyöz anemi için oral tedaviye karşı "en iyi durumda öngörülemez biçimde etkili" şeklinde bir temkin uyansı yapmasına sebep olmuştur.19 Ancak ağızdan alınan B12 vitamini farmakokinetikleri hakkında şu an bilinenler baz alındığında bu düşük dozlann öngörülebilir olduklan cevabı ortaya çıkar. Artık kabul edilmiştir ki pernisiyöz anemi hastalannın ortalama oral siyanokobalamin emilim oranları geniş bir dozaj yelpazesinde yüzde 1,2'dir.17 Günlük dönüşüm miktan yaklaşık 2 meg olduğundan, 100 ila 250 meg olan günlük ağızdan alım dozajda ortalama emilim, sırasıyla 1,2 ila 3 meg arası olur. Bu dozaj, bütün hastalar için ol¬masa bile çoğu için yeterlidir. En çok hastanın oral tedaviden yararlanması için daha yüksek dozlar gereklidir.

Öngörülebilir İyileşmeler Sağlamak İçin Dozlar Ne Kadar Yüksek Olmalıdır?

Günde ağızdan 500 meg siyanokobalamin alan 64 hastada yapılan bir araştırmada, en az emilim oramnın 1,8 meg olduğu görülmüştür.17 Bu 2 mcg'lik devir oranından biraz daha az olduğu için, bazı durumlarda yetersiz bir dozaj olabilir. Bu yüzden önerilen en popüler dozaj günlük 1.000 mcg'dır. Ne kadar 1.000 meg etkili bir doz olarak belirtilse de, depolan hızla doldurmak için birinci ayda 2.000 meg önerilir.

Ağızdan alınan B12 vitamini Hastaların Te¬daviye Uymasını Engelliyor mu?

Hayır. Tıbbi kitaplarda yazılan bu görüş tama¬men mantıksızdır. Diğer bütün oral tedaviler içinden neden sadece B12 seçilmiştir? Ağızdan alınan kobalaminle yapılan araştırmalarda hastaların gösterdiği müthiş uyumlar da göz önüne alındığında bu gerçekten hiç de mantıklı değildir. İnsanların artık bir iğne yemektense sadece bir hap alabilmeleri de, tedaviye günü gününe uymalarını sağlamıştır.

Ağızdan Alınan B12 vitamini Enjekte Edilebi¬lir olandan daha mı Pahalı?

Hayır! Çünkü alınan B12 vitamini olduğu için iki şekilde de (ağızdan alınan ve enjekte edile¬bilir) fiyat fazla farklılık göstermez. Enjekte edilebilir olan B12 tedavisinde fiyatı belirleyen daha çok iğnenin yapıldığı yerdir. Özel bir doktor bu iğneyi yaklaşık 20 dolara yaparken bir bakım evi 100 dolara yapabilir. Sonuç olarak enjekte edilebilir B12 tedavisinin daha pahalı olduğu gözükmektedir.

Sonuçlar: Enjeksiyona harsı Oral Klinik yarar sağlamak için B12 vitamininin sadece enjeksiyon yoluyla kişiye verilmesi gerek¬tiği dogmatik inancının hiçbir dayanağının olmadığının açıkça görülmesi gerekir. Pernisiyöz aneminin tedavisinde tıbbi kitaplarda önerilen doz, 8 hafta boyunca haftada toplam 1.000 mg'dır, daha sonra ise aynı doz hayat boyu ay¬da bir alınmalıdır. Ağızdan alınan B12 için bir ay boyunca günlük doz 2.000 mcg'dır ı ,i1 14.000 mcg) sonrasında daha sonra ise -doz 1.000 mg B12 vitamini olmalıdır. _y balamin, siyanokobalamine tercih edilir

Folik Asit Eksikliği Anemisi

Beslenme folik asit yönünden zengin besin içermelidir. Bu besinler; karaciğer, kurnaz, kuru fasulye, bira mayası, koyu yeşı raklı sebzeler ve tahıllardır. Folik asit ısı ve ışıktan zarar gördüğü için yenen meyve ve sebze taze veya çok az pişmiş olmalıdır. İçin, miktarda folik asit olan besinler; çoğu et çeşidi ,süt, yumurta ve kök sebzelerdir.
Folik asit depolarını tekrardan doldurmak için, bir aya kadar her gün 1.000 mcg (1 folik asit alınmalıdır. Folik asit, folik asit ve folinik asit (5-metiltetra-hidrofolat) olarak mevcuttur. Folik asidi kullanmak için, vücut ilk olarak, onu tetra-hidrofolata çevirir ve üstüne 5-metiltetra-hidrofolat (folinik asit) oluşturmak için bir metil grubu ekler. Bu yüzden, vücut folinik asitle desteklenerek bu basamaklar atlanır. Folinik asit, folik asitlerin en aktif mudur ve vücuttaki stokları arttırmada folik asitten daha etkili olduğu gösterilmiştir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp